“Biz Avrupalı futbolcular olarak bugün kuşatma
altında yaşayan ve temel insanî haysiyeti ile hürriyeti inkâr edilen Gazze
halkı ile dayanışma içinde olduğumuzu ifade ediyoruz. İsrail’in yüzden fazla
sivilin katli ile sonuçlanan Gazze’ye yönelik bombardımanı dünyanın vicdanına
başka bir leke daha düşürmüştür.
Bizler, İsrail ordusunun Gazze’deki bir stadyuma 10
Kasım 2012’de saldırdığından ve burada futbol oynayan dört gencin saldırı
sonucu katledildiğinden haberdarız.
Futbol oynarken çocukların katledilmeleri kabul
edilemez. Bu koşullarda İsrail'in UEFA 21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’na ev
sahipliği yapması bu devlet için bir ödül niteliğinde olacaktır ve böylesi bir
durum spor değerlerine elbette ki aykırıdır.
Kısa süre önce yapılan ateşkese rağmen Filistinliler
hâlâ işgal altındaki umutsuz hayatlarına tahammül etmeye zorlanıyorlar.
Filistinlilerin uluslararası toplum tarafından korunması zorunlu. Tüm
insanların hayatlarını haysiyet, hürriyet ve güvenlik içinde sürdürme hakları
vardır.”
Yukarıdaki ifadeler Malili yıldız futbolcu Frédéric
Oumar Kanouté’nin kendi internet sitesinde yayınladığı dilekçe metninden
alıntı. Dilekçe, bir sonraki 21 Yaş Altı Avrupa Şampiyonası’nın İsrail’de
yapılacak olmasını protesto etmek amacıyla Avrupa Futbol Federasyonları
Birliği’ne (UEFA) gönderilmiş. Bildiri, aralarında Chelsea futbolcusu Belçikalı
Eden Hazard’ın, Arsenalli Fransız Abou Diaby ve Paris Saint-Germain’li Jérémy
Ménez’in bulunduğu 62 Avrupalı futbolcu imzalamış. (Fildişili futbolcu Didier
Drogba başta imzalamış ama sonra destek vermeyi reddetmiş.)
Ayrıca, sitede “Filistin” yazılı armalar bulunan
gömlekler giyen imzacı futbolcuların turnuvanın İsrail’de yapılmasını protesto
etmek amacıyla ellerinde “hayır” yazılı dövizler tutan fotoğrafları
yayınlanmış.
Dilekçe için öncülük eden Kanouté’nin adalet yanında
saf duruşu ilk değil. Ocak 2009’da İspanya’daki kupa maçında eski kulübü
Sevilla adına gol attıktan sonra muhtelif dillerde “Filistin” yazılı tişörtünü
göstermek için formasını kaldırmıştı. Bu eylemi sonrası Kanouté sarı kart gördü
ve maçın ardından da politik mesaj verdiği gerekçesiyle cezaya çarptırıldı.
O dönemde Kanouté’nin amacı, İsrail’in Gazze’ye
yönelik kanlı Dökme Kurşun Operasyonu esnasında dünyayı Filistinlilere dönük
tatbik edilen adaletsizlik konusunda uyarmaktı. İki yıl sonra, İsrail’in
gerçekleştirdiği saldırı ardından, bu sefer en azından futbol dünyası içinde
kısmen başarılı olmuş gibi görünüyor.
Sonrasında Real Madrid’in Brezilyalı yıldız savunma
oyuncusu Marcelo Vieira da Facebook sayfasında İsrail’e karşı Filistinlilerin
yürüttüğü mücadeleyi destekleyen bir mesaj atınca ortalığı ayağa kaldırdı.
Arjantinli efsane futbolcu Diego Maradona da benzer
bir tavır geliştirdi. BAE’de Vasl isimli takımın teknik direktörlüğünü yaptığı
günlerde, çok öncesinde bir Arap hayranın kendisine verdiği siyah-beyaz
Filistin kefiyesi ile çıktı kameraların karşısına. Maradona yüzünü kameralara
dönüp zafer işareti yaparak “Yaşasın Filistin!” diye bağırdı sonra.
Fransa’nın ve Manchester United’ın eski yıldız
futbolcusu Eric Cantona da geçen yıl başlarında mahkemeye çıkartılmaksızın
tutuklanan Filistinli futbolcuları destekleyen isimlerden biriydi. Bilindiği
üzere bu futbolculardan biri olan Mahmud Sarsak üç yıllık mahkûmiyete
çarptırılmış, Sarsak koşulları protesto etmek için 90 günlük bir açlık grevi
gerçekleştirmişti. Cantona bu futbolcular adına kampanya başlattı ve başında
hemşerisi Michel Platini’nin bulunduğu UEFA’yı 21 yaş altı futbol turnuvasının
İsrail’de yapılmasına izin verdiği için şiddetle kınayarak şunları söyledi:
“Filistin’de
ırkçılık, insan hakları ihlâlleri ve uluslararası hukukun kapsamlı bir biçimde
delinmesi her gün yaşanan bir durumdur. Şimdi İsrail’in dokunulmazlığına bir
son vermenin ve başka devletler için talep ettiğimiz, eşitlik, adalet ve
uluslararası hukuka saygıya ait aynı standartlar üzerinde ısrarcı olmanın tam
vaktidir.”
İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırısı ardından Real
Madrid’in Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo, Filistinli çocuklara yardım
etmek amacıyla 1,5 milyon avro bağışta bulundu. Alman futbolcu Mesut Özil ise
Gazzelilerle dayanışma içinde olduğunu ifade etti ve saldırıda futbol oynarken
katledilen 12 yaşındaki Hamid Ebu-Dagga’nın üzerinde kendi formasının olduğunu
duyduğunda hissettiği acıyı dile getirdi. Juventuslu Arturo Vidal ise
-memleketi Şili’de büyük bir Filistin cemaati mevcut, hatta alt kümede
“Palestino” isminde bir de kulüp var- sosyal medya aracılığıyla Filistin
davasına dönük desteğini şu şekilde dillendirdi: “İsrail’e ve Siyonizme Hayır!
Filistin’e Özgürlük! Bu benim ve tüm arkadaşlarımın paylaştığı bir fikir.”
Bu türden duygular, sadece futbolcular değil
İskoçya’daki Celtic ve İtalya’daki Lazio, Roma ve Livorno gibi kulüp
taraftarları arasında da giderek artan bir biçimde yankısını buluyor.
Futbol, artık bir klişe olmaktan çıkıyor ve zamanla
bir topa vurmanın, şöhret ve servet içinde hayatın tadını çıkartan
futbolcuların ötesinde bir şey hâline geldi. Bazı futbolcular artık futbolun
Filistin gibi insanî davaların desteklenmesi noktasında önemli ve güçlü bir rol
oynayabileceğini söylüyorlar. Bu tavırları ile elbette oynadıkları futbol
dışında bu türden eylemleri ve duruşları ile bizim takdirimizi fazlasıyla hak
ediyorlar.
Hasan Zeyneddin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder