1918
yazında Ekim Devrimi’nin ilk yıldönümü yaklaşırken, Lenin’in favori
projelerinden biri olan anıtlar üzerine kurulu propaganda faaliyetinin planının
uygulamaya sokulması için Moskova’da kimi adımlar atıldı.
12
Nisan’da yayınlanan kararname uyarınca, Çar rejiminden kalan semboller
sistematik olarak sökülecek, şehrin ana yollarına geçmişin devrimci düşünürlerinin ve eylemcilerinin anıtları dikilecekti. Benzer planlar, Petrograd’da da
uygulamaya konuldu. Eski çarlık dönemine ait olan ve yıkımla yüzleşen
sembollerden biri de granitten yapılmış dikilitaştı.
Kremlin’in
Alexander Bahçeleri’nde bulunan taş, Romanof ailesinin 300 yıllık iktidarını
taçlandırmak amacıyla 1913 yılında dikilmişti. Yıkım kararına karşı çıkan İlyiç Lenin, dikilitaşın muhafaza edilmesine karar verdi ve yeniden kullanılmasının
tercih edilmesini söyledi.
İç
savaşın yoğunlaştığı dönemde yeni anıtların dikilmesi de güçleşti, dolayısıyla
devrimin ilk yıldönümünde yeterince anıtın dikilemeyeceği anlaşıldı.
Moskova’daki avangart sanatçıların ve heykeltıraşların kızmasına karşın eski
anıtın yeniden kullanılması fikri kabul gördü.
Dikilitaştaki
Romanof ailesini simgeleyen çift başlı kartal söküldü, üzerindeki çarlara ait
isimler silindi. Yerlerine on dokuz devrimci düşünürün ismi kazıldı.
Bekleneceği üzere listenin başında Karl Marx ve Friedrich Engels vardı.
Sekizinci isim “Uinstenli” veya Gerrard Winstanley’nin (1609–76) ismiydi.
Winstanley,
on yedinci yüzyılda İngiliz Kazıcıların lideriydi. Nisan 1949’da St. George
Tepesi’ndeki Surrey bölgesinde bulunan boş araziye el koyup yabani havuç, havuç
ve fasulye ekti, ayrıca yeryüzünün kısa süre içerisinde belirli kişilerin
saygınlığına bakılmaksızın, tüm insanların müşterek hazinesi hâline gelmesini
umut ettiğini beyan etti.[1]
Lenin
ve arkadaşları, Ekim 1917’daki ayaklanmalara uzanan yolun açılmasına katkı
sunduklarını düşündükleri düşünürlerden biri olarak neden Winstanley’yi
seçtiler? Onun ismi büyük devrimciler panteonuna neden girdi? Rus ve İngiliz
devrimciler arasında zayıf da olsa mevcut olan bağı kuran neydi? İlk bakışta
Winstanley’nin isminin dikilitaşa kazılması kafa karıştırıcı bulunabilir. Zira
Winstanley, kendi döneminde bile pek bilinen bir isim değildi, ayrıca hâkim
simalarından biri olarak da kabul edilemezdi.
Faaliyetleri
çok kısa süren, sadece 1648-1652 arası dönemde belirli bir pratik ortaya koyan
Winstanley’nin başında olduğu Kazıcılar da Surrey ve diğer yerlerdeki
yerleşimler dağılana dek ancak bir küsur yıl çalışma yürütebildiler. Ektikleri
ürünler söküldü, evleri yakıldı. Winstanley’nin ölümünden iki yüz yıl sonra
yazılarını çok az insan okuyabildi. On dokuzuncu yüzyılın son on yılına doğru
hayatı ve eserleri bilinir hâle geldi.
Sosyalistler,
inançlarının önemli bir kısmını önceden dile getirmiş bu ismi yeniden
keşfettiler. Yüzyılın ortasında çartistler, Düzleyici hareketi (Eşitlikçiler)
lideri John Lilburne’ü biliyor, övgüyle anıyor ama Winstanley’nin ismini bile
anmıyordu.[2]
Winstanley’nin
yeniden keşfedilmesi o kadar geç oldu ki Marx ve Engels bile ondan
habersizdi.[3] News from Nowhere [“Hiçbir Yerden Haberler”] isimli
kitabın yazarı, İngiliz sosyalist William Morris, Winstanley’nin yazılarının
hiçbirisini okumamıştı.
Eduard
Bernstein, 1895 yılında, Winstanley’nin Karl Kautsky’nin Modern Sosyalizmin
Ataları isimli kitabına düşünceleriyle sunduğu katkıyı ilk kez sistematik
olarak analiz etti ve Marksist aydınların o yazıların önemini takdir etmelerini
sağladı.[4]
Winstanley
dindar bir düşünür ve hayalperest bir isimdi. Onu en çok etkileyen, İngiliz
Devrimi’nde devrimciler arasında yaygın olarak beğenilen mistik yazılardı.
Yazılarında sıklıkla eski ve yeni ahitten bölümlere yer veriyor, kendi
döneminde belirgin olan, binyılcılıkla alakalı heyecanı tüm yönüyle
paylaşıyordu. Onun dünyası on dokuzuncu yüzyıl sonunda yaşayan Marksistlerin
dünyasından birçok yönden farklıydı. Ama gene de o Marksistlerin Winstanley’yi
nasıl ele aldıkları ve onu nasıl bir öncü olarak gördüğü meselesini idrak etmek
mümkün.
Winstanley
özel, kendine has düşüncelere sahip biriydi: O, Tanrı kelimesi yerine Akıl
kelimesini kullanıyor, insanlıkla tüm mahlûkatın açgözlülük, rekabetçilik ve
yanlış ilişkiler yüzünden çürüdüğünü söylüyor, herkesin özel mülkiyetin terk
edilmesini ve müşterek çalışmayı bir erdem olarak kabul edeceği günlerin
geleceğine dair ümidini ısrarla dile getiriyordu.
Winstanley’nin
yazılarında Marksistler, on yedinci yedinci yüzyılda yaşamış bu yazarın
kaleminden o dönemin toplumsal ilişkilerine dair en sert eleştirileri
bulmuşlardı. Diğer tespit ettikleri husus ise, toplumun topyekûn dönüşümünün
insanlığı çileden ve sömürüden kurtaracağı, bu dönüşümü de bilgili ve
kendilerini yenilemeyi bilmiş bireylerce gerçekleştirileceği gerçeğiydi.[5]
Kazıcılara
göre, toplumun ve yeryüzünün tüm sorunları paranın takas edilmesi ve özel
mülkiyetin doğuşu ile alakalıydı. Paradan ve mülkiyetten kurtulmuş bir toplum
sadece arzulanacak bir şey değil, kaçınılmaz bir gelişmeydi de. İleride
yaşanacak dönüşüm, her şeyin yerli yerine oturması herkesi, zengini de yoksulu
da kurtaracaktı.[6]
Marx’ın
on dokuzuncu yüzyılın sonlarında yaşayan öğrencilerine göre, Winstanley’deki
“toplum” vizyonu kendilerindeki komünizm anlayışına uygundu. Komünizm, ilk kez
kendi yüzyılları içerisinde üretilmiş bir kelimeydi. Winstanley’nin yazılarını
didik didik eden, aralarında Eduard Bernstein ve Georgi Plehanof’un da
bulunduğu Marksistler, o yazılarda yabancılaşma ve emek değer teorisi gibi
kavramların ilk hâllerini buldular.[7]
Winstanley’nin
daha fazla bilinmesini sağlayan Bernstein’ın 1895’te onu çağdaşlarının önünde
olan bir isim olarak tarif etmesinde ve kendi dönemindeki toplumsal koşullarla
davası arasında bağ kurma becerisini övmesinde şaşılacak bir yan yoktu.[8]
John Gurvey
[Kaynak:
Gerard Winstanley: The Digger’s Life and Legacy, Pluto Press, 2013, s.
1-4.]
Dipnotlar:
[1] Richard Stites, “Iconoclastic currents in the Russian Revolution:
destroying and preserving the past”, Yayına Hz.: Abbott Gleason ve Richard
Stites, Bolshevik Culture: Experiment and Order in the Russian Revolution
içinde (Bloomington: Indiana University Press, 1989), s. 23; Graeme Gill, Symbols
and Legitimacy in Soviet Politics (Cambridge: Cambridge University Press,
2011), s. 62.
[2]
Northern Star, 22 Ağustos 1840, 10 Eylül 1842.
[3]
Marx’ın Düzleyicilerden bahsederken aslında Kazıcılara atıfta bulunduğu
iddiası, Toplu Eserler’ini yakın dönemlerde yayına hazırlayan isimlere
ait.
[4]
Eduard Bernstein, “Kommunistische und Demokratisch-Sozialistische Ströhmungen
während der Englischen Revolution des 17. Jahrhunderts”, Yayına Hz.: Karl
Kautsky, Die Vorläufer des neueren Sozialismus: von Thomas More bis zum
Vorabend der Franzöhsischen Revolution içinde (Band I, Theil 2 of E.
Bernstein, C. Hugo, K. Kautsky, P. Lafargue, F. Mehring ve G. Plekhanov, Die
Geschichte des Sozialismus in Einzeldarstellungen) (Stuttgart: Dietz,
1895), s. 594–608.
[5]
Winstanley ve Marx arasındaki paralellikler konusunda özel olarak şu çalışmaya
bakılabilir: James Holstun, “Communism, George Hill and the Mir: was Marx a
nineteenth-century Winstanleyan?”, Yayına Hz.: Andrew Bradstock, Winstanley
and the Diggers, 1649–1999 içinde (Londra: Frank Cass, 2000), s. 121–49.
[6]
Marx’ın toplumsal varlık olarak insanın, yani insanoğlunun tüm yönleriyle
yenilenmesine ve işçilerin kurtuluşunun insanlığın evrensel kurtuluşunu
içerdiğine dair tespitleri 1844 Elyazmaları’nda yer alır.
[7]
Bernstein, Strömungen, s. 599; Georgi Plekhanov, Selected
Philosophical Works (Moskova: Progress Publishers, 1976), cilt. 3, s. 551.
[8]
Bernstein, Ströhmungen, s. 607.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder