Morg-e Seher, Meşhur
müzisyen Murteza Neydavud’un bestelediği pişderamed (peşrev) üzerine
oturtulmuş, mahur makamındaki bir tasniftir (şarkı). İki parçadan oluşan şiir,
Şairlerin Sultanı (Melîkü’ş-Şuâra) olarak bilinen Muhammed Taki Bahar’ın
kaleminden çıkmıştır.
Bu şarkı, uzun ve sıkıntılı bir hikâyeye sahiptir.
Şiir, İran’daki diktatörlük rejimleri üzerine bir yorum olarak söylenmiş ve bir
gün gecenin karanlığından seher kuşunun çıkacağı umudunu dillendirmiştir. Tüm
Rıza Şah idaresi boyunca (1925-41), şarkının ikinci bölümü yasaklı kalmıştır.
Taç giyme töreninden kısa bir süre sonra Şah, şarkının tamamını kabinesindeki
güçlü bir isim olan Timurtaş’ın evindeki bir toplantıda işitmiştir. Müzik, Musa
ve Murteza Neydavud ismindeki iki kardeş tarafından icra edilmiş, kadın şarkıcı
Kamerü’l-Mülûk Veziri tarafından söylenmiştir. Bestelenmesinden itibaren
Kamerü’l-Mülûk, Mülûk Zarrâbi, İranü’d-Devle Helen, Cemal Safevî, Muhammed Rıza
Şeceryan, Nâdir Gülçin ve Hengâme Akawan gibi üstadlar, şarkıyı kendi beceri ve
coşkuları ile yorumlamışlardır.
Bu dizelerin neden yazıldığına ilişkin muhtelif
tahminde bulunulmaktadır, ancak muhtemelen Muhammed Taki Bahar, şiiri söz
konusu müzik için, diktatörlüğün ilk işaretlerinin alındığı 1921 civarında
yazmıştır. Nadir Bedii’ye göre, Bahar, Şeydâ’dan sonra İran’da modern İran
geleneği içinde ilk şarkı bestecisidir. Arif, milliyetçi şarkıların ilk
yaratıcısı iken Bahar, söz yazarları arasında en önde gelen isimdir. Morg-e
Seher, onun çalışmaları arasında en ünlü olanıdır.
Bu şarkı, İran’daki uyanış döneminin birçok şarkısı
gibi, iki kıtadan oluşur. İlk kıta liriktir, ikincisi ise daha çok sosyal ve
politik meselelerle ilgilidir. Halk toplantılarında sadece ilk kıta okunur,
nadiren de olsa, politik tartışmalar için uygun bir havaya sahip özel
partilerde ikinci kıtaya da yer verilir. Bahar’ın dizeleri müziksiz de etkisini
muhafaza eder. Şarkının çok sayıda icrası içinde Mülûk Zarrâbi, İranü’d-Devle
Helen ve Cemal Safevî’nin kayıtları mevcuttur, ancak Kamerü’l-Mülûk’ün
icralarına ait bir kayda ulaşılamamıştır. 1990 tarihinde Şeceryan, Berkeley
Üniversitesi’nde verdiği Serv-e Çemen isimli konserde şarkıyı icra
etmiş, Nâdir Gülçin ve Hengâme Akawan, Ferâmerz Pâyver düzenlemesiyle, Güller
isimli radyo programın 150. yayınında şarkıyı seslendirmiş, düzenlemesi
Muhammed Rıza Lütfi’ye ait hâli ise Gülha-ye Taze’nin (Taze Güller) 210
sayılı yayında icra edilmiştir.
İran’da İslam Devrimi’nden birkaç yıl önce, sanatsal
faaliyetlerden sorumlu bazı isimler şarkıyı farklı dizeler ekleyerek
yorumlamış, bu hâli aynı ezgiyle Purân ve Abdu’l-vahab Şehidî tarafından, iki
sesli olarak icra edilmiştir. Genelde halk bu hâli beğenmiştir. Sonrasında
Bahar’ın dizeleri sokaklarda sıradan insanlarca söylenip benimsenmiştir.
Bahar’ın anlatımına göre, yoldan geçen biri şiirdeki şâm-e men-râ, şâm-e
men-râ seher kon (“gecemi sehere döndür”) dizesini şâm-e târik-e mâ-râ
seher kon (“karanlık gecemizi sehere döndür”) şeklinde dillendirir. Bunu
duyan Bahar, halkın müdahalesini şiirine aktarır ve yoldan geçen adamın
söylediği dizeyi kullanır. Morg-e Seher, bugün de vatansever
şarkılar içinde en popüler örneklerden biridir.
Morg-e Seher
(Seher Kuşu)
1
Seher kuşu feryat et ve yüreğimdeki ateşi yeniden
başlat
Ahının kıvılcımlarıyla bu kafesi yerle bir et.[*]
Ey kanatları bağlı kuş,
Kafesinin köşesinden dışarı çık
Ve insanın özgürlük şarkısını bağıra bağıra oku
Nefesinden, bu toprak parçası kül olsun!
Zâlimin zulmü ve avcıların sitemi, benim yuvamı darmadağın eder.
Ey Hüda, ey felek, ey tabiat!
Bizim karanlık gecemizi sehere döndürün!
Bahar oldu, güller açtı, gözümdeki bulutlardan damlalar döküldü.
Kalbim gibi bu kafes de dar ve karanlıktır.
Ey ateşli ahım, kafeste kül ol!
Ey tabiatın eli! Ömrümün çiçeğini kopartma!
Ey taze gül! Âşığa tekrar bak, tekrar bak, tekrar bak.
Ey kalpsiz kuş! Ayrılık acısını kısalt! Kısalt! Kısalt!
2
Hakikatin ömrü son buldu, anlaşma ve vefa işlevsiz
Âşığın ahı, maşukun işvesi, her ikisi de yalan ve tesirsiz
Gerçeklik, sevgi ve muhabbet efsane oldu
Söz vermek ve onur, hepsi de ortadan kalktı
Hırsızlık peşinde, vatan ve din bahane oldu
Gözler yaşla doldu!
Sahibin sitemi, Hanın zulmü yüzünden, çiftçi kederden huzursuz olmuş
Zenginlerin bardağı saf şarap ile dolmuş, bizim bardağımız yürek kanı ile!
Ey hüzünlü yüreğim! Ah-u figan eyle! Güçlü kuvvetlilerden sakın
Adalete bel bağlama!
Gülyüzlü sâkiye ateş suyu ver, ey sevgili yar, yürek sızlatan perdeden çal
Ey hüzünlü bülbül bu kafesten ah-u figan eyle
Ki senin kederin yüzünden, benim yüreğim ateş ile doldu, ateş ile doldu
[*] Devrim kastediliyor. –ç.n.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder