Ardından da “Tahran’ın nükleer programına karşı
çıkmak”tan söz ediyor. Oysa İran, ABD’nin de imzaladığı ama Trump’ın çekildiği
Nükleer Anlaşması’na hâlen daha bağlı.
Bu kriz süresince gözlerimizi gerçeklere
çevirmemiz gerekiyor. Çünkü New York
Times ve ABD ile AB’deki tüm medya kuruluşlarının asli görevi, halkı
aptallaştırıp onun nezdinde rıza imalatını gerçekleştirmek için tarihsel
gerçekleri çarpıtmak.
Savaş yerine barıştan yana yazılar kaleme almak en
basiti aslında:
İran’a yönelik tehditlere
son verin!
İran’ya yönelik
yaptırımlara son verin!
Nükleer Anlaşması yeniden
yürürlüğe girsin!
Tüm bölge nükleerden arındırılsın!
Bu noktada İran’ın nükleer bombasının olmadığı ama
İsrail’in devasa bir nükleer bomba stoğu üzerinde oturduğu gerçeği üzerinde
durulsun ve şu soru sorulsun:
Neden egemen ulusların nükleer savunma hakkı inkâr
ediliyor da Avrupalı yerleşimcilerin kurduğu bir ülkenin nükleer cephaneliğiyle
tüm bölgeyi tehdit etmesine izin veriliyor? Nükleer Silâhların Yayılmasının
Önlenmesi Anlaşması’nı İran imzaladı ama İsrail imzalamadı.
İran, Suudi Arabistan gibi ABD’den milyarlarca
dolarlık silâh ve mühimmat satın alan bir ülke değil. İran’ın askerî bütçesi Suudi
Arabistan’ın, İsrail’in hatta Birleşik Arap Emirliği denilen o küçük şeyhliğin askerî
bütçesinin yanında devede kulak kalır. Bugün İran, ağır ekonomik yaptırımların
uygulandığı koşullarda seksen milyon insana yiyecek ve giyecek temin etmek
zorunda.
Tekrar dile getirmiş olalım: bugün İran’da
devletin tümüyle suçsuz olduğunu söyleyemeyiz. O da herkesin suçlu olduğu
bölgesel felâketin bir parçası. Ama öte yandan ABD, dünyanın her yanında
varlığını sürdürüyor. Suudi Arabistan Yemen’de soykırım yapıyor. Mart 2011’de
Suudiler, İngilizlerin yardımıyla Bahreyn’i işgal edip halkın demokratik
arzuları gerçekleşmesin diye iktidardaki kabileyi kurtardı. Türkiye, Irak’ın ve
Suriye’nin her yanında. Kürdlere bomba yağdırıyor. İsrail denilen garnizon
devletinin Filistin ve Suriye toprakları üzerinde inşa edilmesi için
uğraşılıyor. Mısır’daki cunta, savaş çığırtkanlığı yapıp duran Suudilerin
hizmetindeki paralı askerlerin işi. BAE ve Bahreyn, Arapların demokratik
arzularını toprağa gömmek için harekete geçmiş olan iki gerici rejim. İran’ı
şeytan gibi gösterip kötülerken bu haritayı da dikkate almak lazım.
Evet, İran kendi sınırlarını aşmamalı ama
bölgedeki diğer tüm ülkeler de bunu yapmalı. Dünyada İran’a parmak sallayacak
en son ülke olan İsrail, Filistinlilerin vatanı üzerine çöreklenmiş. Buna karşılık
İsrail ve ABD’deki propaganda araçları İran’a karşı düşmanlığı yaratıp
besliyorlar. Bu propagandayı Filistin’in geri kalan kısmını çalmaya dönük
girişimlerini gizleyecek bir tür duman perdesi olarak görmek gerek.
Tetikte olmak şart. En temel
gerçekleri okuyup anlamak, asli görevimiz. New
York Times gibi medya organları, tüm imkânları ile liberal emperyalizme
propaganda hizmeti sunmaya devam ediyorlar.
Hamid Dabaşi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder