Allah’ım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne
kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü
hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden
müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş
ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı
felâketler karşısında? Bir halk yok mu?
Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için
kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler
olarak ilân edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir
bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz
şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için
dua etmeye.
“Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve
mü’min kullarına yardım et!” diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu
yazılacak:
Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık…
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız,
yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi
beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın, savaşçı
onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden
her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin!
Temennimiz, Allah’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız
bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allah’ım!
Sana şikâyette bulunuyorum… Sana şikâyette
bulunuyorum… Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı
zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin…
Sen bizim Rabbimizsin… Bizi kime bırakıyorsun? Bize
cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allah’ım!
Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler,
yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar,
yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı…
Birliğimiz bozuldu… Yollarımız ayrıldı…
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip,
düşmanı yenmedeki aczini sana şikâyet ediyoruz…
Şeyh Ahmed Yasin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder