“Sizi kitlelere yaklaştıran şey empati değil, devrimci
eylemdir.”
Yunanistan
yakın tarihinin en kritik dönemeci, kuşkusuz, 1960-1970 yılları arasındaki on
yıllık çalkantılı tarihsel kesittir. Kaosla özdeşleşen, arafta kalan yıllar…
Şirazesinden çıkmış siyasal-toplumsal atmosfer…
Yüzyılı
aşkın bir Monarşi-Krallık deneyimi ile 1960’lara giren Yunanistan’da politik
iklim artık bir “anomi”yi andırıyordu. Ülke, özellikle 1965’ten itibaren iki
yıl boyunca istikrarsız, gelgitli koalisyonlar tarafından yönetilince 1967’de
“Albaylar Cuntası” yönetime el koydu. Cunta, 1967 öncesine ait tüm siyasal
kurumları tortularına dek yok etme sürecini başlattı. Siyasi partilerin tamamı
kapatılırken, Sol’un anayasal hakları da askıya alındı: Sansür, işkence,
tutuklama; tam bir “Kızıl Panik” ya da Grek McCarthyizmi.
Yeni
rejimin başat karakteristiği: Geleneksel Yunan milliyetçiliği ve keskin bir
Anti-Komünizm…
Cunta’ya
açık destek veren ABD, Yunanistan’daki tüm dengeleri dizayn etmeye, bütün
uygulamalara müdahil olmaya başladı.
Albaylar
Cuntası’nın darbesi sekizinci ayına girmişken Kral’dan bir “altın vuruş” gelir:
2. Konstantinos, Cunta’yı düşürmeyi amaçlayan kontra-darbe denemesinde bulunur;
ancak başarısız olur. Bu fiyasko, Kral’ın ülkeden ayrılmasına neden olur.
Böylece ülkede 134 yılık Monarşi de fiilen sona erer.
Cunta’nın
zorba uygulamalarına karşı ilk sivil direniş 17 Kasım 1973’te Atina Politeknik
Yüksekokulu’nun sosyalist eğilimli öğrencilerinden gelir. Öğrenci eylemleri bir
türlü sonlandırılamayınca, Ordu, devreye tankları da sokar ve Üniversite’ye
tanklarla girilir. 34 devrimci öğrenci -çoğu ezilerek- katledilir.
Kanlı
olayların muhatabı olan öğrenci grupları, 1974’te Cunta yönetiminin
devrilmesine çağrı yapan bir bildiri yayımlarlar ve Cunta’dan intikamın
alınacağını deklare ederler. Bu bildiriden kısa bir süre sonra Andreas
Papandreou’nun PASOK partisiyle aynı dönemde “Avrupa’nın son Marksist eğilimli
örgütü” diye anılan 17 Kasım Devrimci Örgütü (“Revolutionary Organization 17
November”) ortaya çıkar. Militanlarının aralarındaki gizli iletişim ağı ve
faaliyetlerini hiç iz bırakmadan gerçekleştirmesi, örgütü kısa sürede
mitleştirir ve adını “hayalet örgüt”e çıkartır.
“Epanastatiki
Organosi Dekaefta Noemvri.” Örgüt, bildirilerinde, adının bu olaylara atfen
“17 Kasım” ismiyle sembolize edildiğini belirtirken; “resmi” kuruluş tarihini
22 Kasım 1975 olarak kaydeder.
Örgütün
Amaçları
Eylemlerine
1975’te başlayan 17N; ismini, kuruluş amacını, stratejisini ve hedeflerini de
bu yıl içerisindeki ilk eylemleriyle uluslararası kamuoyuyla paylaşır.
“Siyasi
Partilere ve Gruplara Bir Cevap” başlığını taşıyan ve 1977 Nisan’ında
“Eleftherotypia” gazetesinde yayınlanan 28 sayfalık bildirisi, örgütün
ideolojikstratejik haritasını da gözler önüne serer. O bildiriden birkaç satır
başı:
-
Yunan toplumu, ancak şiddet içerikli eylemler kullanılarak dönüştürülebilir.
-
Devrimci şiddet yöntemi ulusal-transnasyonal (uluslar-ötesi) bir süreçtir.
-
Marksist rejimin inşası/sosyalizm hedefi, olmazsa olmazımızdır.
-
KKE (Yunanistan Komünist Partisi) başta olmak üzere, diğer siyasi partiler ve
parlamento dışı sol da eleştirilerimizin hedefinde olacaktır; onlar dostumuz
olamaz.
* * *
İdeolojik
olarak Marksist-Leninist formasyona sahip olan 17N’nin ABD ve NATO karşıtı
karakteri her bildirisine sinmiştir. Örgütün “Temel Amaçlarımız” başlığı
altında sıraladığı hedefleri şunlardır:
-
NATO’dan Yunanistan’ın çıkmasının sağlanması,
-
Yunanistan’daki ABD üslerinin kapatılması
-
Emperyalizmin ve kapitalizmin ülkedeki etkisinin kırılıp Marksist-Leninist bir
rejim kurulması,
-
Türkiye’nin Kıbrıs’tan çıkarılması.
Niçin
Silahlı Mücadele: Devrimci Şiddetin Nesnel Koşulları
Örgütün
ülke ve toplum analizine bakıldığında, Albaylar Cuntası’nın sürekli dozajı
artan zulmünün geriletilmesi; ABD’nin Yunan halkı üzerindeki hegemonyasının
kırılması için tek seçenek: silahlı mücadeledir. Yunan yöneticilerinin bu yönde
politik bir irade ortaya koyamaması objektif koşulları da örgütün lehine
çevirir: Sosyo-ekonomik eşitsizlikler, refah seviyesinin azalması, işçi-memur
maaşlarının erimesi-ödenememesi, çiftçi gelirlerinin yok olması vs. genç
nüfusun silahlı mücadeleye sıcak bakmasını sağlarken; halkın eylemleri meşru
görmesini de beraberinde getirmiştir.
Örgütün
operasyonel başı Koufodinas, bu ortamı ve yöntemi açıkça tarif eder:
“Yunanistan’ın sahip olduğu sosyal, politik, ekonomik krizler, ancak silahlı
devrimci bir mücadele ile aşılabilirler.”
Aktif
Faaliyet Süreci
17N’nin
kuruluşu, eylemleri ve çözülüşü bağlamında faal dönemini üç bölümde toplamak
mümkün:
1-
“Gizli Politikleşme”(1974-1989): Ortaya çıkışı ve ilk eylemleri. Örgütün
boyutlarının ve öneminin devlet tarafından çok da anlaşılamadığı dönem.
2-
“Açıktan Politikleşme”(1989-1999): Etkin-ses getirici yoğun eylemlilik
sürecinin ardından, ulusal-enternasyonal çözümlemelerin yapıldığı dönem.
Örgütün karakteri bu dönemde belirginleşir.
3-
“Varlığını Kabul Ettirme”(1999-2002): Eylemlerinin deşifre olduğu, üyelerinin
yargılandığı dönem.
Kara
Propaganda ve İddia Furyası
“Soğuk
Savaş Dönemi Avrupası”nın birçok ülkesinde sol örgütlere ilişkin
enformatik-manipülatif kara propaganda, 17 KASIM özelinde, abartı eşiğini de
aşmış, paranoyak bir hal almıştır. Bunda örgütün “gizem”i önemli faktördür: 20
yılı aşkın süre tek bir üyesinin bile yakalanamaması; örgütün bir türlü deşifre
edilememesi; dahası, hiç kitle çalışması yapmamasına rağmen halk nezdindeki
popülaritesi…
İşte
her dönem, birçok ülkede rastladığımız, muhatapları değişen “tanıdık”
iddialardan bazıları:
-
Örgüt, PASOK’a yakın hava kuvvetlerinin mensuplarıdır.
-
Örgüt, Yunan Ulusal İstihbarat Teşkilatı/ EYP’nin gizli imha hücresidir.
-
Örgüt, başka Yunan gizli servislerinin operasyonel birimidir.
-
Örgüt, Fransız istihbaratının kontrolündedir.
-
Örgüt, Ordu içerisindeki dar bir kliktir.
-
Örgüt, uluslararası gizli servislerin oyuncağıdır.
17
Kasım’ın Örgütsel Panoraması
1-
EYLEM TANIMI: Örgütün birçok açıklamasında yinelenen “Zafer önemli değildir;
önemli olan direnişin kendisidir!” sloganı, âdeta mottosu olmuştur. Hareketin
beyin takımından kabul edilen Koufodinas “17N Marksist-Leninist ideolojinin en
saf ve net hâlini temsil eder.” derken, teorisyen-liderlerden Yiotopulos,
yargılama sürecindeki bir konuşmasında: ”17N eylemleri, rutin politik hayata
yapılması gerekli olan zorunlu silahlı müdahalelerdi.” tanımlamasıyla örgütün
eylem anlayışını da özetlemektedir.
2-
ÖNCELİKLİ HEDEFLER: 17N, eylem menzili olarak 3 ana “hedef” kitlesinden
bahseder:
a)
Diktatörlük rejiminin uygulayıcısı eski-yeni yöneticiler.
b)
ABD ve NATO şirketleri-çalışanları.
c)
İşçi haklarını ihlal eden burjuvalar.
3-
OPERASYONEL SEYİR VE İLK EYLEMLER: Hareketin karargâhı Atina olmakla birlikte
militanlarının Çekoslovakya, Filistin, Güney Kıbrıs gibi ülkelerde eğitim
gördükleri biliniyor.
Örgüt,
1975-1980 arasında genelde kişileri hedef almıştır: Politikacılar, istihbarat
elemanları, işadamları, işbirlikçi gazeteciler… 1980 sonrası ise; kamu binaları
öncelikli hedeflerdir: NATO-ABD-AB-Yunanistan…
İlk
eylemlerini de içeren 1975-85 arasındaki on yıllık süreçte operasyonel
kapasitesi sınırlıdır: 6 eylem, 8 ölü…
Adını
1975’te (23 Aralık) CIA’nın Atina Şefi’nin ve yine aynı dönemde ABD-Kıbrıs
elçisinin öldürülmesi eylemleriyle duyurur: Bu dönemdeki ilk eylemlerden
ABD-Atina konsolosluk görevlileri de nasiplerini alırlar.
Örgüt,
en yoğun politik şiddet eylemlerini 1985-1990 arasında uygular:40 eylem; 5 ölü
48 yaralı…
Beş
yıllık eylem bilançosu, örgütün bütün eylemlerinin %87’sini oluşturmaktadır: Bu
periyotta şiddet-eylem dozunun artmasında 17N’nin 1986’dan itibaren eylem
repertuarı anlamında taktik değişikliğe/çeşitliliğe gidip tahrip gücü yüksek
yöntemler (roket, bomba) denemeye başlamasının rolü barizdir: Dönemin en
sansasyonel eylemi ise 13 polisin yaralandığı; polis otobüsüne yönelik
saldırıdır.
4-
EYLEM TARZI-STRATEJİSİ VE ÖRGÜT MEKANİĞİ: 17 Kasım Devrimci Örgütü, asimetrik
şehir-gerilla stratejisini benimsemiştir. Avrupalı kent-kökenli örgütler
içerisinde şehir gerillacılığı yöntemlerinin en yetkin örneklerini 17N’de
görmek mümkündür.
Örgütün
“tipik” eylem tarzı ikişerli-üçerli timlerle motosiklet ya da çalıntı arabayla
hedef alınan kişilere evlerinde/bürolarında suikast. Bu “imza “ niteliğindeki
suikastlarının dışında bombalama ve roketli eylemleri de vardır. Yine, birden
fazla eylemde aynı silahların kullanılması 17N ile özdeşleşmiş bir tavırdır.
Bu
eylem stilinin 27 yıl hiç açık verilmeden devam ettirilmesi, şüphesiz, örgütün
iç mekaniğiyle ilgilidir: Esnek-tek liderin olmadığı hiyerarşik yapı, yatay
örgütlenme, üyelerine operasyonlar hakkında minimum bilgi akışı, kapalı-devre
hücre sistemi… Bir başka ilginç nokta ise; eylem sırasında ve sonrasında
militanlarının soğukkanlı ve güvenli hareket etmeleridir. Bunun sebebi, görgü
tanıklarının ifade vermekten kaçınmalarıdır. Halkın eylemlere ilişkin bu ketum
tavrı, korkudan değil, daha çok devlete yönelik mesafeden; örgüte duyulan
sempatiden kaynaklanmaktadır… Uluslararası gözlemcileri/ kamuoyunu ve Yunan
devletini hep şaşırtan bu “refleks”, örgütün bildirilerinde sürekli vurgu
yaptığı “masum halka zarar verilmemesi” retoriğinin ve pratikte, eylemlerdeki
titizliğin bir yansıması olarak kabul edilmelidir.
5-
FİNANSAL KAYNAĞI: 17N’nin finansal anlamda temel kaynağı, banka soygunlarıdır:
Bilinen 11 banka soygunu vardır. Yunan basınının örgütün mali tablosuna ilişkin
yorumlarında 1980-2000 yılları arasında bankalardan 6 milyar euro para geliri
sağladığı kaydedilir. Örgüt, sadece banka soymamış; kışla da soymuştur: Askeri
bir kışladan 104 roketatar gasp edip bunları askeri hedeflere yönelik
saldırılarda kullanması ilginç bir ironi olarak anılır.
17
Kasım ve Diğer Avrupalı Radikal Örgütler (Benzerlik-Fark-İşbirliği)
17N,
kendisiyle aynı dönemde faaliyet gösteren başta RAF ve Kızıl Tugaylar (Brigate
Rosse) olmak üzere diğer Avrupalı radikal sol örgütler gibi politik şiddeti
radikal bir dönüşüm için temel mücadele enstrümanı olarak benimsemiştir. RAF ve
Kızıl Tugaylar’a göre 17 Kasım’ın daha fazla şiddet içerikli eylemlere
yöneldiği tartışılmaz: Örgütün diğer radikal örgütlere oranla başka bir ayırıcı
yönü de “Soğuk Savaş”ın bitmesine rağmen eylemlerine son vermemiş olmasıdır.
Mart
1985’te Fransız AD (Action Directe-Doğrudan Eylem), Belçikalı CCC (Savaşan
Komünist Hücreler), Alman RAF (Kızıl Ordu Fraksiyonu) ve İtalyan BR (Kızıl
Tugaylar) örgütlerinin ortak imzaladıkları deklarasyona 17N de katılmış; ”Ortak
Silahlı Mücadeleye Destek” sözü vermiştir.
Bu
anlaşmanın bir yansıması olarak örgüt, aynı yıl içinde üç ses getirici eylem
düzenlemiştir:
-
“İngiliz casus evi” diye adlandırdıkları Atina otelinin bombalanması,
-
ABD’li subayları taşıyan otobüsün başkentte yakılması,
-
Yunanistan’daki Batı Almanya büyükelçiliğinin bombalanması.
Çözülüş
ve “17 Kasım Davası”
23
suikast, 11 banka soygunu, havan ve roketatar saldırıları, araçla hareket
halinde bombalama…
17
Kasım için kırılma anı 2000 Haziran’ında İngiliz Savunma Ateşesi Stephen Saunders’a
yapılan “cezalandırma eylemi” olmuştur: Bu eylemin ardından İngiliz Gizli
Servisi MI6, Yunan devletini de ekarte ederek operasyonlara müdahil olmuş;
örgütün çözülüş süreci de başlamıştır.
Ve
milat: 3 Temmuz 2002… 27 yıldır ilk defa örgütün bir hücre evine ulaşılmıştır:
Atina şehir merkezindeki binada örgütün 1988’de askeri cephanelikten çaldığı ve
bazı eylemlerde kullandığı roketler bulundu. Bu zincirleme operasyonların
finalinde örgütün kurucusu olarak görülen Alexandros Yiotopulos Türkiye’ye
kaçmak isterken Libsi adasında yakalanmıştır (963 suçla yargılandı).
Temmuz
2002-Ocak 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilen sürek avında 17N, binden
fazla suçla itham edilmiş, örgüt üyeleri meşhur “17 Kasım Davası” kapsamında
yargılanıp tutuklanmışlardır.
Örgüt,
Hristodulos Ksiros’un 2014 Noel iz ninde firar etmesiyle beraber tekrar silahlı
mücadeleye başlayacağını belirtmiştir.
Bitirirken…
“Avrupa’nın Son Hayaleti”
17
Kasım Devrimci Örgütü, ABD Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Karşı-Terör Koordinatör
Bürosu’nun hazırladığı ve 44 örgütün isminin yer aldığı “Dış Terör Örgütleri
Güncel Listesi”nde 41.sırada yer almaktadır: (Report of Foreign
Counterterrorism Organizations)
Avrupa
Birliği’nin de her yıl güncellenen “Terör Örgütleri Listesi”nde yer alan 17
Kasım, 140 saldırıdan sorumlu tutulmaktadır.
Albaylar
Cuntası’nın patolojik zulmüne karşı başlatılan Politeknik direnişinin asi ve
kitlesel rüzgârından doğan 17 KASIM DEVRİMCİ ÖRGÜTÜ, hiçbir kitlesel-legal
çalışma yapmamasına rağmen, ideolojik netliği, seçtiği hedefleri ve halka zarar
vermeme gibi keskin yönelimleriyle şaşırtıcı bir sempatiyi sağlamıştır.
Devrimci-politik
şiddeti radikal bir toplumsal dönüşümün temel aracı olarak gören ve başarılı
bir şekilde realize eden 17N, örgüt mekaniği/hiyerarşisi, eylem tarzı ve
operasyonel kabiliyetiyle Avrupa’nın en özgün kentli örgütlerinden biri
tanımlamasını fazlasıyla hak ediyor.
“Bu
direniş örgütü, topluma adalet dağıtmak için kurulan bir vicdan hareke tidir;
ancak öyle zamanlar yaşadık ki, adalet de değil intikam gerekliydi.” (“17 Kasım
Davası” Savunmalarından…)
Yusuf Ulaş
Nisan
2019
Kaynak:
-
“17 Kasım Örgütünün Bildirisi”, Avrasya Dosyası, Sayı: 1.
-
Yunanistan ve Terör, Kıbrıs Türk Kültür Derneği, Lefkoşe, 1986.
-
Avrupa’daki Terör Örgütleri ve Ülke Politikalarına Yansımaları, Hasan
Şenocak, Platin Yayınları.
- Soğuk Savaş Döneminin Avrupa’daki Terör Faaliyetlerine Etkisi, Polat Kızıldağ, Ankara, 2010.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder