Venezuela Başkanı Nicolas Maduro’nun sosyalist
hükümeti iş dünyasının yönlendirdiği sağcıların kuşatması altında. 6 Aralık’ta
yapılacak Ulusal Meclis delegeleri için yapılacak oylama bir güç sınavı şeklinde
geçecek. 1999’dan bugüne Başkan Hugo Chávez’in öncülük ettiği süreç birçok
insan için yeni gerçekliklerin oluşmasını sağladı ve bu insanlar o gün için
sosyalist umutların temelini teşkil ettiler.
Yeni çıkan üç habere göre, sürece iştirak edip
beklentilere somutluk kazandıran insanların umutlarına ve politik
beklentilerine dair üç örnek görüş ortaya çıkıyor. Bu insanlar ve muhtemelen
başkaları rejime bağlılıklarını ifade ediyorlar ve bir direniş kültürü oluşturma
yönünde hazırlık içerisindeler.
Venezuelalılar temel tüketim maddelerindeki kıtlığa,
dükkânlar önündeki uzun kuyruklara ve paradaki değersizleşme sürecine tahammül
göstermek zorundalar. Para yurtdışında saklanıyor, dağıtımcılar malları stokluyor
ve vurguncular devletin sübvanse ettiği gıda ve benzini Kolombiya’da
satıyorlar. Muhalefet Kolombiyalı paramiliter unsurları ve sokaktaki çatışmayla
sonuçlanan gösterileri istikrarsızlığı yaymak için kullanıyor. ABD hükümeti
sağcı ajitatörlere yığınla para akıtıyor.
Ekim’de BM Latin Amerika ve Karayipler Ekonomi
Komisyonu (CEPAL) Venezuela ekonomisinin 2015’te yüzde 5,5 oranında değer
kaybettiğini söyledi; IMF’ye göre bu oran yüzde 10.
Ancak genel bir kötümserlik havasından da söz etmek
mümkün değil. 31 Ağustos 2012’de Barquisimeto’daki Intercerámica fabrikasında çalışan
işçiler şirket sahibinin Madrid’den Skype üzerinden yaptığı konuşmayı dinlediler.
Patron işçilere fabrikayı kapatıp yıkacağını söyledi. Sonrasında işçiler
fabrikayı 19 ay işgal ettiler. Şantaj ve tehditlerle karşılaşan işçiler
makineleri ve tesisatı korudu. Sonuçta geride sadece 19 işçi kaldı.
Az sayıda işçi fabrikayı 28 Ekim 2013’te tekrar faal
hâle getirdi ve ismini “Alfareros del Gre” (Seramik Çömlekçiler) yaptılar.
Venezuela’da çıkan 2010 tarihli “Komünal Ekonomik Sistemin Teşvik Edilmesi” Kanunu
kurumu “Komünal ve Toplumsal Mülkiyet Olarak Şirket” hâline getirdi
(İspanyolcadaki isminin kısaltması EPSC). İşçiler komşu kolektiflerden eğitim
ve idarecilik konusunda deneyim edinme imkânı buldular. Üretim Mart 2014’te
başladı. Ev inşaatı için boru şeklinde kil blokları üretildi. Yer karosu üretimine
son verildi ve ihracat amaçlı seramik süpürgelikler imal edildi. Ekim 2015’te
toplam üretim günlük 10.000 bloğa çıktı.
Hâlihazırda fabrikada 85 işçi var, bunların çoğu 25
yaşın altında. İşçiler yakında sayılarının 150’ye ulaşıp günlük üretimin 35.000
bloğa çıkmasını umuyorlar. Hükümetin “Büyük Venezuela Barınma Misyonu” blokların
yüzde yetmişini satın aldı. Cemaat konseyleri kendilerinin yürüttükleri inşaat
projeleri için diğer yüzde 15’lik dilimi, hırdavatçılarsa geri kalanı aldılar.
Kazanılan para eşit olarak pay edildi. Fabrika işgali sonrası kalan 19 işçiden
biri olan Pedro’nun tespitine göre, “her gün fabrikada iki saat üretici, altı saat
da patron için üretim yapılıyor.”
Resmî planda ESPC bir ya da birden fazla cemaat ya da
komüne ait bölgede faal olan bir “toplumsal üretim birimi”. Bu birim
katılımcılara ve kolektife gelir fazlasının toplumsal planda yeniden yatırıma
döndürülmesi üzerinden fayda sağlamak” için oluşturuldu. Alfareros del Gre “tam
anlamıyla” bir ESPC. Bu da “üretim araçlarının toplumsal ve komünal mülkiyette
olduğunu” gösteriyor.
Venezuela’da yaşayan Kolombiyalı mültecilerin
hayatları da iyiye gidiyor. Son kırk yıl içerisinde tehditler, zorla
topraklarının ve evlerinin ellerinden alınması 5.600.000 Kolombiyalının Venezuela’ya
taşınmasına sebep olmuş. Gazeteci Marco Teruggi’nin haberine göre bu insanlar “Büyük
Venezuela Barınma Misyonu”na ait evlerin yüzde 25’ini kullanıyor, “111.000
Kolombiyalı, bugün (üniversite düzeyinde) Misyon Sucre’de eğitim alıyor. 60.000
öğrenci Misyon Ribas’ı (lise eğitimini) tamamladı.”
Bolivarcı Kolombiyalılar Barış Hareketi’nin başında
Juan Carlos Tanus bulunuyor. Onun Teruggi’ye ilettiği kadarıyla, “Çavezci
kültürün Venezuela Cemaat Komisyonları Teşkilat Kanunu üzerinden oluşturulan
göçmen topluluklar dâhilindeki gelişimi doyum noktasına ulaştı.” Tanus ise şu
değerlendirmeyi yapıyor: “Çavezci kültür bir hastaneye gidip yardım talep
ettiğinizde bir yoldaşın o kişiyle ilgilenmesi ve her düzeyde dikkatle birlikte
ona yardım sunması üzerine kuruludur. Bunu Kolombiya’daki modelle kıyaslamak
mümkün: Kolombiya’da sübvanse edilen sağlık hizmetleri hiçbir biçimde
işlemiyor, hastaneler ihmal ediliyor, halka kötü davranılıyor, ilâç yokluğundan
hastanelerde insanlar ölüyor.”
Marco Teruggi’ye göre, Venezuela’ya yeni gelenler
“kültürel bir şok yaşıyorlar. Kolombiya’da eğitim düzeyi çok düşük, burada ise
insanlarla tek tek ilgileniliyor. Kolektifleşmeden Bolivarcı manada özgür bir
Amerika, halkların kurtuluşu, kolektif kuruluş sürecinden söz ediliyor. […] Tüm
bunlar akademik, bireysel ve yurttaş düzeyinde rekabete tanık olunan
Kolombiya’da öğrendiklerimizden çok farklı.”
Venezuela’daki Kolombiyalı mülteciler politik değişimi
tecrübe ediyorlar. Venezuelalılarla birlikte onlar da bu değerli hayatı önemsiyorlar
ve Maduro hükümeti için dövüşmeyi önemli buluyorlar.
Ulusal Meclis delegesi, sosyalist Blanca Eekhout, TeleSur’a
verdiği röportajda Çavezci hareketin halkın desteğini neden arkasına aldığını izah
ediyor ve şunları söylüyor: “İlk kez bu seçimlere cinsiyet eşitliği ile
birlikte gidiyoruz. Ön seçimlerde adaylarımızın yarısı 30 yaşın altında, genç insanlardı.”
Röportajı yapan kişi ise şu açıklamayı düşüyor: “Politik partilerin aynı sayıda
kadın ve erkek aday sayısına sahip olması gerek ve bu isimlere listelerinde yer
vermek zorundalar.”
Yaklaşan seçimlerle ilgili olarak Eekhout net ve açık
konuşuyor: “Biz devrimin Ulusal Meclis’te çoğunluğa sahip olmaya devam etmesini
istiyoruz, çünkü eğer sağcılar kazanırsa, halkı devrimin tüm başarılarından
mahrum bırakacaklar, katılımı engelleyecekler ve devrimi başarısız kılmak için
uğraşacaklar.”
W. T. Whitney
26 Ekim 2015
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder