Şeriati, İran’da gelişmiş olan
Şii devrimci düşüncesinin önemli bir ideologudur. Bugün Şeriati, modern dünyada
İslam konusunda yenilikçi bir dil geliştiren öncü aydın kabul edilmektedir. Özgün
bir konuma sahip olan Şeriati, hem otoriter din adamı düzenini hem de devletin
modernleşmesi üzerinden Batı nüfuzuna girilmesini eleştirmiştir. Sosyolojik düşüncenin
belirli algılama biçimlerini eleştiren Şeriati’nin eserleri, gelenekle
modernite arasındaki karşıtlığı incelemiş, bu inceleme dâhilinde, geçmişte
âlimlerin ve teorisyenlerin göz ardı ettikleri arabuluculuk çabasını bizatihi
ortaya koymaya çalışmıştır. Pratikte değilse bile sonuç itibarıyla bir sosyolog
olan Şeriati, İslam’ın sosyal teorisine özgün katkılar sunmuş bir felsefecidir.
Şeriati, 23 Kasım 1933 günü İran’ın
kuzeydoğusundaki Meşhed kentinin yakınlarında bulunan Mazinan kasabasında
dünyaya geldi. İçinde büyüdüğü düşünsel ve politik ortamda belirleyici olansa, Ahmed
Kasravi’nin dile getirdiği seküler fikirlerle Tude partisinin savunduğu sosyal
adalet ve eşitlik anlayışını geleneksel İslam düşüncesiyle birleştirme çabaları
idi.
Babasının epey etkisinde olan, ama
zamanla ondaki sekülerizme yönelik vurgudan bir biçimde uzaklaşan Şeriati, bir
dizi sosyo-politik harekete iştirak etti. Aldığı eğitim neticesinde yolu Paris’e
düştü. Burada G. Lazard’ın danışmanlığında yürüttüğü İran filolojisi ile ilgili
tezini tamamladı. Louis Massignon ve Frantz Fanon’dan çok şey öğrendi. Bir yandan
da Fransa’da faal olan farklı kurtuluş hareketlerine destek sundu.
Fransa’da aldığı eğitimle ve
yürüttüğü politik faaliyetlerin geride bıraktığı birikimle İran’a dönen Şeriati,
1964 yılından başlayan süreç dâhilinde birkaç kez hapse atıldı. Haziran 1977’de
Londra’da sürgündeyken, kalp krizi neticesinde vefat etti.
Şeriati’nin eserlerinde toplumun
yitik kalbi güçlü bir motif olarak kendisine yer bulur. Onun çalışmalarını
Derek Layder’ın sosyal teorisi (2004) çerçevesinde incelemekte fayda vardır.
Ahlaki siyaset teorisi inşa etmek
için uğraşan Şeriati, tam da Layder’ın “yumuşak kontrol” dediği ve toplum
denilen uzamda iktidarın anlam ve simgeler üzerinden uygulanması olarak tarif
ettiği pratikle ilişkili bir isimdir.
Şeriati, dinle toplum arasındaki
ilişkinin yeniden ve eksiksiz bir biçimde düşünülmesi işini içeren yenilikçi
bir düşünme pratiği ortaya koyar. Ona göre, toplumun kalbi bozulmamış olan “din
kültürü” korunmadığı takdirde yitip gider (Shariati 1980). Şeriati, Durkheim’cı
sosyolojiye ait düşünceleri ve dinin kozmosla toplumun ayrılmaz parçası
olduğunu söyleyen Chardinci teolojiye ait görüşleri birlikte ele alan bir
sosyal teoloji meydana getirir. Bir özcü olarak Şeriati’nin amacı, hakiki İslam’ın
yeniden inşa edilmesidir. Ona göre, hakiki İslam ise Ali’nin ve Alevîlerin
İslam’ı, özgün Şii İslamı’dır. Bu İslam, kurumsallaşmış, din adamlarının eline
düşmüş İslam’la, yani Safevi İslamı ile çelişki içerisindedir.
Şeriati’nin savunduğu özgün İslam,
tevhid ilkesini yüceltir. O, artık basit bir teolojik kavram değildir ve
sınıfsız toplumdan ve devrimci ruhtan yana duran, hakiki toplumsal ve politik etkilere
yol açabilecek bir dindir (Dabashi 1992; Akhavi 1980).
Sonrasında Şeriati, reform yanlısı
genç İranlılar arasında epey popüler olur, ama bir yandan da Şii din adamları
içerisindeki gelenekçi kesimin olumsuz değerlendirmeleriyle yüzleşir. İran’da
yaşanan devrime katkı sunan önemli isimlerden biri olan Şeriati’nin taşıdığı
arzuların İran İslam Cumhuriyeti’nin herhangi bir yönüyle alakasının bulunmadığını
söylemek gerekmektedir. Onun fikirleri ve teorik katkıları, İslam’ın İran’da ve
dünyada oynadığı rol ve taşıdığı önem konusunda yürütülen tartışmalarda kıymetli
bir yere sahiptirler.
Kendi döneminin siyasetini temel
alan Şeriati, Batı sekülerizminin ve modernleşme sürecinin aydınlanmaya ait
koşulları ve kendi aydınlanma versiyonunu başka bölgelere dayattığını
düşünmektedir. Ona göre aydınlanma, her bir toplumun kendi kavgasını kendi
kültürü ve geleneğine uygun olarak vermesi, arayışını bu kültür ve gelenek
temelinde yürütmesi olarak tarif edilmelidir. Ondaki dinle toplum arasındaki ilişkiyi
sürekli sorgulama ve anlama çabası, Şeriati’nin insanlığın içinde bulunduğu
mevcut şartları dönüştürme ve iyileştirme arzusuyla alakalıdır. Bu dönüştürme
ve iyileştirme çabası konusunda Şeriati, Marx’a atıfta bulunur ve ondan çok şey
ödünç alır. Şeriati, Marx’ın adil toplumla ilgili teorisi sayesinde ilerleme
kaydettiğini görür.[1] Şeriati’ye göre çözüm, toplumsal yapıların ortadan
kalkıp sınıfsız toplumun ortaya çıkmasıdır. Zalimlerin güçsüz kılınıp ortadan
kaldırılmaları, Kur’an’ın dile getirdiği plana uygundur.
Şeriati, geleneksel toplumun
özünü tehdit eden eşitsizliği dert edinmiş bir isimdir. Onun fikirleri, ülkede
okuma yazması olmayan, imtiyazlardan mahrum kesimleri arasında karşılık
bulmuştur. Onun “devrim” (cihad) ve “yenilik” (içtihad) çağrısı, İran’daki dinî
kültür içerisinde örtük olarak varolan Protestan ruhunun açığa çıkmasını
sağlamıştır. Weberci sosyolojiyle devrimci Şiiliği tüm gerilimiyle birlikte bir
araya getiren Şeriati, denilebilir ki, İslamî (Şii) Protestanlığı üzerinden
aydınlanmaya uzanan yolu tasavvur etmiştir.
Şeriati’yi Voltaire ve Rousseau
gibi Avrupa tarihinin önemli radikal ve devrimci düşünürleriyle kıyaslamak
kimilerine cazip gelebilir, ama bu tür bir kıyaslamanın yanlış olduğunu, yanlış
çıkarımlara yol açabileceğini görmek gerekir. Öte yandan, Şeriati’nin yenilikler
ve yeni teori konusunda önemli bir isim olduğu görülmelidir. Ondaki Batı
eğitimi, Şeriati’nin liberalizmle, Marksizmle ve varoluşçulukla temas kurmasını
sağlamıştır. Şeriati, Avrupa’da açığa çıkmış olan devrimci ruhu, aykırı bir
yaklaşım dâhilinde, İran’daki Şii devrimci düşüncesi lehine olacak şekilde
kullanmıştır.
Şeriati, Batı kültüründeki
materyalist eğilimden uzaktır, onu insanlığın fıtratındaki bozulmanın sebebi
olarak görür, ama bir yandan da Batı kültüründeki değişim dürtüsünden
yararlanır. Ona asıl ilhamı İkbal gibi Doğulu isimlerde bulduğu kalp
vermektedir. (Tariq 2013)
Bir yazar ve düşünür olarak
Şeriati’yi asıl tanımlayan da bu paradokstur. Esasında onun yazıları, Doğu ile
Batı arasındaki düşünsel boşluğu doldurmaya çalışmayan, aksine, bir orta yol
bulmak için mücadele eden, karmaşık bir karakterin elinden çıkmışlardır. Bu
sayede Şeriati, kendi dönemi için özgün bir düşünsel konum elde etmektedir.
Ondaki entelektüel faaliyette belirleyici olan, insanı rahatsız eden, Batı’nın
ve Doğu’nun devrimci ve yenilikçi ideolojilerinin bir arada oluşudur.
Ama Şeriati, bir yanıyla Batı’ya
dar bir açıdan bakıp saldırır. Her şeyin ötesinde Batı ve Batılı moderniteye
yönelik eleştirinin kaynağı, gene Batı felsefesidir.[2]. Bu tuhaflık, İran’da garbzadeginin
(Batı’nın zehriyle zehirlenme) neticesi olarak görülen fikirlere saldıran,
Şeriati gibi isimleri içeren önemli İranlı aydınlarda ortadan kalkar.
Şeriati, herkesin arzulayacağı
türden bir tarih ve sosyoloji bilgisine sahiptir. Onu dikkatli bir entelektüel
olarak tanımlanmasını sağlayan, yazma becerisi değil, konuşma becerisidir. O, ne
söylediğiyle değil, dile getirdiği argümanların ardındaki itici gücü ortaya
çıkartmayı bilmesiyle önemli bir isim hâline gelmiştir.[3]
Şeriati’nin toplum teorisi, Batı’yı
kendi ülkesi özelinde anlayıp kavramasının bir sonucudur. O, bu sayede İran’daki
milli kimlik üzerinde tesirde bulunabilmiştir. Şeriati’nin sosyolojisi,
pratikte İslam’ın dilini konuşurken, Marksist sözlükten istifade eden bir polemik
üstadının ortaya koyduğu bir üründür.[4]
Şeriati, modernleşme sürecinin
etkilerini terse çevirmek amacıyla bir kültürel öz anlayışını savunmuştur (Vahdat
2002): Ona göre, Batılı olmayan toplumlar tüm o kötülüğüyle (Avrupa’daki)
modernitenin iğvasına kapılmaktadırlar.
Milad Milani
22
Mart 2017
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Ali Shariati, On the Sociology of Islam, Çeviren:
Hamid Algar. Berkeley, CA: Mizan Press 1979: s.
112–115.
[2] Housang E. Chehabi, Iranian Politics and Religious Modernism: The Liberation Movement of Iran under the Shah and Khomeini. New York: Cornell
University Press 1990: s. 86.
[3] Ali Ansari, The Politics of Nationalism in Modern Iran. Cambridge: Cambridge
University Press 2012: s.
190.
[4] Ervand Abrahamian, “The Islamic Left: From Radicalism to Liberalism.” Reformers and Revolutionaries in Modern Iran: New Perspectives
on the Iranian Left içinde, yayına hazırlayan: Stephanie Cronin,
Londra: Routledge 2004: s.
272. Türkçesi: İştiraki.
Kaynakça:
Ervand
Abrahamian, “The Islamic Left: From
Radicalism to Liberalism.” Reformers and Revolutionaries in Modern Iran: New Perspectives
on the Iranian Left içinde, yayına hazırlayan: Stephanie Cronin,
Londra: Routledge 2004:
Akhavi,
Shahrough. 1980. Religion and Politics inContemporaryIran:Clergy–StateRelationsinthePahvali
Period. Albany, NY: SUNY Press.
Ali Ansari, The Politics of Nationalism in Modern Iran. Cambridge: Cambridge
University Press 2012: Cambridge: Cambridge University Press.
Housang E. Chehabi, Iranian Politics and Religious Modernism: The Liberation Movement of Iran under the Shah and Khomeini. New York: Cornell
University Press 1990: New
York: Cornell University Press.
Dabashi,
Hamid. 1992. Theology of Discontent: The Ideological Foundations of the
Islamic Revolution in Iran. New York: NYU Press.
Layder,
Derek. 2004. Emotion in Social Life: The Lost Heart of Society. Londra:
SAGE.
Shariati,
Ali. 1980. From Where Shall We Begin: & the Machine in the Captivity ofMachinism,
Çeviren: Fatollah Marjani. Houston, TX: Free Islamic Literatures.
Shariati,
Ali. 1979. On the Sociology of Islam, Çeviren:
Hamid Algar. Berkeley, CA: Mizan Press 1979.
Tariq,
Malik Mohammad. 2013. “Ali Shariati’s View of Islamic Modernity. Dialogue”,
8(3): s. 334–345.
Vahdat,
Farzin. 2002. God and Juggernaut: Iran’sIntellectual Encounter with
Modernity. Syracuse, NY: Syracuse University Press.
Ek Okuma:
Fischer,
Michael M. J. 1990. Debating Muslims:Cultural Dialogues in Postmodernity and
Tradition. Madison: University of Wisconsin Press.
Keddie,
Nikkie R. 1981. Roots of Revolution: Aninterpretive History of Modern Iran.
New Haven, CT: Yale University Press.
Raahnamaa, Ali. 1998. An IslamicUtopian: A Political Biography of Ali Shari’ati. New York: I. B.Tauris.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder