Pages

07 Şubat 2012

Laal Band


Pakistan’daki toplumsal ve ekonomik sefalet karşısında insanın gurur duyacağı bir şey bulması imkânsız. Ama imtiyazlı bir kişi, kendince gururlanacağı bir şeyleri elbette ki bulabilir. İmtiyazlı kişi, sefaletin ve açlığın zincirlerinden muaf olma hâli üzerinden, kimi şeyleri tecrübe edip bunların keyfini de çıkartabilir. Ancak Pakistan halkının büyük bir çoğunluğu, gerçekte bu tarz imtiyazlardan tümüyle mahrumdur. Halkın çok büyük bir bölümünün hiçbir şeyi yoktur, önemli bir kısmı kıt kanaat geçinmektedir, iflasın eşiğinde durmaktadır ve paryalaşıp zincirlenmiştir. Bu ülkede kimse, halkın o fakir ruhlarını nasıl idame ettirdiğini sormaz bile. Mevcut fizikî mahrumiyet, bu halkın fukaralığının delilidir. İşte Laal [“Kızıl”] müzik grubunun şarkılarında dil bulan halk, bu halktır.

Laal’ın son rock müzik videosu, İnqılab, borçlarını emekleri karşılığında ödemek zorunda olan köle işçilerin hâlini anlatır. Bu şarkı, var olan sömürünün bir gün elbet sona ereceğine ilişkin bir umudu içerir. Pakistan’da başka hiçbir müzisyen, bu mevzua parmak basmaya cüret edememiştir. Ama Laal, bu taşın altına elini koyar ve meseleye eğilir. Şarkıyı birlikte söyleyen Teymur Rahman ve Ammar Aziz öyle zekâ pırıltıları ile de yaklaşmaz mevzua. Mesele, tümüyle hakikî, anlatılanlar, gerçek insanlar ve gerçek insan hikâyeleridir. Bu, elbette şirketlerin beslemesi olan ana akım medyanın ortalığa saçtığı hayâllerden ve hülyalardan azade, saf bir hakikattir. Şarkı, Pakistan’ın bizim pek görmek istemediğimiz yüzünü haykırır bizlere. Şarkının Youtube’da yayınlanan videosunda şu sözlere yer verilir: “On üç yıl sonra Yüksek Mahkeme köle emeğinin anayasaya aykırı olduğunu söyledi ve Köle Emeğinin Özgürleşmesi yasasını Millet Meclisi ancak on yıl sonra geçirebildi, ama bugün hâlâ tuğla ocaklarında 1 milyon köle işçi çalışıyor. Pakistan İnsan Hakları Komisyonu’nun tahminlerine göre, toplamda ülke genelinde çalışan köle işçi sayısı 20 milyon.”

Videonun en çarpıcı yönü de ekrana yansıyan müzisyenlerle emekçiler arasındaki karşıtlık. Her iki tarafın ortak yanı ne olabilir ki? Ortak bir arka plana sahip değiller; müzisyenler özgür ve tuzu kuru iken emekçiler fakir ve köle. Teymur Rahman, Lahore Üniversitesi Yönetimi Bilimi’nde hocalık yapıyor, Ammar Aziz de Ulusal Güzel Sanatlar Koleji mezunu. Emekçilerse tuğla ocaklarında çalışıyorlar. Laal müzik grubundaki müzisyenler, şirketlerin desteğine muhtaç değil, şöhretli olmak istemiyorlar, servet biriktirmek gibi bir dertleri de yok. Açıktan sosyalizmi benimseyip bu tarz konularla ilgileniyorlar. Sosyalizm, dünya genelinde birçok devrimcinin ekonomik krizler ve halk gösterileri içinde ölüme gittiği ama gene de her dönülen köşede yakalanılan bir hayalet. Bu, müzisyenlerin sahip oldukları toplumsal statülerini aşmalarını sağlayan ve onları inkâr edilenlere dikkat çekmeye, insanlıklarına ait boşlukları şarkı söyleyerek doldurmaya iten güç. Laal’ın videoda ortaya koyduğu anlatıda emekçiler, ilkin işlerinin tutsakları, ardından da birleşip örgütlenmiş özgür insanlar olarak takdim ediliyor ve kaderlerini tayin eden bir konuma geliyorlar. Şarkının (İngilizceye de çevrilmiş) sözleri meseleyi daha açık hâle getiriyor:

“Söküp atacağız bu karanlığı,
Boyun eğdireceğiz muktediri.
Mesul kılmalıyız hepsini.
Hakikat asla gizli kalamaz.
Şiarım devrim benim.”

Pakistan’ın politika karşıtı olan gençliğine Laal, gayet açık olan şu mesajı iletiyor: örgütlen ve politikleş.

Kısa süre önce yaptığım tartışmada Hintli bir dostum, Pakistan menşeli müzik videoları ile alay etmiş, bu çalışmaları yaratıcılıktan uzak ve genel anlamda vasatın altında bulduğunu belirtmişti. Ben de ona Laal’ın bir videosunu izlettirmiştim [Meray Dil Meray Musafir –“Benim Kalbim, Misafirim”]. Videoyu izlediğinde, hafifçe başını salladı ve videonun eşsiz bir çalışma olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. İşte bu da benim gurur ânımdı. Çünkü ben biliyorum ki uluslararası düzeyde bile, Laal kadar ilerici politik duruşunu bu denli açıktan ifade eden başka bir grup yoktu. Bu da ancak kıyametin içine doğmuş, dünya müziğinin boğucu sisini dağıtan, o yalçın dağlara ilk önce tırmanmayı bilen Pakistanlı bir gruba mahsus bir özellikti.

İmran Barlas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder