Pages

07 Kasım 2016

Lenin ve Türkiye


Dünyada Rusya Volga demektir.

Lenin Volga’nın çocuğudur.

Babası halk okulları müfettişliğinden kıdem hakkı ile asalet unvanını almıştır. İliç, 22 Nisan 1870 günü Simbirsk’de (şimdi Ulyanovski) doğdu. Volga’nın; yer esiri köylüleriyle, kürek mahkûmu işçileriyle ve köle milletleriyle (Kazan, Samara ve Türkleriyle, Tatarlarıyla) düşüp kalkarak büyüdü. Ömür boyu da o insanlardan kopuşmadı. Yalnız onlar için yaşadı.

15 yaşında Çernişevski’nin Ne Yapmalı? eserine tutuldu. 16 yaşında, ağabeysinin Petersburg’dan getirdiği K. Marx’ın Kapital’ine sarıldı. Bir gün, yaptığı okul ödevini suratına atan öğretmeni Vladimir Ulyanov’a bağırdı;

“Neymiş o sözünü ettiğiniz ezilen sınıflar, yani, işleri ne onların burada?”

17 yaşındaydı. Üniversiteli ağabeysi Aleksandr ile ablası Anna, Çar II Aleksandr’a suikast yapmaktan tutuklandılar. Anaları çırpındı durdu. 8 Mayıs 1887 günü Narodnik ihtilalcisi genç Aleksandr, Schlusselburg kalesinde idam edildi. Tek aile erkeği kalan İliç, o zaman, kendilerinin ezilen sınıftan olduklarını ve ezilen sınıfların ne olduğunu daha derince kavradı. Ve:

“Hayır” dedi. “Başka yol tutacağız. Yol bu değil.”

Narodnikliğin (Halk Dostları), zılgıtın, anarşizmin, nihilizmin sonu gelmiyordu. İstibdat devrilecekti. Ama çıkar yol terör değildi. Terör bir çarı öldürüyordu, yerine daha berbat başka çar çıkıyordu.

İliç, Kazan Üniversitesi’nde bir ihtilalci “Kurjok”una (yuvarına) girdi. Yaşı benzemesin, üniversite hocaları gericilikte yarışa kalkmış tutalaklardı. Üniversite tüzüğüne karşı yapılan öğrenci ayaklanmaları üzerine 4 Aralık gecesi İliç tutuklandı. Komiser bu delikanlıya baktı baktı: “Önünüzde duvar var yahu. Siz duvara karşı ayaklanıyorsunuz!” demişti. İliç’in karşılığı şu olmuştu: “Evet, duvar… Ama çürük duvar. Parmağınla dokunsan yıkılacak.”

Kimdi o ihtilalci Narodnikler? Türkçeye Fransızcadan aktarmışlar, “Popülizm” diyorlar. Çocukların ağzında bir sosyalizmden sapma sözcüğü, isteyen istediğine takıyor. Bir gazete halkın anlayacağı dille çıkarsa, ona “popülizm yaptı” diyorlar.

Polis müdürü, vali vururlar, devlet başkanına suikast hazırlarlar. Bunlar eğer gizli polis ajanı değil de, sırf ideal uğruna yapıyorlarsa terörü, sosyal maksatları vardır. Hatta sosyalistleri beğenmeyen anarşistlerin parolaları, “eylemli uyarı”dır. Bir zalimi öldürürlerse yeryüzünde sömürü kalkar sanırlar.

Rusya’da Narodniklerin amaçları sosyalizmi kurmak sayılır. Nasıl kuracaklar? Her ülkedekinden başka türlü, Rusya geri ülke. Orada kapitalizme uğramaksızın, doğru sosyalizme geçmenin gerekçesi, Slav kırlarında kalmış “Miç” adlı ilkel köy komünaları olabilir. Bizdeki “imece”li köylere benzeyen köy komünaları Narodnikler için tek tutamaktır. Sırf ona dayanarak şu üç tezden yola çıkarlar:

1. Rusya’da kapitalizm “iğreti” (arızi)dir.

2. İşçi sınıfı öncü özgüç olamaz.

3. Köy imecesinden doğru sosyalizme varılacaktır.

Bu tezler neye benziyor? Tıpkı gene yaşı benzemesin, Türkiye’de anti-kapitalist miyiz, yoksa antiemperyalist miyiz, yahut işçi sınıfının objektif veya sübjektif şartları ve varlığı proletaryanın “öz örgütünü”nü mü, yoksa üvey örgütünü mü kurmaya elverir mi, elvermez mi? Küçük burjuva öncülüğünde sosyal devrim olur mu, olmaz mı?.. gibi masa başı yarenliklerine.

İliç, tam beş yaz boyu köy anketleri tertipledi. Rus köy yaşantısında gelişen sosyal sınıf ayrıtlanışını izledi. O sabırlı araştırmaya dayanarak: “Köy Yaşantısında Yeni Ekonomik Hareketler” incelemesini yazdı. O zaman legal ün yapmış Narodnik-Liberal Dergisi, bu incelemeyi yayınlamaya tenezzül etmedi.

İliç, öğrenim disiplinine saygılıydı. Petersburg Hukuk Fakültesi’ne 1889 senesi başvurdu. “Az emniyetli” kişilerle düşüp kalktığı öne sürülerek o sene atlatıldı. Ancak 1890 senesi girebildi. “Burjuva öğretimi”ne boşvermedi, 1891 senesi, Roma Hukuku Tarihi, Medeni Hukuk ve Usulü, Ticaret Hukuk ve Usulü, Ceza Hukuk ve Usulü, Rus Hukuk Tarihi, Kilise Hukuku, Kamu Hukuku, Ekonomi Politik, İstatistik, Hukuk Ansiklopedisi, Hukuk Felsefesi üzerine yapılmış sınavda, 33 aday içinde tek “pekiyi” derece ile başarı kazanan öğrenci oldu.

1892 Mart’ından sonra artık züğürt ve yoksul Rus ve Tatar köylülerinin Çarlık düzeni içinde gürültüye getirilen davalarına bakıyordu. İlk savunduğu suç: “Çar işleri iyi yapmıyor dediği için Allaha, Meryem Ana’ya, kutsal üçüze ve haşmetpenah imparator hazretlerine karşı gelmiş” olmak cinayeti idi. Ancak bu iğneyle kuyunun kazılamayacağını biliyordu. Dört sene Samara yuvarlarında (Kurjoklarında), Rus tarihini ve ekonomi sistemini inceleyen konferanslar verdi. Bu konferanslar daha sonraki Halk Dostları (Narodnik) Kimlerdir ve Onlara Karşı Nasıl Dövüşülür? gibi yazılarına taban oldu.

Bu Marksist metotla yüzde yüz yerli orijinal teorik araştırmalar, hiçbir zaman pratikle denetlenmekten uzak kalmadı. İlyiç, Samara’daki bilimcil sosyalist yuvarı: Nijni Nevgorad, Viladimir’i Petersburg marksistleriyle bağlantıladı. Cezaevinde yatan Fedosseef’le mektuplaştı anlaştı. İki insan “Volga Anaçko“yu önemli bilimcil sosyalizm merkezlerinden biri yaptı.

31 Ağustos 1893 günü İlyiç Petersburg’dadır. O sene Rusya’da işçi yığın hareketleri başlayacaktır. Plehanov’un güttüğü “Emeğin Kurtuluşu” (Trudoviki) grubu onuncu senesini doldurmakta ve işçi hareketine girmektedir seneleri Lenin’in deyimi ile “Sosyal demokrat hareketin güçlenip büyüyüş” on senesidir.

Bizim -artık hiç değilse- 27 Mayıs sonrasına senelerinin benzemesi gereken seneleri iki sentezi doğurur:

1. Sosyalizm ile işçi sınıfı yığın hareketinin birleşimi.

2. Marksist yuvarların amaç-araç birliği yaparak proletaryanın politik öncülüğü ile kaynaşması.

“Aşama” budur. “Yuvar”lar çağı bitmiştir, bitmelidir.

“Yuvar” nedir? İleri işçilerin soyut bilimcil sosyalizm öğrenileridir. Yuvar içinde gerçeklikle bağımlılığı önemsenmemiştir. Burjuva düşüncesinden “bağımsızlık” diye diye: Teori ülke politikası dışında genel “bağımsız” bir kategori durumuna sokulmuştur. Yuvarlar, yahut dağınık yuvarlar “aşaması” artık bitmelidir. “Mujiğin çakmaklı tüfekle savaşa gitmesi” durmalıdır. Bu ilkelciliktir (Primitivizmdir). İlkin kaçınılmaz hatta bir süre için gerekli olan yuvarcılık, yeni aşamada tersine dönmüştür. Hareketi geliştirecek yerde baltalamaya başlamıştır. Geçen aşamanın en doğru gibi gelen düşünce ve davranışları, şimdi diyalektiğin baştan savılamaz kanunu ile en yanlış biçimler ve parolalar haline gelmiştir.

YENİ ve daha yüksek basamağa nasıl atlanacaktır? Teorik ve pratik alanda ilkelciliği yenmekle Narodnikçilerin sacrosent (kutsal ve aziz) teorik temaları, görünüşün en göze batan bir yanını bütünmüşçe ele alıp dünyalarını o tek yanın üzerine kurmaktır. Yığın içinde politik aksiyon yerine şeytanı bile şaşırıp kaçırtacak “piyasa” yahut “pazarlar sorunu denen şey üzerine” kıyasıya mız çıkarmalarıdır.

Bu sözde “sorun” (mesele) nedir? Kısaca şudur: Kapitalizm girdikçe köylüleri iflas ettiriyor. Köylü iflas ettikçe iç pazar ölüyor. Parasız bir kapitalizm yaşamayacağına göre: Rusya’da kapitalizm “iğretidir. Ne güzel, ne “akarsuları durdurur” keskin nişancı, “mantıklı” ispat değil mi?

Oysa, yalnız Rusya’da değil dünyanın her yerinde kapitalizm ancak köylüleri ve esnafları iflas ettirmekle sömüreceği “hür işçi”leri bulur ve gene kamu ve küçük mülkleri çalıp çırpmakla sermaye birikimini yapar. Bunun “genel olarak” (Bu lafı Narodniklerle Liberaller pek severler). “İğretilik” neresinde? Sapık burjuva ve küçük burjuva ideologlarında. İliç, alçakgönüllü somut araştırması ile kapitalizmin gelişim şemasını çizmiştir. Tabii ekonomi kapalı kutu olmaktan çıkınca, “pazara” açılır: Bu basit bezirgân ekonomidir. Onun kendi pazar kanunlarıyla gelişimi kapitalizme ulaşır. Yol budur.

Şu bizim Yön’izm adını verebileceğimiz, küçük burjuva ütopyasını andıran Narodnikçiliğin hesabı, proletaryanın yığın hareketleri önünde teori açısından kolayca aşıldı. Ama, ardından kulakları görünen çok daha “saygı” toplayan burjuva sosyalizmi “arz-ı endam” etmekte gecikmedi. Bunlar, çok daha oturaklı “bilgi”liklerine toz kondurulamaz “otorite”lerdi.

Krassin gibi heybeti dağ deviren ideologlar, “sol” sahneyi kaplamışlardı. Bunların ağır aksak “bilim” temaları hazır Narodnikçilik tepelenirken “fırsattan istifade” kapitalizmi en ince yoldan savunmaktı. Bütün kürsüler, bütün meydanlar, bütün satarlı gazete, dergi, kitap olanakları onlarındı. Sapıklıkları yahut saptırma “teori”leri iki noktada toplanabilirdi.

1. “Rusya’da kapitalizmin gelişim karakterini ve somut biçimlerini” yalnız pazar ekonomisi açısından, sözde sırf objektif belgelere dayanarak açıklıyordu… İliç’in bu sapıklara verdiği karşılık kestirme oldu: Marksistlerin derdi gücü, burjuvaziye pazar aramak değildi; işçi sınıfını örgütlemekti.

2. Onlar Rusya’da kapitalizmin yalnız “ilerici” veya “devrimci” karakteri üzerine basıp, sosyalizm maskesi altında kapitalizm meddahlığına ve yardakçılığına çanak açıyorlardı.

Bu pis yardakçıların Türkiye’deki prototipleri, “Kadroculuk” adlı cılk “ideologluk”luktan, TİP’in tepesine indirilmiş “takma kelle”lerin, hâlâ “Forumlar” dirilterek becermeye çalıştıkları mahut “Devletçiliğimiz” kılıklı burjuva sosyalizmidir. Onlar Rusya’da Legal Marksist kuklaları denildi.

Oysa kapitalizm yalnız “ilerici” veya hele bizdeki kadar sade suya, “devrimci” olmakla kalmazdı. Kapitalizm kendi olumluluğu yanında, gene kendisi için dahi sonsuz olumsuz yanları bulunan bir düzendi. Onun getirdiği yığınla iflaslar, yığınların izafi (görecil) yoksullukları sosyal çelişkileri, tarihte görülmedik ölçüde büyütüyordu. Ve ister istemez bütün kapitalist çelişkiler, Gordiyos’un kör düğümü gibi kesecek modern bir sosyal sınıfı, proletaryayı, kapitalizmin “mezar kazıcılarını” yaratıp çoğaltıyor, örgütleyip bilinçlendiriyordu.

Legal Marksizm, bilimcil sosyalizmin anarşizme, popülizme, nihilizme, Narodnovoltsi’ciliği (halk iradesi) ve ilk adlarını alabilecek tüm küçük burjuva sosyalizmlerine karşı giriştiği eleştiriyi tek yanlı kullanıp popülizme batırırken kapitalizmi şanlandırma eğilimidir.

Daha öncelere gitmeye ne hacet?

Çarlık gibi Osmanlılık da, kapitalizmin ölüm çağı olan emperyalizm çağında batmış. Kâr-ı kadim bir lenduha antika imparatorluktur. Her iki imparatorluk da hemen hemen aynı günde ikinci emperyalist evren savaşı içinde battı. Çarlık yerine Sovyetler düzeni geçti. Osmanlılığın yerine Türkiye Cumhuriyeti düzeni geçti.

Dünyanın en geri çarlık ülkesinde insanlar, yarım yüzyılda dünyanın en ileri ülkesi olarak, dünyanın yarı üretim kapasitesini tekelinde tutan Birleşik Amerika ile uzayda ve düzeyde at başı birlik yarışıyor? Aynı yarım yüzyıl içinde Türkiye, Amerika’dan buğday gelmese aç kalacak bir Amerikan üssü ve uydusu durumunda en acıklı işsizlik ve pahalılık cehennemi kesilmiştir.

Lenin’in anısı, bu açıdan değerlendirilmelidir. Hiç değilse kendilerini sosyalist sayanlarımız, o 19. yüzyıl sonunda kalmış görünen popülizm ve legal marksizm ilkelciliğinden kurtulmanın bilincine varabilirler ve varmalıdırlar. “Yuvar çağı”nın primitivizmi artık bir daha geri gelmemecesine bitmeli ve geri tepmemelidir. Bu da ancak ve yalnız aşiret reisliği, tekke maşrık-ı âzamlığı üslubunda süregelmiş yuvarlar ölçüsünde çete savaşı yerine, ülke ve dünya ölçüsünde değerlendirilmiş işçi sınıfı örgütünün ordulaşması, ordu savaşı, politik ordu savaşı yapması ile olur.

Dr. Hikmet Kıvılcımlı
Aydınlık Sosyalist Dergi
Sayı: 18
Nisan 1970
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder