21 Ağustos 1971’de hapishanede gardiyanlar tarafından
vurulup öldürülen George Jackson, ABD emperyalizmine dönük itinalı analizi ve
isyankârlığı ile kendi kuşağının devrimcilerine ilham vermiş bir isimdir.
On sekiz yaşındayken bir yıla mahkûm edilen Jackson,
11 yılını parmaklıklar ardında geçirir. Bunun yedi yılı hücrede geçer.
Katledildiği vakit hücre cezasını çekmektedir. Gardiyanların direncini
kıramaması, buna ek olarak mahkûmlar arasında yürüttüğü örgütlenme faaliyeti,
onu Soledad ve San Quentin hapishanelerinin zorba idarecilerinin hedefi hâline
getirir.
Jackson hapishanede komünist klasikleri okumaya
başlar. Soledad Birader isimli kitabında şunu söylemektedir:
“Marx,
Lenin, Trotskiy, Engels ve Mao ile tanıştım. […] beni günahlarımdan
kurtardılar. İlk dört yıl boyunca ekonomi ve askerî fikirlerden başka bir şey
çalışmadım.”
Hapishane hücresinde Kara Panter Partisi’ne katılır ve
son kitabı Gözümdeki Kan’da reform ve devrim arasındaki farktan şu
şekilde bahseder:
“Mülkiyet
ilişkilerini ve ekonomik durumları değiştirmeksizin devlet personelinin
görevlerini değiştirip devlet formlarını farklılaştırırsanız, sadece eski
burjuva devrimi içerisinde başka bir reform aşaması üretmiş olursunuz. Mevcut
dengesizlikleri değiştirme gücü […] servetin üretimi ve dağılımı üzerindeki
kontrolle ilgilidir. […]
Devrimci
değişim, yüzde birin elindeki her şeye el konulmasını ve tüm bu varlıkların
geri kalan yüzde doksan dokuzun ellerine aktarılmasını ifade eder. Eğer yüzde
bir sadece başka bir yüzde bire yerini bırakıyorsa, devrimci değişim
gerçekleşmiş olmaz.”
Deirdre Griswold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder