Pages

14 Temmuz 2021

Gazzeli Guevara

“Şehit Kahraman Gazzeli Guevara” Muhammed Esved’in Ölümünün Beşinci Yıldönümü”
“Topyekûn kurtuluşa dek halk savaşı bayrağını yükseltelim!” [1978]

Eski İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan, bir vakitler şunu söylemişti: “Gazze’yi gündüzleri biz yönetiyoruz, geceleri Che Guevara ve yoldaşları.” Bakanın bu sözü, esasen Gazze halkının cesaretine, kararlılığına, azmine ve işgalciye karşı sürdürdüğü direnişe dair bir özet niteliğinde. Gazze’nin ve bu azmin uzun tarihi üzerinde durulmalı, işgalcileri yere serecek olan direnişin hikâyesi, durmadan anlatılmalı.

“Gazzeli Guevara” olarak da bilinen Muhammed Mahmud Musli Esved, İsrail işgaline karşı sürdürülen direnişin simgesel isimlerinden biridir.

Esved, 6 Ocak 1946’da Hayfa’da dünyaya geldi, ailesiyle birlikte 1948’deki felâketin ardından Gazze’ye göç etti. Şehrin dışında bulunan Şati mülteci kampında kaldı. Esved, üniversite eğitimini Mısır’da tamamlamak için uğraşsa da ailesinin desteğini alamadığı için bu fikirden vazgeçip bir yıl sonra Gazze’ye geri döndü ve kendi işini kurdu. Esved 13 yaşında iken Arjantinli devrimci Che Guevara Gazze’ye geldi, ayrıca Che bir dizi Filistinli mülteci kampını da ziyaret etti. [Bkz. “Che Gazze’de”, İştirakî]

1967’de Gazze’nin İsrail ordusu tarafından işgal edilmesi sonrası Esved, Saika olarak bilinen Halk Kurtuluş Savaşının Öncüsü isimli örgütün, ardından da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) lideri oldu. İsrail ordusuna karşı silâhlı eylemlerin başladığı dönemde arkadaşlarıyla birlikte bir dizi cesur eylemin altına imza attı.

15 Ocak 1968’de tutuklanan Muhammed Esved, tutuklama sonrası iki buçuk yıl hapis yattı. Temmuz 1970’de hapisten çıktıktan sonra FHKC saflarında verdiği mücadeleye kaldığı yerden devam etti. Bu süreçte askerî birlikler kurma, eğitme işiyle meşgul oldu. Sonrasında Esved, FHKC’nin Gazze komutanlığı görevini üstlendi ve ölene dek bu görevi yürüttü. Gazzeli Guevara 9 Mart 1973 günü şehit düştü. İsrail ordusuyla girilen çatışmada Kamil Amsi ve Abdulhadi Hayek de katledildi. Bu isimler, sonrasında Filistin halkının verdiği mücadelenin birer simgesi hâline geldiler.

Gazze Şeridi 365 kilometrekare yüzölçümüyle tarihsel Filistin’in önemli bir parçası. Toplam 27.009 kilometrekarelik toplam yüzölçümünün yüzde 1,3’ünü teşkil ediyor. Gazze ismi, mücadele edilen milletlere bağlı olarak değişiklik arz etmiş. Persliler Hazato, Kenanîliler Hazani, Mısırlılar Gazzat, Araplarsa Gazzat Haşim demişler ona. Filistin’in Akdeniz’e bakan kıyı şeridinin güneyinde yer alıyor.

Birçok kez işgale uğramış Gazze. En tehlikeli olanıysa 1967’den bugüne dek devam eden İsrail işgali. Her ne kadar işgal ordusu ve yerleşimciler bölgeyi 2005’te terk etmişseler de sınırlar, hava sahası ve bölgedeki su kaynakları hâlen daha İsrail’in kontrolü altında. İsrail, hâlâ teknik ve hukukî açıdan işgalci güç. Gazze’deki Filistinlilerin azmi ve direnişi, bu dönem boyunca her daim kendisini ortaya koymayı bilmiş.

Demografik açıdan bakıldığında Gazze Şeridi, birkaç bölgeye ayrılmış durumda: kuzey bölgesinde Cebeliye ve Beyt Lahiya; ortasında Gazze valiliği ve Deyrü’l Balah, güney bölgesinde ise Han Yunus ve Refah bulunuyor.

Gazze şehri, 1920-1948 arasında Filistin’in Britanya’ya bağlı bir manda olduğu dönemde güney tugayının bulunduğu üs olarak iş görmüş. Şehir, aynı zamanda 1948 felâketi esnasında Gazze Şeridi’nin de başkenti. İdari kurumlar, 1948-1967 arası dönemde Gazze şehrindeymiş. 5 Haziran 1967’de İsrail ordusu, 1948’den beri Mısır idaresi altında olan Gazze Şeridi’ni işgal etmiş.

Gazze Şeridi, özel bir konuma sahip. Hazramut ve Yemen’den başlayıp Hindistan’da sona eren eski çağlara ait önemli ticaret yollarının üzerinde bulunuyor. Bölge, aynı zamanda askerî ve stratejik açıdan da önemli, zira Mısır’la Doğu Akdeniz’i birbirine bağlıyor. Gazze kimin kontrolündeyse Asya ile Afrika arasındaki askerî ve ticarî güzergâhlar da onun kontrolüne giriyor. Sina Yarımadası’nın yanında uzanan bereketli toprakları bölgeyi, Mısır’dan gelip Doğu Akdeniz’e gidenlerin veya geri dönenlerin illaki mola verdikleri bir yer olarak öne çıkartıyor.

İsrail’in uzun bir işgal sürecinin ardından, 2005’te bölgeden çekilmiş olmasına ve buradaki yerleşimleri kaldırmasına karşın, işgalci gücün arkasına Mısır’ı da alarak dayattığı kuşatma, Gazze Şeridi’ni 2,2 milyon Filistinli için bir tür “açık hava hapishanesi”ne dönüştürmüş durumda. Bu halkın yüzde yetmişinden fazlası, Birşiba, Yafa, Mecdel ve Aşkelon’dan gelen mülteciler. Bu insanlar, berbat koşullara sahip sekiz mülteci kampında yaşamaya mecburlar. İsrail Savunma Güçleri, neredeyse her gün bu insanları öldürüyor, onları terörizmle ve yıkımla yıldırmaya çalışıyor.

Gazze, genç bir nüfusa sahip. Yarısından fazlası çocuk. Her bir ailenin ortalama altı çocuğu var. İşsizliğin hüküm sürdüğü koşullarda ailelerin sırtına binen ağır yük sebebiyle halk büyük çile çekiyor. Halkın üçte ikisi, devletin bildirdiği yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip. Bir de bu çileye, İsraillilerin 2008/9’da, 2012’de ve 2014’te yaptığı askerî işgal girişimleri, attığı bombalar ve geniş kapsamlı saldırıların çilesi ekleniyor. Bu saldırılarda on binlerce insan yaralandı ve öldü. Tüm altyapı imha edildi. Tarımsal arazinin önemli bir kısmı, sınır boyunca “güvenlik bariyeri” inşa etmek isteyen İsrail eliyle yok edildi.

Eldeki tüm kanıtlar ortaya koyuyor ki Filistin toplumu ve direniş güçleri, düşman kim olursa olsun, onun iradesini kırma ve direnme konusunda belirli bir beceriye sahiptirler. Gazze halkı, ta ilk günden beri İsrail işgaline karşı verilen Filistin mücadelesine iştirak etmeyi bildi, Birinci İntifada’da (1987-1993) ve Aksa İntifadası’nda (2000-2005) yerini aldı. Bu süreçte binlerce Gazzeli öldürüldü, yaralandı veya hapse atıldı. Birinci İntifada’da bölge bin, ikincisinde ise iki binin üzerinde şehit verdi. On binlerce insan yaralandı, birçoğu hayatlarını değiştirecek yaralar aldı.

Tüm bunlara rağmen Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, zalim İsrail işgaline karşı koyuyor, ona karşı direniyorlar. Halk, bükülmez bir iradeye, gurur duyacağı uzun bir mücadele tarihine sahip. Muhammed Esved’in, “Gazzeli Guevara”nın hikâyesi ve onun gibi mücadele etmiş isimlerin hatırası, hâlen daha, tüm sıcaklığıyla yaşamaya devam ediyor.

Nebil Sahli
13 Ocak 2021
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder