Siyonist
rejimi eleştirenlere yönelik “cadı avı”nın tüm hızıyla sürdüğü günlerde,
Fransız yayınevi Fayard, tarihçi Ilan Pappé’nin kaleme aldığı, sömürgeci
soykırımla ilgili en önemli araştırması Filistin’de Etnik Temizlik isimli
kitabın Fransızca çevirisini tüm satış noktalarından çekti.
Fransız
yayınevi, 2008’de Fransızca çevirip yayımladığı kitabı 7 Kasım günü raflardan
kaldırdı. Artık müşteriler bu kitabı kitapçılarda bulamıyor. Kitabın satıldığı internet
sitelerinde bile kitabın “pazarlama sürecinin kalıcı olarak sonlandırıldığı”
söyleniyor.
Fayard
yayınevinin iddiasına göre, kitap hukuki gerekçelerle çekilmiş. Yayınevinin hukuk
sorumlusu medyaya, “kitabın sözleşmesinin 27 Şubat 2022 günü sona erdiğini, bu
sebeple, 3 Kasım’da yayınevinin sözleşmeyi yenilemeyip feshetmeye karar
verdiğini” söylüyor. Oysa bu, hiç de makul bir gereke değil, zira kitabın
satışı, özellikle son haftalarda fazlasıyla arttı. Resmi istatistiklere göre
kitap, en çok 9 Ekim-12 Kasım arası dönemde satıldı. Satıştaki artışa karşın
yayınevi, kitabı raflardan indirmeye karar verdi ve tartışma konusu olan
sözleşmenin 21 aylık olduğunu söyledi.
Aslında
yayınevinin kararı, son dönemde iyice yoğunlaşan cadı avı ile alakalı. Bu süreçte
Siyonist yapının yürüttüğü etnik temizlik ve sömürgecilik politikasını eleştiren
sesler, sistematik bir çaba ile susturuluyor. Sadece Fransa’da eleştirilerin
susturulmasına dönük birçok olaya şahit olundu. Filistin yanlısı gösteriler
yasaklandı, Genel İşçi Konfederasyonu’nun (CGT) bir üyesi “terörizmi övme” suçu
üzerinden gözaltına alındı, duvarlara Filistin yanlısı afişler astı diye Sürekli
Devrim isimli solcu bir örgütün üyeleri mahkemeye verildi, bunun yanında, Siyonist
anlatıdan yana saf tuttuğu için itirazlarını dillendiren gazeteciler işlerinden
oldular veya istifa ettiler.
Dikkatle
yürütülmüş araştırma sürecini ve somut belgeleri temel alan kitabında Ilan
Pappé, 1948’de kurulan “İsrail devleti”nin etnik temizlik yoluyla Arap
nüfusunun bölgeden kovulması sürecinin ürünü olduğunu” söylüyor. Arapların
sistematik bir çaba sonucu kovulmasıyla ilgili politika, Pappé’nin “ilerici
soykırım” adını verdiği pratiği teşkil eden ana unsur.
Pappé’nin
kitabının piyasadan çekildiği günlerde yayınevinin bağlı olduğu Hachette
şirketi, aşırı sağcı Fransız milyarder Vincent Bolloré tarafından satın alındı.
Onunla bağlantılı kanallar ve gazeteler, 7 Ekim’den beri Filistin karşıtı konum
aldılar. 1 Ekim 2023’te başlattığı İslam karşıtı kampanyasında Bolloré,
süregiden soykırımı “medenileştirme misyonu” çerçevesinde ele alan açıklamalar
yaptı.
Pappé’nin
kitabının piyasadan çekilmesinin hiçbir hukuki zemini yok. Bu eylem, mahkûm
edilmesi gereken bir sansür girişimi. Bu anlamda, gerici saldırının tüm içeriği
ve kapsamı bu tür sansür girişimleriyle açıklığa kavuşuyor, teyit ediliyor. Filistin’de
devam eden soykırım ve Fransa gibi emperyalist güçlerin suç ortaklığı ifşa
edilmeyi bekliyor.
Bu
noktada, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ve Siyonist devletin yok
olmasını talep eden geniş bir kitle hareketinin inşa edilmesi gerekiyor. Böylesi
bir hareket, bugün her zamankinden daha fazla önem arz ediyor. Zira, Pappé’nin kitabındaki
o birilerini rahatsız eden tespitinde dile getirdiği biçimiyle, “etnik
temizliğe son vermenin yegâne yolu, İsrail’deki ırk ayrımcısı rejime karşı
mücadele etmek. Filistin Siyonizmden tümüyle arınmalı, nehirden denize özgür ve
demokratik bir ülke kurulmalı.”
Diğer
yandan, araştırmacı-gazeteci Maşa Gessen’e verilen Hannah Arendt Ödülü, Gazze
ile ilgili makalesi yüzünden kendisinden geri alındı. Alman Yeşiller Partisi
ile bağlantılı olan Heinrich Böll Vakfı, Bremen Bölge Senatosu ile aynı telden çalarak,
aslen Rus olan Amerikalı gazeteci Maşa Gessen’in ödülünü geri alacağını duyurdu.
Bu kararı almasının sebebinin ise New Yorker dergisinde yayımlanan son
makalesi “In the Shadow of the Holocaust” [“Holokostun Gölgesinde”] olduğunu
söyledi. 9 Aralık günü yayımlanan makalesinde Gessen, özelde Alman meclisinin
aldığı, BDS hareketini “antisemitik” olduğu gerekçesiyle mahkûm eden kararı,
genelde Almanya’nın yürüttüğü İsrail yanlısı politikayı, ayrıca Nazilerin
Yahudi soykırımının anıldığı güne dair uygulamalarını eleştiriyor. Gessen
yazısında, Gazze’de kuşatma altında yaşayan halkın bugün çektiği çileyi Doğu
Avrupa’da Nazilerin işgali altındaki gettolarda yaşayan Yahudilerin çilesiyle
kıyaslıyor. Makalesinde, “Son 17 yıldır Gazze nüfusu aşırı yoğun, aşırı yoksul,
duvarla çevrili bir hapishaneden başka bir şey değil” diyor.
Yazarın
dediği gibi, bu nüfusun belirli bir kısmı kısa süreliğine bile olsa şehri terk
etme hakkına bile sahip değil. Başka bir ifadeyle, burası onlar için bir tür
getto. Ama bu getto, Venedik’teki veya Amerika’nın iç kesimlerindeki gettolara
değil, Nazi Almanyası’nın işgali altındaki Doğu Avrupa ülkelerinde bulunan
gettolara benziyor.
“Hamas saldırısının
üzerinden iki ay geçti. Gazze’deki tüm halk, İsrail güçlerinin gerçekleştirdiği
acımasız saldırıların çilesini çekiyor. Binlerce insan öldürüldü. Şehirde her
on dakikada bir bir çocuk katlediliyor. İsrail, hastaneleri, doğumevlerini ve
ambulansları bombalıyor. Şehirdeki her on kişiden sekizi şu an itibarıyla
evsiz, bir yerden bire sürekli hareket etmek zorunda. Güvenli bir yer bulma imkânından
mahrum.”
Bu
hafta başında Alman gazetesi Die Zeit’ta çıkan bir makaleye göre, Almanya-İsrail
Derneği’nin Bremen’deki şubesi, Gessen’in Gazze’deki duruma dair açıklamalarını
sert bir dille eleştirdi ve kendisi için düzenlenmesi planlanan ödül töreninin
askıya alınmasını istedi. Derneğin yazdığı açık mektupta şu söyleniyordu:
“Büyükbabası Nazilerce
katledilmiş bir Yahudi yazar olarak Gessen’e verilecek ödül, giderek güçlenen
antisemitizme karşı atılması gereken o kararlı adımla çelişecektir.”
Böylelikle,
“Holokostun Gölgesinde” isimli makalesi yüzünden Maşa Gessen’e verilen Hannah
Arendt Ödülü geri alındı.
Görünen o ki işgal altındaki bir halka hâlihazırda
soykırım uygulayan bir haydut devlete boyun eğmiş bir hükümetin gönlünü
alacağım diye tarihteki en önemli otoriterlik karşıtı siyaset teorisyenlerinden
birinin adını taşıyan ödülü geri alma çağrısı, demokrasi, hoşgörü ve özgürlük
gibi değerleri yüceltip duran Almanların altına imza attıkları son skandal
olmayacak.
Alman hükümeti, son iki aydır İsrail’in Gazze’ye karşı
yürüttüğü savaşa sunduğu kayıtsız şartsız desteği yanında, Filistin yanlısı faaliyetlere
saldırgan bir üslupla engel olması sebebiyle ağır bir biçimde eleştiriliyor. Almanya’da
Filistinlilerin sesi, kültür sahasında da kesiliyor. Son haftalarda birçok müze
gösterisi, kitap ödülü töreni ve resim sergisi bu engellemeler kapsamında iptal
edildi.
Raşid Vahidi
16
Aralık 2023
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder