İlk
evre, halkta sınıf bilincini oluşturmak. Sendikalar ve gençlik yapılanmalarıyla
sınıf kavgasına toplumu hazırlamak, sosyalist sistemin halkın çektiği acılara
son verecek tek kurtuluş yolu olduğunu özümsetmek. İlk evre tüm uluslarda
hayata geçirilmiştir, komünist parti, yahut kurulan sol sosyalist partiler
çatısı altında sınıf kavgası parlamentarizme taşınmış seçimlerle başa gelme
gafleti gösterilmiştir. Şili’de Salvador Allende ile seçimlerde zaferle çıkılsa
da faşist askerî darbe ile devrilmiş, binlerce devrimci katledilmiştir. Sonuç
her yerde başarısızlık olmuştur.
İkinci
evre daha sert bir süreç olan silâhlı mücadele ile oligarşik devleti yıkmak. Bu
süreç, zor ve bir o kadar acılarla doludur. Siyasi sürecin kaderlerine etki
etmediğini gören, halklarının kurtuluşu için yanıp tutuşan gençler emekçiler
çözümü silâhlı savaşta bulurlar. Nitekim doğrusu da budur.
Bir
kurşun bin sözden daha etkilidir düşman üzerinde. Ama ordulaşmayan, kurtarılmış
bölgeleri olmayan çekirdek yapılı örgütler, halk savaşımında ayak bağı olup
sonunda devrim ateşini taşıyan yürekleri yok etmiştir. Bu tarz çekirdek yapılı
örgütler ve oluşumlar içerisine sızan ajanlar, davayı farklı boyutlara
taşıyarak devrimin vicdanına sığmayan terör eylemleriyle halkın sol sosyalist
kavgadan ikrah etmesine sebep olmuşlardır.
Bir
ve ikinci evre devrim mücadelesinde mecburidir. Bu iki evreyi oluşturan
örgütler büyük kazanımlar elde etmiştir, Zapatistalar gibi Hizbullah gibi IRA
gibi. Mücadeleyi kendilerini güvenli hissettikleri yerde başlatarak genele
yayan ve yaymaya çalışan bu örgütler, her türlü saldırıyı büyük bir özveri ve
cesaretle püskürtüp varlıklarını daimi hâle getirmişlerdir.
Şehir
gerillası, kır gerillasına oranla daha tehlikeli ve zorlu bir savaş sürdürür.
Kır gerillası açık arazide savaşır. Kaçıp saklanacağı alanlar çoktur, savaşı
istediği noktada başlatabilir, düşmanına zorlu ve tehlikeli gelir. Şehir
gerillası ise belli bir noktanın dışına çıkamaz, yakalanma ve baskın endişesi
çoğu kez militanları inisiyatif almaya yöneltir, bunun sonucunda yapılan eylem
beklentiyi karşılayamaz ve bu da oluşuma büyük bir zarar verir. Şehir gerillası
ki ordu bağlantısı yok ise RAF, Kızıl Tugaylar, THKO gibi üniversiteli, felsefi
değerler ile hareket eden bir yapının üyesiyse hazin bir sonla karşılaşır.
Çünkü karşısında binlerce eğitimli ve donanımlı asker ve polise karşı bir avuç
bomba ve silâhla zaferi gerçekleştirmesi akla izaha sığmaz.
IRA
(İrlanda Cumhuriyet Ordusu) Kuzey İrlanda’yı İngiltere işgalinden kurtarmak
için bambaşka bir strateji geliştirdi. Kendi güvenli bölgesi olan ve çok sert
ahlaki kuralları olan IRA yoldaşlarında en ufak bir zayıflığa dahi tahammülü
olmayan gelenekçi bir örgüttü. 1969’da ilk çatışmalar başladığında IRA sokak
savaşı veriyordu. 8 Mart 1973’e gelindiğinde IRA kabuğunu kırmış, bölgesinden
çıkarak düşmanın inine girmiştir. IRA İngiltere’de asker ve polis merkezlerini
değil sistemi besleyen kuvvetleri, finans merkezlerini hedef aldı. Dünyanın ilk
topyekûn bombalı araç saldırıları ile İngiltere’ye kâbus oldu. Bomba yüklü
araçları finans şirketlerinin önüne park edip gecenin bir yarısı etraf tenha
iken patlatarak sivil kaybı yaşanmamasına özen gösterdiler.
Dünyanın
en büyük emperyal devleti, bombalı araç saldırıyla baş edemedi ve IRA ile barış
masasına oturdu. IRA yeni stratejik şehir savaşıyla sivil ve gerilla kaybı
yaşanmadan başarının yolunu buldu. Şiddeti kendi yörüngesine alarak düşmanının
kalbini durdurma noktasına getirdi.
Ülkemizde
sözde devrimci olarak kendilerini tanımlayan örgütler, NATO üslerini görmezden
gelirken, feodal düzeni ağızlarına almazlarken, sermaye baronlarının
emekçilerin yaşamlarına pranga vurmasına seyirci kalırken, emekçilerin
çocuklarından oluşan bir orduyu “halk düşmanı” ilân edip eylemler
düzenlemesinin bir tek açıklaması vardır: devrimi halktan uzak tutarak,
kapitalistlerin varlıklarını sağlama almak.
Bugün
ülkemizde kendilerini sol sosyalist olarak tanımlayan örgütlere, kişilere bir
bakın, hangisi gerçek devrimci, hangisi eylem insanı, hangisi Denizler,
Mahirler, İbolar gibi kendilerini halkına, ülkesine adama cesareti
gösterebilir? Devrimci olmak, büyük bir vicdan ve yüreklilik gerektirdiği gibi
akıl ve kurnazlığa da ihtiyaç duyar. IRA gibi davasına sadık, yoldaşlarını
düşmanına yem etmeyen üretken oluşumlar kavgayı zafere taşırlar. Nitekim bize
de böylesi bir oluşum gerekli.
Can Şahin
22 Eylül 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder