“Kuşatılmış Çocukluk” isimli bu sanat eseri,
yaratıcılarına epey ün kazandırmış. Resimde, kefiye takan, yüzünde melankolik
bir ifade bulunan bir çocuk var. Çocuk, sanki hapishane hücresindeymiş gibi,
iki demir parmaklığı tutuyor elleriyle.
Gazze şehrinin nispeten pahalı bir bölgesindeki Zafir
9 Kulesi üzerine kasten çizilmiş gibi. İsrail’in 2014 saldırısı esnasında savaş
uçakları bu kulelerin ikizi olan Zafir 4’ü bombalayıp imha etti. Bu saldırı,
sonrasında savaş suçu kabul edildi.
Kimse ölmedi ama ondan fazla insan yaralandı, kırktan
fazla ailenin evi harap oldu. 200’den fazla insan evsiz kaldı. Uluslararası Af
Örgütü bu operasyonu “askerî gerekçesi olmayan bir operasyon” olarak niteledi.
Resmi çizen dört isimden biri olan 25 yaşındaki Bilal
Halid’in dediğine göre, 2015’te çizilen bu “Kuşatılmış Çocukluk” isimli resim,
söz konusu ahlâksız yıkıma atıfta bulunuyor.
“Zafir
Kulesi, epey kalabalık bir nüfusa sahip bir binanın hedef alındığı savaşta
İsrail’in işlediği suçların bir kanıtı. Duvar resmi, bizim için bu gerçeği
Gazze dışındaki dünyaya anlatma yolumuz.”
Son on yıl içinde Gazze muazzam bir yıkıma maruz
kaldı.
İsrail’in gerçekleştirdiği üç büyük askerî saldırı ve
on yıldır süren, malların ve insanların giriş-çıkışına mani olan, şehrin eski
haline kavuşmasına mani olan abluka, binlerce insanın ölümüne, on binlercesinin
yaralanmasına ve evsiz kalmasına sebep oldu. Psikolojik travma herkesi kuşatmış
durumda. Altyapı harap oldu. Öyle ki Birleşmiş Milletler, sahil şeridinin
2020’de yaşanacak bir yer olmaktan çıkacağını söylüyor.
Bu yıkım esnasında medyanın geçtiği haberler hiçbir
şeyi düzeltmedi. İnsanların hayal kırıklıklarını, öfkelerini ve acılarını ifade
etmek için başka araçlara yüzlerini dönmeleri şaşırtıcı değil.
Duvara Yazı Yazmak
“Kuşatılmış Çocukluk” resminin doğmasına neden olan da
Gazze’nin çektiği çilenin başkalarına aktarılmak istenmesi. Halid’e göre, bu
resim aynı zamanda sanatçıların asla susturulamayacağına dair bir “mesaj”.
“Gazze
kuşatma altında olabilir, ama Filistin’de olan biteni idrak etme ve onları
farklı, yaratıcı yollardan dış dünyaya aktarma becerisine sahip sanatçıları
var.”
Halid, Aksa Üniversitesi sanat fakültesinden mezun
olmuş, Güney Gazze’deki Ferah kasabasında yaşıyor. Sanat faaliyetlerine on yıl
önce fotoğraf ve heykel ile başlamış, ama kısa bir süre sonra hat sanatına ve
duvar resimlerine geçiş yapmış.
Graffiti Filistinli sanatçıların çok eskiden beri başvurduğu, uzun zamandır varlığını koruyan bir yol. İlk çıkış tarihi, 1936’da İngiliz idaresine karşı gerçekleşen ilk Filistin isyanına dayanıyor.
“Devrimci grafitti”nin en ünlüsü, belki de 1936’da İngiliz manda hükümetince gerçekleştirilecek idamdan önce bir tutsağın siyah kömürle Akre Hapishanesi’ndeki hücresinin duvarına yazdığı şu grafitti:
Kardeşim Yusuf’a:
Annene iyi bakasın.
Kızkardeşim, sakın yas tutmayasın.
Kanımı vatanım için feda ediyorum
Bu can senin gözlerin için ey Filistin.
Tutsağın kimliği bilinmiyor, ama birçokları bu şiirin Nabluslu Avad Nabulsi tarafından yazıldığına inanıyor. Dizeleri sonrasında devrimci bir şarkıya dönüştü. “Akre Hapishanesi’nden” isimli bu şarkı nesilden nesle, dilden dile aktarıldı.
61 yaşındaki İmad Kassem’e göre, hücre duvarlarına yazılan bu yazıların bazıları hâlen duruyor. Kassem, yaşadığı yer olan Gazze’de bir sahil kampında devriye atan üç askere düzenlenen saldırıda yer almakla suçlanıp tutuklanmış.
Kassem’in dediğine göre, Nakab Hapishanesi’nde altı ay hücrede kalmış, kendisinden önce gelenlerin yazılarını ve karalamalarını incelemiş.
“O
daracık yere girdiğimde, oturup duvarları inceledim. Zamanımın önemli bir bölümünü önceki tutsakların çizdiği resimleri ve yazıları anlamaya çalışarak geçirdim.”
Bazılarının altında imza vardı. Hepsinin tarihi İngiliz mandası zamanına kadar uzanıyordu.
Kassem, böylelikle kendisinden öncekilerle bütünleşme, bir olma imkânı bulmuş. Yerdeki taşlar veya kömürlerle kendisi de bir
şeyler çizmiş, aklındakileri duvarlara
aktarmış. Birinde yas tutan bir ana, birinde özgürlüğün simgesi, birinde de kırılmış bir zincir var.
“Bir
seferinde maskeli bir adam çizdim. Gardiyan görünce onu dilimle silmemi
emretti. Reddettim. Bilincimi yitirene dek dayak yedim.”
Bu tür uygulamalar devam edip yayılmış. Gazze’nin her sokak köşesi bu türden duvar yazıları ile veya
resimleriyle süslenmiş. Birçoğu açıktan politik, bazıları örgütlerin kendisiyle
alakalı. Çoğu Filistin halkının çileli tarihini anlatıyor.
Sanat Politiktir
2014’teki Gazze saldırısı esnasında Halid İsrail hava saldırılarına ait yeni fotoğrafları ve dijital görüntüleri birleştirip kendi
grafitti-fotoğraf tarzını geliştirmiş. Bombardıman fotoğraflarına çizimlerini eklemek suretiyle yaşanan yıkıma başka bir anlam kazandırma imkânı bulmuş.
“Bombanın
yol açtığı dumanın fotoğrafı savaş süresince tüm sosyal medyayı kapladı. Böylelikle ben özgül bir şeyler denemek istedim. Bitap düşmüş yaşlı bir adam, kefiyeli
bir kadın, oyun oynayan bir çocuk, ellerini dua için Allah’a açmış bir genç ve Gazze’nin barış içinde yaşama umudunu ifade etmek bir kalp çizdim.”
Bu çalışma, ilk intifadada
sanatçıların sundukları örnekler üzerinden şiddete bir cevap
vermeyi amaçlıyor. O yıllarda, 1987-91’de grafitti direnişe ait bir ifade yolu hâline geliyor.
Filistinli örgütler bu yöntemi haberleri aktarmak,
duyurularını yapmak ve haklarını dile getirmek için bir araç olarak kullanıyor:
hatta öyle ki örgütler “en iyi sanatçı bende” yarışına bile giriyor.
54 yaşında olan Hassan Veli Gazze’de bulunan Cebeliye mülteci kampında yaşıyor. İlk intifada esnasında Veli, Filistin
Halk Kurtuluş Cephesi üyesi. Dostlarının bazıları Gazze’de en faal grafitti sanatçıları.
En çok beğendiği örnekleri hâlâ anımsıyor. Bunlar hâlâ daha Gazze kamplarındaki duvarları süslüyor. Resimlerde en beğenilen öğe Filistin haritası. Bu çizim Siyonist milislerin 1948’de gerçekleştirdikleri etnik temizlik esnasında evlerini terk etmelerine dair bir andaç. Veli, Naci Ali’nin ünlü Hanzala karakterini,
örgütlerin amblemlerini
ve daha birçok şeyi çizen isim.
“Gruplara
ayrışmış olsak da resim çizen, nöbet tutan, halkı koruyan tek güç olmalı, o ordu bizleri artık şaşırtmalı.”
Yüzlerini kapayıp kamp sokaklarında hareket ediyorlar.
Veli’nin ifadesiyle, İsrail askerleri bu grafitticileri artık daha da ciddiye
alıyor. Bu iş artık daha da tehlikeli bir hâl alıyor. Yakalandıkları takdirde
sonuçta ya öldürülüyorlar ya da tutuklanıyorlar.
“Her
bir çizimin amacı, insanları cesaretlendirmek ve harekete geçirmek.
Şehitlerimizi yücelterek, tutsakları anımsayarak adaletsizlik ve tarihimizle
ilgili bilinci yayarak direniş ruhunu tetiklemek istiyorduk. İşe de yaradı. En
azından İsrailliler sanatçıları ve tasarımcıları kovalamak için çok daha fazla
zaman harcamak zorunda kaldılar.”
Nihayetinde halkı sanatçıların karşısına çıkartmak
adına İsrail ordusu duvarlarına resim çizilmiş olan evlerde oturan insanları
resimleri silmeye zorluyor. Bu, resimlerin onların sinirlerini zıplattığının en
açık delili.
Veli, “duvar resimleri, grafitti ya da adına ne
derseniz deyin, bu bir direniş sanatıdır.”
Halid bu söze katılarak şunu söylüyor:
“Grafitti
bir devrimi tetikleyebilir. Tek bir ifade bile insanları harekete geçirebilir.
Tek bir çizim insanları haklarını talep etme noktasında eyleme sokabilir.”
Sarah Algerbavî
18 Ekim 2016
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder