Pages

23 Aralık 2014

Filistin Burjuvazisi ve FKÖ

20 ve 21 Aralık’ta Lübnan’ın Aynü’l-Helve ile Beddavi mülteci kamplarında verdiği derste Yoldaş Halid Bereket, mevcut Filistin’in resmî liderliğine ve “Filistin halkına sundukları, yanılsamalardan oluşan yola yönelik eleştiriler yöneltti.

“Tarihsel açıdan Filistinli kapitalistler ve Filistin burjuvazisi, Filistinlileri bir sefaletten diğerine sürükleyip durmuşlardır. Bu sınıf, Filistin davasını desteklememektedir, bundan sonra da desteklemeyecektir. Söz konusu sınıf, sadece kendi küçük çıkarlarını umursar, Filistin halkının başına neler geldiği, onların haklarının nasıl çiğnendiği onun umurunda değildir. Bu, 1936’da, 1948’de, 1967’de böyleydi, bugün de böyledir. Elbette Filistin halkının içinde bulunduğu durum konusunda en büyük sorumluluk, işgalciler ve sömürgecilerindir ama bu sınıfı temsil eden geleneksel gerici liderliğin de Filistinlilerin bugün maruz kaldıkları sefil koşullar konusunda önemli bir sorumluluğu vardır. Artık mülteci kamplarındaki fakir halk sınıflarından gelen devrimcilerin teşkil ettikleri yeni bir liderlik oluşturmanın vaktidir. Mevcut durumdan çıkışın yegâne yolu, anavatandaki ve sürgündeki halkına ve silâhlı mücadele yoluna bağlı sağlam bir liderlik oluşturmaktan geçmektedir.”

Konuşmasında Bereket, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunulan taslak kararın “Filistin davasının merkezini teşkil eden geri dönüş hakkını tehlikeye sokan ve Filistinlilerin haklarını riske atan bir ihanet metni” olduğunu söylemiştir. Ardından Bereket, dinleyicilere şu soruları sormuştur:

“Bu konuda ne yapacaksınız? Sesinizi yükseltip davanıza kimsenin el koyamayacağını haykıracak mısınız? Bir zamanlar size ait olan, kendi kanınız, teriniz ve paranızla inşa ettiğiniz Filistin Kurtuluş Örgütü’nün içinde olduğu mevcut duruma karşı sesinizi yükseltecek misiniz? Sürgündeki Filistinli mültecilerin yürüdüğü yolu geri kazanacak mısınız, sizin sesiniz ve devrimci aydınlarınız Gâssan Kenefâni ile Naci Ali’yi yeniden onların elinden kurtaracak mısınız? Yoksa tüm bu olup biteni kabul mü edeceksiniz?”

Yoldaş Bereket, sözlerine şu şekilde devam etmiştir:

“Filistin sahnesindeki en tehlikeli yozlaşma biçimi, mevcut liderliğin politik açıdan yozlaşmasıdır. Filistin devleti yozlaşmış bir kurumdur, o, hâlihazırda yaşanan yozlaşmayı idare eden bir kurumdan fazlası değildir. Bu kurumun işgalciyle güvenlik konusunda işbirliğine gitmesi tam bir ihanettir. Mali yozlaşma, idari yozlaşma ve toplumsal yozlaşma bu kaynaktan, politik yozlaşmadan beslenmektedir. Halkın yüzde biri, yani şu Filistinli kapitalistler, Filistin ile ilgili politik kararların yüzde yüzünü kendine göre vermektedir.”

Aynü’l-Helve mülteci kampındaki gençlere hitap eden Bereket şunları söylemiştir:

“Her gün direnişin ön saflarında olanlar, Filistinli gençlerdir, bu gençler hangi partiye bağlı olduklarına bakmaksızın, ne tür bir politik bağa sahip olursa olsun, mücadeledeki yerini almaktadırlar. Hapishanelerde, Gazze’deki silâhlı direnişte, öğrenci hareketinde, İsrail askerleriyle çatışmalarda şehidlerin ve yaralıların ekseriyeti gençtir. Peki, gençliğin politik karar alma süreçlerindeki payı nedir? Filistin gençliğine içinde yaşadıkları koşulları, maddi ilişkileri ve ne istediklerini kim sormaktadır? İçinden geçtiğimiz zaman değişim ve isyan zamanıdır, ona önderlik etmesi gereken de gençliktir.

İktidar tekelini elinde bulunduran Ramallah’taki Filistin Devleti sona yaklaşmıştır. Onun elinde Filistinlilere yanılsama, daha fazla yanılsamadan başka sunacak bir şey yoktur. Öte yandan Gazze’de iktidar tekelini elinde bulunduran Hamas da kendi örgütünün çıkarlarını Filistin halkının çıkarlarının ve davasının üzerinde tutmaktadır. Bu nedenle ‘ulusal birlik’ şiarı ulusal birlik anavatanda ve sürgündeki Filistinlilerin teşkil ettikleri halk sınıflarınca dayatılmadığı sürece, boştur, kıymetsizdir. Biz, Kahire, Doha ve Amman’daki Arap istihbarat servislerinin himayesinde ‘ulusal bir diyalog’ süreci içerisine girmek istemiyoruz. Biz, ulusal diyalogumuzu Filistin halkının himayesinde ve Filistinlilerin ellerindeki silâhların koruması altında, Aynü’l-Helve mülteci kampında inşa etmek istiyoruz.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, yedinci ulusal konferansını topladıktan sonra yeni bir aşamaya geçmiştir. Örgütümüz bir yenilenme sürecine tanıklık etmekte, halkımız Cephe’nin ileri doğru yürüdüğünü hissetmektedir. Bizden kimse, halkın geri dönüş ve kurtuluş için verdiği mücadele ile halkımızın davasına dair muğlâk ifadeler veya ikircikli konumlar beklemesin. Cephe, fakir Filistin halkına ve tüm dünya halklarına aittir, o her zaman zafere dek onlar için varolacaktır.”

FHKC

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder