Nasrallah'ın Konuşması ve Direniş’in
Konumu
Nasrallah’ın geçen akşam Suriye’deki IŞİD mevzilerine
yönelik ABD baskınlarını kınaması, onun on yıl önce ABD’nin Irak işgalini
kınamasını andırıyor. Nasrallah, tıpkı Mayıs 2004’teki ABD öncülüğünde kurulan
terör karşıtı koalisyonun ahlâkî yetkesini ve meşruiyetini sorguladığı
konuşmasında olduğu gibi, bu konuşmasında da ABD’nin Suriye müdahalesinin Irak
işgalinin niteliksel ve kimliksel açıdan bir taklidi olduğunu, bu noktada
İsrail’in işgaline benzediğini, hegemonya kurma, gaddarlık, yıkım, suç işleme
ve katliam yapma bağlamında, gene insan hakları, demokrasi ve uygarlık gibi
sloganlara sarıldığını söylüyor.
İran ve Hizbullah, bugün ABD saldırılarının hedefi
olan noktaların yıkılışından istifade edecek bir yerde duruyor öte yandan da bu
saldırılara ilkesel olarak itiraz ediyor. Bugün İran da söz konusu saldırıları
kınadı ama Suriye hükümeti örtük olarak bu saldırılara destek verdi (Bunun özel
bir nedeni, Suriyelilerin ve İranlıların ABD planları konusunda önceden
bilgilendirilmiş olması.). Suriye’nin örtük kabulünün bir sebebi, onun Batı
tarafından tanınmaya muhtaç olması ve belli bir intikam siyasetiyle hareket
etmesi. Direniş Ekseni adına bu yaklaşım, politik ve entelektüel açıdan
tutarsız bir siyasetmiş gibi görünüyor, ama öte yandan bu yaklaşım, IŞİD’in hem
emperyalistler hem de anti-emperyalistler için tehdit teşkil ettiği noktada,
söz konusu yeni aşamada ortaya çıkan stratejik karışıklıkların bir yansıması.
Bu da IŞİD’in emperyalizm ötesi bir nitelik arz ediyor oluşuyla ilgili, yani bu
örgüt ilkesel düzeyde ne küresel kapitalizmle ne de emperyalizmle ilgileniyor.
Emperyalist güçler IŞİD için hilafete engel teşkil ettiği aşamada düşman hâline
geliyorlar, bu noktada söz konusu güçlerin adaletsiz ve zalim siyasetleri asla
göz önünde bulundurulmuyor. Aynı şekilde ABD de IŞİD’in mezhepçi dinî
ideolojisine ya da barbarlığına değil, onun bölgedeki çıkarları için teşkil
ettiği politik tehdide karşı çıkıyor.
Dolayısıyla Direniş Ekseni ve emperyalistler savaş
öncesi duruma geri dönme konusunda hevesli, aynı zamanda her iki taraf, bugün
içine düştüğümüz, politik açıdan kafa karıştıran ve görece daha az
yönetilebilir olan emperyalist ötesi bataklığa karşı olduklarından,
emperyalist-antiemperyalist fay hattı boyunca yaşadıkları rutin çatışma
düzlemini muhafaza ediyor.
Nasrallah’ın konuşması, bu emperyalist ötesi aşamada
bile, emperyalizmin baş düşmanımız olarak varlığını sürdüreceğini tüm dünyaya
hatırlattığı için çok önemli. Direniş Ekseni’nin yürüttüğü siyaset, yaşanan
saldırılara şiddetle karşı çıkan ama öte yandan da tekfirciler arasındaki
kayıplar için damla gözyaşı dökmeyen bir siyaset.
Emel Saed Gureyb
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder