Pages

07 Mayıs 2017

Louis Bonaparte’ın On Sekizinci Brumaire’i’nin 2. Baskısına Önsöz

Aramızdan oldukça zamansız ayrılan dostum Joseph Weydemeyer, 1 Ocak 1852 tarihinden itibaren New York şehrinde haftalık bir politik dergi yayınlamak niyetindeydi. Joseph, bu dergiye darbenin tarihiyle ilgili bir yazıyla katkı sunmamı istedi. Şubat ayının ortasında Louis Bonaparte’ın On Sekizinci Brumaire’i adı altında bu dergiye yazmaya başladım. Ama Weydemeyer’in ilk planı başarısız oldu. Bahsi geçen dergi yerine o, 1852 baharında, ilk sayısında benim On Sekizinci Brumaire isimli çalışmama yer veren Die Revolution [“Devrim”] isimli bir aylık dergi çıkartmaya başladı. O dönemde bu derginin birkaç yüz sayısı Almanya’ya ulaştı, ama kitapçı raflarında kendisine hiç yer bulamadı. Oldukça radikal iddialara sahip olan ve kitabımın satmasını önerdiğim bir Alman kitapçı, korkuya kapıldı ve kitabın döneme aykırı bir “küstahlık” içerdiğini söyledi.

Bahsi geçen olgular ışığında, bu çalışma içerisinde yer alan ve olayların yol açtığı basınçla şekillenmiş tarihsel malzemenin Şubat 1852’nin ötesini kapsamadığı görülecektir. Kitap bugün, kısmen Almanya’daki dostlarımın isteği üzerine, kitapçılardan gelen talebe bağlı olarak yeniden yayımlanmaktadır.

Bu arada, benimle aşağı yukarı aynı zamanlarda, aynı konuyu ele alan iki çalışmadan bahsetmem gerek: Victor Hugo’nun Küçük Napolyon’u ve Proudhon’un Darbe’si. Victor Hugo, kendisini darbeden sorumlu kişiye yönelik ağır ve alaycı ifadelerle ve hakaretlerle sınırlıyor. Kitabında bahsi geçen darbe karşımıza hiç beklenmedik bir olay olarak çıkıyor. O, darbede sadece tek bir kişinin şiddet eylemini görüyor. Victor Hugo, bu kişiyi küçültmek yerine büyüttüğünü görmüyor. Zira o, dünya tarihinde eşi benzerine rastlanmayan bir inisiyatif aldığını söyleyerek, söz konusu kişiye şahsî bir güç atfediyor. Proudhon ise darbeyi önceki tarihsel gelişmenin bir sonucu olarak takdim etmeye çalışıyor. Ama o, darbeye dair tarihsel kurgusunun onun ardındaki kahramana yönelik bir tarihsel savunu hâlini aldığını fark etmiyor. Dolayısıyla Proudhon, bizim kendilerini nesnel olduklarını iddia eden tarihçilerimizin yanlışını yapıyor. Bense, bu iki ismin aksine, Fransa’da sınıflar mücadelesinin tuhaf ve alelade bir ismin kahramanlık rolünü oynamasını mümkün kılan koşulları ve ilişkileri nasıl yarattığını gösteriyorum.

Bu çalışma gözden geçirilseydi, sahip olduğu özel rengini tümüyle yitirecekti. Bu nedenle ben, sadece yayıncının hatalarını düzeltmeye çalıştım ve artık anlaşılması mümkün olmayan tüm imaları çıkarttım.

Kitabın sonunda dile getirilen şu tespit tümüyle gerçekleşti: “Louis Bonaparte imparatorluk pelerinini üzerine geçirince, Napolyon’un bronz heykeli Vendome Sütunu’nun tepesinden aşağı düşüp parçalanacak.” Albay Charras[1], 1815 harekâtı ile ilgili kitabında, Napolyon kültüne karşı saldırı kampanyasını başlattı. Sonrasında, bilhassa son birkaç yıl içerisinde, Fransa’daki yazın tarihsel araştırma, eleştiri, hiciv ve mizah gibi silâhlarla Napolyon efsanesine son verdi. Fransa dışında ise halk arasında yaygın olan ve eskiden beri varolan inançta zorla açılan bu gedik, tüm heybetiyle gerçekleşen söz konusu devrim pek fark edilmedi, hâlen daha anlaşılmış da değil.

Son olarak şunu belirtmem lazım: Umarım kitabım bugün, özellikle Almanya’da Sezarizm adı altında okullarda öğretilen ifadelerin kökünün kurutulmasına katkı sunacaktır. Bu yüzeysel tarih analojisinde ana husus, yani antik Roma’da sınıflar mücadelesinin sadece imtiyazlı azınlık içerisinde, özgür zenginlerle özgür yoksullar arasında yaşandığı, ama öte yandan, nüfusun üretimde yer alan o büyük kesiminin, yani kölelerin bu savaşçılar açısından saf anlamda esası teşkil ettiği gerçeği unutuluyor. İnsanlar, Sismondi’nin şu önemli sözünü akıllarından çıkartıyorlar: “Roma proletaryası toplumun hilafına yaşarken, modern toplum da proletarya hilafına yaşamıştır. Antik dönemdeki sınıflar mücadelesinin maddî, ekonomik koşulları ile günümüzdeki sınıflar mücadelesinin maddî, ekonomik koşulları arasındaki fark göz önüne alındığında, o koşulların ürettiği politik isimler arasında, ancak Canterbury Başpiskoposu ile Başrahip Samuel arasındaki ortak yön kadar yön vardır.

Karl Marx
Londra
23 Haziran 1869
Kaynak

Dipnotlar:
[1] Jean-Baptiste Adolphe Charras (7 Ocak 1810– 23 Ocak 1865) askerî tarihçi ve bakan. 5 Nisan 1848-11 Mayıs 1848 arası dönemde savaş bakanı yardımcılığı yaptı. 11 Mayıs 1848-17 Mayıs 1848 arası dönemde ise kabinede geçici süre savaş bakanı olarak bulundu.

[2] Jean Charles Léonard de Sismondi (19 Mayıs 1773– 25 Haziran 1842): Tarihçi ve politik ekonomist. Fransa, İtalya tarihi ve ekonomi üzerine çalışmaları bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder