Kızıl
Ordu parti teşkilâtı içinde bireyciliğe yönelik eğilim, kendisini şu şekillerde
ortaya koymaktadır:
1.
İntikam. Bir asker yoldaş tarafından parti içerisinde eleştirildikten
sonra bazı yoldaşlar, parti dışında bu eleştirinin intikamını almak için fırsat
kolluyorlar, o yoldaşı dövmek veya onu taciz etmek için yol arıyorlar. Bazen de
bu kişiler parti içerisinde intikam almaya çalışıyorlar. “Toplantıda beni
eleştirdin, ben de bir sonraki toplantıda bir fırsatını bulup senden öcümü
alacağım” diyorlar.
Bu
türden intikamcı tutumlar, kişisel kanaatlerden kaynaklanırlar ve sonuçta bir
bütün olarak sınıfın ve partinin çıkarlarını ihmal ederler. Bu tür
değerlendirmelerin hedefi düşman sınıf değil, bizim saflarımızdaki kişilerdir.
İntikamcı tutum, teşkilâtı yıpratır, teşkilâtın dövüşme becerisini azaltır.
2.
“Küçük grup” zihniyeti. Bazı yoldaşlar, sadece kendi küçük grubunun
çıkarlarını dikkate alıyorlar ve genelin çıkarını görmezden geliyorlar. Her ne
kadar yüzeyden bakıldığında grupçu kişiler, kendi kişisel çıkarları uyarınca
hareket etmiyorlarmış gibi görünseler de bu tür yaklaşımlar, esasen dar
bireyciliği örnekler ve teşkilât içi bağları kopartan, bölücü sonuçlara yol
açar. “Küçük grup” zihniyeti, eskiden Kızıl Ordu’da bünyesinde yaygın görülen
bir husustu. Bugün eleştiriler sonucu kimi ilerlemeler sağlansa da izleri hâlen
daha mevcuttur, dolayısıyla bu zihniyetin aşılması için ileride bazı adımlar
atılmalıdır.
3.
“Memur” zihniyeti. Bazı yoldaşlar, üyesi oldukları partinin ve Kızıl
Ordu’nun devrimin görevlerini ifa etmek için gerekli birer araç olduğunu
anlamıyorlar. Bu yoldaşlar, kendilerinin devrimi yapacak kişiler olduklarını
görmüyorlar, tek işlerinin devrime değil üstlerine olan sorumluluklarını yerine
getirmek olduğunu düşünüyorlar.
Bu
edilgenliği öne çıkartan, devrimle ilgili “memur” zihniyeti, aynı zamanda
bireyciliğin tezahürüdür. Devrim için kayıtsız şartsız çalışan çok sayıda
eylemciye sahip olmamamızın sebebini burada aramak gerekmektedir. Bu
zihniyetten kurtulamazsak eylemci sayımız artmayacak, devrimin ağır yükü az
sayıda insanın omuzlarına binecek, mücadele ciddi anlamda zarar görecektir.
4.
Zevk arayışı. Kızıl Ordu’da bireyciliğini zevk arayışıyla ifade eden
kimi insanlara rastlıyoruz. Bunlar, hep birliklerinin büyük şehirlere
yürümesini umut ediyorlar. Bu şehirlere gitmek istemelerinin sebebi ise
çalışmak değil eğlenmek istemeleri. Bu kişilerin en son istediği şey, hayatın
zor olduğu kızıl bölgelerde çalışmak.
5.
Edilgenlik. Bazı yoldaşlar edilgenleşiyorlar ve istedikleri olmayınca
çalışmayı bırakıyorlar. Bunun eğitim eksikliğinden kaynaklandığını ama aynı
zamanda onun disiplin uygulamaları, görevlendirmeler, işlerin idaresi konusunda
liderlerin uygunsuz tavır ve yaklaşımlarının bir sonucu olduğunu görmek
gerekiyor.
6.
Ordudan ayrılma isteği. Kızıl Ordu’dan yerelliklerdeki çalışmalara
transfer olmak isteyen kişilerin sayısı giderek artıyor. Bunun sebebini sadece
kişilerde değil şu türden meselelerde aramak gerekiyor:
(1)
Kızıl Ordu’da hayatın kişilerin karşısına çıkarttığı maddi güçlükler;
(2)
Uzun süredir mücadelenin içinde olmanın yol açtığı tükenmişlik hissi;
(3)
Disiplin uygulamaları, görevlendirmeler, işlerin idaresi konusunda liderlerin
uygunsuz tavır ve yaklaşımları.
Bu
hatanın düzeltilmesinde başvurulacak ana yöntem, eğitim çalışmalarının
pekiştirilmesi böylelikle bireyciliğin ideolojik düzlemde tasfiye edilmesidir.
Bunun devamında işler doğru düzgün idare edilmeli, görevlendirmeler gerektiği
şekilde yapılmalı, disiplin uygun biçimde uygulanmalıdır. Buna ek olarak Kızıl
Ordu’da maddi hayatın iyileştirilmesi için yollar bulunmalı, maddi koşulların
iyileştirilmesi için dinlenme ve rehabilitasyon süreçlerinden her fırsatta
istifade edilmelidir. Yürüttüğümüz eğitim çalışmalarında herkese bireyciliğin
toplumsal kökenini anlatmalı, onun parti içerisindeki burjuva ve küçük burjuva
fikirlerin bir yansıması olduğunu öğretmeliyiz.
Mao Zedung
Aralık 1929
[Kaynak:
Selected Works, Foreign Language Press, Pekin 1965, Cilt 1, s. 112-113.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder