20 ve 21 Aralık’ta Lübnan’ın Aynü’l-Helve ile Beddavi
mülteci kamplarında verdiği derste Yoldaş Halid Bereket, mevcut Filistin’in
resmî liderliğine ve “Filistin halkına sundukları, yanılsamalardan oluşan yola
yönelik eleştiriler yöneltti.
“Tarihsel
açıdan Filistinli kapitalistler ve Filistin burjuvazisi, Filistinlileri bir
sefaletten diğerine sürükleyip durmuşlardır. Bu sınıf, Filistin davasını
desteklememektedir, bundan sonra da desteklemeyecektir. Söz konusu sınıf,
sadece kendi küçük çıkarlarını umursar, Filistin halkının başına neler geldiği,
onların haklarının nasıl çiğnendiği onun umurunda değildir. Bu, 1936’da,
1948’de, 1967’de böyleydi, bugün de böyledir. Elbette Filistin halkının içinde
bulunduğu durum konusunda en büyük sorumluluk, işgalciler ve sömürgecilerindir
ama bu sınıfı temsil eden geleneksel gerici liderliğin de Filistinlilerin bugün
maruz kaldıkları sefil koşullar konusunda önemli bir sorumluluğu vardır. Artık
mülteci kamplarındaki fakir halk sınıflarından gelen devrimcilerin teşkil
ettikleri yeni bir liderlik oluşturmanın vaktidir. Mevcut durumdan çıkışın
yegâne yolu, anavatandaki ve sürgündeki halkına ve silâhlı mücadele yoluna
bağlı sağlam bir liderlik oluşturmaktan geçmektedir.”
Konuşmasında Bereket, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’ne sunulan taslak kararın “Filistin davasının merkezini teşkil eden
geri dönüş hakkını tehlikeye sokan ve Filistinlilerin haklarını riske atan bir
ihanet metni” olduğunu söylemiştir. Ardından Bereket, dinleyicilere şu soruları
sormuştur:
“Bu
konuda ne yapacaksınız? Sesinizi yükseltip davanıza kimsenin el koyamayacağını
haykıracak mısınız? Bir zamanlar size ait olan, kendi kanınız, teriniz ve
paranızla inşa ettiğiniz Filistin Kurtuluş Örgütü’nün içinde olduğu mevcut
duruma karşı sesinizi yükseltecek misiniz? Sürgündeki Filistinli mültecilerin
yürüdüğü yolu geri kazanacak mısınız, sizin sesiniz ve devrimci aydınlarınız Gâssan
Kenefâni ile Naci Ali’yi yeniden onların elinden kurtaracak mısınız? Yoksa tüm
bu olup biteni kabul mü edeceksiniz?”
Yoldaş Bereket, sözlerine şu şekilde devam etmiştir:
“Filistin
sahnesindeki en tehlikeli yozlaşma biçimi, mevcut liderliğin politik açıdan
yozlaşmasıdır. Filistin devleti yozlaşmış bir kurumdur, o, hâlihazırda yaşanan
yozlaşmayı idare eden bir kurumdan fazlası değildir. Bu kurumun işgalciyle
güvenlik konusunda işbirliğine gitmesi tam bir ihanettir. Mali yozlaşma, idari
yozlaşma ve toplumsal yozlaşma bu kaynaktan, politik yozlaşmadan
beslenmektedir. Halkın yüzde biri, yani şu Filistinli kapitalistler, Filistin
ile ilgili politik kararların yüzde yüzünü kendine göre vermektedir.”
Aynü’l-Helve mülteci kampındaki gençlere hitap eden
Bereket şunları söylemiştir:
“Her
gün direnişin ön saflarında olanlar, Filistinli gençlerdir, bu gençler hangi
partiye bağlı olduklarına bakmaksızın, ne tür bir politik bağa sahip olursa
olsun, mücadeledeki yerini almaktadırlar. Hapishanelerde, Gazze’deki silâhlı
direnişte, öğrenci hareketinde, İsrail askerleriyle çatışmalarda şehidlerin ve
yaralıların ekseriyeti gençtir. Peki, gençliğin politik karar alma
süreçlerindeki payı nedir? Filistin gençliğine içinde yaşadıkları koşulları,
maddi ilişkileri ve ne istediklerini kim sormaktadır? İçinden geçtiğimiz zaman
değişim ve isyan zamanıdır, ona önderlik etmesi gereken de gençliktir.
İktidar
tekelini elinde bulunduran Ramallah’taki Filistin Devleti sona yaklaşmıştır.
Onun elinde Filistinlilere yanılsama, daha fazla yanılsamadan başka sunacak bir
şey yoktur. Öte yandan Gazze’de iktidar tekelini elinde bulunduran Hamas da
kendi örgütünün çıkarlarını Filistin halkının çıkarlarının ve davasının
üzerinde tutmaktadır. Bu nedenle ‘ulusal birlik’ şiarı ulusal birlik anavatanda
ve sürgündeki Filistinlilerin teşkil ettikleri halk sınıflarınca dayatılmadığı
sürece, boştur, kıymetsizdir. Biz, Kahire, Doha ve Amman’daki Arap istihbarat
servislerinin himayesinde ‘ulusal bir diyalog’ süreci içerisine girmek
istemiyoruz. Biz, ulusal diyalogumuzu Filistin halkının himayesinde ve
Filistinlilerin ellerindeki silâhların koruması altında, Aynü’l-Helve mülteci
kampında inşa etmek istiyoruz.
Filistin
Halk Kurtuluş Cephesi, yedinci ulusal konferansını topladıktan sonra yeni bir
aşamaya geçmiştir. Örgütümüz bir yenilenme sürecine tanıklık etmekte, halkımız
Cephe’nin ileri doğru yürüdüğünü hissetmektedir. Bizden kimse, halkın geri
dönüş ve kurtuluş için verdiği mücadele ile halkımızın davasına dair muğlâk
ifadeler veya ikircikli konumlar beklemesin. Cephe, fakir Filistin halkına ve
tüm dünya halklarına aittir, o her zaman zafere dek onlar için varolacaktır.”
FHKC
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder