İki
saat süren çatışmada İsrail güçlerince katledilmesinden önce kaleme aldığı son
mektubunda, Filistinli eylemci ve yazar Basil Arac, kaçınılmaz sona dair
düşüncelerini ortaya koyuyor.
31
yaşında olan ve Beytüllahim’in Valacca köyünde oturan Arac, Eylül’den beri
İsrail güvenlik güçlerince takip ediliyordu. Eylül’de hapisten çıkan Arac, beş
ay boyunca tek bir suçlama veya açıklama olmaksızın gözaltında tutuldu. Bu
süreç dahilinde açlık grevi eylemine katıldı, işkenceye ve kötü muameleye maruz
kaldı.
İsrail
polisi, Arac’ı “İsraillilere ve güvenlik güçlerine saldırı planlayan terörist
hücresinin başı” olmakla suçluyordu.
Aylar
süren insan avından sonra İsrail güçleri, Kaddura mülteci kampının dış
mahallelerinden birinde bulunan evini kuşattı. Pazartesi günü sabah erken
saatlerde yaşanan çatışmada mühimmatı tükenen Arac katledildi.
Ailesinin
sosyal medyada paylaştığı mektup Arap milliyetçiliğine, anavatana ve kurtuluşa
çakılan selamla başlıyor ve devamında şunları söylüyor:
“Eğer bu mektubu
okuyorsanız ben ölmüşüm, ruhum budünyadan göç etmiş demektir. Dua ediyorum,
inşallah Allah’ın huzuruna günahsız bir kalple, en ufak riyadan arınmış olarak,
zerre tereddüt yaşamadan çıkarım.”
Mektubun
devamında Arac, İsrail güçlerince katledilen diğer birçok Filistinli gibi, son
vasiyetini kaleme almanın yol açtığı o ilk güçlük üzerine kafa yoruyor.
“Selam olsun Arapların birliğine,
vatana ve kurtuluşa,
Bu satırları okuyorsanız
demek ki ben ölmüşüm, ruhum onu Yaradan’ın yanına yükselmiş. İnşallah, Allah’ın
huzuruna arı duru, masum bir kalple, zerre tereddüt yaşamadan, gönül rahatlığıyla,
samimiyetle, riyadan arınmış bir şekilde çıkarım.
İnsanın kendi vasiyetini
yazması öyle zor ki. Yıllarca şehitlerin yazdıkları vasiyetleri düşünüp durdum
ve o vasiyetler her zaman beni şaşkına çevirmişti. Bu vasiyetler kısaydı,
alelacele yazılmış gibiydi, pek fazla belagate sahip değildi. Ama hiçbiri de
şehadet konusunda gerekli cevapları bulma ile ilgili susuzluğumuzu
dindirmiyordu.
Şimdi bana gerekli
cevapları veren, alnıma yazılmış kendi ölümüme doğru yürüyorum. Ne kadar da
aptalmışım! Bir şehidin eyleminden daha belagatli ve daha duru bir şey var mı?
Bu mektubu birkaç ay evvel
yazmalıymışım. Beni bundan alıkoyansa siz yaşayan insanlar için yukarıda
dillendirdiğim soruyu sizin adınıza benim cevaplamamın gerekli olup olmadığı
sorusuydu. Sizler cevapları kendiniz arayın, mezarlarda yatanlar olarak bizlerin
tek ihtiyacı, Allah’ın merhameti.”
Middle East Monitor
7
Mart 2017
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder