DSİP’li Şenol Karakaş, bir yazısında[1], solun Kürt
hareketiyle ve HDP ile ilişkisini “güzel” betimliyor. Solu “karınca”, HDP’yi ve
Kürt hareketini “fil”e benzeten Karakaş, Kürt hareketinin “bir fil gibi
yıkılmaz bir güce sahip” olduğundan bahsediyor. Buradan, Karakaş’ın Kürt
hareketini yıkma amacı güttüğünü çıkartmak mümkün.
Yazı, esasında kendisinin karşı olduğu sol örgütlere
vekillik verilmesine, ama kendisine verilmemesine dair bir serzenişten ibaret.
Bu serzeniş ise politik bir anlama sahip olan “AKP tabanından oy almalıyız”
lafıyla gizlenmeye çalışılıyor. “Oradan ben oy alırım, bana muhtaçsınız” diyen DSİP’in
AKP tabanıyla ilişkisiyse ancak Fethullah ve liberaller dolayımı ile
gerçekleşebiliyor.
Esasında yazar yazısında, kimi Barzanici çevrelerin
dediğini diyor. “Sosyalist örgütlere alan açarak HDP, Kürt tabanından
uzaklaşıyor” diyen Barzaniciler, dolaylı olarak, AKP’ye yedekleniyorlar. Esasen
Öcalan’ın İmralı Notları’nda sözünü ettiği “200.000 oy gitti AKP’ye”
sözünü tersten okumak gerekiyor. Barzaniciler, oylarını geri istiyorlar ve
böylelikle HDP’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar. Bu tür kalın halatlarla yere
yıkılmaya çalışılıyor o fil. Bazen de siyah adamlar dövüyor, beyaz adamlar
gelip kurtarıyorlar çukurdan. Yani Karakaş’ın mecazı, gayet kasti!
AKP ise Fethullah aklından ve Müslüman Kürt denilen
gövdeden kopmuş, tekleyen bir “kalp bir kâlp” misali. Yaşanan süreçte ekonomik
kriz, devletin krizi, Suriye gibi meselelerle yüklü denizde geminin sağ salim
ilerlemesi için ona ihtiyaç duyuyorlar. Bu süreci CHP veya bir başkasının
atlatması mümkün değil. DSİP, bu düzlemde şekillenen yüksek siyasetin ve onun
kitlelere yutturulmasına dönük pratiğin parçası. TKP kadar o da kitleden
korkuyor, korktukça ondan nefret ediyor.
Sol örgütlerin vekillik yarışına girişmeleri, bir
başka soruna da işaret ediyor. Meclis üzerinden meşruiyet, kabul ve icazet
peşine düşenler, pratiğin altını üstünü, önünü arkasını hiç düşünmüyorlar. Hep
sağına ve soluna bakıyorlar. Alınan icazet, verilen bir şeyler karşılığında
alınıyor. Örneğin meclise giren bir kişi, birden “marksizmi-leninizmi-maoizmi
aşıveriyor”.
HDP’ye verilen oylarda Kürt’e dair bir yan da yok
aslında. Kürt’e yolda kalmış, biçare kişiye yol parası vermek gibi, kerhen oy
vermekten söz ediyorlar. Bu küçümseyici, üsttenci tavır, verilen desteğin
coşkusu karşısında görmezden geliniyor. HDP’ye acıyanlar, Kürt’ün varlığını ve
mücadelesini de küçümseme, küçültme, etkisizleştirme imkânı buluyorlar. Kürt’ün
o oya muhtaç olmadığı görülmüyor, bu gerçek hiç dile dökülmüyor. HDP büyüdükçe
küçülüyor.
DSİP’in “AKP tabanından gelecek destek” türküsünü
tutturması da burayla alakalı. Çünkü DSİP, hâlâ “çözüm süreci”yle düşünüyor,
kendi varlığının orada tanımlı olduğunu biliyor. Bu sebeple “buzdolabına
kaldırılmış bir proje” olarak bu pilavın yeniden ısıtılmasını talep ediyor.
Aslında DSİP, en az AKP kadar, o fili öldürmek için uğraşıyor. Bu da kendisini
karınca görmesi ile alakalı bir durum. Ama karınca, biraz ağustos böceğine de
öykünmüyor değil! Söz ve eylemlerini her daim ufak, özel ve güzel kalma derdi
belirliyor.
Ortadoğu tarihinde kurulan devletlerin neden
yıkıldığına dair bir söz söylenir: “Evi kuran balta eve alınmaz.” Bu söz, en
çok Ebu Müslim Horasani gibi isimlerin ve dinamiklerin kurdukları, ama onların
bir biçimde tasfiye edildikleri Abbasi tarihi için geçerlidir. Özel örnek
dâhilinde bu söz, DSİP için de uygundur.
Şenol Karakaş, ilgili yazıyı kendilerine HDP
listelerinde yer verilmediği için yazmışsa, demek ki “evi kuran balta eve
alınmaz” kuralına uyulmuştur. HDP’yi (perde gerisinde) yönetenler, DSİP’in
nüfuzunu bilmekte, nüfusundan uzak durmaktadırlar. HDP’nin hamuru, DSİP ve
benzeri yapıların teknesinde karılmıştır. Demek ki tüm sol yapıların DSİP
kıvamına kavuşturulması gerekmektedir. Bu açıdan partinin ölçü kabul ettiği
örnek TİP değil, DSİP'tir. Zaten seçilen vekillerin “maaşlarımız partimizindir”
dediğine hiç şahit olmuyoruz.
Dolayısıyla parti, filin ölümüne yakın gittiği mezar
olarak iş görme riskini bünyesinde barındırmaktadır. Gerçek karıncalarla,
yoksulla, ezilenle, emekçiyle doğrudan, gerçek bir ilişki kurmadığı, yüksek
siyasetin bir piyonu olduğu sürece mezara yürüyüş de hızlanacaktır.
Eren Balkır
2 Temmuz 2018
Dipnot:
[1] Şenol Karakaş, “HDP’nin Yanlış Seçim Stratejisi ve Parlamentoya Yönelik
Solcu Merakı”, 23 Mayıs 2018, Marksist.org.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder