Hindistan
devrimci hareketinin en gür sesini bastırmak adına devlet, Hindistan Komünist
Partisi (Maoist) sözcüsü, Azad kod adlı, Çerukuri Rajkumar’ı 1 Temmuz günü
gerçekleştirdiği cani bir suikast sonucu katletti. Katliamda serbest muhabirlik
yapan Hemçandra Pandey de öldü. Azad’ın Dandakaranya ormanına ulaşmak için 1
Temmuz günü saat 13’te Maharaştra Nagpur’daki Sitabardi’de bulunan bir kurye
ile buluşması gerekiyordu. Azad ve Pandey’in cesetleri, Nagpur’un iki yüz elli
kilometre uzağındaki Andra Pradeş’e bağlı Adilabad bölgesindeki Sarkepalli ile
Jogapur köyleri arasında bulunan ormanda, bir tümseğin üzerinde teşhir edildi.
2
Temmuz’da, Andhra Pradeş’teki TV kanalları, sabah saat 9 civarında yaşanan
çarpışmada iki maoistin öldürüldüğünü flaş haber olarak duyurdular. Takip eden
birkaç saat içinde öldürülenlerden birinin Azad kod adlı Çerukuri Rajkumar,
diğerinin ise Kuzey Telangana Özel Bölge Komitesi sekreteri, Çandranna kod
adlı, Pulluri Prasada Rao olduğu öne sürüldü. Öğle vakti Dandakaranya Özel
Bölge Komitesi sözcüsü Gudsa Usendi, canlı yayına bağlandı ve TV kanallarına,
ikinci kişinin Azad’ı gidip almakla görevli Sahadev isimli yerli (Adivasi)
kurye olabileceğini söyledi. Sonrasında Usendi tekrar televizyona çıktı ve
Sahadev’in Azad’ı randevu yerinde bulamayıp güvenle geri döndüğünü bildirdi. Bu
esnada dostları, Hemçandra Pandey’in Telugu dilinde günlük yayın yapan Eenadu
gazetesinde yer verilen cesedine ait fotoğraftan onu teşhis ettiler, Pandey’in
karısı, Delhi’deki bir basın konferansında ölen kişinin kocası olduğunu
söyledi. İlk günlerde Pandey, maoist diye görmezden gelindi, kimliği
anlaşılınca polis bu sefer de onun gazeteci olduğunu inkâr etmeye başladı.
Resmî
kaynaklara göre, olayın seyri şu şekilde gelişti: “1 Temmuz gecesi polis
Maharaştra ve Andhra Pradeş eyaletlerini ayıran ormanlık sınırda maoistlerin
hareket hâlinde oldukları ihbarını aldı; bunun üzerine her iki eyalete mensup
polislerden müteşekkil tarama ekibi arama faaliyetlerine başladı. Akşam saat on
buçukta polis maoistleri buldu ve onlardan teslim olmalarını istedi, sayıları
yirmi civarında olan, uzlaşmaz bir tavır içindeki maoistler ateş etmeye
başladılar. Kendilerini korumak için polis karşılık verdi ve çatışma gece iki
buçuğa dek sürdü. Polis ekibi, zifiri karanlık sebebiyle bölgeyi tarama imkânı
bulamadı, sabah ışığında bölgeye geldiklerinde yanlarında bir AK-47, 9 mm
tabanca, iki sırt çantası ve devrimci yayın bulunan iki kişinin cesedi ile
karşılaştı.”
Ancak
Andhra Pradeş’te gazete okurları olan biten karşısında kuşkuluydular: aynı
hikâyeyi son kırk yıldır dinliyorlar, anlatılan hikâyelerde sadece kimi
isimlerin değiştiğini biliyorlardı. Bu hikâyeye kimsenin inanmıyor oluşu,
devlet mekanizmasının güvenirliliğine ilişkin bir olumsuz yorumu da ihtiva
ediyordu.
Bu
kez resmî dillerden aktarılan bu türden hikâyelere safça inanmamak için birçok
neden mevcut: Azad ihtiyatlı bir insan olarak biliniyor, öyle ki polis onun
yakın zamana ait bir fotoğrafına bile sahip değil, elinde sadece otuz yaşına
ait bir fotoğrafı var. Siyasî büro ve merkez komite üyesi olması hasebiyle,
hele ki ormanda, güvenliğinin tam manası ile sağlanmış olması gerekiyor.
Yalnızca şehirde iken tek başına kalıp silâhsız dolaştığı vaki. Cesetlerin
teşhir edildiği yere giden haberciler, bölgenin oldukça zor şartlara sahip
olduğunu, dolayısıyla gerçek bir çatışma yaşandı ise tek bir polisin bile
yaralanmadan kurtulmasının imkânsız olacağını söylüyorlar. Dahası ortalıkta iki
kurşundan başka, karşılıklı çatışma olduğunu ele veren herhangi bir sahte işarete
de rastlanmıyor; civarda yaşayan köylüler hiç silâh sesi duymadıklarını
söylüyorlar, oysa polisin iddiasına göre çatışma dört saat sürmüş.
Yönetici
sınıf Azad’a karşı öyle öfkeli ki n’aşına bile saygısızlık ediyor. Azad’ın
yetmiş beş yaşındaki hasta annesi Çerukuri Karuna, n’aşın uzak bir bölgedeki
Jogapur’dan Haydarabad’a getirmesi konusunda hükümeti yönlendirmesi için yüksek
mahkemeye ricada bulundu. Mahkemeye yaşının ve sağlığının Adilabad bölgesine
gitmesine imkân vermediğini söyledi. Mahkeme ise isteğini reddetti ve sadece, o
da lütufta bulunurcasına, annenin oğlunun cesedini görmesine dek polisin
otopsiyi ertelemesi emrini vermekle yetindi. Ekipman konusunda oldukça zayıf
olan Maniçerial’deki hastanenin önünde yüzlerce insan, Azad’a yönelik son
görevlerini ifa etmek için toplandı, ancak hastaneye sevk edilen polis kuvveti,
halkı bambu sopalarla (lathi) dağıttı. Polis, sadece Azad’ın annesinin
ve kardeşlerinin hastaneye girmelerine izin verdi.
Çerukuri
Rajkumar, Mayıs 1954’te, Andhra Pradeş eyaletine bağlı Krişna bölgesinde, orta
sınıf bir ailede dünyaya geldi. Eski bir tamirci olan babası küçük bir lokanta
açmak için Haydarabad’a taşındı. Üç erkek kardeşin ikincisi olan Rajkumar’ın
(Azad) bir de kız kardeşi vardı. İlköğretimini bu şehirde tamamlayan Azad, orta
eğitimi için Vizianagaram bölgesindeki Korukonda’ya gitti. Warangal’daki
Bölgesel Mühendislik Üniversitesi’nin kimya mühendisliği bölümünden derece ile
mezun oldu. Visakhapatnam’daki Andhra Üniversitesi’nde gemi mühendisliği
alanında yüksek lisansını tamamladı. Tüm eğitim hayatı boyunca parlak bir
öğrenci olarak anıldı. Annesinin ifadesine göre: “onuncu sınıftan itibaren
görme bozukluğu sorunundan mustarip olan Azad lens kullanıyordu. Başlarda
lenslere pek alışamamıştı, bu sebeple dersleri kendisine okuması için bir
arkadaşına ricada bulunuyordu. Sadece dinleyerek o yıl yedi ayrı dersten, diğer
öğrencilerle arasındaki farkı kapatmayı bildi.” Politik mücadeleye girdiği
dönemde bile öğretmenleri ve dostları onun deneme ve hitabet yarışmalarında
ödüller kazanan, takdire şayan bir öğrenci olduğunu söylüyorlardı.
Rajkumar
lisede iken Srikakulam’da mücadele patlak verdi; bu mücadele aile üyelerini
bütünüyle etkiledi. Anne tarafından dedesinin ailesi Adilabad bölgesinde ikamet
etmekte, burada hüküm süren, Andra Pradeş’teki Naksalcı hareketinin
kurucularından olan Kondapalli Seetaramaiah liderliğindeki köylü
mücadelelerinde yer almaktaydı. Yaz tatillerini bu bölgede geçiren Rajkumar,
sözkonusu devrimci ortamın tesiri altına girdi.
1972’de
devrimci öğrenci hareketinin yatağı durumundaki Bölgesel Mühendislik
Üniversitesi’ne kaydını yaptırdı. Öğrenci hareketi büyük ölçüde Warangal’daki
köylü hareketlerinden ilham alıyordu. Bu ortamda çevresine karşı giderek
hassaslaşıp keskinleşen Azad, öğrenciler arasında hüküm süren politik coşkuya
duhul etti. O dönem oldukça etkin ve radikal olan öğrenci lideri Surapaneni
Janardhan’dan iki yaş küçüktü. Sadece Janardhan değil, Acil Durum günleri
öncesinde Warangal ve civarında faal olan işçi-köylü mücadeleleri de
Rajkumar’da kalıcı kimi izler bıraktı.
Üniversite
öğrencileri, Ekim 1974’te, Andra Pradeş Öğrenci Birliği’ni kurdular, Azad da bu
birliğin bir üyesiydi. Öğrenci Birliği ilk konferansını 1975’te, Haydarabad’da
gerçekleştirdi. Üç ay içinde, özellikle Acil Durum siyasetinin dayatması ile,
birlik ciddî baskılara maruz kaldı. Birçok radikal öğrenci tutuklanmamak ve
aynı zamanda köylüleri örgütlemek için yeraltına çekildi. Rajkumar da aynı
günlerde İç Güvenliği Koruma Yasası’na bağlı olarak tutuklandı, ancak birkaç ay
sonra serbest bırakıldı. Janardhan ve üç yoldaşı, Medak bölgesindeki Giraypalli
ormanında, Temmuz 1975’te yaşanan çatışmada katledildi.
Diğerleri
ile birlikte Giraypalli katliamı, Acil Durum siyasetini takip eden dönemde
yoğun bir öfkeye yol açtı. Janardhan ve Calicut’tan Öğrenci Birliği üyesi Rajan
demokratik haklar hareketinin birer sembolü oldu. Jayaprakaş Narayan, Andhra
Pradeş’teki uydurma çatışmaları sorgulamak için V. M. Tarkunde liderliğinde
halkın araştırma komitesini kurdu. Rajkumar gerekli istihbaratı temin edip
Giraypalli ormanı ve civar köylerdeki delilleri muhafaza ederek Tarkunde
Komitesi’ne yardım etti. Komite raporu, 1977-78 arası dönemde soruşturma yapan
V. Bhargava Komisyonu’nun kurulmasına ön ayak oldu. Komisyon önünde davayı
tartışan K. G. Kannabiran liderliğindeki savunma makamına yardım eden gene
Rajkumar’dı. Kannabiran, 2009 tarihli, 24 Gantalu isimli
otobiyografisinde, Rajkumar’ın etkin yardımını sevgi dolu ifadelerle anlatıyor.
Radikal
Öğrenci Birliği, Acil Durum günlerinin sona ermesi ardından yeniden bir
canlanma yaşadı ve Şubat 1978’te Warangal’da, ikinci konferansını düzenledi. O
günlerde gemi mühendisliği üzerine Visakhapatnam’da yüksek lisans yapan
Rajkumar birliğin eyalet başkanı oldu. Birlik bu konferansta öğrencilere o ünlü
“köylere gidin” çağrısını yaptı. Köy kampanyaları birliğe katılan öğrencilerin
genel bakış açısında ciddî bir değişime yol açtığı gibi aynı zamanda devrimci
mesajın halk tabanında yaygınlaşmasını sağladı. Kampanya
Karimnagar-Adilabad’daki köylü mücadeleleri için bir girizgâh niteliğindeydi;
sözkonusu süreç sonunda Öğrenci Birliği ciddî bir güç kazandı.
“Köylere
gidin” kampanyaları, Mayıs 1978’te Radikal Gençlik Derneği’nin ve 1980’de de
Raitu Coole Sangham’ın (“işçi-köylü derneği”) oluşumunu doğrudan koşulladı.
Tarihsel açıdan oldukça önemli olan bu yıllar boyunca Rajkumar, Radikal Öğrenci
Birliği‘nin başkanıydı. Şubat 1979’da Anantapur’da düzenlenen üçüncü ve Şubat
1981’de Guntur’daki dördüncü konferansta üst üste başkan seçildi. Ancak Guntur
konferansı sürecinde polis tarafından yakalandı ve dava sürecinde mahkemeye
bile çıkartılmadı.
Öğrenci
Birliği başkanı iken Rajkumar, Visakhapatnam’da ve tüm eyalette bir dizi
mücadelenin liderliğini üstlendi. Visakhapatnam’daki özel taşımacılık sistemine
karşı onun liderliği altında verilen mücadele şehir otobüslerinin
millîleştirilmesi ile son buldu. Güçlü bir hatipti, öğrencilerin ya da diğer
kesimlerin düzenledikleri yüzlerce mitingde o güçlü hitabeti ile yerini aldı.
Yürüttüğü tüm faaliyetler onu devletin gözünde tehlikeli bir kişi hâline
getirdi. 1980’in ikinci yarısında Rajkumar yeraltı faaliyetine katıldı ve bir
daha geriye hiç bakmadı.
Ağustos
1981’de Öğrenci Birliği Hindistan genelini kapsayan, millet meselesi üzerine
bir seminer örgütledi. Rajkumar, takdim amaçlı bir broşür ve başkanlık adına
seminerde okunması amacıyla bir makale kaleme aldı. Bu seminer farklı
milletlere mensup bir dizi öğrenci örgütünü ve radikal demokratik hareketi
biraraya getirdi. Semineri müteakip, Devrimci Öğrenci Örgütleri Koordinasyon
Komitesi kuruldu, dört yıllık yoğun bir çalışmanın ardından da Tüm Hindistan
Devrimci Öğrenci Federasyonu 1985’te Haydarabad’da ilk konferansını topladı.
Rajkumar, tüm bu gayretlerin eşgüdümlü kılınması için çaba yürüten başlıca
liderlerden biriydi.
Takip
eden yirmi beş yıl süresince Rajkumar, Karnataka, Tamilnadu, Kerala,
Maharashtra, Gujarat ve Dandakaranya gibi birbirinden farklı sayısız bölgede
faaliyet yürüttü, teorik, politik ve örgütsel birikimini mücadeleye akıttı. Tüm
bu eyaletlerdeki parti birimlerine ve komitelerine rehberlik ederken, bir
yandan da Güneydoğu Bölge Bürosu için çalıştı. İlgili dönem boyunca en az altı
ayrı dilde akıcı konuşabilen bir hatip hâline geldi.
Rajkumar,
partinin kolektif karar alma mekanizmasının da bir parçasıydı, ancak sahip
olduğu kişisel vizyon, farklı alanlardaki uzmanlık ve keskin görüş yeteneği onu
hareket içinde ayrıksı bir konumda tutuyordu. O tam anlamıyla bir kitap kurdu
ve aynı zamanda üretken bir yazardı. Gizlilik esasına uygun olarak farklı
müstear adlarla yazılar kaleme aldı ve bu yazıları çoğunlukla kolektifin
hanesine kaydetti, ancak gene de Öncü’nün Sesi, Halkın Yürüyüşü, Halk
Gerçeği, Maoist Enformasyon Bülteni gibi yayınlardaki yazılarında
onun kalem izi aşikârdı. Ayrıca partiye ait hangi belgeye elinin dokunduğu da
kolaylıkla anlaşılabiliyordu.
Söylenenlere
göre Rajkumar, beynelmilel faaliyet yürütmek gerektiğini yaklaşık on beş yıl
öncesinden kafasına koymuştu, bu gerçek de onun ufkunun geniş olduğunu
gösteriyordu. Henüz tasdiklenmemiş bir söylentiye göre, o birkaç yıl önce
Brezilya’da yapılmış beynelmilel maoist partiler toplantısına iştirak etmişti.
Gene aynı söylentiye göre, Güney Asya Maoist Partiler Koordinasyon Komitesi’nde
önemli bir rol üstlenmiş ve komitenin birçok toplantısında konuşma yapmıştı.
Teorik,
politik ve örgütsel rehberliği ile yürüttüğü koordinasyon faaliyetinin ne denli
kıymetli olduğunu gösteren iki ayrı örnek olaydan bahsetmek gerek bu noktada:
1993’te,
marksizmin toplumsal dönüşümün bir aracı, hatta etkin bir analiz silâhı olup
olmadığı hususunda K. Balagopal kimi temel soruları gündeme getirdiğinde bir
dizi devrimci sempatizan hayal kırıklığına uğradı; parti tarafından ilgili
tezin çürütülmesi amacıyla teorik bir çalışmanın yapılması kararlaştırıldı.
Rajkumar, biri 1995’te, diğeri 2001’de olmak üzere, iki ayrı eleştirel deneme
kaleme alarak Balagopal’ın ortaya attığı felsefî sorulara cevap verdi. Onca
eleştiriye rağmen Rajkumar, Balagopal’ın vefatı ardından onu hürmetle anmayı
sürdürdü. Balagopal’daki postmodernist eğilimlere işaret etmesine karşın onun
halk hareketlerine yaptığı “önemli” katkıya saygı duyan bir taziye yazısı
kaleme aldı; sonrasında ilgili yazı parti içinde bir model olarak kabul gördü.
Hindistan’daki
millet meselesinin önemli olduğu noktasında tutarlı bir tavır geliştirmiş olan
Rajkumar, Şubat 1996’da Tüm Hindistan Halk Direnişi Forumu himayesinde ilgili
mesele üzerine beynelmilel bir seminerin hazırlanması için çalıştı. William
Hinton, Ngugi wa Thiongo, Luis Jalandoni, Raymond Lotta, Celil Andrabi ve
Manoranjan Mohanty gibi akademisyenlerin katılımı ile bu seminer, Hindistan ve
dünyadaki millî hareketler üzerine otuzdan fazla tebliğle sona erdi. Seminer,
Millî ve Demokratik Hareketler Koordinasyon Komitesi’nin kuruluşuna öncülük
ederek ülkedeki devrimci halk hareketinin genişlemesi noktasında önemli bir
kilometre taşı hâline geldi.
2002’de
Andra Pradeş hükümeti, kimi iyi niyetli aydınların ve Endişeli Yurttaşlar
Komitesi’nin barış için HKP(ML) Halk Savaşı Grubu ile konuşulması önerilerini
kabul etti. Devrimci parti adına barış görüşmelerini Rajkumar yürüttü, bir dizi
beyanat verdi ve gazetelerle partinin konumunu açıklığa kavuşturan çok sayıda
mülâkat yaptı. Ancak görüşmeler, parti ve hükümet temsilcilerinin önerisi ile
yapılan başlangıç turlarının ötesine geçemedi.
Ayrıca
Rajkumar, farklı kimi ülkelerin devrimci örgütlerini HKP(ML) Halk Savaşı Grubu
liderliği altında Hindistan’da yürütülen halk mücadelelerinden etkilenmelerini
sağlayan Dünya Sosyal Forumu’na paralel örgütlenmiş bir eylemlilik süreci
olarak Mumbai Direniş 2004’e rehberlik eden kolektifin bir parçasıydı.
Gene
2004’te, Andra Pradeş’te düzenlenen kongrede parti diğer devrimci partilerle
görüşmek suretiyle iktidarı ele geçirme kararına vardı. Bu sefer HKP(Maoist) ve
HKP(ML) Janashakti (Halk İktidarı) temsilcileri arasındaki görüşmeler kayda
değer bir ilerleme ile sonuçlandı. Kongrenin iktidar hedefi koyduğu Mayıs
2004’ten Ocak 2005’e kadar geçen süre zarfında ateşkes anlaşmasının birçok kez
ihlal edilmesi ve yoğun çatışmalar yaşanması üzerine Rajkumar çok sayıda
beyanat verdi ve yazılar kaleme aldı. Böylelikle parti, tartışılmakta olan
meselelerle ilgili gerekli raporları ve gündemi hazırlama imkânı bularak kendi
görüşünü halkın farklı kesimlerine çok sayıda belge ile ulaştırırken, hükümet
ise emrine amade olan devasa mekanizma ve kaynaklara rağmen, hükümet temsilcilerinin
ev ödevlerini yapmakta aciz kalmaları sebebiyle, tek bir belge bile
hazırlayamadı.
2007
ile birlikte başbakan maoist hareketi en büyük iç tehdit olarak tarif etti. Bu
dönemde Rajkumar, Yeşil Av Operasyonu ve maden mafyasının gerçek niyetlerini
ifşa eden yazılar yazdı. Bu yazılar ve çeşitli medya kuruluşlarına verdiği
mülâkatlar aracılığıyla barış süreci gibi kimi konularda partinin konumunu izah
etti. Ekim 2009’da basına takdim edilen on sekiz sayfalık mülâkat ve ses kaydı,
Nisan 2010’da Hindu gazetesinde verdiği 12.262 kelimelik mülâkat,
İçişleri Bakanı P. Çidambaram’ın 10 Mayıs’ta Swami Agniveş’e yazdığı mektuba
verdiği 31 Mayıs 2010 tarihli mektubu, HKP(Maoist)’in fikriyatını ve
hâlihazırda yapıp ettiklerine ilişkin gerekli vuzuhu kazandıran çalışmalardı.
Azad’ın
katli Yeşil Av Operasyonu’nun bir uzantısıdır: onu katlederek hükümet direnişin
sesini susturmak istemiştir. Yeşil Av Operasyonu, Hindistan yönetici
sınıflarının Hint halkına ait zengin kaynakları çok-uluslu şirketlere ve
onların ülke içindeki yeni palazlanmış ortaklarına peşkeş çekme işlemidir.
Yönetici sınıflar Azad’ı halkın doğal kaynaklarını açıktan yağmalanmasına mani
olanların en güçlü dili olduğu için katletmiştir.
N Venugopal
29 Temmuz 2010
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder