Pages

04 Nisan 2016

Azerbaycan Komünist Partisi Bakû Şehri Yürütme Komitesi


Doğu Halkları Kurultayı’na:

Tümüyle doğru olmasa da, “Doğu” başlığı altında toplanan mazlum milletlerin yeni dünyası hayata ve mücadeleye uyanıyor. Bu dünya sadece Asya’yı değil, Afrika’yı, (Meksikalı ve Zenci halkları kapsayan) Amerika’yı ve diğerlerini içermektedir.

Bugüne dek beyaz ırk, sığ bir gerekçelendirme ile, tüm insanlığı temsil ettiğini iddia etmiştir. Oysa sayısal açıdan bile (diğer deri renklerine sahip) mazlum halklar beyaz ırkın en az iki katıdır. Bizim Doğu medeniyetimizin onlarınkinden daha eski olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Doğu’nun ataletinden bahsederken, bu durumun henüz anlamadığımız bir tür hayat tarzı ve toplumsal ilişkiler biçimiyle tanışık olmadığımız gerçeğinin bir sonucu olduğunu unutmamalıyız. Doğu hep yaşadı ve bugün de yaşamaya devam ediyor. Onun gelişmesinin, kasten üretici güçleri harap eden ya da en azından doğal gelişmenin elini kolunu bağlayan Avrupalı işgalcilerin uyguladığı vahşet ve sermayenin sömürge politikası tarafından tutsak edildiği doğrudur. Ancak tam da bu vahşet mazlum halklarda direniş ve mücadeleyi tetiklemiş ve savaşan milletlerarası proletaryasına yeni bir müttefik kazandırmıştır.

Taşıdığı öz itibariyle İkinci Enternasyonal, mazlum halkları devrimci harekete çağırma ya da onlar arasında yükselen hareketlerden faydalanma konusunda yetersizdir. Bir yandan burjuvazinin sözde sömürge politikasını kınarken İkinci Enternasyonal partileri, kendi burjuvalarının özellikle sömürgelere ilişkin olanlar dâhil tüm politikalarını desteklemiştir. Dahası, Alman, Belçikalı ve Hollandalı sosyalistler arasında sermayenin sömürge politikasını alkışlayan ve bu politikanın “aşırı uçlar”ını törpülemekle yetinen bir eğilim ortaya çıkmıştır. Bu baylar, sözkonusu görüşleri Enternasyonal kongrelerinde vazetme küstahlığında bile bulunabilmektedirler. [Sosyalist Enternasyonal’in Stuttgart Kongresi’nde sözkonusu delegeler yeniden biçimlendirilmiş sömürgecilikle ilgili bir kararı desteklediler. –ç.n.]

İkinci Enternasyonal’in sömürge politikasına karşı platonik protestosu ancak kâğıt üzerinde kalmaktadır. Pratikte sosyal demokrasi sömürge halklara mensup yüz milyonlarca insanın sömürülüp boğulması politikasına itiraz etme noktasında hiçbir şey yapmamıştır. Kendi yurdunda devrimci anlamda bir mücadeleyi göğüslememiştir; mazlum halkların devrimci protestosu ile hiç ilgilenmemiş, ara sıra da olsa, açığa çıkan devrimci hareketleri faal olarak desteklememiştir. Mazlum halkların fikriyatta ve fiiliyatta Avrupalı ve Amerikalı burjuvalara karşı güvensizlik ve düşmanlık üretmesi şaşırtıcı mıdır? Bu, sadece burjuvazi için kutlama gerekçesidir.

Komünist Enternasyonal farklı bir biçimde hareket eder. Sovyet Rusya’nın gerçek özü ve millî meseleye ilişkin geliştirdiği politika mazlum halkların Dünya sermayesine karşı yeni bir öfke seli oluşturmasını sağlamıştır. İkinci Komünist Enternasyonal Kongresi bu kurtuluş hareketinde önemli bir rol oynayacak, aynı zamanda Avrupalı ve Amerikalı işçi sınıfının devrimci mücadelesine destek verecektir. Üçüncü Enternasyonal sadece kapitalist hâkimiyete karşı mazlum halkların devrimci ayaklanmalarıyla dayanışma içinde olacaktır. Buna ek olarak, özellikle zalim olanlar dâhil tüm ülkelerdeki komünist partileri mazlum halklara zulmeden burjuvalara karşı çıkan devrimci hareketleri desteklemeye zorlayacaktır.

Bu sayede emekçi halkların milletlerarası dayanışması tam anlamıyla gerçekleşme imkânı bulacaktır. Örneğin bugüne dek İngiliz işçisi, Sovyet Rusya’ya saldırmayı düşünen İtilaf Devletleri’ni protesto kararı almakla ya da kimi Avrupa ülkelerinde cereyan eden grevleri desteklemeye dair sözler vermekle yetindi. Bugün Komünist Enternasyonal onlara eğer sermayenin boyunduruğundan kurtulmak istiyorsa, temel proleter görevin hem başka ülkelerde hem de özellikle kendi burjuvalarının zulmettiği mazlum milletlerdeki proleterleri faal olarak desteklemek olduğunu bilmelidir. Aynı öneri, Fransa, Amerika, Belçika ve Hollanda gibi sömürge sahibi olan ve başka halklara zulmeden ülkelere mensup işçiler için de geçerlidir. Bu çağrı kendisine “büyük” güçler diyen hâkim kapitalist ülkelerdeki işçileredir.

İkinci Komünist Enternasyonal Kongresi’nin aldığı kararlara ilişkin haberler yüz milyonlarca Hintliye, Çinliye, zenciye, Malezyalıya ve diğer mazlum halklara bir müzik sesi olarak ulaştığında kendilerini sömüren sermayeye kapsamlı mücadele için bir işaret fişeği görevi görecektir. Proletaryanın milletlerarası örgütünün faal desteğine dair umut sömürge ve yarı-sömürgelerdeki işçi ve köylü kitlelerini burjuva sömürüsünün ağır boyunduruğuna karşı verdiği mücadeleye dönük gayretleri iki misline çıkartacaktır. Eski kapitalist ülkelerdeki proleter mücadele yalnızca mazlum halklar arasında filizlenen devrimci mücadeleden kazanç sağlayabilir.

Geriye sadece öldürücü darbelerin Dünya burjuvazisine metropol ülkelerde mi yoksa sömürgelerde mi indirileceği sorusu kalır. Her iki şekilde de sermayeye karşı mücadele gezegenin tüm yüzeyine yayılacaktır. Tarihin otoyolunda ölü vaziyette uzanan Doğulu milyonlarca insan artık mücadeleye doğru akmaktadır. İlk kez bu mücadele sınırlarını aşarak Dünya ölçeğine yayılmaktadır. Tüm bu gelişmeler kapitalizmin çöküşünü hızlandıracak ve burjuva hâkimiyetinin yok olacağı günü yakınlaştıracaktır.

Mazlum halkların kitleler hâlinde mücadeleye katılması Dünya genelinde zulme karşı verilen mücadelenin tarihinde yeni bir dönemi açmaktadır. İlk kez Komünist Enternasyonal, tüm açık yürekliliği ile bu mücadelenin bayrağını yükseltmiş, tüm mazlum halkları ve örgütlü milletlerarası proletaryayı bu mücadele için harekete geçirmiştir. Bu, Komünist Enternasyonal’in süreklilik arz edecek bir katkısıdır.

Tüm ülkelerin proleterleri, birleşin!

Rusya Dokuman Merkezi Arşivi
1920

[Kaynak: To See The Dawn: Baku, 1920 First Congress of the Peoples of the East, Yayına Hz.: John Riddell, Pathfinder, 1993, s. 273-276.]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder