Filistinlilerin topraklarını müsadere eden ve
hükümetin bu toprakları “Yahudileştirmesi”ne katkı sunan, devlet destekli
İsrail kurumu JNF [Yahudi Ulusal Kurumu], yeşile boyama faaliyetlerinin hâkim
olduğu dönemde para kazanma yolu olarak ağaç dikimi işlerinden istifade
etmesine karşın, kendisini bir “çevre” grubu olarak pazarlamaya çalışıyor.
Kurumun internet sitesi, bugünlerde Filistinlilere ait
toprakların su, ormancılık ve ekoloji gibi başlıklar altında yeniden işlemekten
bahsediyor. JNF, Birleşik Krallık ve başka ülkelerden 2012’de “Yeşil Pazar” adı
altında fon temin etmesine karşılık, kendisine bağlı gönüllülerden “Negev’in
yeşil olması, yaşanabilir bir yer hâline gelmesi için her gün iki saatlerini
ayırmalarını” istiyor.
Orada yaşayan Filistinliler ve Bedeviler ise Negev’in
(Arapçada Nekeb) nesillerdir yaşadıkları bir yer olduğunu, İsrail’in
kendilerini oradan zorla çıkarttığını söylüyorlar. İşte JNF, devletle birlikte
buranın geri kalan kısmını, Yahudi olmadıkları için birçok haktan mahrum olan,
ama sözde İsrail vatandaşı kabul edilen Bedeviler için yaşanabilir hâle
getirmeye çalışıyor. Nekeb Bedevi Komitesi başkanı Usame Ukbi İsrail’in bu
bölgenin boş olduğu iddialarını alaya alarak, “bu büyük bir yalan” diyor.[1] Bu
yalan, Siyonistlerin Filistin’in “halksız topraklar” olduğuna dair o eski
yalanına benziyor. Bu yalan uyarınca ilk öncülerin gelip “çölü
yeşerttikleri”nden bahsediliyor. Yeşil Pazar, Birleşik Krallık’ta JNF’i Durdur
isimli grup adına çalışma yürütenlerin üzerinde durdukları bir mesele. Bu grup,
JNF’in sürmekte olan etnik temizliğin üzerini örten bir kılıf olarak iş
gördüğünü söylüyor. Anlaşıldığı kadarıyla, JNF, Bedevilerin yaşamak için
mücadele verdikleri ata topraklarına dikmek için ağaç satın almak amacıyla GOD
TV’den de para alıyor. İngiltere merkezli bu Hristiyan Siyonist kanalın
kurucusu, JNF ormanına Tanrı kendisine “Oğlumun dönüşü için toprağı hazırlayın”
talimatını verdikten sonra fon aktardığını söylüyor.[2]
Ağaçların dikileceği yer, Bedevi köyü Arakib
yakınlarındaki bölge. Köydeki insanlar, evlerini her yaptığında İsrail güçleri
gelip yıkmış. Bu, onlarca kez tekrarlanmış. Burası, JNF’in de yardımıyla
İsrail’in yıllardır el koyduğu, elli bin nüfusluk bir Bedevi köyü. Ama köy
“Bedevi” köyü olarak kabul edilmiyor. Bedeviler, 2013’te köyden çıkartılma
tehdidiyle yüzleşmişler. Bu tehdidin ana nedeni, devletin “Prawer Planı”nı
onaylaması. Planın amacı ise Negev’in doğu ve batı bölümlerini Araplardan
ayıracak bir dizi Yahudi yerleşiminin inşası için bölgedeki kırk bin insanı
zorla evlerinden çıkartmak.[3] İnsan Hakları Gözlemevi’nde çalışan araştırmacı
Noga Malkin’in tespitine göre, İsrail’in Negev’deki Bedevi topraklarını ele
geçirmek için başvurduğu taktikler, “onun Batı Şeria’da yürüttüğü yerleşim
politikaları”na benziyor. Yerleşimlere en azından şifahen karşı çıkan
uluslararası aktörler, “Negev’de yaşanan toprağa el koyma girişimlerinden
habersizler.” Malkin, bu noktada aralarında Almanya ve İspanya’nın da bulunduğu
kırk dokuz ülkeden gelen diplomatların 2005’te JNF’in Arakib köyüne ait
topraklar üzerine diktiği “Elçiler Ormanı”nın açılışına katılmasını örnek
veriyor.[4] Filistinlilere karşı işlenmiş suçların örtbas edilmesi için
dikilmiş bir ormanın kutlama olmadan açılması, tabii ki mümkün değil.
JNF’in bugünlerde “Ofer Ormanı” içerisinde kalan
İczim, Menara, Caba ve Ayn Hevd gibi Filistin köylerinin harabeleri etrafına
veya üzerine diktiği ağaçlar, çevresel felâketi daha da derinleştirdi. Burası,
2010’da kırk dört kişinin öldüğü, binlerce dönüm arazideki ABD’den gelen
bağışlarla dikilmiş ağaçların yok olduğu büyük yangının yaşandığı Hayfa’nın
güneyindeki bir bölge. Yangın sonrası İsrailli yetkililer bile, JNF’in yerele
ait olmayan çam ağaçlarını sık biçimde dikmeyi alışkanlık hâline getirdiğinden
yakındılar. Bu uygulama, ilk gelen Siyonist yerleşimcilerin gözlerinin önündeki
manzarayı geldikleri Doğu Avrupa’da aşina oldukları manzaraya benzetme amacını
güdüyordu. Ama süreç içerisinde bu toprağa yabancı olan ağaçlar, kuru Akdeniz
iklimi sebebiyle kolay yanabildiğinden, bölgenin yangınlara hassas bir yer
hâline gelmesine neden oldu.[5] Bu, JNF’in yanlış çevre yönetiminin yol açtığı
ilk felâket de değildi. Ellilerde kurum, Filistin’in kuzeyindeki Hula
Vadisi’nde bulunan, işe yaramayan “bataklık” gibi görünen, altmış dönüm doğal
sulak araziyi kurutup tarıma açtı, yollar yaptı ve buradan bataklık kömürü
çıkarttı. Sonuçta bir felâket yaşandı. Bataklık kömürünün yol açtığı nitrat ve
sülfat Tiberyas Gölü’ne sızdı ve suyun kalitesini düşürdü. “Kömürün açığa çıkartılmasıyla,
yanması kolay, verimsiz kara bir toza dönüştü. Vadide esen sert rüzgârlar toz
fırtınalarına yol açtı, bu fırtınalar da mahsule zarar verdi. Tüm bölgeyi üç
metre kalınlığında toz kapladı.”[6] Doksanlarda İsrail, bölgenin yaklaşık yüzde
onunu yeniden suyla doldurup hasarı azaltmaya çalıştı. Fakat artık çok geçti.
Tahminlere göre, yüz kadar hayvan türü yok oldu. “Tatlı suda yaşayan çok sayıda
bitki türünün soyu tükendi, birçok göçmen kuş sürüsü Afrika-Avrupa arası
kullandıkları güzergâhta başka konaklama yerleri buldu.”[7] Maalesef İsrail’in
yanlış yönetiminden kaynaklanan bu ölçekteki bir çevre felâketi, sadece
geçmişte yaşanan bir şey değil. Hâlihazırda yaşanan, belki de en büyük felâket
ise Ölü Deniz’in hızla buharlaşması. Bu da İsrail’in Ürdün Nehri’ne ait
subaşlarını “ulusal su kanalları” adıyla bölmesiyle alakalı bir gelişme.
Sonuçta Tel Aviv Üniversitesi çevre bilimi uzmanı profesör Marcelo Sternberg’in
tahminine göre, Hristiyanların İsa’yı vaftiz edildiğine inandıkları efsanevî
suyolu, “balık havuzlarından akan bir kanaldan ve çıkış suyundan” daha ufak bir
dereye dönüştü.
Ali Ebunima
[Kaynak: The Battle For Justice in Palestine,
Haymarket Books, 2014.]
Dipnotlar:
[1] Asa Winstanley, “Stop the JNF Campaign Makes Steady Gains as Israel Charity
Goes ‘On the Retreat’ in UK,” Electronic Intifada, 22 Şubat 2012.
[2] Jonathan Cook, “Christian Extremists Assist Israel
in Displacing Negev Bedouin,” Electronic Intifada, 28 Aralık 2010.
[3] Ali Abunimah, “Video: Bedouins Resist Israeli Plan
to Expel 40,000 and ‘Judaize’ their Land,” Electronic Intifada, 21 Temmuz 2013.
[4] Noga Malkin, “Erasing Links to the Land in the
Negev,” HRW, 11 Mart 2011.
[5] Joel Greenberg, “Forest Fire Fuels Review of
Israel’s Tree-Planting Tradition,” Washington Post, 26 Aralık 2010; Max
Blumenthal, “The Carmel Wildfire Is Burning All Illusions in Israel,” Electronic Intifada, 6 Aralık 2010.
[6] Tamara Zieve, “This Week in History: Swamps,
Birds, Water Wars,” Jerusalem Post, 28 Ekim 2012.
[7] A.g.e.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder