Komünistler, İslam Birliği’nden (Sarekat İslam)
kovulduktan sonra hangi adımların atılacağına karar vermek için, 4 Mart 1923’te
özel bir “Endonezya Komünist Partisi ve Kızıl İslam Birliği Kongresi”
topladılar. Toplantı Bandung’da gerçekleşti, bir oturumu da iki gün sonra
Sukabumi’de yapıldı; iki bin ila üç bin civarında insanın katıldığı kongredeki
delegeler, EKP’nin on beş ayrı şubesinden, yereldeki on üç Kızıl İB
komitesinden ve on üç sendikadan geliyordu. EKP yürütme kurulunun temsiliyeti
düşüktü: sadece Semaun, Subakat ve Sukarsono vardı, zira partinin mevcut
yönetim kurulu üyeleri, Tan Malaka, Bergsma, Harry Dekker, Gondojuwono ve
Dengah ya hapishanede ya da sürgündeydiler. Ama bu isimlerin ruhları salonda
temsil ediliyorlardı; kongre salonunun kızıl çiçeklerle süslenmiş duvarlarında,
Malaka, Bergsma, Sneevliet ve Baars’ın resimleri yan yana asılıydı, bunların
yanında, ülkeye yeni dönmüş olan Darsono ile EKP’nin uluslararası kahramanları
Marx, Lenin ve Gandhi’nin resimleri bulunuyordu.
Kongredeki hava gergindi, herkeste “Beyaz” İslam
Birliği’ne yönelik yoğun bir öfke vardı. Söz konusu öfke, Semaun’un kongrede
yaptığı ve Ömer Said Tjokroaminoto ile Merkezî İslam Birliği’yle ilgili ağır
sözlerinde de yansıyordu. Bunun üzerine seyirciler arasında bazı kişiler, çok
ileri gittiklerini düşündüler. Tabanda bu eleştirilere yönelik kimi şikâyetler
yükseldi. Bu tavra tek itiraz eden isim, Bandunglu bir öğrenciydi. O, ileride
Endonezya cumhurbaşkanı olacak olan Sukarno’ydu (Ahmed Şükrani). Kongre’de
Sukarno, Tjokroaminoto’ya saldırdığı için Hacı Misbah’ı eleştirdi. Bu tavrı
onun seyircilerce alkışlanmasına ve Müslüman komünist Hacı Misbah’ın özür
dilemesine neden oldu.
Semaun ve Sukendar ise İslam Birliği’nin artık halkın
çıkarlarını temsil etmediğini söyledi. Halkın çıkarlarını ancak EKP
savunabilir, yabancı kapitalist idaresinden kurtulmak için verilen mücadeleye
ve fukara halka ancak o önderlik edebilirdi. Misbah ve Sugono ise, Marksist ve
Kur’anî öğretilerin benzerliğine vurgu yaptı. Bu isimlere göre EKP, dinin
özgürlüğü için gayret ediyor, Müslüman halkın dini özgürce uygulaması gerektiği
fikrini savunuyordu. Darsono ise, EKP’nin Endonezya’nın eski cennet günlerine geri
dönmesi için mücadele etmekte olduğunu söyledi. Ona göre, ülkeye yabancı
sermaye gelmezden önce halk, refah ve sosyal adaletin hüküm sürdüğü bir hayat
yaşıyordu. Partinin geri dönmeyi arzuladığı hâl de buydu.
Kongrede İslam Birliği ile halk nezdinde girilecek
mücadelenin zeminini teşkil eden EKP, İslam Birliği’nin kongresinde gündemine
aldığı temel meselelere odaklandı. Burada amaç, kitle desteğini kazanmak ve
İslam Birliği’ne kıyasla daha güçlü mevziler elde etmekti: parti, bu aşamada
devletin son aldığı vergi tedbirlerine ve sözleşmeli hamal sistemine ilişkin
kararlar çıkarttı. Devamında ise köylülerin çıkarlarını savunacağını beyan
ederek, diğer Endonezyalı politik gruplarla işbirliğine gideceğini açıkladı. Son
olarak parti, her ne kadar sovyet temelli bir sosyalist sistemi benimsemiş bir
ülke tahayyül etse de, sömürge olan bir ülkede bu hedefe ancak tedricen,
parlamento faaliyeti üzerinden ulaşılabileceğini tespit etti. Bu nedenle EKP,
politik ajitasyon faaliyetini gerçek bir parlamento oluşturulmasına dönük bir
kampanyaya yoğunlaştırdı, bu amaçla, söz konusu reformda çıkarı olan samimi
unsurlarla işbirliğine açık olduğunu beyan etti. Kongredeki ifadeyle, İslam
Birliği samimi değildi.
Merkezî İslam Birliği, argümanını esas olarak
komünistlerin özellikle dinle ilgili yaklaşımına dönük itirazı üzerine
temellendirdiğinden, EKP, bu kongre aracılığıyla, İslam’a yönelik desteğini
ilân etmeyi, politik tavrı ile dinle ilgili görüşlerini ayırmayı amaçladı. Bu
noktada parti, sömürge hükümetinin Hristiyanlığı teşvik eden yaklaşımlarına ve
Müslümanların din işlerini düzenleme gayretlerine saldırdı:
“Müslümanlar!
Cemaat-i Müslimin! EKP, İslam inancının çıkarlarını temsil edebilir mi?
ELBETTE! İşte kanıtı:
OKUYUN!
VI. Karar
EKP
kongresi ve Sukabumi İslam Birliği, 6 Mart Salı günü sabah saatlerinde
Sukabumi’de bir araya geldi ve şu tespitleri yaptı:
Hint
Adaları’nda din eğitimi, Müslümanların dini öğrenmeleri hükümet düzenlemeleri
aracılığıyla sınırlanmakta, din öğretmenleri, devletin verdiği dersleri
öğretmeye mecbur edilmektedir.
EKP,
devletin din işlerine müdahalesini asla kabul etmemekte, bu doğrultuda, EKP
yönetimine söz konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırılması ve dinin devletten
özgürleştirilmesi için gerekli adımları atması yönünde çağrıda bulunulması ile
ilgili bir karar almaktadır.”
Kongrede alınan en önemli kararların amacı, hareketin
kitle tabanının örgütlenmesidir. Kongre aracılığıyla parti, komünist olmayan
İslam Birliği üyelerini kazanmayı kararlaştırdı. Bu amaçla, söz konusu kongre
öncesi kongre toplamış olan İslam Birliği’nin muhaliflerine karşı kullandığı
üsluba başvurulacak, Beyaz İslam Birliği’nin nerede şubesi varsa, oranın
karşısına rakip bir birim açılacaktı. Yereldeki rakiplerinden kendilerini
ayırmak için bu faaliyet içerisindeki EKP’liler, kendilerini Sarekat Rakjat
(Halkın Birliği) olarak adlandıracaklardı. Öngörüye göre, bu ismin Kızıl İslam
Birliği tarafından üstlenileceği umuluyordu. Aynı zamanda parti, Ekim 1921
ayrışması sonrası verdiği kararda belirttiği gibi, niyetinin Merkezî İslam
Birliği’ne rakip bir örgüt kurmak olmadığını, kitle birimlerini açıktan ve
doğrudan partiye bağlamak olduğunu söyledi.
Ruth T. McVey
[Kaynak: The Rise of Indonesian Communism, Equinox Publishing, 2006, s. 155-157.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder