Pages

20 Ekim 2023

“Hamas IŞİD’den Beter”: İsrail Propagandasını Çürütmek



Bugün İsrail’in Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği soykırım amaçlı bombardımana, onun canice yürüttüğü şiddet faaliyetlerini batılı kitleye meşru göstermek için medya eliyle yapılan yoğun propaganda çalışmaları eşlik ediyor.

Son dönemde uydurma olan “Hamas bebeklerin başlarını kesiyor” hikâyesi, yaygın bir biçimde haber edildi. Elde tek bir delil olmamasına rağmen bu haber, birçok yerde aktarıldı. Kimse, o sağcı Siyonist yerleşimcinin ifadesine aldırış dahi etmedi. İsrail medyası ve siyasetçilerinin propaganda savaşının bir parçası olarak yaydıkları bu yalana batılı ülkeler de destek verdiler. Bu çaba, esasen Hamas’ı IŞİD’le eşitleme amacını güdüyordu.

Aslında bu formül yeni değil. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 2014’te BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Hamas’ın IŞİD, IŞİD’in Hamas” olduğunu söylemişti. Şimdi bu söz, Aksa Tufanı operasyonu bağlamında sürekli dillendiriliyor. Sosyal medyada ve Youtube duyurularında da aynı cümleye rastlanılıyor.

Operasyonun ardından Jerusalem Post, “Hamas’ın Filistin’in IŞİD’i” olduğunu söyledi. Bir ABD’li sözcü ise Hamas’ın “IŞİD’in uyguladığı vahşete benzer düzeyde vahşet sergilediği”ni iddia etti.

İngiliz Dışişleri Bakanı Suella Braverman, X’te yayınladığı videoda, Hamas’ın “ortaçağa has antisemitizmiyle” suçlu olduğunu, kullandığı yöntemlerle kendisinin “IŞİD’e denk olduğunu kanıtladığını” söyledi. Aynı sözleri, Hamas operasyonunu “pogrom” olarak nitelen İngiliz Başbakanı Rişi Sunak da yineledi.

Ardından Netanyahu daha da ileri giderek, Hamas’ın “IŞİD’den beter” olduğunu söyledi. Haydut suratlı savunma bakanı Yoav Gallant ise şu cümleyi kurdu: “Bu Hamas denilen şeyi, Gazze’nin IŞİD’ini yeryüzünden söküp atacağız.”

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin Netanyahu’nun sözünü tekrarlamakla yetindi: “IŞİD’e dair çok şey biliyorum. Hamas’ın yaptıkları IŞİD’de gördüklerimden daha kötü.”

Tehlikeli Yalan

Bu Hamas’ın IŞİD olduğuna dair hikâyenin uydurulmasının ardındaki gerekçelere uygun olarak İsrail ordusu, kısa süreliğine Filistinli savaşçıların eline geçmiş olan tarihî Filistin’deki bir Siyonist yerleşiminde IŞİD bayrağı bulduğunu iddia etti.

Buna karşın, son saldırıdan kurtulanlar, “Sivillere tecavüz edip onları öldüren” kana susamış Hamas savaşçıları imajıyla çelişen değerlendirmeler aktarıyorlar. Ama tabii ki ana akım medya kuruluşları, bu değerlendirmelere ve Hamas yetkililerinin bu türden iddialarını yalanlayan ifadelerine hiçbir şekilde kulak vermiyor.

Yürütülen ve kitleleri aldatmayı amaçlayan bu kampanyanın bir boyutu da Hamas’ın her türden mantığı ve muhakemeyi geride bırakmış barbar vahşilerden oluştuğuna dair tehlikeli yalan. Tabii şu bilinmeli. Bu kampanyayı yürütenler “Hamas” derken, örtük olarak tüm Müslümanları veya Arapları değilse bile, tüm Filistinlileri kastediyorlar.

Hamas’ı barbar vahşiler olarak kodlayan İsrail, hedef gözetmeden ve tüm acımasızlığıyla uyguladığı yoğun şiddeti, bu tür kampanyalarla meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu meşrulaştırma gayreti dâhilinde İsrail, kendisini karşısındaki düşmanların gerici ve uzlaşma bilmez nitelikleri sebebiyle ağır tedbirler almak zorunda kalan, medeni ve “demokratik” bir devlet olarak takdim ediyor.

Bu kampanya kapsamında İsrail, sürekli Hamas’ın “Yahudiler”i öldürdüğünü söylüyor, içinde bulunulan durumu eski çağlarda yaşanmış dini çatışmalara benzetiyor, böylelikle, Siyonist yerleşimci sömürgeciliğin fiili gerçekliğini kasten örtbas ediyor. Hamas’ın bu konuyla ilgili konumu ise gayet net. 2017’de şunları söylemişler:

“Siyonist projeyle yaşanan çatışma, dinleri sebebiyle Yahudilerle yürütülen bir çatışma değil. Hamas, Yahudilere karşı, sırf onlar Yahudi diye mücadele yürütmüyor, Hamas, Filistin’i işgal altında tutan Siyonistlere karşı mücadele yürütüyor. Öte yandan, Siyonistler, Yahudiliği ve Yahudileri kendi sömürgeci projeleriyle ve yasa dışı varlıklarıyla sürekli bir tutuyorlar.”

İsrail, düşmanına dair belirli bir algı oluşturma konusunda başarılı. Bu başarısını belli ölçüde yıllardır Batı toplumunda hükmünü sürdüren İslam düşmanlığına, aynı zamanda hâkim kültürel söylem dâhilinde geliştirilmiş ve baskın hâle gelmiş Filistin karşıtı, Siyonizm yanlısı dile borçlu.

Gassan Kenefani’nin 1967 tarihli Siyonist Yazın Üzerine isimli çalışmasındaki analizi hâlen daha geçerliliğini koruyor:

“İsrail’in medya eliyle yürüttüğü kampanya, salt geçici ve anlık bir baskın değil, uzun süredir en tuhaf kültürel dezenformasyon süreciyle aldatılmış olan kitlenin bilincine kazınan, herkesçe kullanılan bir sahaya yönelik gerçekleştirilmiş bir fetih hareketidir.”

Bu teknik, bir yandan da düşmanlarını Hitler’e benzeten veya ondan da kötü kişiler olarak takdim eden ABD’nin kullandığı tekniğe benziyor. Bu teknik dâhilinde yoldan çıkmış olan liderler, müzakere yürütülmesi veya barışçıl siyaset yürütmesi imkânsız, ahlaken savunulamayacak kişiler olarak takdim ediliyorlar.

Bu bağlam dâhilinde düşmana karşı geliştirilen bu dile karşı çıkanlar, “düşmanı savunan kişiler” olarak gösterilip mahkûm ediliyorlar. Böylelikle muhalif sesler susturuluyor, onlara göz dağı veriliyor. Bunlar, ancak gerekli ahlaki zemin yok edildikten sonra yapılabiliyor.

Ayna, Ayna…

Siyonist propagandanın diliyle konuşanlar gibi bu “Hamas IŞİD’dir” diyenler de yalan söylüyorlar, kitleleri yanlışa sevk ediyorlar. Emperyalist ve sömürgeci propaganda da görüldüğü üzere esasen burada da bir tür psikolojik projeksiyon yöntemine başvuruluyor.

Büyük bir yaygarayla dillendirilen iddiaların aksine Hamas, IŞİD’e karşı çıkan bir örgüt. Hamas, uzun zaman IŞİD’le çatıştı. IŞİD, Gazze’de zemin bulan diğer örgütler gibi Hamas’a da kurşun sıktı. Financial Times’ın 2015 tarihli haberinde dile getirildiği biçimiyle, Hamas, IŞİD’i Gazze’den kovmak için harekete geçti ve bu süreçte örgütün üyesi olduğundan şüphelendiği birçok ismi gözaltına aldı.

Sonrasında IŞİD Hamas’a savaş “açtı”, ayrıca seçimlere girdiği, İran’la ve Filistin’deki Hristiyan cemaatiyle dostluk ilişkisi kurduğu için onu “mürtet” ilân etti.

Bu çatışma boyunca IŞİD, Hamas hedeflerine saldırdı. Örgüt için silâh kaçırdığı iddia edilen bir adamı kamera önünde idam etti, bir bombalı saldırıda üç Hamas polisini öldürdü.

İşin tuhaf yanı şu ki bir yandan Batı kamuoyunu “barbar İslamcı teröristler” söylemiyle korkutmaya çalışan İsrail, stratejik çıkarlarına uygun düştüğü vakit, Suriye’de IŞİD gibi örgütleri pratikte desteklemekten geri durmadı.

Gerçekte Hamas IŞİD’le savaşırken, İsrail ve Batı, Suriye hükümetine karşı yürüttüğü vekâlet savaşında Kaide ve IŞİD gibi örgütleri yıllarca el altından silâhlandırdı, fonladı ve destekledi.

Şu unutulmasın: Braverman’dan önce İngiliz dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan Priti Patel, 2017’de İsrailli yetkililerle gizli ve yetki dışı gerçekleştirilen toplantılara katıldığı için istifa etmek zorunda kalmıştı. Bu toplantılarda Patel, İngilizlerin sunduğu yardım parasının İsrail’e ait askeri hastanelerine aktarılmasını önermişti. O hastaneler, o dönemde Suriye’de savaşan Kaide üyelerini tedavi etmiş, hatta Netanyahu, medya kampanyası dâhilinde o yaralılarla bir araya gelmişti.

Bu noktada şu çarpıcı hususun üzerinde durmak gerekiyor: son on yıl içerisinde Suriye’de meydana gelmiş en rahatsız edici olaylardan biri, ABD’nin silâhlandırdığı ve fonladığı Nureddin Zengi Tugayı üyelerinin Abdullah Taysir İssa isimli bir gencin kameralar önünde başının kesmesi olayıydı. Bugünlerde İsrail, Hamas’ı karalamak ve suçlu göstermek için bu görüntüleri kullanıyor.

Öte yandan, “Hamas savaşçılarının kadınlara tecavüz ettiği” iddiası henüz doğrulanabilmiş değil. Ama İsrailli görevlilerin Filistinli tutsaklara işkencede tecavüz ettiğinin somut delilleri var. Bu belgeler, tutsaklara küfürler edildiğini, onların zorla çırılçıplak bırakıldığını, cinsel saldırıya maruz kaldıklarını ortaya koyuyor.

İsrailli güçler Filistinli çocukları da taciz ediyorlar.

Hamas’ın bebeklerin başını kestiği iddiası da henüz doğrulanabilmiş değil. Oysa bir CGTN muhabirinin tanıklığı sayesinde geçen hafta İsrail bombalarının yüzlerce insanı katlettiği saldırılarda Gazze’de birçok Filistinli çocuğun başının koptuğunu biliyoruz.

James Baldwin’in bir vakitler dediği gibi:

“Başka insanlarda gördükleriniz, sizin aynada gördüklerinizdir. […] Bunu herkes, her yazar bilir. […] Neyi tarif ettiğimin bir önemi yok, ben aslında kendimi tarif ediyorum.”

İsrail, Hamas’ı “barbar, sadist işkenceci” olarak tarif ederken aslında kendisini tarif ediyor. Onun karşı tarafa dair sözlerini ne zaman işitsek, aklımıza Baldwin’in bu sözleri gelmeli.

Louis Allday
18 Ekim 2023
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder