31 Temmuz Pazar günkü Sözcü gazetesindeki
yazısında Ege Cansen adlı köşe yazarı, hem kişisel ahlakı, hem de haddini
aşarak Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ya çamur atmış.[1] Şöyle diyor yazısında:
“Dr.
Hikmet Kıvılcımlı'ya göre Türkiye'de devrim pratiği: 1970'li yıllarda
Türkiye'de ‘komünist darbe’ tehlikesi vardı. O dönem komünistlerinin, şef
ideologlarından Dr. Hikmet Kıvılcımlı, yazılarında şunu savunuyordu:
‘Türkiye'de
işçi ve köylüleri bilinçlendirip örgütleyerek sosyalist devrim yapılamaz. Zaten
Rusya'da da bu böyle olmamıştır. Komünist devrim, ancak sosyalist subayların
yapacağı bir askerî darbe ile gerçekleşebilir.” (italik bize ait)
Bu amaçla askeri okullara sızıldı. Darbe deşifre
olunca, kabak, özellikle Deniz Harp Okulu öğrencilerinin başında patladı.
Anlaşılan İmam Gülen de Dr. Kıvılcımlı'nın ‘devrim pratiğini’ benimsemiş. Ne
yazık ki ondan çok daha başarılı(?) olmayı becermiş.
Son söz: Benzerliğe aldanma, farkı fark et.”
“…yazılarında şunu savunuyordu:” dediği paragrafta
söylediklerinin tek bir kelimesi bile doğru değildir. Kıvılcımlı’nın el
yazısıyla yaklaşık 50.000 (elli bin) sayfayı bulan külliyatında bu adamın
söylediklerine benzer tek bir cümle yoktur. Zaten olsa bu adam da (Ege Cansen)
“işkembeden atma yerine “şu kitabının şu sayfasında ya da falan makalesinde”
derdi. Bunun yerine apaçık yalan söyleyerek, 69 yıllık yaşamının 50 yılını her
nefesinde kapitalist düzenle savaşa harcamış bir mücadele adamını, ömrünün tamamını
kapitalist düzene hizmetle geçiren F. Gülen’e benzetme ahlaksızlığına
düşebiliyor.
Kıvılcımlı’nın 60 kadarı yayınlanmış 100 kitabı,
yüzlerce makalesi, 22 yılı hapiste geçen mücadele dolu bir ömrü var. Davaları,
savunmaları var. Buralardan hiçbir referans göstermeden böyle ucuzca suçlamalar
ancak sistem görevlilerinin harcı olabilir. Gizli servislerin “Sözcü”sü bir
gazetede bir köşe alacaksın, geçmişinde finans kapitale hizmetle dolu yıllar
olacak, elbette işçi sınıfına ve onun öncülerine çamur atacaksın. Oysa namuslu
bir burjuva aydını bile, çamur atma yerine eleştirmeyi seçer. Eleştireceği kişi
ya da görüşten namusluca alıntılar koyar ve diyeceğini der.
Ege Cansen’in bir sonraki paragrafta söylediği “Bu
amaçla askerî okullara sızıldı. Darbe deşifre olunca, kabak, özellikle Deniz
Harp Okulu öğrencilerinin başında patladı.” cümleleri de yalandır. Komünistleri
kendileri gibi ikiyüzlü zannediyor. Komünistler bir yerlere sızmazlar. Sızmak
gizli servislerin ve sağcıların işidir. “Bir komünist asla yalan söylemez”,
bizzat Kıvılcımlı’nın lafıdır. Sızma falan yoktur. Darbe girişimi de. Zaten 83
sanıklı Teğmenler Davası da darbecilikten açılmamıştır. Ege Cansen’de zerre
kadar namus olsa bu iddiasını ispatlayacak bölümler bulup koyar yazısına.
Kıvılcımlı’nın “devrim pratiği” derken de alaycı bir
üslupla “İmam Gülen”le benzeştirir. Kıvılcımlı’nın devrim pratiği “düşünce ve
davranış birbirinden ayrılmaz” şiarına sıkı sıkıya bağlılıktır.
Türkiye’nin teorik ve pratik devrim orijinalliğine
çözümler üretip önermiş ve çözümlerinin hayata geçmesi için ömrünü vermiştir.
Finans kapitalin “Cansen”lerinin onu anlamasını beklemeyiz ama hayasızca
saldırılarının da cevapsız kalmayacağının bilinmesini isteriz.
Hikmet Kıvılcımlı Enstitüsü
Dipnot:
[1] Ege Cansen, “Bu Bir Askeri Darbe Değildi”, 31 Temmuz 2016, Sözcü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder