“Büyük
Sıfırlama” işlemi Mart 2020’de başladı. Ölümcül olma potansiyeline sahip yeni
bir virüse karşı mücadele ettiği iddiasıyla merkezi hükümet ve eyalet
yönetimleri, şirket medyasının tüm kanatlarının yürüttüğü yoğun propagandanın
yardımıyla, emekçi halka yönelik devasa bir saldırı gerçekleştirdiler.
Daha
önceleri hapishaneler dışında bilinmeyen bir olgu olarak kapanmalar, polis ve
asker eliyle ilân edilip yürürlüğe kondu. Halka zorunlu maske kullanımı dayatıldı,
devlete ajanlık yapan her türden unsur, bu süreci kendince denetledi. Ekonomideki
tüm sektörler kepenk indirdi, yüz binlerce insan işten çıkartıldı. Uluslararası
sınırlar ve eyaletlerarası sınırlar, Avustralya Anayasası’nı ihlal edecek
biçimde, kapatıldı. Bu adımı zorunlu aşı takip etti, milyonlarca işçi, “ya test
edilmemiş, öldürücü olma potansiyeli bulunan bir aşıyı vurduracaksın ya da
işini kaybedeceksin” dayatmasıyla yüzleşti. Restoranlar, spor salonları,
sinemalar, tiyatrolar ve daha birçok yer faaliyetlerini durdurdu. Düğünlere ve
cenazelere katılım kısıtlandı veya tümüyle yasaklandı. Geniş katılımlı
toplantılar yasaklandı, böylece konuşma hürriyeti hakkı pratikte yürürlükten
kaldırıldı. Büyük teknoloji şirketleri, sosyal medya platformlarını sansürledi.
Uygulanan baskıları sorgulayan herkesin sesi kesildi veya sosyal medya
hesapları kapatıldı.
Büyük
Sıfırlama Büyük Teslimiyete Yol Açtı
Yaşanan
diğer olaylardan ve gelişmelerden de söz edilebilir, ama artık birçok insan, o
korkunç dönemi bir daha yaşamak istemiyor. Bu süreçte devlet, büyük bir baskı
uyguladı, bunun üzerine milyonlarca insan, bir şeylerin yanlış olduğunu
hissetmeye başladı.
Peki
bu süreçte finans kapitalin gücüne, milyarderlerin azınlık iktidarına
demokratik haklar ve insan hakları, çoğulculuk ve özgürlükler adına karşı
çıkması gereken politik sol ne tür bir cevap geliştirdi? Bir iki istisna dışında
tüm “sol”, emperyalizmin baskılarına teslim oldu. Kapitalizm aleyhine attıkları
tüm nutuklar bir gecede silinip gitti. Bu “sol”a göre zenginle fakir, güçlüyle
güçsüz, emekle sermaye arasındaki tüm sınıfsal farklılıklar bir anda hükmünü
yitirmişti. Siyasetçilerin, seçmenlerin, büyük ilâç şirketleriyle ilişkisi
bulunan bilim insanlarının, valilerin, okula giden çocukların, şirket sahiplerinin
ve dok işçilerinin, endüstride söz sahibi kişilerin ve konaklama sektörü emekçilerinin
vs. hep birlikte “aynı gemide” olduğu söylendi.
“Sosyalist”
örgütlerden sendika memurlarına, oradan “ilerici” aydınlara geniş bir kesimi
içeren, önceleri kapanmacı sol, sonrasında Kovid solu hâline gelen bu “sol”,
temelde hayal âleminde dile getirdiği, İşçi Partili, Liberal Partili ve Yeşil
Partili siyasetçilerin başka her konuda yalan söylediklerine, ama “Kovid”
konusunda hakikati dillendirdiklerine dair iddiayı her fırsatta ortaya atmaktan
başka bir şey yapmadı. Bu süreçte “halk sağlığı”nı ağzına almayan büyük medya
şirketleri, yalan yanlış bir yığın hikâye anlattılar.
Asıl
şaşırtıcı olansa “Marksistlerin” sağlık hizmetleri söz konusu olduğunda kapitalist
devletin tarafsız bir yapı olduğunu söylemeleriydi. Bu “Marksistler”, devletin herkesi
temsil ettiği imasında bulundular. Hatta bu devletin asıl işlevinin halkın
sağlığıyla ilgilenmek olduğunu söylediler, virüs karşısında alınan her türden
tedbirin insan hayatını kurtarmak için ortaya konulmuş bir çaba olduğunu iddia
ettiler.
Madem
devlet, temelde işçi sınıfının hayatını kurtarmaya çalışıyordu, o vakit devlete
politik düzeyde karşı koymanın gerekçesi de ortadan kalkıyordu. Kovid solunun
sağlık söz konusu olduğunda “emek ve sermaye aynı çıkarlara sahiptir” sözü
doğru ise o vakit diğer tüm meseleler bu olguya tabi kılınmalıydı. Bu noktada
devlet, hayat pahalılığını artırabilir, elitleri daha da zengin edebilir,
çevreyi kirletebilir, okullara ve hastanelere ayrılan parayı kesebilir, buna
karşın, gene de kitlelerin mutluluğu ve esenliğini dert ediniyormuş gibi
görünebilirdi!
Oysa
sınıf düşmanlarınız, hayatınızı kurtarmaya çalışıyorsa, siyaset de artık tüm varlık
imkânını yitirmekteydi. “Hepimiz aynı gemideysek”, o vakit demek ki toplum
sınıflara bölünmemişti, toplumda hiçbir ayrım söz konusu değildi. Bu tür bir
yaklaşıma sahip olan siyasetin sol olmadığı açıktı.
Kovid
solu, sadece Marksist devlet teorisini reddetmekle kalmadı, aynı zamanda bir
bütün olarak politik ve ideolojik mücadelenin zeminini de redde tabi tuttu. Asıl
şaşırtıcı olansa birçok Kovid solcusunun devletin yanında hizalanmış olmasıydı.
“Kapanma
faşizmi” olarak adlandırılabilecek dönemde Kovid, sınıfsal bir ayrım çizgisi
hâline geldi. Solcu politik görüşlere sahip olmasına rağmen özgürlük hareketini
meydana getiren ve aşıyı reddeden milyonlar, sınıfsal bir nefretle karşılandılar.
Şarkı söylemeyi, dans etmeyi yasaklayan kurallara ve kapanmalara karşı çıkmasa
da onları sorgulayanlar, “pandemi”nin o totaliter ideolojisinden sapmış,
affedilmesi mümkün olmayan kişiler olarak görüldüler. “Acil durum” ilânına şüpheyle
yaklaşanlara “aşı karşıtı” ve “komplocu” damgası vuruldu. Kendi görüşlerini bir
biçimde muhafaza eden herkes, ilk elden değersizleştirildi. Kovid solunun
ihaneti ve kalleşliği başka insanları bu çığırından çıkmış terör faaliyetine
uyum sağlamaya mecbur etti.
Gerçek
Sol
Kovid
solunun teslimiyeti, yeni bir solun ortaya çıkmasına dönük ihtiyacı gündeme
getirdi. Birleşik Krallık’ta bir grup solcu muhalif, Solcu Kapanma Şüphecileri
diye bir örgüt kurdu. Kısa süre önce, kapanma ve diğer “pandemi” tedbirlerinin
en nihayetinde ağırlığını yitirdiği bir dönemde, bu grup ismini Gerçek Sol
olarak değiştirdi.[1] Bizim görüşümüze göre bu cesur adım, aynı zamanda yerinde
ve zekice atılmış bir adım.
Bugün
sadece yeni bir sol inşa edilmemeli, gerçek solcu konumlar alabilen gerçek bir
sol inşa edilmeli. Özgürlük hareketi, kapanma karşıtı hareket ve aşı dayatması
karşıtı hareket içerisinde birçokları aksi yönde düşünse de sağ-sol ayrımı
hâlen daha cari. Son üç yıldır büyük çoğunluğun yaşadığı dehşet dikkate
alındığında, bu ayrıma dair şüphelerin ortaya çıkması anlaşılır bir durum. Milyarderler,
kapanmalardan ve Kovid manyaklığından yığınla para kazandılar. Bu şüphenin bir
sebebi de bu.
Bu
anlamda gerçek sol, zenginle fakir arasındaki derin uçuruma karşı çıkmalı, onun
derinleşmesine katkı sunmamalı!
Gerçek
sol, bir yandan Kovid sonrası oluşan duruma uyum sağlarken, bir yandan da eskiden
sahip olduğu kimi sol değerleri muhafaza etmeli. Bu dönem, sadece kapitalist
krizin yeni bir aşamaya girdiği bir dönem.
İngiltere’de
kurulan Gerçek Sol’un yolu açması ardından bugün Avustralya’da da Gerçek Sol
yola koyuluyor.[2] Umarız ki zamanla hareket büyür, İngiltere’deki örgütün
düzeyine gelir, hatta başka ülkelerde de Gerçek Sol seksiyonlara sahip olur.
Gerçek
Sol Avustralya örgütü, bir düzeyde kendisini solcu gören özgürlük hareketi
üyelerine ulaşma çabası olarak görülebilir. Bu insanlar eskiden sosyalist
örgütlerin üyeleriydi, bir sendikanın parçası idi. 2020-2023 arası dönemde
Avustralya ve başka ülkelerde “sol”un ortaya koyduğu davranış dikkate
alındığında, bu insanların şaşkına dönmüş olmalarını anlayışla karşılamak
gerekiyor. Ayrıca bu insanlar, muhtemelen kitlesel özgürlük hareketi içerisinde
dağınık hâlde bulunan eski solcularla veya hâlihazırda solcu olanlarla temas kuramamış
kişiler.
Kovid
solunun her bir üyesinin, Kovid terörünü Kovid solcusu partilerin liderleri ve
sendika memurları kadar büyük bir hevesle yürürlüğe koyduğuna inanmak zor. Bu örgütlerin
bazı üyelerinin ve destekçilerinin o eşi benzeri görülmemiş çatışma döneminde büyük
teknoloji şirketleriyle, büyük ilâç şirketleriyle, büyük teknoloji
şirketleriyle, siyasetçilerle, liberal aydınlarla yan yana geldikleri için
rahatsız olduklarına eminiz. Umarız, bu partilerin içerisinde birileri bir
şeylerin yanlış olduğunu biliyordu, ama farklı nedenlere bağlı olarak
kapitalist devletin yoğun bir baskı uyguladığı bir dönemde liderlerine karşı
gelemediler.
Gerçek
Sol Avustralya, bu bireylere ulaşma, onlara yalnız olmadıklarını gösterme
çabasıdır. Politik ve ideolojik baskı dalgasından sağ çıkmayı bilmiş bir sol
var ve bu sol yeniden örgütleniyor. Umarız ki Gerçek Sol Avustralya, solun
diriltilmesine dönük ilk adım olarak vücut bulur.
İşçilerin
Birliği
İşçilerin
Birliği (WL), Gerçek Sol Avustralya’nın inşasına, örgütlenmesine ve
çalışmalarına katkı sunmaya gayret edecektir. Biz, Red Fire okurlarını
ve destekçilerini bu çalışma sürecine katılmaya ve katkı sunmaya davet
ediyoruz. Programımızın ve politik konumlarımızın hâlen daha hayati önemde olduğunu
düşünüyoruz, bu anlamda, geniş ve kapsamlı bir örgütlenme faaliyeti adına
onlardan vazgeçecek değiliz. Gerçek Sol Avustralya’nın üyeleriyle ve
destekçileriyle tartışmalar yürüteceğiz, onları ikna etmeye çalışacağız, ama
örgütün süreç içerisinde yürüteceği örgütlenme faaliyetine zarar vermemek için
elimizden geleni yapacağız. Ortak bir projede birlikte çalıştığımız bir sürecin
ideolojik ve politik konumlar arası farklılıkları asgari düzeye çekmeyi gerekli
kıldığını biliyoruz. Bu önemli konum farklılıkları önemini illaki koruyacaktır,
ama bu farklılıklar, başka meselelerde birlikte çalışmanın önünde birer engel
hâline gelmemelidirler.
Gerçek
Sol Avustralya’nın geniş kitleye hitap eden politik konumlarını benimseme
yönünde bir eğilim ortaya çıkabilir. Eğer böylesi bir gelişmeye tanıklık
edilecek olursa, İşçilerin Birliği’nin daha önceden belirlediği politik
konumlar “yumuşayabilir”. Geniş kitleyi kucaklayan bir birliktelik içine girmek,
her daim böylesi tehlikeleri gündeme getirir. Fakat biz, bu birlikteliğe
katılmanın sorun teşkil etmeyeceğini güvenle dile getiriyoruz. Bu gerçek kısa
bir süre sonra herkesçe görülecektir. Hâlihazırda İşçilerin Birliği’nin
belirlediği politik konumlar, Gerçek Sol Avustralya içerisinde hoş
karşılanmakta, ama herkesçe kabul görmemektedir. Bu örgüt, örgütlerin gevşek
bağlarla bir araya geldiği, farklı politik konumları, farklı politik-ideolojik
eğilimleri içeren bir yapıdır ve bu aşamada bu birliktelik olumlu bir
gelişmedir. İleride muhtemelen hareket, parti tipi yapıya doğru evrilecektir. Bugün
için kampanyayla alakalı amaçlar doğrultusunda ortak konumlar belirlenebilir, bir
yandan da farklı konumlar Kovid sürecine eleştirel yaklaşan sol çerçevesinde
hoş karşılanacaktır.
Bu
aşamada Gerçek Sol Avustralya, Kovid sürecini eleştiren ve kendisini solcu
olarak tanımlayan herkesi içerecektir. Yani bu örgüt, hem özgürlük yanlısı olup
hem de antikapitalist olanları kucaklayacaktır. Bu faaliyet, doğalında sosyalistleri,
feministleri, anarşistleri ve diğer kesimleri içerecektir. Bu anlamda Gerçek
Sol Avustralya, farklı sol görüşleri kucaklayacaktır, burada tek şart, tüm
sınıfların aynı çıkarlara sahip olduğuna dair iddialarla gündeme getirilen “pandemi”
dolandırıcılığı gibi meselelere karşı çıkmaktır. Buradan da solcu bir konumun
belirlenmesini şart koşan başka meseleler gündeme gelecektir. Bir sonraki
aşamada başka ülkelerde de Gerçek Sol’un seksiyonları ortaya çıkabilir. Bu noktada
bir yandan örgütlenme sürecini inşa eden Gerçek Sol İngiltere ile birlikte
çalışma yürütmeye çalışacağız, bir yandan da kendi ülkemizde Gerçek Sol’un
şubesini, Gerçek Sol Avustralya’yı meydana getirmek için uğraşacağız.
Nesnel
düzlemde farklı sınıflar vardır ve bu sınıflara partiler öncülük ederler. Sol partiler,
kapitalizmi yıkma mücadelelerinde işçi sınıfını kendilerine örgütlemek için
yarışırlar. Bu mücadelede hakiki Leninist-Troçkizme dair yorumumuzu önemli
görüyoruz. Öte yandan Troçkist olduğunu iddia eden tüm Kovid solcusu partilerin
“pandemi” sahtekârlığı süresince işçi sınıfına ihanet ettiğini görüyoruz. Tüm Stalinist
ve Maoist partilerse tek bir tepki ortaya koymadan, “sağlık” istibdadına teslim
oldular. Troçkist-Stalinist ayrımı, sosyalist işçilerin uğraşmak zorunda
oldukları önemli bir ayrım. Bu temel ayrım bile Kovid baskıları karşısında
temel demokratik ve hukuki haklar için ortaya konulan özgürlük hareketiyle
birlikte yürüyen bir avuç solcunun bir araya geldiği koşullarda bir kenara
atıldı.
Bugün
Avustralya’da hayat pahalılığı, bizi dün eve hapsetmiş olan aynı elitler eliyle
arttırılıyor. Zorunlu aşı işçileri işlerinden etti, bu anlamda gizli bir
soykırım yürürlüğe konuldu. Avustralyalı siyasetçiler, bizi Rusya ve Çin’e
karşı yürüttükleri savaşın içine çekiyorlar. Bankalar, ekonominin resesyona
girdiği koşullarda istikrarını koruyamıyorlar.
Bugün
tüm çaresizliği içerisinde Avustralya’nın ihtiyaç duyduğu tek şey, dünya
genelinde kurulacak sosyalist düzene doğru atılmış ilk adım olarak emekçilerin
kendi devletlerini ve yönetimlerini inşa edecekleri bir toplumsal devrim.
Umarız,
Gerçek Sol Avustralya, bu tarihsel görevin ihtiyaç duyduğu güçleri bir araya
getirir.
İşçilerin Birliği
8 Mayıs 2023
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Gerçek Sol internet sitesi, RL.
[2] t.me/RealLeftAustralia (03 Mayıs 2023)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder