20 Ekim günü
Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezleri, büyük ilâç şirketlerine yeni ve muazzam
bir hediye sundu: kamuoyuna sınırlı ölçüde duyurulmuş olan toplantıda, kuruma bağlı
Bağışıklık Uygulamaları Danışma Komitesi, Kovid aşısının çocuklar ve yetişkinler
için belirlenmiş olan bağışıklık programına dâhil edilmesini öneren teklife onay
verdi. Bu sayede Kovid aşısı piyasası, daha da büyüdü ve sınırsız kılındı. Çocuklar,
gereksiz bir dizi riskle yüzleşmek zorunda kalırken, ilâç şirketleri, bu
risklerle ilgili sorumlulukları karşısında koruma altına alınıyorlar.
Pandemi dönemi
boyunca Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezleri ve Gıda ve İlâç İdaresi, önüne
gelen her aşıya onay verdi. Dolayısıyla bu son alınan karar, kimseyi şaşırtmadı.
Ama gene de şaşırtıcı bir yanı var.
Bu karar
alınmamalıydı. Bu sonucu doğuran “bilim kisvesine bürüme çabaları”na rağmen
çocukları aşılama önerisi, yanlış bir öneri. Kovid denilen ateş söndü, geride ufak
bir köz kaldı. Buna karşın CDC, bu yeni, yeterince teste tabi tutulmamış,
tehlikeli olan aşının çocuklara hep vurulması gerektiğine karar verdi.
Bu onayın
birilerinin kârlarına kâr kattığını görmek gerek. Kovid aşıları, onları
geliştiren şirketleri her türlü yükümlülük karşısında korunaklı kılan, acil
durum dâhilinde çıkartılmış kanunlar üzerinden onay aldılar.
Bu şirketlere
sağlanan hukukî zırh, Ekim 2024’te kaldırılıyor. CDC’nin aşıları çocukları
bağışık kılma programına eklediği günlerde, geleceğe yönelik tüm yükümlülükler,
VICP’nin, yani Ulusal Aşı Hasarı Tazminatı Programı’na naklediliyor. Bu korumanın
kapsamına yetişkinlere vurulan aşılar da giriyor. Ürün, VICP’ye dâhil edilince,
imalatçılar, tüketicilerin hukukî suçlamalarından muaf tutuluyorlar, dolayısıyla
aşının yol açtığı hasarın tazminatını ABD’li vergi mükellefleri ödüyor.
Gıda ve
İlâç İdaresi’nden “güvenli ve etkili” olduğuna dair onayı alan ve yükümlülük
gibi bir derdi bulunmayan imalatçılar, mRNA aşırlarını istediği zaman özgürce
üretme imkânı buldular. Ülkede her yurttaş, doğduğu günden öldüğü güne kadar birkaç
kez aşı ve hatırlatıcı doz vurulacak. 2021’de çocuklara vurulacak Kovid aşısı,
bu anlamda şirketlerin başına konmuş bir talih kuşu.
Çocukların
yeni koronavirüs yüzünden zarar görme riski çok ufak. Ayrıca çocuklar,
yetişkinlere nispetle daha az bulaştırıcı. Pandeminin ilk günlerinden beri bu
gerçekleri hepimiz biliyoruz.
Pfizer/Moderna
ürünlerinin virüsün bulaşmasını veya aktarımını önlemediğini, mRNA formülünün
kalıcı bağışıklık sağlamadığını, aşının sadece yaşlı hastalarda faydalı
olduğunu, kalp iltihabı, nörolojik bozukluk, oto-immün hastalığı ve ölüm gibi
olumsuz sonuçlara yol açabildiğini halk sağlığı yetkilileri de kabul ediyorlar.
Dolayısıyla, bugün bu yeni tedavi yöntemini çocuklarda uygulamak için ortada
hiçbir sebep yok.
Bu süreçte
ebeveynleri kimse dinlemedi. 11 yaş altındaki çocuklara yetkililerin
beklediğinden daha az aşı vuruldu. Susam Sokağı karakterlerinin bu uğurda
kullanıldığı, aşının süper güçleri olan çizgi roman karakterlerine benzetildiği,
kapsamlı bir kampanyanın yürütüldüğü koşullarda, Eylül ayı itibarıyla 5 yaşın
altında tek doz aşı olanların oranı sadece yüzde 6’da kaldı. Tam aşılı
olanların oranı ise yüzde 2’den az.
CNN’in gidip sürekli aşı konusunda fikirlerini aldığı Dr.
Peter Hotez, bunun sebebinin ebeveynlerin yeterince korkutulmamış olması
olduğunu düşünüyor. Washington Post’a yaptığı açıklamada Hotez, “küçük çocuklar
açısından uzun Kovid’in uzun vadede gelişimleri üzerinde yol açacağı sonuçları
yeterince izah edemedik” diyor. Belki de ebeveynler, saklanan gerçeği görüyor,
çocukların bu aşıyı vurulmaması gerektiğini, zarar verme ihtimalinin gerçek olduğunu
düşünüyorlar.
Susam
Sokağı’ndaki Elmo karakteri, bu süreçte havuç
niyetine kullanılıyor. O havuca, çocuk aşısı programı denilen sopa eşlik
ediyor. Çocuk aşıları zorunlu değil, ama eyaletler, okula kayıt için devletin
belirlediği aşı programına uyumu şart koşuyorlar. Üstelik daha da
sıkılaştırılan bu şartların kapsamı son yirmi yıl içerisinde iyice genişledi.
Bazı eyaletler,
zorunlu aşı programına Kovid aşısını da dâhil etti, çocuk aşılarına uyum şartı, aksi yönde düşünenlerle ilgili aslında. Bu uygulama, rutin hâlini aldı. Kovid
aşısı, artık ebeveyn tercihine bırakılmayan bir mesele olarak görülüyor.
Bu koşullarda
umut ışığı olarak görülebilecek bir gelişme yaşandı. Salı günü Twitter’da
ebeveynler, Kovid aşısının zorunlu çocuk aşıları programından çıkartılması için
eyalet yönetimleriyle mücadele etme konusunda kararlı olduklarını ortaya koydular.
Aralarında Florida, Virjinya, Kolorado ve Tennessee’nin de bulunduğu ondan fazla
eyaletin valisi, Kovid aşısının okullarla ilgili talimatnameye eklenmesine
karşı olduklarını açıkladı.
Aşıyla
ilgili kararlar kimlerin işine geliyor? Çocukların hayrına olmadığı açık. Sağduyu
ve tüm gözlemlerle çelişen, ne tür bir fayda sağladığı bilinmeyen, kimi
faydalara sahip olduğu iddia edilen aşının tüm olumsuz etkilerinin çilesini
gene çocuklar çekiyor. Kimlerin işine geldiğiyle ilgili sorunun tek anlamlı
cevabı ise şu: Büyük ilâç şirketleri.
Çocuklar,
sermaye birikiminin gerçekleştiği yolda ezilip ölen canlılar olarak muamele
görüyorlar. Onların sağlığını ve güvenliğini kimse umursamıyor.
Bugün Kovid’in
asıl yaşlılar, yatağa bağlı olanlar ve obezler için risk teşkil ettiğini biliyoruz.
Kovid'den en çok bu tür insanlar ölüyor. Kovid aşısı, muhtemelen sadece bu
insanların ölümüne mani olabilecek bir tedavi yöntemi. Dolayısıyla, çocuklara
sürekli Kovid aşısı vurulması şartının koruma kalkanını ortadan kaldırdığını, ciddi
bir risk yarattığını görmek gerekiyor.
Son iki
yılın halk sağlığı uygulamaları yanlış. Bu uygulamalar öyle raydan çıkmışlar ki
Kovid’i durdurmak ve ondan zarar görenleri korumak adına çocukların sağlığı
kurban ediliyor.
Hep birileri
çıkıp “çocuklarımız çok kıymetli, onlar bizim geleceğimiz” diyorlar. Ama görevli
ve yetki sahibi kişiler, bu laflarını çiğneyen işlere imza atıyorlar. Örneğin son
uygulanan, iki hastalığa iyi geldiği söylenen hatırlatıcı doz, çocuklarda
sınanmadı. Aslında insanda da sınanmış değil. Pfizer, zahmet edip sekiz farede
antikor oluşumuna baktı, bu incelemeyi yeterli gördü, bunun üzerine birileri
karar verdi ve aşıların yetişkinler için hayırlı olacağı söylendi. Bugünse birçok
eyalette çocuklar aşı olma zorunluluğuyla yüzleşiyorlar. Bu ilâcı çocuk aşıları
programına dâhil edip, bu program üzerinden çocuklara zorla dayatmak, en iyi
hâliyle, toplumun en hassas kesiminin sağlığına saygısızlık olarak görülmeli.
Burada çocukların
bedenleri üzerinden bir Kovid oyunu oynanıyor. Şirketlerdeki açgözlülük ve
acımasızlık, bu oyun şahsında açığa çıkıyor. Ortaya çıkan hasar, tıbbın o beyaz
önlüğü ile gizlenmeye çalışılsa da, asla tesadüfî değil. Kovid’i sonlandırmanın,
güvenliği ve emniyetli bir hayatı yeniden kazanmanın bedeli olarak takdim
edilen aşının çocuklara bir hayrı yok. O, en fazla, bir gün ölecek zorunda
olmasına dair bilgi üzerinden tir tir titreyen, zamanın ve çürüme sürecinin yol
açtığı zararları ortadan kaldırmak için bilimin mucizelerine sığınan yetişkinlerin
işine yarayabilecek bir şey. Bu süreçte çocukların önemli kabul edilmelerinin sebebi,
onların hızla yok olup giden ölümsüzlük imkânını yeniden ümitsizce elde etme
çabası dâhilinde heba edilmesi, tüketilip atılması gereken bir hammadde olarak
görülmeleri.
Samira Kawash
21
Ekim 2022
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder