Sevgili
Aleksey Maksimiç’e,
Tonkof[1]
ile görüştüm, bu görüşmeden, hatta senin mektubunu almadan bile önce biz
Kadetlere yakın duran burjuva aydınların tutuklanıp tutuklanmadığını, serbest
kalması muhtemel olanların bırakılıp bırakılmadıklarını kontrol etsinler diye
Merkez Komite’de Kamenef ve Buharin’i görevlendirmeye karar vermiştik.[2] Zira
bu konuda da yanlışlar yapıldığını net olarak görüyoruz.
Şu
konu da bizim açımızdan net: genelde Kadetçilere (ve Kadet’e yakın duranlara)
yönelik tutuklama tedbirleri gerekliydi ve doğru birer adımdı.
Senin
bu meseleyle ilgili o samimiyetle ifade ettiğin görüşünü okurken aklıma
Londra’da, Kapri’de ve sonrasında başka yerlerde ettiğin şu laf geldi:
“Biz sanatçılar sorumsuz kişileriz.”
Aynen
öyle! Peki bu alabildiğine öfke yüklü olan sözün neyle ilgiliydi? Krasnaya
Gorka’nın[3] teslim alınması ile ilgili olan komplo türünden, on
binlerce işçi ve köylünün hayatını tehdit eden komplolara mani olabilmek için
yirmi otuz hatta belki de iki yüz üç yüz Kadet’in ve onlara yakın duran ismin
hapse tıkılması ile ilgili etmiştin o sözü.
Onca
insanın hapse atılması ne acı! Zulmün böylesine ne demeli şimdi? Öyle ya, on
binlerce işçi ve köylünün katledilmesine mani olmak için bir avuç aydın, nasıl
birkaç gün veya birkaç hafta hapse atılabilir!
“Sanatçılar sorumsuz kişilerdir.”
Halkın
“aydın güçler”i ile burjuva aydınları birbirine karıştırmak yanlıştır.
Korolenko[4] burjuva aydınlarına örnektir: onun Ağustos 1917’de kaleme aldığı “Savaş,
Anavatan ve İnsanlık” isimli broşürünü kısa süre önce okudum. Üstelik bu
Korolenko, Kadetlere yakın duranların en iyisi, hatta bir Menşevik bile
sayılabilir. Gelgelelim bal küpüne daldırdığı, emperyalist savaş savunusu
içeren o mide bulandırıcı, aşağılık ve alçak ifadeleri bize yedirmeye
çalışmaktan başka bir şey yapmıyor! Burjuva önyargılarına teslim olmuş sefil
bir dar kafalı duruyor karşımızda! Bu tür beyler için bir emperyalist savaşta
on milyon insanın öldürülmesi, (bal küpüne daldırılmış “savaş” karşıtı
ifadelerin eşlik ettiği pratiklerle) desteklenmeyi hak eden bir eylem.
Ama öte yandan toprak ağalarına ve kapitalistlere karşı verilen haklı bir
iç savaşta yüz binlerin ölmesi, ahlarla vahlarla, iç çekmelerle ve sinir
krizleriyle karşılanmalı.
Hayır.
Krasnaya Gorka türünden komplolara ve on binlerce insanın ölümüne mani
olacaksa bu tür “yetenekler”in birkaç hafta hapiste kalmalarının kimseye
zararı olmaz. Neticede Kadetlerin ve Kadetlere yakın duranların bu türden
komplolarını ifşa etmiş bulunuyoruz. Biz Kadetlere yakın duran profesörlerin o
komploculara sıklıkla yardım ettiğini de biliyoruz. Bu
hakikattir.
İşçi
ve köylülerin elindeki aydın güçler giderek büyüyor ve burjuvaziyle uşaklarını,
kendilerini milletin beyni sanan ama aslında boktan gayrı bir şey olmayan
hizmetkârlarını alaşağı etmek için verilen mücadelede kudret sahibi oluyor.
Bilimi
halka taşımak (ve sermayenin hizmetkârı gibi davranmamak) isteyen “aydın
güçler”e ortalamanın üzerinde ücret ödüyoruz. Bu hakikattir. Onlarla
ilgileniyoruz. Kızıl Ordu’muzda on binlerce subay görev yapıyor, yüzlerce haine
karşı zafer kazanıyor. Bu hakikattir.
İçinde
bulunduğumuz ruh hâline gelince; (madem benim seni anlayıp anlayamayacağımı
soruyorsun), o “sanatçılar ve aydınlar”ı “anlayabildiğimi” söyleyeyim. Kapri ve
başka yerlerde sana her daim söylediğim gibi: Sen, burjuva aydın kesiminin en
berbat örneklerine teslim oluyor, onların sızlanmaları karşısında yelkenleri
hemen suya indiriyorsun. Birkaç hafta “korkunç” bir şekilde hapse atılan
yüzlerce aydının feryadına kulak kabartıyorsun, ama Denikin’in[5],
Kolçak’ın[6], Liyanozof’un[7], Rodzyanko’nun[8], Krasnaya Gorka (ve diğer
Kadetçi) komplocularının tehdit ettikleri kitlelerin, milyonların, işçilerin ve
köylülerin sesini duymuyorsun, o sese ne kulak veriyorsun ne de onu
dinliyorsun. Ben, o sesi duymayanların işi “Kızıllar da Beyazlar kadar halkın
düşmanıdırlar” demeye (kapitalistlerin ve toprak ağalarının iktidarını devirmek
için mücadele edenlerin o toprak ağaları ve kapitalistler kadar halk düşmanı
olduğunu söylemeye) vardırabileceğini, ama aynı zamanda oradan da Çar Babamıza
ve merhametli tanrıya inanmaya başlayabileceğini gayet iyi anlıyorum. Bu
gidişatın tüm yönlerini anlıyorum.
Yok,
gerçekten de bu burjuva aydın çevresinden kopmazsan helâk olacaksın! [Çünkü
hiçbir şey yazmıyorsun! Ayrıca bir sanatçının kendisini içi çürümüş aydınların
sızlanmalarıyla heba etmesi ve hiçbir şey yazmaması helâk olmak değil de nedir,
bu utanç verici bir durum değil midir?] Bu kopuşu derhal gerçekleştirmeni tüm
kalbimle diliyorum.
Saygı
ve selamlarımla.
V. I. Lenin
15 Eylül 1919
[Kaynak:
Collected Works, Cilt 44, Progress Publishers: Moskova, 1977, s.
283-285.]
Dipnotlar:
[1] V. N. Tonkof (1872-1954): Önemli bir Sovyet bilim insanı, anatomist.
1917-1925 arası dönemde Askeri Tıp Akademisi başkanlığını yaptı.
[2]
11 Eylül 1919 günü Rusya Komünist Partisi (Bolşevik) Merkez Komite Politbürosu
burjuva aydınların tutuklanması meselesini tartıştı ve F. E. Cerjinski, N. I.
Buharin ve L. B. Kamenef’e bu aydınların dosyalarını yeniden gözden geçirme
talimatı verdi.
[3]
Krasnaya Gorka: Finlandiya Körfezi’nin güney kıyısındaki bir kale.
Kalede bulunan ve yabancı müdahalecilerin, Sosyalist Devrimcilerin,
Menşeviklerin ve Beyaz muhafızların karşı-devrimci propagandasından etkilenen
garnizon, 1919 Temmuzu’nda bir ayaklanma başlattı.
[4]
Vladimir Galaktiyonoviç Korolenko (1853-1921): Rus yazar ve siyaset
yazarı.
[5]
Anton İvanoviç Denikin (1872-1947): Çar ordusunda general. Dış güçlerin
gerçekleştirdiği müdahale ve iç savaş (1918-1920) esnasında Rusya’nın
güneyindeki karşı-devrimci Beyaz orduların komutanı.
[6]
Aleksandır Vasiliyeviç Kolçak (1873-1920): Çar donanmasında amiral.
1918-1919 döneminde karşı-devrimci güçlerin en önemli liderlerinden biri. ABD,
Fransa ve Britanya’nın desteğiyle kendisini Rusya başkanı ilân etti. Urallar,
Sibirya ve Uzak Doğu’da kurulan burjuvazi ve toprak ağası destekli askerî
diktatörlüğün başına geçti. Kızıl Ordu’nun ilerleyişi ve devrimci partizan
hareketinin büyümesi üzerinden Kolçak rejimi yıkıldı. Kolçak 7 Şubat 1920’de
yakalandı, İrkutsk Devrim Komitesi’nin kararı ile idam edildi.
[7]
S. G. Liyanazof: Petrol sahalarının sahibi. Ekim Devrimi sonrası ülkeden
kaçtı. 1919’da Baltık bölgesinde Beyaz güçlere mensup olup ülkeden kaçmış
olanlar içerisinde önemli roller oynadı. Estonya’da Britanya Misyonu başkanı
General March’ın Ağustos 1919’da kurduğu, birkaç ay faaliyet yürüten “Kuzeybatı
Rusya Bölgesi Hükümeti”nin başkanlığını yaptı.
[8]
Mihail Vladimiroviç Rodzyanko (1859-1924): Çar yanlısı büyük toprak
ağalarından. Oktobrist Parti olarak anılan 17 Ekim Birliği’nin lideri. Ekim
Devrimi sonrası Denikin’in safına geçti. Sovyet hükümetine karşı tüm
karşı-devrimci güçleri birleştirmek için uğraştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder