“Bugün
hükümetler pandemiyi, ellerindeki yetkileri tüm sınırları zorlayacak şekilde
kullanmalarına imkân veren istisna hâlini deklare etme için, bilinçli olarak mı
istismar ediyorlar, yoksa onların olağanüstü hâli uygulamaya koymaktan başka
bir seçenekleri yok muydu?” sorusu, isabetsiz bir sorudur.
Her
ikisi tespit, tarihte görülen ve süreci tayin etme vasfına sahip her türden
krizde olduğu gibi, bugün yaşanan kriz konusunda da geçerlidir: devletler,
istisna hâlini bir strateji olarak kullanmaktadırlar, öte yandan aynı
devletler, böylesi bir krize denk gelmeselerdi, yönetme imkânından mahrum
kalacaklardı.
Tümüyle
keyfi hareket eden devlet, aynı zamanda, en nihayetinde kendi niteliğini
tanımlayan istisnayla ilgili o ağır kararı almak zorunda kalmaktadır.
İçinde
yaşadığımız dönemde dünyayı yöneten güçlerin gayri meşruluğu, herkesin gördüğü
bir gerçekliktir: zira bu güçler, kendilerini kabul gören bir sembolik düzen
içerisinde yapılandırma şansını yitirmiş, hukuku ve onu tanımlayan anayasal
ilkeleri askıya almak zorunda kalmışlardır.
Bu
anlamda istisna hâli normalleşmektedir, artık bu şekilde yönetenlerin başka
türlü yönetme şansı ortadan kalkmıştır.
Şeklen
bu istisna hâlinin yürürlükten kalkması mümkünse de bugün ülke genelinde
oluşmakta olan ve tüm muhalefeti yürürlükten kaldıran güvenlikçi hükümette
istisna hâli, kusursuz bir biçimde daimi ve kalıcı kılınmaktadır.
Burjuva
demokrasileri çağının kapandığına dair teşhisimiz, doğrulanmıştır. Geriye
sadece, siyasetin ne kadar süre askıya alınacağını ve yönetim paradigmasının,
bugüne dek temel aldığı sıhhi terörden farklı bir biçim almadan ne kadar süre
daha olağanüstü hâli yürürlükte tutacağını görmek kalmıştır.
Giorgio Agamben
12
Şubat 2021
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder