New
York şehrinin Staten Island ilçesi, son yüz yıl içerisinde proletaryanın elde
ettiği en önemli zaferlerden birine sahne oldu. JFK8 deposunda çalışan işçiler,
Amazon’la bir mücadele içerisine girdiler ve onu bir şekilde dize getirdiler:
İşçiler, bu mücadele sürecinin ve örgütlenme pratiğinin sonucunda sendikalaşma
hakkını kazandılar. Sarı sendikalardan destek görmeyen işçiler, sürekli çıkıp
ilçenin desteğe mani olan sınırlı yapısından dem vuran Alexandria Ocasio-Cortez
türü oportünistlere karşı durdular. Bu gösterdikleri tavır üzerinden Cortez ve
Amerikalı Demokratik Sosyalistler denilen partinin işçi sınıfından yana
olmadığı görüldü.
Bugün
işçi sınıfı, eğer tavizler kopartmak, nihayetinde politik iktidarı almak gibi
bir umuda sahipse, asıl kendisinden yana olmalı, yani tıpkı burjuvazi gibi, bir
sınıf olarak hareket etmeli.
Sendikalar,
işçi sınıfının asli mücadele araçlarıdır. Halk tabanı olan, işçilerin öncülük
ettiği gelişkin sendikaların ortaya çıkması, işçi sınıfı mücadelesi için
hayırlıdır, çünkü bu tür yapılar, işçilerin satılık sarı sendikalardan
kopmalarını ve örgütçülerin mücadele içerisinde sınanmalarını sağlar.
Amazon
İşçi Sendikası (ALU) başkanı Chris Smalls, doğrudan işçilerin içerisinden gelen
bir isim. Bir yıl önce, verdiği mücadeleden ötürü işten atılmış. O ve
yoldaşları, herhangi bir resmi sendikada işçilerin nasıl satılacağı konusunda
ders almamış kişiler. Bu da önemli bir kazanım.
ALU
aklında olanı özgürce dile getiren, işçi sınıfının çıkarlarından gayrı çıkarı
bulunmayan bir sendika. Bu, hayırlı bir yönelim. ABD’de işçi sınıfı, özellikle
ALU’nun pratikte harekete geçirdiği işçiler başarı elde ettikçe, bu yönelim
gelecekte de sonuçlar üretmeyi bilecek.
Tam
da bu sebeple önemli bir yönelim bu. İşçiler dediklerini yaptılar, işçilerin
hayatını iyileştirecek somut sonuçlar elde ettiler ve başka işçilerin
uygulayacağı bir model ortaya koydular.
İşçilerin
mücadelesi, Amazon depolarındaki koşullar, özellikle pandemi sürecinde yaşanan
gelişmeler üzerinden gelişip keskinleşti. Chris Smalls’un iş akdi, pandemi
döneminde bina dışında bir gösteriye öncülük ettiği için sonlandırılmıştı.
Komünistler,
sahada somut işçileri kucaklayan emek hareketinin ortaya koyduğu deneyime
ihtiyaç duyarlar. İşçilerin önemli meseleler etrafında birleşip bir talepler
listesi oluşturmaları, komünistler açısından dikkatle üzerinde durulması
gereken bir husustur. Bu anlamda, ALU’nun kitlelerin dillendirdiği, elde
edilebilir talepler sıralaması önemlidir:
1.
Sağlık ve Güvenlik: Amazon işyerinde yaralanmış olan arkadaşlarımıza günün
geri kalan kısmı için ücretli izin vermelidir.
Amazon,
işçiler yaralandıklarında çoğunlukla onları masrafları kendi karşılamak
kaydıyla yıllık 48 saat olan kişisel izinlerini kullanmaya veya ücretsiz izne
ayrılmaya zorluyor ya da bürokratik ve kafa karıştırıcı bir işlem olan, Çalışma
Bakanlığı’na bağlı İşçi Tazminatı Programı’na yönlendiriyor. Oysa Amazon,
işçileri ücretli izne ayırmak, bu parayla işçilerin gerekli tedaviyi almasını
ve iyileşmesini sağlamak zorunda.
2.
Ücret: Amazon, tüm birinci, ikinci ve üçüncü kademe işçilerin ücretlerini
yüzde 7,5 oranında artırmalı, ücretlerin enflasyon oranında artırılmasını
sağlamalıdır.
Hayat
pahalılığının arttığı koşullarda işçilerin harcamalarını karşılayacak bir
ücrete ihtiyaç vardır.
3.
Promosyonlar: Amazon ikinci kademenin kapsamını genişletip tüm kritik
görevleri bu kademeye dâhil etmelidir.
İşlem
kılavuzları, işlem asistanları, istifçiler, sorun çözücüler, eğitim elçileri,
robot eşlikçileri ikinci kademede değerlendirilmeli; işçiler, ek iş, eğitim ve
bu görevleri yapmak için gerekli beceri karşılığında saat başına 1,75 dolar
almalı.
4.
Mesai: Amazon esnek ve yarı zamanlı çalışan işçilerde mesai için belirlenmiş
üst sınır uygulamasına son vermeli.
Amazon,
kısa süre önce yarı zamanlı ve esnek çalışan işçiler için mesai üst sınırını,
hiçbir duyuru yapmadan, 42 saat olarak belirledi. Biz, bu politikaya derhal son
verilmesini istiyoruz.
5.
Çalışma Koşulları: Amazon yirmi dakikalık molaları tekrar devreye sokmalı.
Geçen
Ekim ayında Amazon, mola süresini beş dakika kısalttı. Biz, bu süreyi geri
istiyoruz.
6.
Ulaşım: Amazon, St. George vapur iskelesi ile Matriks Parkı arasında işleyen
bir servis aracı koymalı.
S40
ve S90 numaralı otobüsler fazla kalabalık, yol çok tehlikeli ve işlemiyor. Bize
otobüs değil, sadece Amazon işçilerine hizmet veren bir servis aracı lazım.
7.
Süre: Amazon ücretsiz izni saat değil dakika üzerinden hesaplamalı.
İşçilerin
işe yedi dakika geç kalması durumunda Amazon, ücretsiz izinden bir saat değil
yedi dakika kesmeli.
8.
Sendikalaşmanın Engellenmesi: Amazon ALU temsilcilerinin bizim
düşüncelerimizi izah edebilmeleri için şirket tarafından verilen sendika
karşıtı “eğitimler”e katılmasına izin vermeli.
Amazon,
ALU üyesi örgütçülerin sendika karşıtı toplantılara katılmasına izin vermiyor.
ALU başkanı Chris Smalls, yemek dağıtmak ve sorulara cevap vermek için işyerine
geldiğinde genel müdür Felipe Santos onu ve iki işçi arkadaşını polise tutuklattı.
Örgütlenmede
ve liderlikte kitle çizgisi yöntemi üç aşamaya ihtiyaç duyar. İlk aşamada
kitlelere gidilir, oradaki fikirler toplanır. İkinci aşamada bu fikirlerin
içerisinden en ileri olanlar belirlenir, bunlar MLM ışığında analiz edilip
sadeleştirilir, ardından da tekrar kitlelere gidilip bu fikirler talepler ve
eylemler aracılığıyla kitlelere yayılır. Emperyalist ülkelerde Maoist,
anti-revizyonist hareketler, aşırı sol sekterliğe yönelme alışkanlığından
vazgeçememektedirler. Bu tür bir yönelim ALU türünden örgütlerle ilişki
geliştirme, onların içinde çalışma veya onları kurma becerisinin oluşmasına
mani olmaktadır. Kuzey Carolina’nın Greensboro şehrinde Devrimci Komünist Parti
ve İşçilerin Görüşü Örgütü, bu türden bir sekter (tarikatçı) tutum içerisine girmiş,
tekstil işçilerini örgütleme girişimi, 1979’da Greensboro Katliamı ile
sonuçlanmıştır. Bu iki örgüt, işçiler için mücadele eden komünistler olarak
birlikte hareket etmek ve ilkeli, disiplinli bir çalışma üzerinden işçilerin
komünist harekete yönelik ilgisini artırmaya çalışmak yerine, rakip örgütler
olarak sahaya inmiş, fabrikalarda ve fabrika kapılarında iki örgütün kadroları
birbirleriyle kavga etmiş, bunun sonucunda da işçiler, ikisinin de peşinden
gitmeye değmeyecek, delilerden oluşan yapılar olduğuna kanaat getirmişlerdir.
Öte yandan, o dönemde dağınık hâlde olan faşist unsurlarsa birleşmiş, neticede
de söz konusu katliam yaşanmıştır. Bu dönem konusunda daha fazla bilgiye sahip
olmak isteyenler, Kathleen Belew’in Bringing the War Home [“Savaşı Ülke
İçine Taşımak”] isimli kitabını okuyabilirler.
Sırf
birlik olsun diye birleşmek de tarikatçılık da yanlıştır. İşçilerin çıkarları
için mücadele edenler, somut bir iş etrafında birleşebilmelidirler. İşçilerin
talebi de bu yöndedir. Elbette birlikten kasıt, Alexandria Ocasio-Cortez gibi
işçi düşmanı olduğu belgeli, bu düşmanlığı artık alışkanlık hâline getirmiş
isimlerle birleşmek değildir.
İşçiler
düşmanlarının kim olduklarını biliyorlar. Asıl solcular, kendi çizgilerini
benimsemeyenleri “işçi sınıfının düşmanı” olarak adlandırma alışkanlığından
kurtulmalıdırlar. Zira ABD’de sol, işçi sınıfı değil, daha çok küçük burjuva
aydın kesimi içerisinde kök bulabilmiştir.
ALU’nun
başarılı olmasının bir sebebi de sendikanın baskı karşısında dirayetli kalmış
olmasıdır. Öte yandan, sırf militanlık yapacağım diye aptalca militan pozu
kesmenin de âlemi yoktur. Esas önemli olan, işyerlerinde ve iş dışında işçiler
arasında bağlar kurmak ve mücadele için gerekli zemini teşkil etmektir.
ALU,
bu süreçte işçilerin katıldığı mangal partileri düzenledi, bağlantıyı hep Chris
Smalls kurdu, yiyecekleri o dağıttı, işçilerin birbirleriyle ilişki
geliştirmesini o sağladı. Sendikanın yürüttüğü propaganda gayet
yalın ve sade idi. Marksologların o ağdalı ifadelerine veya tumturaklı
ideolojik dile yüz vermeyen bu propaganda faaliyeti, işçilere sadece nasıl
örgütleneceğine dair ipuçlarını vermekle yetindi. Salt eğitmeyi ve ikna etmeyi
amaç edinmiş bu propaganda, komünistlerce benimsenip sahiplenilmeli, bilhassa
örgütlenme pratiği dâhilinde ondan istifade edilmeli.
Eğer
yürüttüğünüz propaganda faaliyeti karşılık üretmiyorsa veya somut kazanımlara
yol açmıyorsa, o vakit o kötü bir propaganda faaliyetidir. İlgili faaliyet bu
noktada derhal halklaştırılmalı, kitle çizgisine çekilmelidir, aksi takdirde o,
zaman kaybından başka bir şey değildir.
Son
olarak, en faydalı olduğu dönemde Komintern’in dile getirdiği öğütlere kulak
verilmelidir. “Komünist Partilerin Örgütsel Yapısı ve Partilerin Yürüttüğü
Çalışmaların İçeriği ve Başvurulacak Yöntemlerle İlgili Kılavuz”da Komintern şu
türden öğütleri dillendirmektedir:
“Bu amaca ulaşmak adına
komünistler, işçi sınıfının her türden mücadelesine ve hareketine dâhil olmalı,
kapitalistlerle saat, ücret ve çalışma koşulları gibi başlıklar üzerinden açığa
çıkan tüm çatışma durumlarında işçinin davası için mücadele etmelidir. Bunu
yaparken komünistler, işçi sınıfının hayatına ait somut sorunlara derinlemesine
müdahil olmalı, bu sorunları çözme konusunda işçilere yardım etmeli, onların
dikkatlerini en önemli zulüm pratiklerine çekmeli, doğrudan kapitalistleri
açıktan ve pratik düzlemde hedef alan talepler formüle etmeleri konusunda
işçilere yardımcı olmalı, işçiler arasında dayanışma duygusunun gelişmesi ve
dünyadaki proletarya ordusunun belirli bir kısmını teşkil eden birleşik bir
işçi sınıfı olarak ülkedeki tüm işçilerin müşterek çıkarları ve müşterek davası
ile ilgili bilinçlerinin oluşması için çalışmalıdır.
‘Komünist Parti’, ancak bu
türden zorunlu günlük çalışmalarla, proletaryanın yürüttüğü tüm mücadelelere
sürekli fedakârlıkta bulunarak katılmak suretiyle komünist bir partiye
dönüşebilir. O kendisini artık hükmünü yitirmiş olan, sadece propaganda faaliyeti
yürütüp kendisine insan toplayan, tüm faaliyeti üye toplamaktan, reformlar
konusunda nutuklar atmaktan ve parlamentarizmin o çıkmaz sokaklarını istismar
etmekten ibaret olan sosyalist partilerden ayırdığı ölçüde komünist bir parti
olabilir. Tüm parti üyelerinin günlük mücadelelerin ve sömürülenlerin
sömürenlerle girdiği kavgaların inşa ettiği okula belirlenmiş bir amaç
doğrultusunda, kendilerini feda ederek katılım göstermeleri, sadece iktidarın
alınması değil, onun da ötesinde, proletarya diktatörlüğünün uygulamaya
konulması noktasında zaruri bir önkoşuldur. Komünist partiler, ancak sermayenin
saldırılarına karşı verdikleri küçük ölçekli mücadeleleri kesintisiz bir
biçimde sürdüren işçi liderleri sayesinde sınıfın öncülerinin öncüsü hâline
gelebilirler. İşçi sınıfının öncüleri ise proletaryaya öncülük etmeyi öğrenip
burjuvaziyi yıkmak için bilinçli bir hazırlık süreci içerisine girebilme
becerisini edinirler.
24. Grev, lokavt ve iş
bırakma eylemlerinde komünistler, tüm güçleriyle işçi hareketinin parçası
olabilmelidirler.
Kendi çalışma koşullarında
küçük iyileşmeler sağlansın diye yürüttükleri mücadeleleri hor görmek, hatta bu
mücadelelere karşı çıkmak adına bir tür bahane olarak sürekli komünist parti
programını ve nihai aşamada verilecek silâhlı devrimci mücadeleyi diline
dolamak, komünistler için en büyük hata olacaktır. Bugün işçilerin uğruna
kapitalistlerle mücadele içine girecekleri talepler ne kadar ufak ve mütevazı
olursa olsun, bu, komünistlerin mücadeleden uzak durmaları için asla bir
gerekçe teşkil etmemelidir. Hiç şüphe yok ki yürüttüğümüz ajitasyon çalışması
dâhilinde komünistler olarak biz, aptalca grevlerin ve başka türden
düşüncesizce yapılmış eylemlerin gerçeğe kör bakan başlatıcıları olarak sahneye
çıkmamalıyız. Bilâkis komünistler, her yerde mücadele içerisinde sahip
oldukları en yetenekli yoldaşları olarak, mücadele eden işçiler arasında itibar
kazanmayı bilmelidirler.
25. Sendika hareketi
dâhilinde komünist hücreler ve birimler, pratikte günün en basit sorunları ile
yüzleştikleri vakit, çoğunlukla bu hücrelerin ve birimlerin elleri ayakları
birbirine dolanmaktadır. Somut sorunlarla yüzleşildiğinde kaba sendikalizmin o
olumsuz yanına teslim olmak veya sadece komünizmin genel ilkelerini vaaz etmek,
kolay ama verimsiz bir iştir. Bu türden bir çaba, sarı sendikaların ekmeğine
yağ sürmekten başka bir işe yaramaz.
Bunun yerine komünistler,
ortaya çıkan her bir sorunun nesnel içeriğine uygun bir devrimci konum
belirlemek zorundadır. Örneğin, teoride ve pratikte ücret anlaşmasına karşı
çıkmakla yetinmek yerine, komünistler, her şeyin ötesinde sarı sendika
liderlerinin savunduğu ücret anlaşmalarının fiili içeriğiyle doğrudan mücadele
etmelidirler. Proletaryanın militanlaşmasına mani olan her şey, ağır bir
biçimde eleştirilip yoğun bir mücadelenin konusu hâline getirilmek zorunda
olduğundan, ayrıca kapitalistlerle onların sarı sendikacı suç ortaklarının
amacının her türden ücret anlaşmasını mücadele eden işçilerin ellerini
kollarını bağlamak için kullandığını gayet iyi bildiğimizden, komünistler,
kapitalistlerin ve sarı sendikaların işçilerin ellerini kollarını bağlama amacını
işçilere açıklamayı kendilerine görev bilmelidirler. Ama öte yandan bir kural
olarak komünistler, bu işi layıkıyla ancak, işçilerin mücadelesine engel teşkil
etmeyecek ücret önerileri sunmak suretiyle yerine getirebilirler.”
Bu
dersler hâlen daha geçerli. Komünistler, ALU gibi örgütler kurabilmeli, onlarla
ilişki geliştirebilmeli. Bu anlamda komünistler, kendi aralarında ilkeli bir
ilişki kurmalı, disiplini güçlendirmeli ve tüm samimiyetleriyle halka hizmet
etmeye hazır olmalı. Bu noktada düşüncede ve eylemde belirli bir tarikatın
değil, sınıfın çıkarları konuşmalı.
Black Like Mao
4 Nisan 2022
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder