Pages

18 Şubat 2017

Sarekat İslam


1912-1927 arası dönemde Hollanda sömürgesi Doğu Hint Adaları’nda gelişip serpilen Müslüman hareket.

Sarekat İslam (İslam Birliği) 1912’de kuruldu. Kuruluşu, Doğu Hint Adaları’nda hem İslam hem de politik hareketlilik açısından yeni bir dönemin başlangıcını teşkil eder. Hareket, ilk başta oldukça dar amaçlara sahiptir. 1909’da Sarekat Dagang Islam (“Müslüman Tüccarlar Derneği”) adıyla kurulmuştur. Kurucusu, o dönemde iflas etmiş olan Cavalı aristokrat ve tüccar Raden Mas Tirtoadisoerjo’dur. O ve diğer tüccarlar, örgütü ilk başta bir dernek olarak kurmuşlardır. Derneğin amacı Çin’in ekonomik hâkimiyetine karşı çıkmaktır.

On dokuzuncu yüzyılın sonundan itibaren Çin batik elbise ve kretek sigaraları gibi eskiden Cavalıların hâkim olduğu küçük iş kollarını ele geçirmeye başlamıştır. Dernek, o dönemde Çin karşıtı başarılı boykot ve propaganda çalışmaları yürütmüş, devleti karşıya almıştır. Batik imalatçısı olan üyesi Hacı Samanhudi (sonrasında Hacı Ömer Said Tjokroaminoto ismini almıştır) derneği yeniden kurmuştur.

1882’de doğan Tjokroaminoto, Cava bürokrasisinde alt düzey bir devlet memurudur. Eğitimini yerli halktan memurların gittiği okuldan almıştır (OSVIA, Opleidingsschool van Inlandschen Ambtenaren). Üç yıl bürokraside görev almış, sonrasında başka mesleklerle uğraşmış, bu sayede tüm Cava’yı gezmiştir. 10 Eylül 1912’de kurduğu yeni örgütün adı Sarekat İslam’dır.

Derneğin ticaretle alakası ve Çin karşıtı unsurlar Oetoesan Hindia (“Hint Adaları Habercisi”) isimli dergide belirgindir. Ancak dernek, zamanla bir kitle hareketine dönüşür. Artık üyeleri ilk kuruluşta yer alan isimlerden çok farklıdır. Ciddi bir büyüme kaydeden örgüt çeşitli unsurları kucaklar. Sadece ilk kuruluşunda yer alan küçük Müslüman girişimciler yoktur, camilerden, Müslüman reformistlerden ve köylülerden çok sayıda insan örgüte akar. 1914 gibi erken bir tarihte üye sayısı 360.000’i aşar. İlk kongresini gerçekleştirdiği Haziran 1916’da ise sırf Cava dışından seksen bin üye kazanır.

İslam, politik hareket ve kitle seferberliği açısından yüzlerce yıl öncü bir rol oynamıştır. Ama bu seferberlik, Cava’da örgütsel form açısından hep modern öncesine has özellikler barındırmış, hareket çoğunlukla babadan oğula geçen aristokrasilerin veya cami okulları ile tarikatlarla ilişkili seçkinlerin öncülüğünde ilerlemiştir. Cava’da İslam adına yürütülen politik faaliyet, prenslerin güdümünde gelişmiş, İslam çoğunlukla Cava’da İslam öncesinde varolan politik değerlere tabi olmuştur. Birçok İslamî kavram, krallığın merkezde olduğu siyasî hayata uydurulup yeniden tarif edilmiştir. Buna göre yönetici (ngawula) en yüce ahlâkî mertebedir. Cava kralları vahiyle ve Peygamberliğin nuru ile kuşandıklarını iddia etmişlerdir.

Sarekat İslam’ın kuruluşu ile birlikte İslam, eskinin o kralcı ideolojisinden ve babahancılığa has hareket tarzından kurtulmuş, politik hayatın cemaatten (Gemeinschaft) çok cemiyet (Gesellschaft) temeli üzerinden biçimlenmesini mümkün kılmıştır.

Endonezya’nın İslam’ın kalbi (Mekke-Medine) ile kurduğu bağlar da bu süreçte önemli bir rol oynamıştır. On dokuzuncu yüzyılın sonundan itibaren hacıların sayısında ciddi bir artış yaşanmış, geri dönenler, İslamî kurallara daha da sıkı bir biçimde bağlanmış, ayrıca ülkeye ülke dışındaki politik ve askerî gelişmelerle ilgili daha doğru bilgiler taşımışlardır.

Ülkede Sarekat İslam, ekonomik modernleşmenin köylülüğün sırtına binmesi karşısında gelişen tepkileri örgütlemiş, bu sürecin sömürgecilerin himayesinde gerçekleşmesini eleştirmiş, Çinli tefecilerin köylüleri borçlandırmasına, vergi yükü altında onları ezmesine karşı çıkmıştır.

1913-14’te ülke Çin karşıtı öfkenin zirveye ulaştığı dönemdir. O günlerde “ben Müslümanım” demek, sömürgeciliğin kurduğu ırka dayalı hiyerarşinin en altında olanlar açısından, Hollandalıların onlar için kullandığı inlander (yerli) tabirinin bahşettiği kimlikten daha olumlu bir kimlik kazandırmaktadır. Bahsi geçen hiyerarşiye göre Cavalılar Hollandalılar, Avrasyalılar ve Çinlilerden sonra gelmektedirler. Sarekat İslam, sahip olduğu o ismiyle bir kimlik sorununa ve haksızlığa işaret etmektedir.

Buna ek olarak lider konumunda bulunan Tjokroaminoto, bir miktar mesihçi inanışlara sahip, karizmatik bir isimdir. Zamanla bu hareket, iki milyon üyeye ulaşmıştır.

İslam, Hint Adaları’ndaki politik alana modern kavramların girmesini sağlamıştır. Sarekat İslam’ın kurulduğu dönemde sosyalist fikirler de önemli bir varlık alanı bulmuştur. Hollandalı sosyalist Sneevliet, Mayıs 1914’te ISDV’yi (Indische Sociaal-Demokratische Vereeniging -Hint Adaları Sosyal Demokratik Birlik) kurmuş, Avrasyalılarla kurulan ilişkilerin başarılı bir sonuç vermemesi üzerine, yüzünü Sarekat İslam’a çevirmiştir. Sarekat İslam’ın Semarang kolu 1916’dan itibaren sosyalist hareketin merkezi olur. Bu kolun başında on yedi yaşındaki, Semaun isimli bir gençtir.

O dönemde Semarang, Hint Adaları’nda en ilerici ve liberal kent durumundadır. Burası demiryolu ve hizmet sektöründe yeni yeni oluşmaya başlayan işçi sınıfının ve sendika faaliyetlerinin rahmidir. Sarekat İslam’ın 1917’de gerçekleştirdiği ikinci konferansta Semarang grubu hamle yapıp örgütün programına “günahkâr” (yani yabancı) kapitalizmle mücadeleyi sokmuştur. Sonrasında bu ifade en genel mânâda “kapitalizmle mücadele” olarak genişletilmiştir.

Ekim Devrimi’ sonrası Semarang grubu daha da güçlenmiştir. Bu devrim sayesinde Sarekat İslam’ın da üye sayısı epey artmış, Cava’nın iki ünlü aristokrat kökenli ismi Darsono ve Surjopranoto örgüte dâhil olmuştur. Başını Abdul Muis ve Hacı Agus Salim’in (ki bu isim ilk başta Sarekat İslam’a ajan olarak girmiş ama sonradan örgütün davasına bağlanmıştır) çektiği muhalefet grubu, sömürgecilerin kontrolündeki hükümetin piyonu değerlendirilmiştir. Örgütün üçüncü konferansında Tjokroaminoto iki hizbi uzlaştırmayı bilmiştir.

1919, Cava’da kargaşanın hâkim olduğu bir yıldır. Aynı yıl içerisinde zorla çalıştırılmayı reddeden köylüler şeker plantasyonlarını ateşe verirler. Sulawesi ve Batı Cava’da ilk olaylar patlak verir. Batı Cava’daki olayda askerler, pirinç vergisini ödemeyi reddeden Hacı Hasan ve ailesini kendilerini kapattıkları evi ateşe vererek katlederler.

Kimilerinin iddiasına göre, Sarekat İslam içerisinde gizli faaliyet yürüten, “B Seksiyonu” isimli bir bölüm mevcuttur. Bu ekibin amacı, sömürgeci idareyi devirmektir. Sömürgeci güçler ve Avrupalılar, Müslümanların bu gizli faaliyetlerinden ürkerler. Devlet, Sarekat İslam’ı kuran orta sınıfa mensup Müslümanları örgütten ayırır. Öte yandan Snouck Hurgronje’nin sömürgeci hükümete öneri olarak sunduğu, İslam’a yönelik liberal yaklaşım da ciddi bir itirazla karşılaşır.

Mayıs 1920’de Hint Adaları Sosyal Demokratik Birlik [ISDV] ismini Perserikatan Komunis di Inida (Hint Adaları Komünist Birliği sonrasında da Partisi olarak değiştirir). Temmuz 1920’de Komintern, Sneevliet’in işbirliğinin sürmesi gerektiğine dair önerisine karşın, panislamik hareketlerin Türk emperyalizmini güçlendirmesi sebebiyle, bu türden hareketlere karşı çıkılması gerektiğine dair bir karar alır. O dönemde Sarekat İslam, hilafetin desteklenmesi amacıyla bir komite kurmuştur. Bu noktada partinin sosyalist kanadı ile panislamik kanat arasındaki ayrışma da daha fazla belirginleşir. Uzlaşma sürecinin mimarı olan Tjokroaminoto, Garut olayında yer aldığı iddiası ile tutuklanır.

Onun yokluğunda, Ekim 1921’de toplanan konferansta Hacı Agus Salim, Sarekat İslam’da parti disiplinini devreye sokar. Bu hamle, İslamî hareketle sosyalist-marksist hareketin ayrışmasına, sonrasında da partinin şubelerinin kontrolüne dönük savaşa yol açar. Örgütsel kopuşa rağmen halk katında İslamî komünist hareketler varlığını sürdürür. Örneğin bu çalışmalardan birinin başında, halktan epey destek gören, Solo’da faaliyet yürüten Hacı Misbah bulunmaktadır. Onun peşinden giden köylüleri asıl etkileyen, adaletin herkes için uygulandığı asr-ı saadetin yeniden teşkil edilmesi fikridir. Sarekat İslam, parti disiplinini tatbik ettiği günlerde Misbah Endonezya Komünist Partisi’nden yana saf tutar. Bunun üzerinde devlet Hacı Misbah’ın faaliyetlerine yasak getirir.

Ocak 1922’de devletin işlettiği rehin dükkânlarındaki emekçiler greve gider. Ülkede ilk kez bu kadar kapsamlı bir iş yavaşlatma eylemine tanık olunur. Greve bir dizi politik örgüt de destek verir. Ardından Sarekat İslam’a ağır bir darbe indirilir, kapsamlı bir tutuklama süreci devreye sokulur, örgütün liderleri sürgüne gönderilir. Bu momentte Endonezya’daki muhalefet hareketlerinin arasındaki uçurum iyice derinleşir. Sömürgeci hükümet daha fazla baskı uygulamaya başlar. Liderlerini yitirmiş olan EKP’de başa Semaun geçer. Sarekat İslam’ın başında ise artık Tjokroaminoto vardır. Tjokroaminoto, o dönemde Islam dan Sosialisme [“İslam ve Sosyalizm”] isimli çalışmasını kaleme alır. Kitapta yazarın Marksizm ile ilgili yaklaşımının daha da sağlam bir temele kavuştuğu görülür. İslamî sosyalizmin en mükemmel sosyalizm olduğunu göstermeye çalışan Tjokroaminoto, bu noktada halifeler döneminde işleyen toplumun yeniden inşasından ve Hz. Muhammed’in öğretilerinin uygulanmasından bahseder. Onun ifadesiyle toprak devlete yani halka ait olmalı, toplum ne otokratik ne de bürokratik bir yapıya sahip olmalı, ordu halkın ordusu olmalıdır.

Yürürlüğe sokulmasını önerdiği sosyalist düzenlemeler riba, zekât, hayır kurumları, Cuma namazlarında ve Hac vazifesinde hâkim olan eşitlikçilik ile alakalıdır. Kitabında Tjokroaminoto Allah’ı inkâr edip maddiyata taptığı gerekçesiyle tarihsel materyalizmine saldırır. Bebel’in “Tanrı insanı değil, insan Tanrı’yı icat etti” sözünü ağır bir dille eleştirir. Kitabın büyük bir kısmı, özelde sosyalist fikirler değil, eşitlik, özgürlük, kardeşlik idealleri etrafında döner. Bu da dönemin Müslüman düşünürlerinin İslam’ı, liberal ya da sosyalist, Batılı politik düşünceler bağlamında meşrulaştırma ihtiyacı duyduklarını ortaya koymaktadır.

1926’daki başarısız ayaklanma girişimi sonrası komünist partinin imha edilmesi ardından, Aralık 1927’de ilk Endonezyalı politik partiler federasyonu (PPPKI: Permufakatan Perhimpunan Politick Kebangsaan Indonesia, “Endonezya Politik Dernekler Birliği”) kurulur. Böylelikle tüm politik partiler “Endonezya” kelimesini kullanmak suretiyle kendilerini milliyetçi temelde (yeniden) tanımlamak zorunda kalırlar.

Sarekat İslam ismini Partai Sarekat Islam Indonesia (“Endonezya İslam Birliği Partisi”) olarak değiştirir. Tjokroaminoto’nun 1934’te ölmesi üzerine bu parti nüfuzunu epey yitirir ve 1937 sonrası bir dizi hareket ayrışarak farklı partiler kurarlar. Bu partiler, süreç içerisinde Muhammediye ve 1926’da kurulan Nahdatu’l Ulema’yı içine alan İslamî örgütler alanına dâhil olur. Sömürgeciliğin baskıları arttığından, Sarekat İslam’ın kitlesel seferberlik noktasında elde ettiği ilk başarıyı yinelemek imkânsızlaşır. 1939’da diğer tüm politik partilerden hâlâ daha büyük bir yapıyı ifade etmekte olan PSII’ın sadece 12.000 üyesi vardır. Bu parti, Japon işgali ile birlikte dağılır. Kasım 1943’te Japonlar Madjelis Sjuro Muslimin Indonesia (“Endonezya Müslüman Şurası’nı ya da Mescumi’yi) kurarlar. İslam adına faaliyet yürütecek tek örgüt olarak kurulan bu birlik, Nahdatu’l Ulema’nın ayrıldığı 1952 yılına kadar varlığını sürdürür. 1955’te yapılan ilk seçimlerde bir dizi İslamî parti yarışır. Oyların çoğunu almalarına karşın bu örgütler, İslam üzerine kurulu bir hükümet kurmak için işbirliği içerisine giremezler.

Genel anlamda Sarekat İslam’ın tarihi, Endonezya’daki politik İslam’ı tüm yönleriyle yansıtan bir yığın örnekle dolu bir tarihtir. Örgüt, süreç içerisinde kitle seferberliği konusunda muazzam bir kapasiteye sahip olduğunu ortaya koymuştur. Sarekat İslam, rakip geleneksel ve modern ideolojilere hitap etmenin gerekliliğinin, ayrıca iç ayrışmaların kitledeki desteğin politik hâkimiyete dönüştürülmesine mani olduğunun bir delili gibidir.

Ann Kumar

[Kaynak: The Encyclopaedia of Islam, Cilt. 9, Brill, 1997, s.51-53]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder