Pages

22 Kasım 2023

17 Kasım Devrimci Örgütü

Sizi kitlelere yaklaştıran şey empati değil, devrimci eylemdir.


Yunanistan yakın tarihinin en kritik dönemeci, kuşkusuz, 1960-1970 yılları arasındaki on yıllık çalkantılı tarihsel kesittir. Kaosla özdeşleşen, arafta kalan yıllar… Şirazesinden çıkmış siyasal-toplumsal atmosfer…

Yüzyılı aşkın bir Monarşi-Krallık deneyimi ile 1960’lara giren Yunanistan’da politik iklim artık bir “anomi”yi andırıyordu. Ülke, özellikle 1965’ten itibaren iki yıl boyunca istikrarsız, gelgitli koalisyonlar tarafından yönetilince 1967’de “Albaylar Cuntası” yönetime el koydu. Cunta, 1967 öncesine ait tüm siyasal kurumları tortularına dek yok etme sürecini başlattı. Siyasi partilerin tamamı kapatılırken, Sol’un anayasal hakları da askıya alındı: Sansür, işkence, tutuklama; tam bir “Kızıl Panik” ya da Grek McCarthyizmi.

Yeni rejimin başat karakteristiği: Geleneksel Yunan milliyetçiliği ve keskin bir Anti-Komünizm…

Cunta’ya açık destek veren ABD, Yunanistan’daki tüm dengeleri dizayn etmeye, bütün uygulamalara müdahil olmaya başladı.

Albaylar Cuntası’nın darbesi sekizinci ayına girmişken Kral’dan bir “altın vuruş” gelir: 2. Konstantinos, Cunta’yı düşürmeyi amaçlayan kontra-darbe denemesinde bulunur; ancak başarısız olur. Bu fiyasko, Kral’ın ülkeden ayrılmasına neden olur. Böylece ülkede 134 yılık Monarşi de fiilen sona erer.

Cunta’nın zorba uygulamalarına karşı ilk sivil direniş 17 Kasım 1973’te Atina Politeknik Yüksekokulu’nun sosyalist eğilimli öğrencilerinden gelir. Öğrenci eylemleri bir türlü sonlandırılamayınca, Ordu, devreye tankları da sokar ve Üniversite’ye tanklarla girilir. 34 devrimci öğrenci -çoğu ezilerek- katledilir.

Kanlı olayların muhatabı olan öğrenci grupları, 1974’te Cunta yönetiminin devrilmesine çağrı yapan bir bildiri yayımlarlar ve Cunta’dan intikamın alınacağını deklare ederler. Bu bildiriden kısa bir süre sonra Andreas Papandreou’nun PASOK partisiyle aynı dönemde “Avrupa’nın son Marksist eğilimli örgütü” diye anılan 17 Kasım Devrimci Örgütü (“Revolutionary Organization 17 November”) ortaya çıkar. Militanlarının aralarındaki gizli iletişim ağı ve faaliyetlerini hiç iz bırakmadan gerçekleştirmesi, örgütü kısa sürede mitleştirir ve adını “hayalet örgüt”e çıkartır.

Epanastatiki Organosi Dekaefta Noemvri.” Örgüt, bildirilerinde, adının bu olaylara atfen “17 Kasım” ismiyle sembolize edildiğini belirtirken; “resmi” kuruluş tarihini 22 Kasım 1975 olarak kaydeder.

Örgütün Amaçları

Eylemlerine 1975’te başlayan 17N; ismini, kuruluş amacını, stratejisini ve hedeflerini de bu yıl içerisindeki ilk eylemleriyle uluslararası kamuoyuyla paylaşır.

“Siyasi Partilere ve Gruplara Bir Cevap” başlığını taşıyan ve 1977 Nisan’ında “Eleftherotypia” gazetesinde yayınlanan 28 sayfalık bildirisi, örgütün ideolojikstratejik haritasını da gözler önüne serer. O bildiriden birkaç satır başı:

- Yunan toplumu, ancak şiddet içerikli eylemler kullanılarak dönüştürülebilir.

- Devrimci şiddet yöntemi ulusal-transnasyonal (uluslar-ötesi) bir süreçtir.

- Marksist rejimin inşası/sosyalizm hedefi, olmazsa olmazımızdır.

- KKE (Yunanistan Komünist Partisi) başta olmak üzere, diğer siyasi partiler ve parlamento dışı sol da eleştirilerimizin hedefinde olacaktır; onlar dostumuz olamaz.

* * *

İdeolojik olarak Marksist-Leninist formasyona sahip olan 17N’nin ABD ve NATO karşıtı karakteri her bildirisine sinmiştir. Örgütün “Temel Amaçlarımız” başlığı altında sıraladığı hedefleri şunlardır:

- NATO’dan Yunanistan’ın çıkmasının sağlanması,

- Yunanistan’daki ABD üslerinin kapatılması

- Emperyalizmin ve kapitalizmin ülkedeki etkisinin kırılıp Marksist-Leninist bir rejim kurulması,

- Türkiye’nin Kıbrıs’tan çıkarılması.

Niçin Silahlı Mücadele: Devrimci Şiddetin Nesnel Koşulları

Örgütün ülke ve toplum analizine bakıldığında, Albaylar Cuntası’nın sürekli dozajı artan zulmünün geriletilmesi; ABD’nin Yunan halkı üzerindeki hegemonyasının kırılması için tek seçenek: silahlı mücadeledir. Yunan yöneticilerinin bu yönde politik bir irade ortaya koyamaması objektif koşulları da örgütün lehine çevirir: Sosyo-ekonomik eşitsizlikler, refah seviyesinin azalması, işçi-memur maaşlarının erimesi-ödenememesi, çiftçi gelirlerinin yok olması vs. genç nüfusun silahlı mücadeleye sıcak bakmasını sağlarken; halkın eylemleri meşru görmesini de beraberinde getirmiştir.

Örgütün operasyonel başı Koufodinas, bu ortamı ve yöntemi açıkça tarif eder: “Yunanistan’ın sahip olduğu sosyal, politik, ekonomik krizler, ancak silahlı devrimci bir mücadele ile aşılabilirler.”

Aktif Faaliyet Süreci

17N’nin kuruluşu, eylemleri ve çözülüşü bağlamında faal dönemini üç bölümde toplamak mümkün:

1- “Gizli Politikleşme”(1974-1989): Ortaya çıkışı ve ilk eylemleri. Örgütün boyutlarının ve öneminin devlet tarafından çok da anlaşılamadığı dönem.

2- “Açıktan Politikleşme”(1989-1999): Etkin-ses getirici yoğun eylemlilik sürecinin ardından, ulusal-enternasyonal çözümlemelerin yapıldığı dönem. Örgütün karakteri bu dönemde belirginleşir.

3- “Varlığını Kabul Ettirme”(1999-2002): Eylemlerinin deşifre olduğu, üyelerinin yargılandığı dönem.

Kara Propaganda ve İddia Furyası

“Soğuk Savaş Dönemi Avrupası”nın birçok ülkesinde sol örgütlere ilişkin enformatik-manipülatif kara propaganda, 17 KASIM özelinde, abartı eşiğini de aşmış, paranoyak bir hal almıştır. Bunda örgütün “gizem”i önemli faktördür: 20 yılı aşkın süre tek bir üyesinin bile yakalanamaması; örgütün bir türlü deşifre edilememesi; dahası, hiç kitle çalışması yapmamasına rağmen halk nezdindeki popülaritesi…

İşte her dönem, birçok ülkede rastladığımız, muhatapları değişen “tanıdık” iddialardan bazıları:

- Örgüt, PASOK’a yakın hava kuvvetlerinin mensuplarıdır.

- Örgüt, Yunan Ulusal İstihbarat Teşkilatı/ EYP’nin gizli imha hücresidir.

- Örgüt, başka Yunan gizli servislerinin operasyonel birimidir.

- Örgüt, Fransız istihbaratının kontrolündedir.

- Örgüt, Ordu içerisindeki dar bir kliktir.

- Örgüt, uluslararası gizli servislerin oyuncağıdır.

17 Kasım’ın Örgütsel Panoraması

1- EYLEM TANIMI: Örgütün birçok açıklamasında yinelenen “Zafer önemli değildir; önemli olan direnişin kendisidir!” sloganı, âdeta mottosu olmuştur. Hareketin beyin takımından kabul edilen Koufodinas “17N Marksist-Leninist ideolojinin en saf ve net hâlini temsil eder.” derken, teorisyen-liderlerden Yiotopulos, yargılama sürecindeki bir konuşmasında: ”17N eylemleri, rutin politik hayata yapılması gerekli olan zorunlu silahlı müdahalelerdi.” tanımlamasıyla örgütün eylem anlayışını da özetlemektedir.

2- ÖNCELİKLİ HEDEFLER: 17N, eylem menzili olarak 3 ana “hedef” kitlesinden bahseder:

a) Diktatörlük rejiminin uygulayıcısı eski-yeni yöneticiler.

b) ABD ve NATO şirketleri-çalışanları.

c) İşçi haklarını ihlal eden burjuvalar.

3- OPERASYONEL SEYİR VE İLK EYLEMLER: Hareketin karargâhı Atina olmakla birlikte militanlarının Çekoslovakya, Filistin, Güney Kıbrıs gibi ülkelerde eğitim gördükleri biliniyor.

Örgüt, 1975-1980 arasında genelde kişileri hedef almıştır: Politikacılar, istihbarat elemanları, işadamları, işbirlikçi gazeteciler… 1980 sonrası ise; kamu binaları öncelikli hedeflerdir: NATO-ABD-AB-Yunanistan…

İlk eylemlerini de içeren 1975-85 arasındaki on yıllık süreçte operasyonel kapasitesi sınırlıdır: 6 eylem, 8 ölü…

Adını 1975’te (23 Aralık) CIA’nın Atina Şefi’nin ve yine aynı dönemde ABD-Kıbrıs elçisinin öldürülmesi eylemleriyle duyurur: Bu dönemdeki ilk eylemlerden ABD-Atina konsolosluk görevlileri de nasiplerini alırlar.

Örgüt, en yoğun politik şiddet eylemlerini 1985-1990 arasında uygular:40 eylem; 5 ölü 48 yaralı…

Beş yıllık eylem bilançosu, örgütün bütün eylemlerinin %87’sini oluşturmaktadır: Bu periyotta şiddet-eylem dozunun artmasında 17N’nin 1986’dan itibaren eylem repertuarı anlamında taktik değişikliğe/çeşitliliğe gidip tahrip gücü yüksek yöntemler (roket, bomba) denemeye başlamasının rolü barizdir: Dönemin en sansasyonel eylemi ise 13 polisin yaralandığı; polis otobüsüne yönelik saldırıdır.

4- EYLEM TARZI-STRATEJİSİ VE ÖRGÜT MEKANİĞİ: 17 Kasım Devrimci Örgütü, asimetrik şehir-gerilla stratejisini benimsemiştir. Avrupalı kent-kökenli örgütler içerisinde şehir gerillacılığı yöntemlerinin en yetkin örneklerini 17N’de görmek mümkündür.

Örgütün “tipik” eylem tarzı ikişerli-üçerli timlerle motosiklet ya da çalıntı arabayla hedef alınan kişilere evlerinde/bürolarında suikast. Bu “imza “ niteliğindeki suikastlarının dışında bombalama ve roketli eylemleri de vardır. Yine, birden fazla eylemde aynı silahların kullanılması 17N ile özdeşleşmiş bir tavırdır.

Bu eylem stilinin 27 yıl hiç açık verilmeden devam ettirilmesi, şüphesiz, örgütün iç mekaniğiyle ilgilidir: Esnek-tek liderin olmadığı hiyerarşik yapı, yatay örgütlenme, üyelerine operasyonlar hakkında minimum bilgi akışı, kapalı-devre hücre sistemi… Bir başka ilginç nokta ise; eylem sırasında ve sonrasında militanlarının soğukkanlı ve güvenli hareket etmeleridir. Bunun sebebi, görgü tanıklarının ifade vermekten kaçınmalarıdır. Halkın eylemlere ilişkin bu ketum tavrı, korkudan değil, daha çok devlete yönelik mesafeden; örgüte duyulan sempatiden kaynaklanmaktadır… Uluslararası gözlemcileri/ kamuoyunu ve Yunan devletini hep şaşırtan bu “refleks”, örgütün bildirilerinde sürekli vurgu yaptığı “masum halka zarar verilmemesi” retoriğinin ve pratikte, eylemlerdeki titizliğin bir yansıması olarak kabul edilmelidir.

5- FİNANSAL KAYNAĞI: 17N’nin finansal anlamda temel kaynağı, banka soygunlarıdır: Bilinen 11 banka soygunu vardır. Yunan basınının örgütün mali tablosuna ilişkin yorumlarında 1980-2000 yılları arasında bankalardan 6 milyar euro para geliri sağladığı kaydedilir. Örgüt, sadece banka soymamış; kışla da soymuştur: Askeri bir kışladan 104 roketatar gasp edip bunları askeri hedeflere yönelik saldırılarda kullanması ilginç bir ironi olarak anılır.

17 Kasım ve Diğer Avrupalı Radikal Örgütler (Benzerlik-Fark-İşbirliği)

17N, kendisiyle aynı dönemde faaliyet gösteren başta RAF ve Kızıl Tugaylar (Brigate Rosse) olmak üzere diğer Avrupalı radikal sol örgütler gibi politik şiddeti radikal bir dönüşüm için temel mücadele enstrümanı olarak benimsemiştir. RAF ve Kızıl Tugaylar’a göre 17 Kasım’ın daha fazla şiddet içerikli eylemlere yöneldiği tartışılmaz: Örgütün diğer radikal örgütlere oranla başka bir ayırıcı yönü de “Soğuk Savaş”ın bitmesine rağmen eylemlerine son vermemiş olmasıdır.

Mart 1985’te Fransız AD (Action Directe-Doğrudan Eylem), Belçikalı CCC (Savaşan Komünist Hücreler), Alman RAF (Kızıl Ordu Fraksiyonu) ve İtalyan BR (Kızıl Tugaylar) örgütlerinin ortak imzaladıkları deklarasyona 17N de katılmış; ”Ortak Silahlı Mücadeleye Destek” sözü vermiştir.

Bu anlaşmanın bir yansıması olarak örgüt, aynı yıl içinde üç ses getirici eylem düzenlemiştir:

- “İngiliz casus evi” diye adlandırdıkları Atina otelinin bombalanması,

- ABD’li subayları taşıyan otobüsün başkentte yakılması,

- Yunanistan’daki Batı Almanya büyükelçiliğinin bombalanması.

Çözülüş ve “17 Kasım Davası”

23 suikast, 11 banka soygunu, havan ve roketatar saldırıları, araçla hareket halinde bombalama…

17 Kasım için kırılma anı 2000 Haziran’ında İngiliz Savunma Ateşesi Stephen Saunders’a yapılan “cezalandırma eylemi” olmuştur: Bu eylemin ardından İngiliz Gizli Servisi MI6, Yunan devletini de ekarte ederek operasyonlara müdahil olmuş; örgütün çözülüş süreci de başlamıştır.

Ve milat: 3 Temmuz 2002… 27 yıldır ilk defa örgütün bir hücre evine ulaşılmıştır: Atina şehir merkezindeki binada örgütün 1988’de askeri cephanelikten çaldığı ve bazı eylemlerde kullandığı roketler bulundu. Bu zincirleme operasyonların finalinde örgütün kurucusu olarak görülen Alexandros Yiotopulos Türkiye’ye kaçmak isterken Libsi adasında yakalanmıştır (963 suçla yargılandı).

Temmuz 2002-Ocak 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilen sürek avında 17N, binden fazla suçla itham edilmiş, örgüt üyeleri meşhur “17 Kasım Davası” kapsamında yargılanıp tutuklanmışlardır.

Örgüt, Hristodulos Ksiros’un 2014 Noel iz ninde firar etmesiyle beraber tekrar silahlı mücadeleye başlayacağını belirtmiştir.

Bitirirken… “Avrupa’nın Son Hayaleti”

17 Kasım Devrimci Örgütü, ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Karşı-Terör Koordinatör Bürosu’nun hazırladığı ve 44 örgütün isminin yer aldığı “Dış Terör Örgütleri Güncel Listesi”nde 41.sırada yer almaktadır: (Report of Foreign Counterterrorism Organizations)

Avrupa Birliği’nin de her yıl güncellenen “Terör Örgütleri Listesi”nde yer alan 17 Kasım, 140 saldırıdan sorumlu tutulmaktadır.

Albaylar Cuntası’nın patolojik zulmüne karşı başlatılan Politeknik direnişinin asi ve kitlesel rüzgârından doğan 17 KASIM DEVRİMCİ ÖRGÜTÜ, hiçbir kitlesel-legal çalışma yapmamasına rağmen, ideolojik netliği, seçtiği hedefleri ve halka zarar vermeme gibi keskin yönelimleriyle şaşırtıcı bir sempatiyi sağlamıştır.

Devrimci-politik şiddeti radikal bir toplumsal dönüşümün temel aracı olarak gören ve başarılı bir şekilde realize eden 17N, örgüt mekaniği/hiyerarşisi, eylem tarzı ve operasyonel kabiliyetiyle Avrupa’nın en özgün kentli örgütlerinden biri tanımlamasını fazlasıyla hak ediyor.

“Bu direniş örgütü, topluma adalet dağıtmak için kurulan bir vicdan hareke tidir; ancak öyle zamanlar yaşadık ki, adalet de değil intikam gerekliydi.” (“17 Kasım Davası” Savunmalarından…)

Yusuf Ulaş
Nisan 2019

Kaynak:

- “17 Kasım Örgütünün Bildirisi”, Avrasya Dosyası, Sayı: 1.

- Yunanistan ve Terör, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Lefkoşe, 1986.

- Avrupa’daki Terör Örgütleri ve Ülke Politikalarına Yansımaları, Hasan Şenocak, Platin Yayınları.

- Soğuk Savaş Döneminin Avrupa’daki Terör Faaliyetlerine Etkisi, Polat Kızıldağ, Ankara, 2010.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder