Pages

07 Kasım 2021

Bu Yıl

Ekim Devrimi bayramını yeniden gördük… Bu tür büyük ve mutlu günlerde insan, her türlü haktan mahrum olduğumuz günleri hatırlıyor. Geçen yıl Ekim bayramını sevgili ülkemizin İngilizlerin ve Müsavatçıların elinde esir olduğu koşullarda kutlamıştık.

O vakit kendi vatanımızda yabancı idik. Konuşmaya, yazmaya çok az insan cesaret edebiliyordu. Onları asla unutmayacağım, o günler gitsin, bir daha gelmesin.

O güzel bayramımızı kutlamak için, sadece İşçi Kulübü’nde emekçi mahallelerindeki kulüplerde bir konser tertiplemek niyetindeydik. Ayrıca ne olursa olsun gizli bir gazete çıkartmaya karar vermiştik.

“Fark etmez. Biz gider Ekim bayramında yüreğimizin derdini söyleriz, sonra varsın boğazımıza ilmeği geçirsinler, hapishanelerde çürütsünler” diye düşündük.

Sadece iki nefer idik: Ali Haydar Karayef ve ben.

Ali Haydar, “yüreğimizin derdinin epey bir kısmını demişiz, sevincimizi de mi yazalım?” diye sordu. Gizli çıkacak bir gazetenin dört sayfadan fazla olması mümkün değildi! Oturup düşündük. Ben “buldum” dedim. Yoldaşıma devrime ithafen bir şeyler yazmasını söyledim. Ben de büyük öğretmenlerimizin hayat hikâyelerini yazacaktım.

Nihayet bitmişti.

Davalarına sadık “Turan” yiğitleri gazetemizi [“Ekim Devrimi”] onca tehlikeye rağmen çıkarttı.

Yüreklerimiz dinamit kuyusu, muradımız, mutluluğumuzu paylaşmak, herkese iyi haberi vermek, konuşmak, haykırmaktı. Oturduk, o iyi haberi herkese müjdeledik. Haber şu şekildeydi:

“Moskova’dan gelen haberlere göre, Neriman Nerimanof ve diğer Azeri komünistleri, yoldaşlarımız, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti'ni ilân etmek için merkezî sovyet idarelerinde ciddi önlemler alıyorlar. Azerbaycan Sovyeti’nin bağımsızlığını kazanması, onun İngilizlerden ve Müsavatçılardan kurtarılması için gerekli adımları atıyorlar. Ayrıca Azerbaycan bayrağı da açıklandı. Ortasında beyaz hilâl ve beş köşeli yıldız bulunan kızıl bir bayrak. Bu haber, Müsavatçılar arasında fırtınanın kopmasına neden oldu. Rus ve Azerbaycan gazeteleri haberi yayınladı ve hararetli bir tartışma başlattı. Sonrasında ‘korkmuyoruz’ diyerek gülüşmeye başladılar.”

Bugün, Ekim Devrimi'nin kızıl ışığı karşısında sevinç dolarken, kalplerimiz göğüs kafesimize sığmayacak hâlde. Talihsiz geçmişimize bakıyoruz. Geçmiş, kâbus veya yüz yıl öncesine ait bir olay gibi görünüyor.

Geçen yıl Müsavat cellâtları başımızı kesiyordu, geçen yıl “dikkatsizce” konuşan herkes yakalanıp Denikin’e teslim ediliyordu, insanlar hapishanelerde can veriyorlardı veya Saidbeyof, Koçu Necefgülü, Mirrahim gibi haşeratın sıktığı kurşunlara kurban gidiyorlardı.

Bu yıl vatan fukaranındır, biz uğruna canımızı ortaya koyduğumuz, özgürlüğünü kazandığımız bu cennet ülkede sevinç doluyuz.

Bu yıl, dünün tutsak ve dilsiz işçileri devrimlerini kutluyorlar.

Bu yıl, beylerin zorbalığından ve kırbaçlarından kurtulan köylüler, kendilerine yardım etmeye giden yoldaşlarıyla güçlerini birleştirerek, evlerin yeni hâli karşısında ürkmüş olan öküzlerini sakinleştirerek topraklarını sürüyorlar.

Bu yıl üstünlük ve hâkimiyet alameti olarak Müsavat'ın o üç renkli bayrağı da, üç renkli Denikin bayrağı da, İtalya, Fransa ve Amerika bayrakları da, yılan ve ejderhalı İngiliz bayrağı da yok. Onların yerinde, Azerbaycan’ın yeşil ve ala dağlarının karlı tepelerinde sadece tek bir bayrak dalgalanıyor: beyaz hilâlli, beş köşeli yıldızla süslenmiş kızıl bayrak!

Bu yıl lokantalarda ve kahvelerde çalınan trompet ve davulların yerine, her yerde büyük bir uluslararası kükreme ve dünya devriminin cesur oğullarının sesi işitiliyor. Köylülerin yürekleri hep bir ağızdan “Yaşa Azerbaycan!” diye bağırıyor.

Bugün özgür Azerbaycan, tüm ezilen insanlığın en mutlu gününü kutluyor. Yaşa!… Yaşasın Ekim Devrimi!

Ruhullah Ahundof
7 Kasım 1920
Kend Füqarası gazetesi
Sayı 5
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder