Pages

26 Ocak 2018

Corc Habeş

2 Ağustos 1926’da Lid kentinde dünyaya geldi. Ortodoks olan ailesi ticaretle uğraşmaktaydı.

Corc Habeş, 1952’de Pan-Arap Milliyetçileri Hareketi’ni kurmak için çalışma yürüttü.

İlkokulu ve liseyi Java ve Kudüs’te tamamladı. 1944’te Beyrut Amerikan Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 1951’de çocuk doktoru olarak mezun oldu. Okul süresince politik faaliyetlere iştirak etti.

Mezuniyet sonrası Ürdün’e döndü ve kampların birinde kendi kliniğini açtı. Dostu Vedi Haddad ile birlikte hastaları ücretsiz tedavi etti.

Arapların birliği ve Filistin’in kurtuluşu talebini dillendiren Ketaibul Fidaul Arabi’nin (Arap Feda Birlikleri) kuruluşunda yer aldı. Örgüt Edib Şeyşekli’ye yönelik suikast tertipledi ve sonrasında dağıldı.

Habeş, Amerikan Üniversitesi’nde faal olan Urvetü’l Vüska (“Sağlam Kulp”) isimli kulübün kurucularındandı. Başında Prof. Kustantine Zureyq bulunmaktaydı. Örgütün icra komitesi 1951’de kurulacak olan Şabibatu’l Arabiya’nın çekirdeğini teşkil etti. Tha’ar isimli dergiyi çıkarttı. Bu örgüt, ilk konferansını Corc Habeş’in başkanlığında 1956’da gerçekleştirdi. Bu konferans sonucunda Arap Milliyetçileri Hareketi kuruldu. Vedi Haddad, Hani Hindi ve Ahmed Hatip bu hareketin önde gelen isimleriydi.

Ürdün’de Ray gazetesini çıkarttı, fakat Ürdün ordusu komutanı Glob Paşa gazeteyi kapattı.

Ağustos 1956’da Ürdün’de meclis seçimlerine katıldı fakat kazanamadı.

1957’de Arap Milliyetçileri Hareketi, Ürdün’de bir dizi bombalama eylemini gerçekleştirmekle suçlandı. Habeş yeraltına çekildi. 1958’de Şam’a gitti. Ürdün mahkemeleri gıyabında kendisine otuz üç yıl hapis cezası verdi.

Suriye ve Mısır’ın birleşme sürecinde Şam’daydı. Arap Milliyetçileri Hareketi o dönemde Nasır’ı desteklemekteydi. Hareketin kurucularından Hani Hindi bakan oldu ve örgüt üyelerinin serbestçe hareket etmesini ve ciddi bir güce kavuşmasını sağladı.

Habeş, 1960 yılında Kudüs’te akrabası olan Hilda Habeş ile buluştu.

1961 başında Şam’da evlendi. Düğününe katılan isimler arasında Vedi Haddad, El-Hekim Dervazi, Ahmed Tawalba, Taysir Kubbe, Hani Hindi, Muhsin İbrahim ve FHKC’nin ilk şehidi Halid Ebu Ayşe bulunmaktaydı.

1961’da Şam’da kızı Maysa doğdu. O sırada Habeş hapisteydi. İkinci kızı Luma Kudüs’te 1966 yılında dünyaya geldi.

Suriye’nin Mısır’la ilişkisinin kopması ve birliğin dağılması ardından Habeş Şam’da kaldı. 1964’te Vedi Haddad ve Ahmed Yamani ile birlikte FHKC’ye katıldı. Cephe’nin resmi kuruluşu 1967’ye ertelendi. Cephe üç gruptan oluşmaktaydı: Abtal el-Awda, Şababu’t Zaar ve (1964’te Ahmed Cibril tarafından kurulmuş ola Filistin Kurtuluş Cephesi.)

Habeş, 1964’te Suriye’deki baskılar karşısında Beyrut’a gitti.

1966’da 23 Şubat Hareketi’nin Suriye’de iktidara gelip cumhurbaşkanı Emin Hafız’ı ve Mişel Eflak’ı devirmesi ardından Suriye’ye döndü.

1968’de yedi ay süreyle Şam’da tutuklu kaldı. Vedi Haddad onu kurtarmak için bir operasyon örgütledi. Polis kıyafeti giyen Haddad ve adamları Habeş’i hapishaneden mahkemeye götüren polis konvoyuna saldırdılar ve onu kurtarıp Lübnan’a götürdüler. Ardından Habeş, Nasır’la bir araya geleceği Kahire’ye gitti.

FHKC lideri olması çatışmalara yol açtı ve sonrasında örgüt dört ayrı hizbe bölündü: ilk hizip Ağustos 1968’de Ahmed Cibril tarafından oluşturuldu, ilerleyen süreçte de Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Komutanlık adını aldı.

22 Şubat 1972’de Nayif Havatme’nin meydana getirdiği hizip Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi’ne dönüştü.

Ebu Şehab gibi kadroların öncülüğünde kurulan Filistin Devrimci Kurtuluş Cephesi 6 Mart 1972’de örgütlendi.

Dördüncü hizbin başında ise Ebu Nidal Müsellemi vardı. 1974’te Gazze’de kuruldu. Fetih-Devrimci Konsey ismini aldı.

Süreç içerisinde Corc Habeş, Pan-Arap ideolojisinden koptu ve cephenin 1967 yenilgisi sonrası Marksist-Leninist ideolojiye bağlandığını ilân etti. Ardından Çin’e, Sovyetler Birliği’ne ve Kuzey Kore’ye gitti. Bir açıklamasında Arap mücadelesinin stratejik boyutta Arap “Hanoi”si üzerine kurulu olması gerektiğini söyledi. Arkadaşı Vedi Haddad ile birlikte düşmanın her yerde takip edilmesi gerektiği şiarı ile hareket etti. Haddad zaman içerisinde bu şiarı dönüştürüp İsrail uçaklarına arka arkaya eylemler düzenlemeyi öngören bir stratejinin temeli hâline getirdi. Emine Dahbur ve Leyla Halid gibi isimler bu türden operasyonlara katıldılar.

Nasır’la güçlü bir ilişkisi bulunan Habeş, Mısır cumhurbaşkanının Rogers Planı’nı kabul etmesi üzerine ondan koptu.

Dış operasyonlar, genelde Vedi Haddad eliyle yürütülmekteydi. 1970’te dört uçak kaçırıldı, bu da Kral Hüseyin’in Fedailere karşı mücadele içerisine girmek için gerekli bahaneyi verdi. Sonrasında “Kara Eylül” olarak anılacak çatışmalar ardından Filistinli fedailer Amman’ı terk etmek zorunda kaldı.

Habeş, tüm Filistin devrim hareketinin Beyrut’taki kamplara ve Güney Lübnan’a yerleşmesi ardından 1971’de Beyrut’a taşındı.

13 Mart 1972’de uçak kaçırma eylemlerine son verildiği açıklandı ve bu açıklama Cephe’nin kurduğu uluslararası müttefiklerle gerilime yol açtı.

Habeş, 1974’te Filistin toprağında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması fikrine karşı çıktı.

Aralarında FHKC, Arap Kurtuluş Cephesi, Filistin Halkının Mücadele Cephesi ve Filistin Kurtuluş Cephesi’nin bulunduğu, Irak’la ittifak kuran “Barış ve Uzlaşma Karşıtı Filistinli Güçler Cephesi’nin kuruluşuna katkı sundu.

Habeş, örgütünü, on maddelik plan olarak bilinen ve onuncu Ulusal Filistin Konseyi’nce onaylanan yeni bir politik örgütlenme sürecine girilmesine tepki olarak, FKÖ’nün icra komitesinden çekti.

Lübnan’da Arap Sosyalist İşçi Partisi’nin kurulmasında önemli bir rol oynadı.

İsrail, onu birkaç kez kaçırıp öldürmeyi denedi. 10 Ağustos 1973’te yolcular arasında olduğu düşünülerek, Beyrut’tan Bağdat’a giden uçak kaçırıldı.

1980’de Beyrut’ta beyin ameliyatı geçirdi.

Ağustos 1982’de Filistinli diğer güçlerle birlikte Beyrut’tan ayrıldı. O süreçte Şam’da kaldı ve Yasir Arafat muhalefetine katıldı.

Şam’da FKÖ liderliğine karşı çıkan bir dizi örgütü içeren, Filistin Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin kuruluşunda yer aldı.

Haziran 1985’te Körfez ülkelerini gezdi. Oysa bu ülkeler eskiden, “emperyalizm, Siyonizm, gericilik” sloganı dâhilinde gerici kabul edilmekteydi.

FKÖ’nün Ürdün’le Şubat 1986’da imzaladığı Amman Anlaşması’na karşı çıktı ve anlaşmanın feshedilmesini istedi.

1987’de başlayan Birinci İntifada’da önemli bir rol oynadı.

Yirmi yıl sonra 1990’da Amman’a gitti ve Körfez Savaşı esnasında Irak’a destek sunmak amacıyla düzenlenen konferansa katıldı.

17 Ocak 1992’de Tunus’ta kalp krizi geçirdi. Oradan Fransa’daki bir hastaneye götürüldü. Bu, ülke genelinde politik bir gerilime yol açtı. Yaşanan bu gelişme sonrası Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Francois Scheer, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Bernard Kessedjian ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Christian Figuru istifa etmek zorunda kaldı. Fransız devleti bu süreçte Habeş’i terörist faaliyetler yürütmekle suçlayıp aleyhinde tutuklama emri çıkartma girişiminde bulundu.

Destekçileri ve Filistinli devrimcilerce El-Hekim (akil adam) olarak anılan Habeş, 26 Temmuz 1999’da Beyrut’a döndü ve burada Arap Birliği Çalışmaları Merkezi’nin Cemal Abdünnasır Ödülü’nü Muhammed Hassaneyn Haykal’a verileceği törene katıldı. Bu, 1982’den beri gerçekleştirdiği ilk ziyaretti.

Arafat’ın 1 Ağustos 1999’da Kahire’de bir araya gelme talebini reddetti. Müzakere yürütme şartının Filistin Ulusal Belgesi’nde yapılan değişikliklerin iptal edilmesidir. Lâkin Arafat’la müzakere yürütmeye zaten karar vermiş olan FHKC Habeş’in vekili Ebu Ali Mustafa’yı 31 Temmuz 1999’da Kahire’ye gönderdi.

Cephe’nin 1 Mayıs 2000’de düzenlediği altıncı konferansta genel sekreterlik görevinden istifa etti.

3 Temmuz 2000’de Lübnan’a gidip Cumhurbaşkanı Lahud’la bir araya geldi. Ayrıca 4 Temmuz 2000’de eski milletvekili Hes ile buluştu.

2000’de kutsal topraklarda Başpiskopos Atallah’a yönelik İsrail saldırısını kınadı.

2006 zaferi sonrası Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’a mektup gönderdi.

26 Ocak 2008’de vefat etti.

Görüşleri

“1967 yenilgisi sadece Arapların, askerî rejimlerin yaşadığı askerî bir yenilgi değildir, o aynı zamanda Arap milliyetçi hareketinin yaşadığı bir yenilgidir.” -Hedef, 6 Eylül 1970.

“Arap ve uluslararası müttefiklerimizle sorunlara yol açtığı için uçak kaçırma eylemlerini sonlandırmaya karar verdik.” -Nahar, 15 Mart 1972.

“Teslimiyetçi rejimlerin yürüttükleri politikalar, yeni ve kökleşmiş bir ulusal kurtuluş hareketinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Filistin devriminin görevi, yıkılmakta olan rejimlerle değil, bu güçlerle ittifak kurmaktır.” Hedef, 3 Mart 1974.

“İsrail’le savaşa son vermek, apaçık ihanettir. Süreç içerisinde FKÖ Suudi-Mısır hattında yürümeye başlamıştır.” Nahar, 26 Ekim 1974.

“Sovyetler’den Siyonist varlığı tanımak suretiyle attığı o yanlış adımı tekrar gözden geçirmesini talep ediyoruz.” 16 Mayıs 1975.

“Eğer Suriye uzlaşma ve barış sürecine katılma noktasında bir miktar destek elde etmek için çalışıyorsa, o vakit kitleler tıpkı bugün Mısır rejimine lanet ettiği gibi Suriye rejimine de lanet edecektir.” 10 Eylül 1975.

“FKÖ ve inkâr cephesi, Lübnan’daki savaşta birleşti. Filistinlilerin varlığı, ülkenin egemenliğine yönelik bir etkiye sahip değildir.” 22 Ocak 1976.

“242 sayılı kararla hiçbir ilişkimiz yok. O karar, devrimci bir güç olarak bizi hiç ilgilendirmiyor.” Ela El-Amam, 16 Haziran 1978.

“Sedat’ın açtığı yolla mücadele etme konusunda Suriye ile aynı fikirdeyiz.” On yıllık aradan sonra Suriye’ye yaptığı ilk ziyarette verdiği röportajdan. Nahar, 22 Eylül 1978.

“FKÖ’nün politik yaklaşımı Sedat’ın yolunu açtı ve ona gerekli kılıfı temin etti.” Nahar, 5 Ekim 1979

“Sedat, Mısır halkına refah vaat etti, bu refahı Mısır’ı İsrail’e teslim olmasına, onunla kurulacak ekonomik işbirliğine tabi kıldı, dolayısıyla bugün bizim onu milyonlarca doların üzerine yağdığını gördüğü o rüyadan uyandırmamız gerek. […] İsrail’i ve ABD’yi nerede ve nasıl görüyorsak Mısır’ı da öyle görmeliyiz.” Africazy, 14 Mayıs 1979.

“Özerklik, Filistin davasını toprağa gömmek için dile getirilmiş en berbat çözümdür.” Enbaa, 14 Haziran 1979.

“Eğer bedeli İsrail’in varlığının sürmesi olacaksa, Filistin devletine hayır!” Enbaa, 4 Haziran 1979.

“Amerikan emperyalizmine ve İsrail’e olan düşmanlığı üzerinden İmam Humeyni’ye tam destek verdiğimi buradan ilân ediyorum ama gene de bekleyip görmek gerek.” Sefir, 9 Temmuz 1979.

“İran’daki İslam Devrimi’ne karşı entrika çeviren tüm Arap rejimleri, Arap halkının iradesi hilâfına çalışıyor demektir.” 3 Mayıs 1980.

“Beyrut savaşı, Filistin ve Lübnan halkının o alçak saldırısında Amerika’yı mağlup edecek yeterince dirence sahip olduğunu ispatladı.” 16 Aralık 1982.

“Filistinlilerin Suriye’de çalışma yürütmeleri ile Lübnan’da çalışma yürütmeleri aynı şey değil, çünkü Suriye’nin güvenli önemli bir mesele.” Müstakbel, 13 Ağustos 1983.

“Geçmişte yapılmış aynı yanlışları yaparak Lübnan’a askerî bir güç olarak geri dönme fikrine karşıyız. Filistinlilerin Lübnan’daki askerî varlığı, Lübnan’ın milli güçlerinin komutası altında olmalıdır.” 2 Şubat 1984.

“Emel askerlerinin Beyrut’ta kamplarda başlattığı savaşın Suriye’nin yaktığı yeşil ışık olmaksızın yaşanması mümkün değil.” 11 Haziran 1985.

“Askerî gücümüzle varlığımızı sürdürmemize izin verilmesi ve İsrail’le savaşma hakkımıza saygı duyulması, Lübnan’dan tek istediğimiz bu.” Şiraa, 21 Nisan 1986.

“Güney Lübnan, koruma altına alınacak diye, İsrail’le savaşımızı durdurma önerisini elimizin tersiyle itiyoruz.”

“Büyük dostumuz Moskova’nın üzerinde çalıştığı bir çözüme asla hayır diyemeyiz.” Nahar, Arabi ve Dawli, 26 Ocak 1987.

Tüm Arap sınırları boyunca İsrail’le savaşmak bizim hakkımız, o sınırların tamamı bize açılana dek mücadele edeceğiz.” Usbuu’l Arabi, 15 Şubat 1988.

“Bağımsız Filistin devletini ve Filistinlilerin kendi anavatanlarına geri dönme hakkını tanıyacak bir uluslararası barış anlaşması imzalana dek Filistin davasıyla alakalı meselelerin hiçbirisine çözüm bulunmuş olmayacak.” 11 Şubat 1989.

“Yahudilerin gerçekleştirdiği göç, Arap halkının ve milletinin bu boyutta adımların atılmasını gerekli kılan, büyük ve ciddi bir güçlükle yüzleşmesine neden oldu. Sovyet başkanından Sovyet Yahudilerinin işgal altındaki topraklara yönelik göçünü durdurmasını talep ediyoruz.” Hayat, 9 Nisan 1990.

“Halkımızın meşru haklarına aykırı düşmesi sebebiyle, mevcut barışa son vermek niyetindeyiz. Bizce bu barış, bizleri söz konusu haklardan mahrum etme amacını güdüyor.” Hayat, 19 Mart 1993.

“Gazze-Ariha anlaşması, Camp David Anlaşması’nın yol açtığı sonuçları etkisizleştirdi.” Nahar, 18 Aralık 1993.

“Carlos, devrimci görüşleri sonucu Cephe’ye katılmış bir dünyalı savaşçıdır. Halkımız, onun ve tüm o namuslu savaşçıların yaptıkları iyilikleri hiç unutmayacaktır. Terörizm suçlaması bizi asla yıldıramaz.” Vasat, 21 Kasım 1994.

“Filistinliler, Lübnan’ın içişlerine karışmalıdır. Bu aşamada Filistinlilerin askerî mücadelesi, Lübnan’da yürütülmemelidir. Biz, geri dönüş için verdiğimiz silâhlı mücadeleye destek verilmesini istiyoruz.” Sefir, 28 Temmuz 1999.

“[FHKC Genel Sekreteri] Ahmed Sedat’ın tutuklanması, FKÖ’nün ulusal bir koalisyon olarak imha edilmesine dönük adımların ilkidir ve ilerleyen süreçte intifadanın yürürlükten kalkmasına neden olacaktır.” 17 Ocak 2002.

Jadaliyya
27 Eylül 2012
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder