Priyamvada Gopal Söyleşisi
Feyzi İsmail
25
Mayıs 2014
Hindistan
Halk Partisi ve Narendra Modi Hindu köktenciliği ile bağlantılı bir hareket.
Binlerce insanın öldüğü, on binlercesinin kaybolduğu, 2002’de Gujarat’taki
katliamı başlatan ve göz yuman, bu parti. HHP’nin zaferi, medyada kimi
isimlerce “ezici seçim zaferi” olarak nitelendirildi. HHP neden kazandı?
Esasında
küçük bir azınlığa dayanan ama son seçimde toplam oyların %31’ini alan HHP’nin
elde ettiği “ezici seçim zaferi”nin nedeni, iktidardaki Kongre Partisi’nin
etrafında tesis edilmiş Birleşik İlerici İttifak’ın yaptığı affedilemeyecek
hatalar. Yolsuzluğun ayyuka çıkması ve soylu aileye dayalı yönetimin herhangi
bir alternatif çıkartamaması, Gandi ailesi üyelerinin seçimlerde bitap düşüp
halka seçenek sunamamaları gibi nedenler sıralanabilir. Öte yandan Narendra
Modi ise her şeyi sonuna dek götürme vaadinde bulundu, Birleşik İlerici
İttifak’ın (Bİİ) başbakanı Manhoman Sih’in neoliberal politikalarını
sürdüreceğini söyledi, aynı zamanda Hindistan’ın küresel bir güç kılınması ve
refahın artırılmasına dair orta sınıflara ait düşleri gerçekleştirmeyi vaat etti.
Modi’nin
iktidara gelişi, Hindu-Müslüman ilişkileri için ne ifade ediyor?
Modi’nin
iktidara gelişi, Hindistan’daki sosyal ve politik gerçekliğin endişe verici
sonuçlar üretmesine neden olacak, öte yandan kendisini Müslüman (ve daha genel
manada azınlık) karşıtlığı ile kuran Hindu çoğunlukçuluk retoriği daha da
saldırganlaşacak. Bu yaklaşım, bugün Hinducu örgütler ailesini ifade eden
“Sangh Parivar”ı içine almaktadır. Ekonomik açıdan haklarından mahrum
bırakılmış olan Müslümanların, marjinalleştirilmeye ek olarak, ilerleyen
süreçte ayrımcılığa, baskıya ve gettolaşmaya maruz bırakılacakları açıktır.
Modi’ye oy verenlerin ekseriyeti, her ne kadar seçimlerde belirli bir azınlığı
ifade etse de, şu mesajı vermektedir: “Müslümanlar ya Hindistan’ı terk edecek
ya da yerlerini bilerek bu ülkede kalacaklar.” Bu da alt kıtada İslamcılığın, Keşmir’de
görüldüğü üzere, daha da şiddetli bir nitelik arz edeceğini göstermektedir.
Hindistan’da
siyaset ve demokrasi için bu yaşananlar ne anlama geliyor?
Siyaset
sahnesi, ilerleyen süreçte daha da “safranlaşacak” ya da toplum ve siyasetin
(dinî değil) ideolojik manada yaşadığı Hindulaşma daha da yoğunlaşacaktır. Bu
seçimlerle birlikte, ülke tarihindeki en az sayıda Müslüman’ın parlamentoya
girişine tanık olduk. Üstelik bu, çoğulculuk ve çokseslilikle övünen bir
parlamentoydu. Ama seçimlerin en çok endişe verici sonucu “Modi Dalgası”
denilen bir hareketin damgasını taşımış olması. Modi, mali ve ideolojik olarak
birçok TV kanalı ve dergi tarafından desteklendi, şirket medyası partizan bir
üslupla onun arkasında oldu. Elbette bu, Batı’nın, özellikle ABD’nin aşina
olmadığı bir şey değil, ama bu yaşanan Hindistan için görece daha yeni bir
gelişme ve halkla muhalefet için epey kötü. Bu süreçte Modi’nin ağzından birçok
iğneleyici söz ve tehdit işittik. Örneğin saygın bir yazar olan UR Anantamurti,
bugün polis korumasıyla yaşamak durumunda kaldı. Modi hakkında en ufak eleştiri
dillendiren, fizikî tehditlere ve tacizlere maruz kalıyor. Kitlesel rıza
imalatı ve muhalefetin zorla ezilmesi koşullarında demokrasi için her şey daha
da zorlaşıyor. Ülkedeki demokratik çerçevenin korunması ve ülkenin bu
çerçevenin dışına çıkmasına mani olunması konusunda birçok Hintlinin cüretli ve
kararlı olması gerekiyor.
Hindistan’ın
doğal kaynaklarını sömürme ve kalkınma konusunda Modi’nin gündeminde neler var?
Modi, bu sömürüye karşı direnecek olanlarla nasıl başa çıkacak?
Her
şeyden önce Modi’nin kafasındaki “kalkınma” tanımıyla söze başlamamız lazım.
Ona göre kalkınma, şirketlerin kârlarıyla ve Özel Ekonomi Bölgeleri, kesintisiz
elektrik arzı ile orta sınıfların kazanç elde etmesiyle bağlantılı bir kavram.
Memleketi Gujarat’ta bu büyümeyi kendisi fakir köylülerin yurtsuzlaştırılması,
çiftçilerin borç sarmalına sokulması ve çevrenin giderek daha da fazla yıkıma
uğratılması pahasına elde etmişti. Eğer bu model, tüm Hindistan genelinde
tekrarlanacak olursa ki ilk tatbik eden o değil, o vakit çokuluslu şirketlerin
muazzam büyüklükte kaynaklara el koymasını, kendisinin tatlı kârlar elde
etmesini, çevrenin yıkıma uğramasını ve binlerce insanın yerinden yurdundan
edilmesini şimdiden umabiliriz. Birçok eyalette bu süreç HHP ve Kongre Partisi
döneminde zaten işleme sokulmuştu. Maoistlerin ve daha de endişe verici biçimde
sıradan adivasilerin (yerli halkın) önceki hükümet döneminde yüzleştiği zora
dayalı baskı politikası, önümüzdeki süreçte devam edecek ve daha da
yoğunlaşacaktır. Şimdiden tanık olduğumuz üzere, şiddete başvurmayı tercih
etmeyen, muhalif siyasetçilerden iktidarı eleştiren gazetecilere ve kimi
Twitter yazarlarına kadar tüm muhalif kesim tutuklamalara, gözaltılara ve
soruşturmalara maruz bırakılmaktadır. Modi karşıtı ifadeler kullandı diye
Goa’da bir Facebook kullanıcısı tutuklandı, aynı zamanda HHP’yi yolsuzlukla
suçlayan, sonrasında tutuklandığında kefaletini ödemeyi reddeden muhalif
siyasetçi Arvind Kejrival da hapse atıldı. Ünlü yazar UR Anantamurti bugün Modi
taraftarlarından fizikî tehditlere maruz kaldığından, polis korumasına ihtiyaç
duyuyor.
Seçimlerde
sol ne yaptı, Hindistan’daki ilerici sol için HHP’nin zaferi ne anlama geliyor?
Seçimlere
katılan sol, yani iki parlamenter komünist parti, Kerala dışında çok az oy
aldı. Kerala’daki sonuç gayet iyiydi ama kazanmalarına yetmedi. Ulusal planda
ise itibarsızlaşmış olan iktidardaki koalisyonu desteklediler. Bu partilerin
artık pek bir itibarı kalmadı, dürüst olmak gerekirse, neoliberalizme dönük
gerçek bir direniş için bizlerin, yeni sendikacılık girişimlerini de içeren,
sivil direniş hareketlerinden ve halkın eylemselliğinden doğan üçüncü bir gücün
gelişimine bakmamız gerekir. Ülkede kast ayrımcılığına karşı duran hareketler,
eşcinsel hakları girişimleri, feminist örgütler, kabile hakları kolektifleri,
nükleer karşıtı gruplar, çevre kampanyaları vb. birçok unsur mevcut. Mesele,
üçüncü bir neoliberalizm karşıtı gücün ortaya çıkmasına imkân verecek daha
geniş kapsamlı ilerici bir koalisyonun oluşup oluşmayacağı. Ancak statüko ile
öldürücü etkilere sahip iki kardeş, Hinduculuk ve neoliberalizme karşı kudretli
bir üçüncü güç dâhilinde, yeni bir liderlikle kitlesel örgütlenmeyi buluşturmak
ciddi zaman alacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder