Kemalistler ve Dindar Çevreler
Cunta,
halkın önemli bir kesimini “Kemalistler” ve “dinci fanatikler” diye birbirinin
karşısına koyuyor. “Kemalizm” sıfatının arkasına gizlenip askersel diktatörlüğe
uygun bir militarist-milliyetçi ideoloji yaymak, özellikle bu yoldan laik
görüşler taşıyan bağımsızlıkçı, ilerici subayları aldatmak istiyor. Orduyu ABD
hizmetinde halkın üzerine sürme suçuna gerekçe uydurmak istiyor. Ulusal
Kurtuluş Savaşı’nda karşımızdaki düşmanın, emperyalist istilacıların bugünkü
mirasçıları da: ABD, F. Alman, İngiliz emperyalistleri de “Atatürk’ün
savunucuları” kesilmişler, cuntanın bu sahtekârlığını övüyorlar! Gerçi cunta,
kendisi düşman olduğu Müslüman emekçilerle de açıkça göğüs göğse gelmekten
korkuyor. Çeşitli manevralar çeviriyor, dikkatli bir dil kullanmaya gayret ediyor.
Ama ABD’nin Newsweek’i, İngiliz’in BBC’si, Ulusal Kurtuluş
Savaşımızda elbirliği ile yurttan kovduklarımızın tinsel torunları bu kaygıları
aynı ölçülerde duymuyorlar. Onlar, Atatürk’ün sözümona her şeyden önce
“Müslümanlık gericiliğine” karşı savaşmış olduğunu ileri sürüyorlar. Cuntayı da
bu sözde “geleneği” sürdürdüğü için kutluyorlar.
Kemalistlerin
dinsel gericiliğe karşı oldukları bir gerçektir. Çünkü emperyalizmin uşakları,
feodal ve komprador sınıflar, Ulusal Kurtuluş Savaşımıza bu dinsel gericilik
bayrağı altında saldırdılar. Ama Kemalizmin belirleyici yanının dindar
çevrelere karşı savaşması olduğu savı, kuşkusuz koskoca bir yalandır. Kemalizm,
yabancı istilacıya karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı içinde doğmuş, işçi sınıfının
henüz zayıf olduğu, savaşa en büyük özveriyle katılan komünist hareketin henüz
yeterince güçlü bir seçenek oluşturamadığı koşullarda savaşa damgasını vuran
burjuvazinin egemen politikası ve ideolojisi olmuştur. Kemalizm, yurdu
yabancılara teslim etmek isteyen çevrelere karşı, savaş içinde gelişmiştir. Öte
yandan Ulusal Kurtuluş Savaşımızda komünistlerin ve Kemalistlerin yanısıra,
yurdunu seven, dürüst din adamları da birlikte savaş vermişlerdir.
Eylem
Birliği Olanaklıdır
Gerek
komünistlerin gerekse Kemalizm gibi burjuva-laik nitelikte akımların dünya
görüşleri, kuşkusuz dinsel bir devlet anlayışıyla bağdaşmaz. Ama bu,
emperyalizme, bağımlılığa karşı dindar çevrelerle bağlaşıklık olanaksızdır
demek değildir. Hele özellikle günümüzde Amerikancı cuntaya karşı ortak cephede
komünistler, Kemalistler ve dindar çevreler birlikte yer alabilirler ve
almalıdırlar. Böylesi bir eylem birliğinin nesnel temelli var. Çünkü dindar
çevreler içinde de yer yer bağımsızlıktan yana yönelimler ortaya çıkıyor.
Böylesi
yönelimler, MSP’nin bir kesiminde, özellikle emekçi kesiminde de yansıyor, yer
yer bu partiyi etkiliyor: İsrail’in Kudüs provokasyonu karşısında, gerçek
sorumlunun ABD olduğunu vurguladılar. Yurdumuzu Ortak Pazar’a köle etme
politikasına karşı çıktılar. İşçi sınıfımızın şanlı Temmuz genel grevinin
yüreklendirici, dolaysız etkisi altında parlamentoda oluşan demokratik muhalif
çoğunluk içinde yer aldılar. Emperyalizmin has adamı Erkmen dışişleri
bakanlığından düşürüldü. (Londra’daki Times gazetesinin ağzı ile
söylersek: “Batı’ya ağır bir darbe vuruldu.”
Emperyalistlerin
ve cuntanın şimdi MSP’yi de saldırı hedefleri arasına almalarının asıl hedefi
bunlardır, yoksa cuntanın basın toplantısında demagojisini yaptığı gibi
“üniversitelerde sıralarda mı oturulmalı yoksa yerde oturarak mı tedris
edilmeli” tartışması değil! Cuntacı generaller, MSP’ye gerçekte “laikliğe
karşı” olduğu için değil, tam tersine, bağımsızlıktan yana, laik ve devrimci
güçlerle aralarında yakınlaşma olduğu için karşı çıktılar. Dindar çevrelerin ve
Kemalistlerin bağımsızlıktan yana eylemlere çekilmesinin, en geniş demokratik
güçlerin arasında, görüş ayrılıklarına karşın ortak düşman emperyalizme karşı
bir eylem birliği oluşmasının reel olasılık hâline gelmesi üzerine “Kemalizm”
maskesini takıp MSP’ye karşı da saldırıya geçtiler.
Mandacılığın
Mirası
NATO
manevraları çerçevesinde yönetime el koyup, bunu “Amerika’nın Sesi”nden dünyaya
yayan bir ABD güdümlü cuntanın “Kemalizm” maskesi ardında bağımsızlıkçı,
gerçekten yurtsever görüşleri kirletmeye ne hakkı var? MSP yanlısı Milli
Gazete daha yarı askersel zorbalık rejimi döneminde pek güzel belirtmişti:
“İstiklal savaşımızda Amerikan mandası isteyen zihniyet bugüne yine
karşımızda.” Gerçekten bu cuntanın sözümona “laikliği”, sözümona “modern”
Türkiye’yi savunur görünüp gerçekte ABD’ye hizmet etmesi “Kemalist bir
geleneğin” mirası değil, ancak olsa olsa Atatürk düşmanı “Amerikan
mandacılarının” mirası olabilir. “İngiliz Muhibleri”nin, “Damat Ferit’lerinin
mirası olabilir.
Cunta,
yurdumuzu tümüyle ABD’nin çıkarlarına köle ediyor. Ekonomide tekellerin
çıkarları uğruna orta katmanların ve ulusal burjuvazinin yıkımı politikası
izleniyor. Bu koşullarda komünist olsun, Kemalist görüşler benimsesin, İslam
ideolojisini savunsun, inancı, dünya görüşü ne olursa olsun, emperyalizme,
tekellere karşı olan herkesin eylem birliği her zamankinden daha zorunlu
olmuştur. Düşman ortaktır: Emperyalizm; işbirlikçi tekeller; “Kemalizm” maskesi
ardında emperyalizmin ve işbirlikçi tekellerin çıkarlarının bekçiliğini yapan
militarist cunta.
Atılım
TKP MK Organı
Yıl: 7, Sayı: 10 (82), s. 4 ve 8.
1 Ekim 1980
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder