Avrupa genelinde, Almanya tarafından emredilen ve
dayatılan tasarruf tedbirlerine ilişkin şikâyetler, İtalya’nın Milano şehrinde
Batı Avrupalı politik liderlerin bu hafta yaptığı toplantıda sesli olarak
dillendirildi.
Almanya dışında, birçok büyük ülke, 2008 finans
krizinden beri elde ettikleri oldukça düşük iyileşme imkânlarını ortadan
kaldırabilecek bir deflasyon tuzağına düşmekten, büyüme eğrisinin eksiye
geçmesinden ve işsizlik oranlarının çift haneli rakamlara sahip olmasından
endişeleniyor.
Batı Avrupa’daki büyük ülkelerin politik liderleri,
görece daha geniş kapsamlı bir ekonomi politikası talep ediyorlar, öte yandan
işçilerin ücretlerini sıkı kontrol altında tutmaktan da mesutlar.
Avro bölgesinde olmayan İngiltere ile Almanya’daki
işçiler, tüm kararlılıklarıyla, geçen hafta ekonomik adalet, yani hakları olan
artışları almak için greve gittiler.
İngiltere
30 yıldır ilk kez 400.000 Ulusal Sağlık Hizmetleri
işçisi, 13 Ekim’de dört saatlik bir yürüyüş gerçekleştirdi. Ardından işçiler,
hafta boyunca işi yavaşlatma eylemi yaptılar.
Ulusal Sağlık Hizmetleri, İngiltere, Galler, İskoçya
ve Kuzey İrlanda’dan oluşan Büyük Britanya Birleşik Krallığı’nda halka tıbbî
bakım ve hastane hizmetleri sunuyor. Acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyanların
grev hattını geçmesine izin verildi.
İngiltere’de grev çağrısını yapan dokuz sendikadan
biri olan UNISON, yürüyüşe sebep olan öfkeyi web sitelerinde şu şekilde izah
ediyor: “Bağımsız bir ücret değerlendirme kurumunun tarihinde ilk kez hükümet,
tüm Ulusal Sağlık Hizmetleri çalışanlarına sunduğu yüzde birlik artış teklifini
gözardı etmeyi seçti.” (unison.org.uk)
Tüm USH işçilerinin üçte biri, ailelerini yeterince
geçindiremiyor, aldıkları ücret son beş yıldır enflasyon sebebiyle eriyor.
İskoçya’da işçiler, ücret değerlendirme kurulunun
önerisine karşı çıktılar ve ücret skalasının en altında olanlar, yaşayacak
kadar ücret alabildiler. Sonuçta İskoçya’da grev yapılmadı.
Birleşik Krallık’ın geri kalan kısmında, hükümet, eğer
verili konumunu muhafaza ederse, yeni eylemlerin yapılması planlanıyor.
Almanya
Hem 1 Eylül’de hem de 7 Ekim’de, Deutsche Bahn isimli
devlet mülkiyetindeki şirketin idare ettiği Alman demiryollarında büyük grevler
yapıldı. Grev çağrıları, yüzde beşlik artış almak ve makinistlerin haftalık
çalışma saatlerinin 39’dan 37’ye düşürülmesi amacıyla, Alman makinistler
sendikası (GDL) tarafından yapıldı.
Diğer bir grev de 14-15 Ekim’de gerçekleşti. Şirketin
birçok kısmı kapandı. Raporlara göre, uzun mesafeli trenlerin sadece üçte biri
çalıştı, neredeyse tüm bölge trenleri devre dışı kaldı. (The Local, 15 Ekim)
En son grev, hükümetin ve Deutsche Bahn’ın makinistler
sendikasını “demiryolu operatörlerinin kendi kurumsal sendikası olan EVG
(Demiryolu ve Taşımacılık Sendikası) ile bir anlaşmaya “zorlaması” yüzünden
yaşandı. GDL’nin beyanına göre, bu, GDL’nin (makinistler sendikasının) Deutsche
Bahn ve EVG karşısında elinde bulundurduğu bağımsızlığı kaybetmesine neden
olacaktı. (thelocal.de, 15 Ekim)
EVG, 250.000 üyesi olduğunu iddia eden bir sendika.
Son grevlerle ilgili eleştirilere o da katıldı. GDL ise 20.000 üyeye sahip ve
Deutsche Bahn’da müşteri hizmetleri ile operasyonel olmayan diğer alanlardaki
17.000 DB işçisini temsil etmeye çalışıyor.
Lufthansa’nın düşük maliyetli iştiraki Germanwings’de
çalışan pilotlar da, erken emeklilik planlarına yönelik saldırılara karşı, 14
Ekim’de 12 saatliğine greve çıktılar.
G. Dunkel
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder