Baba filminde
vardı. “Baba’yı kim vurdu?” sorusuna Baba’nın yardımcısı “hastaneye ziyaretine
ilk kim gelirse odur” diyordu.
Reina saldırısının faili de ilk başsağlığı mesajı
yayınlayandır. NATO’dan, ABD’den gelen mesajlar, failin odağını ele
vermektedir.
Ama artık emperyalizm parantezdedir. Kısa günün kârı niyetine yaşam tarzı ve laiklik gibi başlıklar üzerinden politikalar geliştirmek en kolayıdır. Bu noktada Kemal Okuyan’ın “iktidara gelirsem, etnik ve dinî referanslarla siyaset yapmayı yasaklayacağım” diye yazılar yazması normaldir.[1]
Her türlü kutsala saldıranlar, kendi kutsal koltuklarını korumak
için türlü taklalar atmaktadırlar. Parti içi tartışma, bireyin kutsal varlığı
ile alakalıdır.
Demek ki kutsal olarak belirlenip düşman bellenen her
şey, başka bir kutsalın zırhıdır. Reina’nın sahibinin “Dersimli” oluşuna atıfta
bulunanlar, onun burjuvaziyle ve devletle kurduğu “kutsal” ilişkilerden
memnundurlar. Buradan siyaset namına hiçbir şey çıkmaz.
Siyaset çıkmasın diye emperyalizm parantez
içerisindedir. O, mutlak kutsal veri kabul edilmektedir. Oysa son dönemdeki
saldırılar arasında bir simetri var gibidir. Bataclan ile Reina, Libya
büyükelçisi ile Rus büyükelçisi arasında böylesi bir simetrinin aranması
mümkündür.
Bataclan’a saldırı esnasında bir de stada
saldırılmıştır. Akla İnönü Stadı geliyor olmalıdır. Emperyalizm, kendisinin
bulunmasını isteyen, bunun için sürekli geride delil bırakan seri katil
gibidir.
“Sevgi, bilim, sanat ve eğlence üretenler”, siyaset
üretmemeye ahdetmiştir. Çünkü siyaset, bu dört pratiği bozan bir mikroptur.
Devletin laik ve şeriatçı kuklaları arasındaki atışmanın bir hükmü yoktur.
Renkli pazenlerden laikliğe dair notlar çıkartanlar, tekstil endüstrisinde köle
gibi çalıştırılan işçileri görmezler. Reina’nın ABD’den istihbarat aldığına
şaşırmayanlar, turizm sektöründe çalışan emekçilerin çığlığını duymazlar. Ali
Ağaoğlu’ndan gazetelerine reklâm alanlar, inşaatlardan düşen işçilerin
cesetlerine sırtlarına dönmek zorundadırlar.
Ve nasıl olsa (emperyalizm) parantez içerisindedir.
Çünkü emperyalizmin ilericiliğine ve ilerleticiliğine her şeyden önce iman
edilmiştir. Kutsala karşı savaş, bu ilerleme içindir. Suskunluk, dilsizlik,
AKP’ye sivriltilen mızraklar bunun içindir. Onun emperyalizm ve devletle örülü
yapısına ses etmeyenler, münferit ve mücerret varlığına saldıranlar, suç
ortaklarıdır.
Siyaset, sanat, bilim, sevgi ve eğlencenin mutlak ve
saf anlamda icra edileceği yer-zaman için yapılmaz. Cumhurbaşkanlığından ödül
alana kızanlar, siyasetsiz sanatlarının hesabını vermekten kaçmaktadırlar.
Siyaset, sanatı, bilimi, sevgiyi ve eğlence dediğiniz şeyi dikine keser, kusura
bakmayın!
Herkesin ABD’ye ve AB’ye kaçmayı içten içe düşündüğü
dönemde (emperyalizmin) paranteze alınması kaçınılmazdır. Emperyalizmse
Libya’da iş bittiğinde, yeni moment için kendi büyükelçisini öldürür. Rus
elçisi de yeni dönemin eşiğinde kesilmiş kurbandır. Buradan din karşıtı
siyasetine artı puan kazanacaklarını düşünenler de bu operasyonun parçasıdır.
IŞİD için genel teorik dayanak noktası Teymiyye ise,
Teymiyye’nin tüm zihnî kurgusu Moğol düşmanlığıdır. Moğol karşıtlığı tersine
döner, Moğollaşılır; Bugün Moğol ordularını Batı emperyalizminde görmek
şarttır. Batı emperyalizminin Hindistan’a, Afrika’ya, Ortadoğu’ya önden
gönderdiği misyonerler gibi hareket edip, ona benzer bir dil tutturmak, hiçbir
sonuç üretmeyecektir. Tankların, füze rampalarının, postalların yerlerinin
sağlamlaşmasını isteyenler, her şeyi dikine kesen siyaseti enselerinde
hissetmeye hazırlar demektir.
Okuyan, okuduğu kitapları okuma yöntemini
sorgulamalıdır. “Düzen, ezilenleri birbirine düşürmeden ayakta kalamaz” demekte,
ama “dine ve etnisiteye geçit vermeyeceğim” diye bağırmaktadır. Ezilenler boş
gösterendir, boştur, hükümsüzdür, saf olanı temsil eden küçük burjuva bir
kurgudur. Ezilenler, Sudan’da yüz küsur yıl önce İngilizleri kovan mehdici
hareketi de namluya sürebilir, Siyonistlere kan kusturan Filistinlileri de.
“Din ve etnisiteye düşmanım” diyenler, işte bu yüzden emperyalizmi paranteze
almaktadırlar.
Türkiye devleti, geleceğin Ortadoğu kurgusunda sahip
olacağı ağırlık konusunda fazla yüklerinden kurtulmaktadır. Üzerimize düşen,
emperyalizmin kara gölgesidir.
Eren Balkır
1 Ocak 2017
Dipnot:
[1] Kemal Okuyan, “Reina’da Zenginler Eğlenirmiş!”, 1 Ocak 2017, Sol.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder