23
yaşındaki Suriyeli Deah Şadi Bereket, 21 yaşındaki eşi Yusor Muhammed Ebu
Saliha, 19 yaşındaki Filistinli Rezan Muhammed Ebu Saliha’nın 10 Şubat’ta
Chapel Hill’deki Kuzey Carolina Üniversitesi kampüsü yakınında uğradığı menfur
ve duygusuz saldırı sonucu katledilmeleri dünya genelinde şoka, üzüntüye ve
öfkeye sebep oldu. Hepsi de Müslüman olan bu insanların katli sonrası ABD’de ve
dünya genelinde protestolar ve gece nöbetleri tertiplendi. İşgal Altındaki
Gazze’de de yapılan bu eylemlerde söz konusu gençlerin idam edilircesine
katledilmesinin ana nedeni olan İslamofobi ifşa edildi.
Polis,
yaşananın park kavgasından kaynaklandığını söyleyerek olayı önemsiz göstermeye
çalıştı. Oysa katil Craig Hicks, gençlerin evlerine belinde bir silâhla kasten
gelmişti. Aileler Müslümanlara karşı nefret suçu işlendiğini söyleyerek
cinayetlere dair federal soruşturma talep ettiler.
Bu
cinayetler, büyük sermayenin elindeki medyada kayıtsızlık ve duyarsızlıkla
karşılandılar. Cinayetler sonrası elektronik basında, internette veya TV’de
sıcak haber olarak duyurulmadı. Bu cinayetler herhangi bir haber olarak ele
alındı.
7
Ocak’ta Paris’te, hicve dayanan İslamofobik karikatürleri yayınlayan Charlie
Hebdo dergisinin bürosunda yaşanan katliamla bu olayı kıyaslamak mümkün.
Kuzey Carolina’daki olayın aksine Paris’teki olay için tüm haberler günlerce
geri plana atılmıştı. Yönetici sınıfın ve Batılı devletlerin borazanı olan ana
akım medya, yaşanan katliamı Müslüman karşıtı retoriğini ve ırkçılığını kusmak
için politik bir bahane olarak kullandı. Bu propaganda ülke içinde ve dışında
bir terörizm faaliyeti olarak işledi.
Kuzey
Carolina’daki cinayetleri önemsiz göstermeleri karşısında insanlar çeşitli
mecralarda polise ve medyaya karşı şiddetli eleştiriler geliştirdiler.
Özellikle
2001’deki 11 Eylül saldırılarından beri genelde Müslüman halka karşı uygulanan
şiddet ve onlara karşı gösterilen dar kafalı yaklaşım üzerinden şu soruyu
sormak mümkün: 10 Şubat’ta bu olay neden yaşandı? Bir daha yaşanır mı,
yaşanırsa hangi koşullarda yaşanır? Bu türden olayları durdurmak için seferber
olmazsak, cinayetlerin tekrarlanması muhtemel.
Kuzey
Carolina cinayetleri Trayvon Martin, Michael Brown, Eric Garner, Tamir Rice,
John Crawford III, Jessie Hernandez ve hatta son dönemde cinayeti videoya
kaydedilen Antonio Zambrano-Montes’in katledilmelerinden ayrı düşünülemez. Bu
herkesin bildiği vakalar ve sayısız başka cinayet, devletin hukukî ve gayri
hukukî bir biçimde tatbik ettiği ırkçı baskıyla bağlantılı. Bu kurbanların
zamansız ölümleri, daha geniş bir çokuluslu, işçi sınıfına dayanan mücadelenin
harlanmasına katkı sunacaktır. Bu mücadele, Siyahların Hayatları Önemlidir
hareketince başlatılmış olan bir mücadeledir ve tüm çürümüş kapitalist sistemi
hedef almaktadır.
Monica Moorehead
17 Şubat 2015
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder