Son beş gün içinde on binlerce Ezidî Kürd, Kuzeybatı
Irak’taki bir dağda sıkışıp kaldı. Bu insanlar, şehirlerini zalim bir düşmanın
işgal etmesi sebebiyle evlerinden kaçan Şingalli siviller.
Bu insanlar, dünyadan tecrit edilmiş durumdalar.
Onlarcası çıplak ve kayalık dağda açlık ve susuzluktan öldü, sadece Pazartesi
günü ölü sayısı 40 idi. IŞİD militanları, ayrıca yüzlerce Ezidî kadını ve kızı
savaş ganimeti olarak aldıklarını söylüyorlar.
Ezidîler, düşmanın uyguladığı zulüm sebebiyle evlerini
terk ettiler. İnsan hayatı, insana ait gelenek ya da mirasa dair hiçbir saygısı
olmayan bir grup İslamcı savaşçı tarafından kuşatıldılar. Bu savaşçılar,
kendileri gibi olmayan herkesi öldürme konusunda kesin bir kararlılık
içerisindeler.
Ezidîler düşmanın hainliğine teslim olmaktansa, çorak
dağda maruz kalacakları açlığı ve belirsizliği seçtiler.
Şingal, orada hiçbir işi olmayan bir grup tarafından
işgal edildi. Bu grup, yereldeki halkı İslam’a döndürmeyi mi umut ediyor? Orada
sonsuza dek kalacaklarını mı zannediyorlar? Bu imkânsız.
Ezidîler, inançlarını 4.000 yıldır muhafaza ettiler.
Komşularının yüzlerce yıl uyguladıkları zulme ve aşağılama gayretlerine ve ilk
İslam fethine direndiler, karşı koydular ve hayatta kalmayı bildiler. Bugün de
teslim olmayacaklar.
Tıpkı II. Dünya Savaşı esnasında direniş geliştiren
Leningrad halkı gibi onlar da sadece beş gün değil beş yıl direnmesini
bilecekler, dağlara kaçacaklar ve kıyım gerçekleştiren o radikal gruba
kesinlikle boyun eğmeyecektir.
Ezidîler, Irak’taki en barışçıl halktır: onlar dinî
faaliyetlerini yürütürler, toprakları ekip biçerler ve yalnız kalmak isterler.
Asla kimseye zarar vermezler. Sizi kendi dinlerine
döndürmek istemezler ve size asla dinlerini dayatmazlar.
Ama Irak, barışçıl bir halk için uygun bir yer değil.
Çeşitlilik için de… Ezidîlere “şeytana tapanlar” denilir. On yıl boyunca
köylerine bomba yüklü araçlarla saldırılar düzenlenmiştir. Musul’a iş bulmak
için giden gençleri kaçırılmış ve başları kesilmiştir.
Ezidîlerin bugün yaşadıkları zulüm dünyanın vicdanı
için bir sınav niteliğindedir. Batı’nın Şiî-Sünnî savaşına karışmak istememesi
belki anlaşılır bir durumdur ama onun bu asil halkın çektiği çile karşısında
sessiz kalmaması gerekir.
Eğer dünya dinî çeşitlilikle, dünya mirası alanları,
antik kültürler ve etnik çeşitliliklerle ilgili olarak samimi ise, o vakit bu
yaşananlara ilgi göstermesi zorunludur.
Leningrad halkı, Hitler güçlerince yaklaşık üç yıl
boyunca kuşatılmış, kuşatma düşman yenilene dek sürmüştür. Ezidî Kürdler de
düşmanlarından bir gün kurtulacak, er ya da geç geri dönüp evlerini ve
tapınaklarını inşa edeceklerdir.
Ama neden oturup onların ölümlerini izliyoruz?
Kürdistan’ın her köşesinden gençler silahlanıyorlar ve bugün Şingal’de
savaşıyorlar. Tüm dünya da aynısını yapmak zorundadır.
Eyüp Nuri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder