Komprador
aydınlar, her daim iktidarın merkezine yakın oldular. Bu hareket hâlindeki
merkez, hızla küreselleşen dünyada her yerde olabilse de bu aydınlar,
imparatorluğun merkezinin yakınlarında olmayı hep bildiler. 2003 tarihli “Yerli
Muhbir”[1] isimli makalesinde Adam Shatz, hareket hâlindeki imparatorluğun
merkezinde duran komprador aydına yerinde bir örnek sunuyor. Washington’da
yaşayan ve çalışan Fuad Ajami, üst düzey ABD’li subaylara danışmanlık hizmeti
vermekle kalmıyor, ayrıca Amerikan emperyalizmi Müslüman dünyaya karşı her güç
gösterisinde bulunduğunda, fırsatı kaçırmayıp hemen medyada boy gösteriyor.
Ajami, bu komprador aydın hizmetini ne tuhaf ki Güney Lübnan’dan vermiyor.
Emperyalist gücün muhayyilesini o kadar derinlemesine benimsemiş ki “biz Amerikalılar,
Arapların zihinlerinin nasıl çalıştığını anlamak zorundayız” cümlesini
kurduğunda, bu laftaki o berbat mizahı bile anlayamıyor.
Bu
mesele, son dönemde bir yazarla birlikte herkesin ilgisini çeken bir hâl aldı.
“İbn Varrak” sahte ismiyle İslam ve Müslümanlar aleyhine duygusal cümleler
döktüren bu kişi konusunda okurlar hiçbir şey bilmiyorlar. Onun cinsiyetini
bilen de yok (Arapçada İbn “oğlu” demek, ama müstear isimde cinsiyet pekâlâ
gizlenebilir). Bu da komprador aydınların fizikî konumlarının ne kadar temelsiz
olduğunu gayet iyi gösteren bir durum. Onlar için asıl mesele, iktidarın
sembolik merkezine yakın durmak. Neden Müslüman Değilim ve Tarihsel
Muhammed Arayışı gibi epey provokatif başlıklara sahip kitaplarında İbn
Varrak, İslam dinine ait değerlere ve bu dinin kutsal kitabına saldırılar
düzenliyor. Müslüman karşıtı duygularla komprador aydın olarak yürüttüğü
flörtün “medeniyetler çatışması” denilen önerme bağlamında özel bir değere
sahip olduğunu söylemek lazım.
İbn
Varrak üzerinde tam da yersiz yurtsuz olması sebebiyle durmak gerek. Adam,
(Dante, Hobbes, Voltaire, Hume, Gibbon, Carlyle gibi) Avrupalı Oryantalistlerin
yıllar içerisinde dile getirdiği İslam’a saldıran önermeleri tekrar
anımsatmaktan büyük bir zevk duyuyor. Fiyatını yükseltmek adına Rüşdi’yi bile
geride bırakıyor ve kendi ecdadının dinine saldırıyor. Neden Müslüman
Değilim[2] kitabı, Oryantalizmin uzun zaman önce toprak olmuş bir
tezahürünü aktarmaktan başka bir şey yapmıyor. Gelgelelim, esasen mesele bu
değil. Bir vakitler sömürgelere dair bilgi üretim sistemi olarak Oryantalizme
ihtiyaç duyan politik ekonomi, uzun zamandır yeni bir propaganda makinesi
geliştirmiş. İşte Varrak’ın, o iğrenç ve yakışıksız diliyle bir şeyler yazmadan
önce bu gerçeği idrak etmesi gerekiyor.
Azer
Nefisi de konum ile ilgili olarak yukarıda bahsini ettiğimiz soruna sahip. Tahran’da
Lolita Okumak ismini taşıyan hatıratı, yedi öğrenciyi Tahran’da (esasen
sembolik düzeyde tüm İran’da) evine davet edişinden ve Vladimir Nabokov’un
romanı ile batı edebiyatının diğer başyapıtlarını onlara öğretmek suretiyle bu
öğrencilerin ruhlarını kurtarışından bahsediyor. Yazar, esasen Tahran’da
yaşıyormuş, ama sonrasında ABD’ye göç etmiş. Şimdilerde Amerika’nın başkentine
yakın bir yerde yaşıyor ve Baltimore’daki Johns Hopkins Üniversitesi’nde
bulunan Paul H. Nitze İleri Düzey Uluslararası Çalışmalar Okulu’nda misafir
hoca olarak dersler veriyor. (Hatıratını kaleme aldığı dönemde dekanı Paul
Wolfowitz’e raporlar sunuyormuş.) Nefisi’nin bulunduğu yer de çok satan kitabın
esasen kurgu olduğunun bir delili. Yazar, kitabı Tahran’da yazmış olduğunu
söylese de esasen o Washington’da kaleme alınmış.
Artık
komprador aydınları herhangi bir merkezin çevresine veya herhangi bir çevrenin
merkezine yerleştiremiyoruz. Onlar her yerdeler ve aslında hiçbir yerdeler,
çünkü tek dertleri, iktidarın hareket hâlindeki merkezine yakın durmak.
Röportajcı, “bu ülkedeki statünüzü nasıl tarif edersiniz? Sürgün müsünüz,
göçmen misiniz yoksa dünya vatandaşı mısınız?” diye soruyor kendisine, Azer
Nefisi de “mevcut statümün ‘dünya vatandaşı’ veya ‘taşınabilir bir dünyanın
vatandaşı’ olarak tarif edilmesi hoşuma gider” diye cevap veriyor.[3] Bu
noktada insanın aklına evsiz barksız bir zihin, bir “maceracı”, öğretisine
bağlı bir tür aydın geliyor.
Oysa
burada dikkat etmemiz gereken mesele şu: sermayenin ülke içinde ve ülke dışında
emeğe yönelik saldırılarını tarihsel planda ayıran o duman perdesi hızla
dağıldı. “Küreselleşme” olarak kodlanan süreçte, sermayenin yürüttüğü
operasyonlar dâhilinde, merkezle çevre arasındaki mesafe kapandı. Sonuçta bu
anlamda komprador aydını, kategorik açıdan bir tür olarak değerlendirmek
zorundayız. Komprador aydın, birçok konu başlığına el atan, tüm dünya genelinde
iş gören ve imparatorluğun sermaye operasyonlarını yürütmek istediği her yere
konuşlanmayı bilen bir tür. Bu tür, tarz ve eğitim açısından giderek daha da
burjuvalaştı, artık kültürel emtia ticaretine aracılık etmekle yetinmiyor, bu
emtiayı küresel sermayenin faaliyetlerini ve bu faaliyetlere denk düşen imparatorluk
kurma projelerinin gerçekleştirilmesini kolay kılacak yollar dâhilinde imal
ediyor.
Hamid Dabaşi
[Kaynak:
Brown Skin White Masks, PlutoPress, 2011, s. 43-45.]
Dipnotlar:
[1] Bkz. Adam Shatz, “The Native Informant”, The Nation, 10 Nisan 2003.
[2]
Bkz. Ibn Warraq, Why I Am Not a Muslim, Portland: Prometheus Books,
1995.
[3]
Bkz. “Azar Nafisi: Author of Reading Lolita in Tehran converses with Robert
Birnbaum". 5, Şubat 2004. Erişim tarihi: 1 Eylül 2004, Identity Theory.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder