Bugün burjuvazi, dünya genelinde aydınları “Batı
medeniyeti” için verilen mücadele kapsamında harekete geçiriyor. Efkâr-ı
umumiyeyi yönlendiren isimler, bilim insanları, teknoloji uzmanları ve
sanatçılar, faşizmin politik basıncını demokrasinin ekonomik basıncı ile
bütünleştiren bir sistemin parçası hâline getiriliyorlar.
Aydınlar, burjuva demokrasisinin diktatörlükle alakalı
niteliğinin üzerini örtüyorlar, bu noktada demokrasiyi burjuva diktatörlüğünün
açıktan ifşa olduğu doğal aşama değil de faşizmin mutlak karşıtı olarak takdim
ediyorlar.
Tam da kapitalizm koşullarında bireysel özgürlükler
yitirildiğinden, aydınlar, sıklıkla saf anlamda özgürlüğün taklidi olan,
gerçekle alakası bulunmayan bir şeyi körü körüne savunan bağnazlara
dönüşüyorlar.
Proletarya diktatörlüğü, kapitalist, anarşik üretim
tarzı yanında, onu temel alan burjuva özgürlük anlayışını da ortadan
kaldırıyor. Proletarya, en önemli üretici güç olarak kendisini özgür kılıyor.
Kitleler, dizginlerinden kurtulmuş, kapsamlı bir süreç dâhilinde, özgürlüklerine
kavuşuyorlar.
Bertolt Brecht
16 Mart 1948
[Kaynak: Journals 1934-1955, Çeviri:
Hugh Rorrison, Yayına Hazırlayan: John Willett, Bloomsbury Publishing, s. 387.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder