“Tek tek bireyler olarak devrimciler öldürülebilir ama düşünceleri öldüremezsiniz.” [Thomas Sankara]
Suikasta
kurban gitmesinden ve devrimci hükümetin yıkılmasından bir hafta önce Thomas
Sankara, Ouegadougou’da, tam yirmi yıl önce öldürülmüş olan devrimci lider
Ernesto Che Guevara’nın onuruna düzenlenen serginin açılışında bir konuşma
yaptı. Aralarında Guevara’nın oğlu Camilo Guevara March’ın da bulunduğu bir
Küba heyeti de bu açılışa katıldı.
● ● ●
Che’nin
eserinin ve hayatının geride bıraktığı izlerin peşine düşen bu serginin
açılışını gerçekleştirmek için bu sabah epey bir yol katettik. Ayrıca tüm
dünyaya buradan Che’nin ölmediğini haykırmak istiyoruz. Çünkü artık dünyanın
her yerinde birileri, özgürlük, onur, adalet ve mutluluk için mücadele ediyor.
Tüm dünyada insanlar, zulme ve hâkimiyete, sömürgeciliğe, yeni sömürgeciliğe ve
emperyalizme, ayrıca sınıf sömürüsüne karşı mücadele yürütüyorlar.
Sevgili
dostlar, bugün seslerimizi Che isimli adamın yüreğinin imanla dolduğu, başka
insanlarla birlikte mücadeleye girdiği ve dünyada işgal güçlerini rahatsız
edecek kıvılcımı çakmayı bildiği o günü anımsayan herkesin sesine katıyoruz.
Biz
burada Burkina Faso’nun yeni bir döneme girdiğinden, yeni bir gerçekliğin
ülkemizde oluştuğundan bahsetmek istiyoruz. Che’nin eylem çağrısı bu şekilde
anlaşılmalı. O, mücadele ateşini tüm dünyada yakmak istedi.
Devrimcilerin,
Kübalı devrimcilerin sık sık dillendirdikleri bir söz var. Bu sözü Che’nin
dostu, mücadele yoldaşı, refiki ve kardeşi Fidel Castro da tekrarlardı. Bu sözü
mücadele esnasında bir adamdan işitmişti. Bu adam, gerici ve zorba ordunun
parçası olmasına, Batista’ya subay olarak hizmet vermesine karşın Küba halkının
esenliği için dövüşen devrimcilerle temas kurmayı bilmiş bir isimdi. Moncada
garnizonuna yapılan saldırının başarısız olmasının hemen ardından Batista
ordusu sağ kalanları öldürmek üzereyken o subay şunu söyledi: “Ateş etmeyin,
düşünceleri öldüremezsiniz.”[1]
Evet
doğrudur, düşünceleri öldüremezsiniz. Düşünceler ölmezler. Fedakârlığın ve
devrimci fikirlerin cisimleşmiş hâli olan Che de ölmedi. Bugün Küba’dan buraya
geldiniz. Her biriniz, bizim için birer ilham kaynağısınız.
Pasaportunda
Arjantinli olduğu yazan Che, Küba halkı için döktüğü kan ve terle Kübalı oldu.
Her şeyin ötesinde o, özgür dünyanın, birlikte inşa ettiğimiz dünyanın
yurttaşı. O sebeple Che, hem Afrikalı hem de Burkina Fasoludur.
Che
başındaki bereye “la boina” derdi. Che, bereyi ve üzerindeki yıldızı
Afrika’da herkesin bilmesini sağladı. Bugün kuzeyden güneye tüm kıtada herkes
Che Guevara’yı anımsıyor.
Onur
ve cesaretle dövüşen cüretli genç insanlar, onun simgelediği fikirler ve yaşam
pratiği için kavga veriyorlar. Che’yi okuyan bu gençler, her şeyi kaynağından
öğreniyorlar. Devrimci yüzbaşımız, dünyada herkese güç geren o kaynağı temsil
ediyor. Che ile birlikte mücadele etme imkânı bulmuş, hâlen daha hayatta olan
insanlar bugün aramızda.
Che
Burkina Fasoludur. Çünkü o bizim mücadelemizin bir parçasıdır. O bizim gibi
Burkina Fasolu, çünkü onun düşünceleri bize ilham veriyor ve bizim yaptığımız
Politik Yönelim Konuşması’nda kayıtlı. O Burkina Fasolu, çünkü onun yıldızı
bayrağımızda. O Burkina Fasolu, çünkü onun bazı düşünceleri günbegün
yürüttüğümüz mücadelede her birimizde yaşıyor.
Che
bir insan, fakat bizim kendimize ve becerimize büyük bir cüretle güvenmemiz
gerektiğini öğreten, bize bu gerçeği göstermeyi bilen bir insan. Che aramızda.
Peki
şunu soralım: Che nedir? Bize göre her şeyin ötesinde Che inançtır, devrimci
inançtır, yaptıklarımıza dönük devrimci imandır, bizim olan zafere inançtır.
Mücadele, yardım talep edeceğimiz yegâne kaynaktır.
Che,
aynı zamanda insanlığa dair bir anlayıştır. O insanlık için Che, Arjantinli,
Kübalı ve enternasyonalist savaşçı aynı zamanda bir insan, samimi bir insan
olarak her şeyini vermiş, fedakârlıklarda bulunmuştur.
Che,
ayrıca elindekinden fazlasını talep eden biridir. Varlıklı bir ailesi
olmasıdır, bu özelliğine sebep olan. Ancak o arzularına “hayır” demesini bilen
biridir. Kolay yola sırtını döner, sıradan bir insan olarak yaşamayı seçer,
insanlarla ortak bir davayı paylaşır, başkalarının çilesini kendi davası hâline
getirmeyi bilir. Che’nin talepkâr niteliği, bize en fazla ilham verecek vasfı
olmalıdır.
İnançlı,
insanlığa bağlılığı ve talepkâr oluşu Che’yi meydana getirir. Bu erdemleri bir
araya getirebilenleri, “Che gibi insan” olarak nitelemek mümkündür. Che,
devrimcilerden bir devrimci, insanlardan bir insandır.
Buradaki
fotoğraflarda Che’nin hayatına ait kesitlere tanıklık ettik. Ama bunlar,
Che’nin ömrünün en önemli kesiti hakkında, emperyalizmin hedef aldığı kısma
dair hiçbir şey söylemiyorlar. O kurşunlar, Che’nin görüntüsünden çok ruhunu
hedef almışlardı. Onun resmi ise bugün dünyanın her yanında, herkesin zihninde.
O silueti herkes biliyor. O hâlde ona bakıp Che’yi daha iyi tanımaya çalışalım.
Che’ye
daha da yaklaşalım. Bir tanrıya yaklaşmak, bir fikre yönelmek, bir imgeyi her
şeyin üzerine koymak gibi değil. Bizimle konuşan, bizim de konuşabileceğimiz
bir kardeşimize yüzümüzü döner gibi, ona yaklaşalım. O fotoğraflara Che’nin
ruhundan alınacak ilhamı bulmak için bakalım. Onlar enternasyonalist, başka
insanlarla birlikte bir inancın nasıl oluşturulacağını öğretiyorlar. Bu inanç,
değişime, emperyalizm ve kapitalizme karşı mücadeleye dair.
Yoldaş
Camilo Guevara, sizinle yetim bir çocuk olarak konuşamayız. Che hepimize ait.
O, tüm devrimcilerin mirasının bir parçası. Dolayısıyla kendinizi yalnız ve
terk edilmiş hissetmeyin. Umarım bizleri birer kardeş, dost ve yoldaş olarak
görüyorsunuzdur. Bizim gibi siz de Burkina yurttaşısınız, çünkü siz Che’nin
adımlarını kararlılıkla takip ettiniz. Che bize ait, o hepimizin babası.
Son
olarak şunu belirtmem lazım. Che, ebedi romantizmin, zinde ve güç kaynağı olan
gençliğin cisimleşmiş hâliydi. O, aynı zamanda açık görüşlü biriydi, bilgeydi.
Fedakârlık, sadece yürekli insanların sahip olabileceği bir özellik. Fakat Che,
aynı zamanda yetmiş yedi insanın bildiğini bilendi. Bu, bizim her daim sahip
olmamız gereken bir bileşim. Che, hem konuşan bir yürek hem de eyleme geçen
cesur ve gayretli bir eldi.
Yoldaşlar,
Kübalı dostlarımıza bizimle birlikte ortaya koydukları gayretler için teşekkür
etmek istiyorum. Binlerce kilometre yol kat edip okyanusu geçen, Che’yi
anımsamak için bugün Burkina Faso’ya gelen herkese teşekkür ediyorum.
Ayrıca
bugünü takvim yapraklarında kalacak bir gün olmaktan çıkartacak katkılarda
bulunan, Che’nin ruhunun ebedi kılınması için yılın her gününü anlamlı kılan
herkese teşekkür ediyorum.
Yoldaşlar,
son olarak Che’nin ölümü ardından Ouagadougou’daki bir sokağa onun adını verip
Che’nin düşüncelerini ölümsüz kılmanın keyfini sizinle paylaşmak istiyorum.
Che
her daim aklımızda. Onun gibi olmaya çalışalım. Bu adamın, bu savaşçının
yeniden can bulmasını sağlayalım. Asıl üzerinde durduğumuz konu ise ondaki
fedakârlık, bizi mücadeleye yabancılaştıran maddi imkânları elinin tersiyle
itmesi, kolay yolu seçmeyip devrimci ahlâkın meşakkatli yoluna düşmesi, o yolun
tedrisatına talip olması. Bu şekilde hareket ettiğimizde Che’nin düşüncelerine
layıkıyla hizmet etmiş olacağız ve o düşünceleri etkin bir biçimde yayacağız.
Ya
vatan ya ölüm, biz kazanacağız!
Thomas Sankara
8
Ekim 1987
[Kaynak:
Thomas Sankara Speaks, Yayına Hazırlayan: Michel Prairie, Pathfinder,
2007, s. 420-424.]
Dipnot:
[1] 26 Temmuz 1953 günü liderliğini Fidel Castro’nun yaptığı, 160 savaşçıdan
oluşan bir birlik, Santiago de Cuba’daki Moncada garnizonuna saldırdı. Bayamo
kasabasının yakınında bulunan kışlaya yapılan saldırının amacı, ABD destekli
Fulgencio Batista diktatörlüğüne karşı bir ayaklanma başlatmaktı. Saldırı
sonrası Batista güçleri ele geçirdikleri devrimcilerin elliden fazlasını
katletti. Başarısız olmasına rağmen Moncada saldırısı, altı yıldan daha kısa
bir süre devam edecek olan devrimci mücadelenin fitilini ateşledi. Devrimci
mücadele başarıya ulaştı ve Ocak 1959’da diktatörlük devrildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder