Kürt
proleterlerin içinde çok güçlü bir düzen karşıtı damar var.
Sınıfsal
bilinçle burjuva diktatörlüğüne karşı oldukça kadim bir proleter öfke
barındırıyorlar. Bu dinamik, HDP’yi aşan bir ısrara ve potansiyele sahip. Öyle
bol keseden sallayarak küçümsenecek bir olgu değil bu.
Meseleyi
de “hangi partinin seçmeni daha bilinçli tercihler de bulunuyor”a indirgemek,
gerçek çelişkileri gizlemenin aracı olarak kullanılıyor.
Seçim
denilen şeyin kendisi bu kadar belirleyici olsaydı, Türk işçilerin büyük
bölümünden umudu kesmemiz gerekirdi.
Şovenist
reaksiyonlarla HDP seçmeninin aşağılanması ile köyünü savunan köylüye ya da
direnişteki işçiye oy oranı hatırlatan zihniyet, aynı ideolojik formasyonun
ürünü. Emekçileri küçümseyen küçük burjuva retorikleri bunlar.
Emekçi
kitleleri seçmen olarak görmek yerine, başka türlü bir dünyanın potansiyel
yaratıcısı olarak görmek durumundayız.
Tartışmayı
seçim-parti bağlamında tutmak isteyen eğilim, gerçek sorunların yerine
kapitalizmin iç çelişkilerini mutlaklaştırıyor.
Eğer
HDP’ye oy veren insanların politik bilincini tartışacaksak, öncelikle Kürt
oldukları için saldırıya uğrayan mevsimlik işçilerden başlayabiliriz mesela. Oy
verdikleri parti, onların dertlerine yabancılaşmış bile olabilir, bu, ancak
proletaryanın kendi çözebileceği bir sorun.
Bu
konuda tutarlı bir eleştiriye sahip olmak için önce hem kapitalizmin hem de
faşizmin hedef hâline getirdiği proleterlerin sorunlarına dönüp bakmak
gerekiyor, tabii ama yakılan Suriyeli işçilere sorumluluk atfedenlerden bunu
bekleyemeyiz.
@MarxouCreve_
8
Ağustos 2022
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder