Pages

07 Kasım 2023

Sendikalist ve Anarşist Sapma


RKP’nin 10. Kongresinde Partimizdeki Sendikalist ve Anarşist Sapmayla

İlgili Alınan Kararın Ön Taslak Hâli


1. Son birkaç ay içerisinde partimizde sendikalist ve anarşist bir sapma açığa çıktı. Bu sapmanın açığa çıkışı, bizim ideolojik mücadele kapsamında en kararlı tedbirleri alıp uygulamaya koymamızı, ayrıca partiyi arındırıp yeniden sağlıklı kılmamızı gerekli kılıyor.

2. Söz konusu sapmanın kısmi sebebi, eski Menşeviklerin, ayrıca onların yanında, komünist dünya görüşünü henüz tam anlamıyla özümsememiş işçi ve köylülerin partiye akın etmesidir. Öte yandan, bu sapmanın asıl sebebi ise istisnai bir hâl dâhilinde, ülkemizde güçlü olan küçük burjuva unsurların Rus Komünist Partisi ve proletarya üzerinde sahip olduğu etkidir. Nihayetinde küçük burjuvazi, bilhassa kitlelerin içinde bulunduğu koşulların yeterli mahsul toplanamaması ve savaşın yol açtığı yıkıcı etkiler neticesinde kötüleştiği, milyonlarca askerden oluşan ordunun terhis edilmesiyle birlikte yüz binlerce işçi ve köylünün bir anda geçimini sağlayacak düzenli bir iş bulamadığı bir dönemde anarşizme meyletmektedir.

3. Bu sapmanın teorik açıdan kendisini en eksiksiz ve en net biçimde ortaya koymuş hâlini (veya bu sapmanın en tam ifade biçimlerinden birini) kendisini “İşçi Muhalefeti” olarak adlandıran grubun geliştirdiği tezlerde ve diğer yazınsal üretimlerinde buluyoruz. Bu grubun dile getirdiği aşağıdaki tez, bu sapmayı yeterli ölçüde ortaya koyan bir örnek:

“Ulusal ekonominin yönetilmesi sürecini örgütlemek, sanayideki sendikalarda örgütlü Tüm Rusya Üreticiler Kongresi’nin bir görevidir. Bu sendikalar, Cumhuriyet genelinde tüm ulusal ekonomiyi yönetecek merkezi bir kurul seçecek.”

Bu ve benzeri ifadelerin dayandığı fikirler, teorik açıdan tümüyle yanlıştır ve Marksizmden de komünizmden de, ayrıca tüm yarı proleter devrimlerin ve bugünkü mevcut proleter devriminin pratik deneyiminden de uzaktırlar.

İlk olarak şu husus üzerinde durulmalıdır: İşçi Muhalefeti’nin tezinde dile getirilen “üretici” kavramı, proleterleri yarı proleterlerle ve küçük meta üreticileriyle bir araya getiriyor, böylelikle temel ve asli kabul etmemiz gereken sınıf mücadelesi anlayışından da sınıflar arasında net bir ayrım yapılmasına dair o önemli talepten de uzaklaşıyor.

İkinci olarak, İşçi Muhalefeti, yukarıda aktardığımız tezleriyle, parti dışı kitlelere yaranmaya çalışıyor, onların suyuna gidiyor ki bu da onun Marksizmden tümüyle koptuğunu ortaya koyuyor.

Sadece Komintern’in İkinci Kongresi’nde (1920) alınan kararlar dâhilinde Komünist Enternasyonal’in tüm üyelerince tasdiklenmekle kalmayıp, ayrıca pratikte devrimimizce teyit edilmiş olan ilkesi üzerinden Marksizm, bize proletaryanın öncüsünü ve tüm emekçi halk kitlesini birleştirme, eğitme ve örgütleme becerisine bir tek işçi sınıfının politik partisi, yani Komünist Partisi’nin sahip olduğunu öğretiyor. Bu halk kitlesinde kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak küçük burjuva tereddütlere, proletarya içerisinde dar meslekî çıkar temelli sendikacılığın veya meslek kuruluşlarındaki önyargıların kaçınılmaz olarak yol açtığı sapmalara, bir tek o karşı koyabilir. Tüm proletaryanın faaliyetlerine rehberlik etme, yani ona ve onun üzerinden tüm emekçi halk kitlesine politik düzlemde öncülük etme becerisine, bir tek Komünist Partisi sahiptir. Parti yoksa proletarya diktatörlüğü imkânsızdır.

Komünist Partisi’nin parti dışı proletaryayla ilişkisi yanında, emekçi halk kitlelerinin birinci ve ikinci katmanlarıyla ilişkisinde oynadığı rolü yanlış anlayanlar, komünizmden teorik olarak kopup sendikalizme ve anarşizme sapıyorlar. Bu sapma, neticede İşçi Muhalefeti grubunun geliştirdiği tüm görüşlere nüfuz ediyor.

4. Rus Komünist Partisi Onuncu Kongresi, bahsi geçen grubun ve diğer kişilerin, Rus Komünist Partisi Programı’nın ekonomiyle ilgili bölümünde sendikaların rolünü ele alan beşinci paragrafa atıfta bulunmak suretiyle kendilerine ait hatalı görüşleri savunmaya dönük tüm girişimlerinin yanlış olduğunu beyan eder. Söz konusu paragrafta şu söylenmektedir:

“Sendikalar, en nihayetinde tüm ulusal ekonomiyi idare edenlerin elinde, tek bir ekonomik yapı olarak toplaşmalı, […] merkezî devlet idaresiyle, ulusal ekonomiyle ve en geniş emekçi halk kitleleriyle kopmaz bağlar kurmalı, bu kitleleri doğrudan ekonomik yönetime dâhil etmelidir.”

Rus Komünist Partisi Programı’nda yer alan bu paragrafta ayrıca, devletin sendikaların dar meslekî-sendikalist ruhtan kopup çoğunluğu, sonuçta tüm emekçi halkı kucaklayacakları bir sürecin içine girmelerini bir önkoşul olarak kabul ettiği üzerinde durulmaktadır.

Son olarak, Rus Komünist Partisi Programı’ndaki bu paragraf, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti kanunlarının sahip olduğu güce, ortaya konulan uygulamalara vurgu yapmakta, sendikaların sanayi yönetiminin yerelliklerde ve merkezde inşa ettiği kurullara iştirak etmelerine vurgu yapılmaktadır.

İdari süreçlere katılıma dair pratik deneyimleri incelemek, bu deneyimleri geliştirmek, elde edilen başarılarla uyum içerisinde, söz konusu süreci ileri taşımak, yapılan yanlışları düzeltmek için çabalamak yerine sendikalistler ve anarşistler, ekonomi yönetimine ait kurulların üyelerinin seçilmesini istiyor, bu doğrultuda, alelacele “kongreler veya üretici kongreleri toplansın” sloganını atıyorlar. Bu yaklaşım üzerinden sendikalistler ve anarşistler, partinin proletaryaya ait sendikalarla, yarı küçük burjuva, hatta tüm küçük burjuva emekçi kitleleriyle ilişkisi dâhilinde üstlendiği, onlara öncülük etme, bu kesimleri eğitme ve örgütleme görevinden uzak durmayı, bir biçimde bu görevi çöpe atmayı tercih ediyorlar. Sendikalistler ve anarşistler, Sovyet devletinin hâlihazırda başladığı, yeni ekonomi biçimlerini inşa etmeyle ilgili pratik çalışmaları sürdürmek ve onları düzeltmek yerine, küçük burjuva anarşist bir müdahaleyle, bu çalışmaları sekteye uğratıyorlar, bu da neticede burjuva karşı-devriminin zaferinden başka bir şeye yol açmıyor.

5. Rus Komünist Partisi Kongresi, teorik yanlışları ve Sovyet hükümetinin hâlihazırda edinmiş olduğu ekonomiyi örgütlemeye dair pratik deneyime yönelik tümüyle yanlış yaklaşımları yanında, benzer türde kişi ve örgütlerin görüşlerindeki, proletarya diktatörlüğünün varlığına yönelik politik açıdan tehlikeli yönlere ve politik yanlışların varlığına işaret ediyor.

Ağırlığı küçük burjuva unsurlardan oluşan, yıkımın, yoksulluğun, salgınların, kıtlığın, savaşın neticesinde açığa çıkan ağır zorlukların ve güçlüklerin çilesini çeken Rusya gibi bir ülkede, küçük burjuvazide ve yarı proleter halk kitlelerinde mizaçları gereği yalpalamalar görülebiliyor. Önce bu kesimler, söz konusu halk kitleleriyle proletarya arasında kurulan ittifakı güçlendirme eğilimi içerisinde oluyorlar, ardından burjuvazinin gücüne yeniden kavuşacağı restorasyon sürecine destek sunabiliyorlar. On sekizinci, on dokuzuncu ve yirminci yüzyıllarda gerçekleşmiş tüm devrimlerin ortaya koydukları tecrübenin de net ve ikna edici bir biçimde gösterdiği gibi, proletaryanın devrimci öncüsünün birliğinde, gücünde ve nüfuzunda ufacık bir azalma olması durumunda, bu türden yalpalamalar, kapitalistlerin ve toprak sahiplerinin gücüne ve mülküne yeniden sahip olmalarıyla neticelenecektir.

Dolayısıyla, İşçi Muhalefeti ve onun gibi düşünen unsurların görüşleri, sadece teorik açıdan yanlış olmakla kalmıyorlar, ayrıca pratikte küçük burjuva ve anarşist yalpalamaların somut ifadesi olarak vücut buluyorlar, pratikte de Komünist Partisi’nin öncülük ederken takip ettiği hattın iç tutarlılığına halel getirmek suretiyle, proleter devrimin sınıfsal düşmanlarının ekmeğine yağ sürüyorlar.

6. Bu görüşler ışığında RKP Kongresi, söz konusu fikirlerin, sendikalist ve anarşist sapmanın somut ifadesi olarak görülüp redde tabi tutulmasının gerekli olduğunu tespit eder:

a. Öncelikle bu fikirlere karşı inatla ve sistematik bir çalışmayla mücadele yürütülmelidir;

b. Bu fikirleri propaganda etmeye yönelik çalışmaların RKP üyeliği şartlarıyla çeliştiği kabul edilmelidir.

Bu iki kararın yürürlüğe konulması talimatını partinin merkez komitesine ileten Kongre, aynı zamanda özel yayınlar çıkartılması, sempozyumlar düzenlenmesi gibi kimi çalışmaların burada belirtilen tüm sorunlarla ilgili olarak, parti üyeleri arasında kapsamlı bir görüş alışverişinin gerçekleşeceği zemini oluşturabileceği, bu zeminin oluşturulmasının şart olduğu üzerinde durmaktadır.

V. I. Lenin
1 Temmuz 1921

[Kaynak: Collected Works, Cilt 32, Progress Publishers, Moskova 1973, s. 245-258.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder