1997’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin Britanya
emperyalizminden geri alındığı ve onun yasal parçasını teşkil eden Hong Kong’da
“şemsiye devrimi” olarak anılan eylemlilik süreci, EuroMaidan ve Tiananmen
Meydanı’nda görüldüğü üzere, burjuvazinin önderliğinde gelişen, ilhamını
emperyalistlerin verdiği, orta sınıfa dayanan bir hareketin ürünüdür.
Şemsiye devrimi liderlerinin ABD emperyalizmiyle
kurdukları bağları ifşa eden birçok makale kaleme alınmıştır, dolayısıyla ben
burada genel kimi sorulara odaklanacağım.
Maidan ve Libya ile Suriye’de yaşanan karşı devrimci
isyanlarda görüldüğü üzere, bu gösteriler, ulusal kurtuluş hareketlerinin (Çin
örneğinde sosyalist devrimin) mirasına karşı, sömürgeci zulmün bayrağı altında
gerçekleşmektedir.
Bir zamanlar şeytanlaştırdıkları düşmanlarından birini
hedef alan protesto hareketi hakkında Batılı emperyalist medya kibirli kimi
cümleler kuruyorsa, bu cümleler, onların ne tarafta durduğuna dair açık bir
delil olarak görülmeli, Hong Kong’da, anakara Çin’de veya başka yerlerde
işçiler için iyi bir şeylerin olmayacağı gerçeğini ifşa ediyor olmalıdır.
Hong Kong’daki mevcut kriz aynı zamanda, Komünist
Parti’nin halk desteğine sahip olan ve Maoist dönemin komünist ruhunu
destekleyen lideri Bo Xilai’yi defeden siyasetin tasfiye edilmesi, komünist
ruhun yeniden diriltilmesi ve sosyalist kalkınma yoluna geri dönülmesi
üzerinden, Çin Devrimi’nin güçlendirilmesini isteyen parti yanlısı gerçek sol
güçlerin başarısızlığa uğratılmasının da bir sonucudur.
Hong Kong’daki “demokratik” gösterilere ilişkin
hararetli haberlerin aksine, şirket medyası, Bo Xilai’nin ve Çin’deki gerçek
solculuğa geri dönüşü arzulayan başka isimlerin suçlanması sürecine katılıp bu
sürece gaz vermiştir.
Tekrarlamakta fayda var: Çin bir işçi devletidir.
Çin’de hiçbir zaman bir karşı-devrim gerçekleşmemiştir. Ama emperyalizmin,
özellikle ABD emperyalizminin şemsiye hareketi ve buna benzer hareketler
üzerinden ulaşmayı umduğu hedef bir karşı-devrim süreci başlatmak yönündedir.
Marksist teoride ya da tarihsel deneyimde, Çin’de
kapitalist bir karşı-devrimin gerçekleştiğini beyan etmemiz için gerekli bir
zemin mevcut değildir. Bu yönde iddiası olanlar şu iki hatalı eğilime mensup
kişilerdir: ya Çin’in gerçek bir sosyalist devrim olduğuna hiçbir vakit
inanmamış olanlar (ister kabul etsinler ister etmesinler, birçok Troçkist grup
bu kategoridedir) ya da Mao’nun ölümü sonrası mucizevî biçimde Çin devletinin
sınıfsal niteliğinin bir şekilde değiştiğini, ardından da politik liderlikte Thermidor’cu
bir değişim yaşandığını söyleyen kimi Maoist grupların hattını dogmatik biçimde
takip edenler.
Vakit, emperyalizm, kapitalizm yanlısı,
anti-demokratik karşı-devrime karşı, Çin işçi devletinin ve Halk Kurtuluş
Ordusu’nun safında olma vaktidir.
Vakit, Çin’de Lenin ve Mao Zedung’un ruhuyla, devrimci
komünizmi yeniden diriltme vaktidir!
Redguard
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder