Muhammed
Bereketullah’ın [1859-1927] düşüncesinde Panasyacılık, Panislamcılık ve Asya
komünizmi, birbirine sıkı sıkıya bağlı hususlardır. Bu tür projelere hiç de
yabancı olmayan Bereketullah, iki dünya savaşı arası döneme damga vuran ve
yamalı bohçaya benzeyen dile dair mükemmel bir örnek sunmaktadır. Bu dil,
alabildiğine enternasyonalist ve anti-emperyalisttir.
1906’da
politik sahadan sürgün edilen Bereketullah, ülkesi Hindistan’ı terk eder ve bir
daha oraya dönmez. New York’ta başka isimlerle birlikte Panaryan Derneği’ni
kurar. Burada “Aryan” sözcüğü, esasen Hindistan-Amerika işbirliğini ifade
etmektedir.
Tokyo’da
Urduca öğretmeni olarak çalıştığı dönemde Japonlar arasında yeni yeni gelişme
imkânı bulan Panasyacı akımla temas kurmuş olan Bereketullah, ABD ve Berlin’de
karşımıza Ghadrcı olarak çıkar. Kıyam anlamına gelen Ghadr 1912’de
ABD’nin Portland şehrinde Pasifik Sahili Hindistanlılar Derneği’nin yayın
organının adıdır ve sonrasında bağımsızlık hareketinin adı hâline gelir.
Süreç
içerisinde Bereketullah’a Orta Asya’da da rastlıyoruz. Birinci Dünya Savaşı’nın
sonlarında Bereketullah, güçlü İslamcı eğilimlere sahip biridir artık. Bu
yönelim de daha önceden oluşmuş kimi köklere dayanmaktadır. Bereketullah
Japonya’da İngilizlerin canını sıkmak için Müslüman Kardeşliği isminde
bir gazete çıkartmış, Asya’da anti-emperyalist ittifakların kurulması yönünde
çağrıda bulunmuştur.
Esasında
Hintlilerin Panasyacı projelere katılımı, yirmilerde artmaya başlar. İstihbarat
örgütleri yüzlerini bahsi geçen gazeteye çevirirler:
“Panasyacılığın geçmişinin
on-on bir yıl öncesine dayandığından bahsedilebilir. O dönemde Tokyo Yabancı
Diller Okulu Hindistan Dilleri Profesörü olan Mevlânâ Muhammed Bereketullah,
Tokyo’da ‘Müslüman Kardeşliği’ isminde bir gazete çıkartmış, gazete genel
olarak beyaz ırkların hâkimiyetine karşı Asya milletlerinin ittifak kurmasını
savunmuştur.”
1915’te
Bereketullah, Kabil’deki toplantı öncesi İstanbul’da Mahendra Pratap ile bir
araya gelir. Amaçları, Afganistan Emiri’nden ve bölgedeki başka liderlerden
Britanya’ya savaş açmalarını istemektir. Bu istek kabul görmese de Pratap, Emir Amanullah’ın güvenini kazanır ve
Afganistan’la yeni rejim arasında dostane ilişkilerin kurulması için Moskova’ya
elçi olarak gider. 1919’da Lenin’le bir araya gelir, ayrıca Türkistan’da ve
Buhara’da çalışmalar yürütür.
İslam
ilimleri konusunda uzman olmasına karşın Bereketullah, kendisinin Panislamcı
olduğunu hiçbir zaman söylemez. Marksist-Leninist teorilere ve Sovyet projesine
beğeniyle yaklaşsa da komünist de değildir. Sovyetler’de kaldığı üç yıl boyunca
İslam’la komünizmi birleştirmeye gayret etmiştir.
Carolina Margaretha Stolte
[Kaynak:
Orienting India: interwar internationalism in an Asian inflection, 1917-1937,
Leiden University, 2013, s. 121-122.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder