İngilizceye
ilk kez çevrilen bu dört kısa paragraf, Haziran 1930’da Frankfurter Rundfunk’ta
(Frankfurt Radyosu’nda) yayınlanan radyo konuşması “Bert Brecht”in deşifresi
yanında dosyalanmış bir kâğıda Walter Benjamin’in el yazısıyla karaladığı bir
metindir. İçerik itibarıyla bu paragraflar, ilgili döneme ait “Yıkıcı
Karakter”, “Karl Kraus” (her ikisi de 1931 tarihli) ve “Deneyim ve Sefalet”
(1933) isimli diğer metinlerde geliştirilen fikirlere benzemektedir, ancak
burada Benjamin, sefaleti “yeni barbarlık” ya da “insaniyetsizlik” olarak
tanımlamakta ve kendi “teorik temeller”ini genişletmektedir.
“Fikir
yoksuldur (verarmt)” önermesi, sosyal açıdan gerçekleştirilebilir, üretken
bir eksiksizlik, tatbik edilebilirlik anlamında pragmatik kavramlar kümesi
içine yerleştirilebilecek bir iddiadan ibarettir. Mevcut düzene yönelik
çetrefilli bir suç ortaklığının, özel görüşler zenginliğinin tasfiyesi olarak
mücadele tam da doxa’ya (kanaate) karşı konumlandırılır. Etkin tefekkür
kargaşa üretir, o, araç-amaç rasyonalitesi değil, sonuçların zenginliği ile
ölçülen kamusallıktır.
Brecht
Versuche’de, kendi yarattığı “düşünür” Bay Keuner’i okurlara takdim
eder. Yaptığı radyo konuşmasında Benjamin şu açıklamayı yapar:
“Şimdi Bay Keuner
dikkatini sorunlar, teoriler, tezler ve dünya görüşlerindeki bolluğun bir
kurgudan ibaret olduğunu göstermeye verir. Tüm bunlar birbirlerini iptal
ederler, bu iptal etme ne kazaradır ne de fikrin kendisinde
temellendirilmiştir; aksine bu olgunun ardındaki gerçek, düşünürleri görev
yerlerine dağıtan insanların çıkarlarına dayanır.”(2)
Mevcut
tefekkürün önerdiği cevaplar, “gelgitin getirip bıraktığı çamur”, sadece bir
avuç insanın istifade ettiği “filtresiz zenginlik”i teşkil eder. “Deneyim ve
Sefalet”te bu zenginlik, “bataklık” şeklinde betimlenmiş ve baskıcı bir unsur
olarak tanımlanmıştır. Her şey içerilir ve suç ortaklığı dışarı atılmalı,
böylelikle yoksullaştırılmalıdır. Fiilîleşme adına “düşünür, mevcut olan birkaç
tatbik edilebilir düşünce ile işe koyulmalı, yazar, sahip olduğumuz birkaç
formülle çalışmalıdır.”(3)
Bu
noktada Benjamin’in karşıt-anlayışının özü “alıntılanabilirlik”tir (Zitierbarkeit).
Bu anlayışın “özgünlüğe” dönük itirazında geliştirdiği veciz formüle yönelik
kilit unsur şudur: “Brecht’in tespitiyle: en azından artık insanlar, kendi
başlarına düşünmeye ihtiyaç duymadıklarında kendileri hakkında düşünebilme
yetilerini de yitirmiş olurlar.” Keuner’e göre, her şeyi bir başına (ganz
allein) yapma konusunda ısrar ediyorsa, o kişi ancak ‘kulübeler’ inşa etme
becerisine sahip olacaktır.”(4)
Bir
başka Keuner hikâyesinde, “Tanrı Var mı Yok mu Sorusu”nda şu tespite rastlarız:
“Bir adam Bay K.’ye
Tanrı’nın olup olmadığını sormuş. Bay K. de, “sana bu soruya alacağın cevaba
göre davranışının değişip değişmeyeceğini düşünmeni tavsiye ediyorum. Eğer
değişmeyecekse, o vakit o soruyu unut gitsin. Eğer değişecekse, senin
hâlihazırda Tanrı’ya ihtiyaç duyduğunu söyleyebilirim.”(5)
Buradan
ve ayrıca Benjamin’in yeni Kantçı kökenleri üzerinden bakıldığında, üretken
metafizik üzerine vurgusu ile “Geleceğin Felsefesinin Programı Üzerine” isimli
ilk dönemine ait yayınlanmamış makalesinde açık biçimde aktarılan pragmatizme
yakınlığını görebilmekteyiz.
Eğer
William James, özel inançların metafiziğine ait “deneysel terimlerdeki peşin
değeri” sorguluyorsa, o vakit geç dönem Benjamin’in de fikirlerin devrimci
değerini aradığını iddia etmek mümkündür: yanlışlanmadan mevcut statükoyu
sekteye uğratan nedir? İki ayrı talep vardır burada. Böylesi bir muhakeme
üzerinden tarih anlayışının yoksullaşması gerekir: ondaki ilerleme fikri
tasfiye edilmelidir. Süslü püslü bakış açıları için özel eldeki zenginlik
olarak “mesihî” olanın temellük edilip edilemezliği ya da bugün itibarıyla
tatbik edilip edilemezliği meselesi bir diğer külli meseledir.
Andrew McGettigan
Mayıs-Haziran 2013
Kaynak
Dipnotlar:
[1] Walter Benjamin, Selected Writings, Cilt 2: 1927–1934, Harvard
University Press, 1999, s. 365-71.
[2]
A.g.e., s. 368.
[3]
A.g.e., s. 370.
[4]
Bertolt Brecht, Stories of Mr. Keuner, çev.: Martin Chalmers, City
Lights, San Francisco, 2001, s. 13.
[5]
A.g.e., s. 14.
Teorik Temellere Dair
Brecht Üzerine Tezler
Walter Benjamin
Bazı fikirler teorik temellere dairdir. Sistematik bir
dizilim içinde geliştirmek yerine onları görece müsait olan tezler formunda
sunmak daha uygun olacaktır:
1. Tez: Bir toplumda gerçekleştirilebilir olanlar
dışında her fikir imha edilmelidir. Açıklama: Hakikat gezginlikle, anlaşılır
olanı toplayarak, üst üste yığarak ya da her şeyin ötesinde, elde edilmiş
sonuçların üzerinde dolaşarak güvence altına alınamaz. Tefekkür, her aşamada ve
her noktada, her daim gerçeklikle tekrar tekrar yüzleşmek zorundadır.
2. Tez: Kendi sınırına bağlı olarak, fikrin bugüne
bağlı olduğuna ilişkin önyargıdan kopmak önemli bir husustur. Tüm bakış
açılarının düşünülmesi, tüm itirazların kapalı biçimde incelenmesi, her sonucun
bütün olarak tek tek savunulması türünden, fikrin bütün resmî talepleri
doğruya, başka bir deyişle üretken olana ve eksiksizliğe kapı açmaz. Dahası bu
türden otantik bir eksiksizliğin güvencesi, sosyal gerçeklikle tefekkür
arasındaki en yakın akla yatkın bağlantıdır. Eksiksiz fikir, sosyal sonuçlar
dâhilinde zengin olan fikir demektir. Esasında hem hayat hem fikir bakımından
“eldeki sonuçlardaki zenginlik”tir.
3. Tez: Fikir yoksullaştırılmalıdır, toplumsal açıdan
gerçekleştirilebilir nitelikte olmalıdır. Brecht’in tespitiyle: en azından
artık insanlar kendi başlarına düşünmeye ihtiyaç duymadıklarında kendileri
hakkında düşünebilme yetilerini de yitirmiş olurlar. Ancak etkin bir toplumsal
fikir elde etmek için insanlar sahip oldukları yanlış ve çetrefilli zenginliği,
yani özel değerlendirmeler, bakış açıları, dünya görüşlerinden oluşan
zenginliği, kısacası mevcut görüş zenginliğini terk etmek zorundadırlar. Burada
biz, tam da iki bin yıl önce Sokrates’in doxa’ya karşı hakikatin çıkarı
dâhilinde geliştirilmiş olan görüşe karşı verdiği mücadelenin aynısına işaret
etmiş oluyoruz.
4. Tez: Görüşler özgürce edinilir, yani toplum
bireylere kati görüşleri zorla dayatmaya çalışmaz; bunun yerine toplum, özel
bakış açıları ve kanaatlere yönelik eksiksiz kayıtsızlığını kati biçimde beyan
eder. Geçerlilikle ilgili son iddia henüz sınanmamıştır. Görüşlerin tatbik
edilirliği komünal yapının ilgilendiği yegâne şeydir.
Çeviren: Andrew McGettigan ve Sami
Hatib
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder