Suriye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili
olarak batılı devletlerden duyduğumuz “resmî” tavır, hakikatten çok da uzak
değil. Ancak hakikatteki sorun şu ki, söz konusu tavır bakanın farkındalığı ve
çıkarlarına bağlı olarak, gördüğümüze, daha doğrusu, görmek istediğimize göre
değişmektedir.
Yaşanan şiddetin, ölümlerin ve yıkımın orta yerinde,
Suriye’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri, diğer her türden seçim gibi, pek
de olağan koşullarda yapılmadı. Dünya üzerinde tek bir dürüst demokrasi
müdafisi yoktur ki bu gerçeği inkâr etsin.
Aynı zamanda hiçbir demokrasi müdafisi, mevcut politik
rejime yönelik tatminkâr bir seçenek temin etmek amacıyla gerçekleştirilen,
elbette batılı sömürgecilerin dayatması sonucu, bir biçimde akamete uğratılan
isyanı müteakip aylarda politik sahneye hükmeden eşkıyaları, tekfircileri ve
zalim rejimlere ait paralı askerleri de kabul etmeyecektir.
Suriye rejiminin, (ne kadar kırılgan olursa olsun,
mevcut Tunus modeli hariç) Arap dünyasındaki diğer rejimler gibi özgürlük,
çoğulculuk ve iktidarın intikal etmesi gibi kimi temel ilkeleri göz ardı ettiği
elbette ki doğrudur. Ancak barışçıl bir değişim gerçekleştirme şansı halktan
çalınmış, onlarca yıl süren ilerlemeye dair düşlerimiz, tıpkı Bingazi’den
Kahire’ye dek, gözlerimizin önünde ne yazık ki un ufak olmuş olan değişime dair
yanılsamalarımız gibi, silinip gitmiştir.
Evet, Suriye rejimi bugün hem oyunun hem de
katılımcıların kural ve koşullarını kontrol eden yegâne oyuncudur. Ancak rejim,
bölgede halkın en iyi çıkarlarının peşine düştüğüne kimsenin inanmadığı çok
sayıda güç eliyle yürütülen küresel bir savaştan muzaffer çıkmış bir rejimdir.
Batı, bize demokrasi hususunda vaazlar verirken, bir
yandan iyi ile kötüye dair değerlendirmeyi tekeline almakta bir yandan da kanlı
stratejik çıkarlarıyla medenî barışçıl değerleri meczetmektedir. Ama bugün,
Batı’nın mağlubiyeti nihaî olarak kabul etmesi gereken bir gündür.
Bugün, Lady Macbeth’te olduğu gibi, Suriye’de savaşan
Batılı “cihadcı” savaşçıların yurtlarına geri dönmesiyle, Batı kendi kâbusunu
yaşamaya başlamıştır.
Her şeye rağmen, Suriye’de kurulan seçim sandıklarının
dinlemek isteyene söyleyeceği çok şey vardır. Esasında halkın önemli bir kesimi
sivil hayatı yeniden keşfetmekte ve iki kötü arasından daha az kötüsünü
seçmektedir.
Suriye halkının bu kesimi, politik çözüme oy vermiş,
kendisini uçuruma sürükleyen sahte projelere karşı çıkmıştır. Halk, bir
zamanlar inandığı ölümcül yanılsamalara bugün itiraz etmiştir.
Suriye seçimleri, bölgedeki iklim değişikliğinin bir
işaretidir. O, Batı eliyle katledilen “Arap Baharı”nın sonudur.
Pierre Abisaab
5 Haziran 2014
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder